BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

30 Mart 2019 Cumartesi

Dünyadan Haber Ve Yorumlar

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ


2020 ABD Başkanlık Seçimleri: Sanders Türkiye hakkında nebiliyor?

Sanders “otoriterliğe karşı demokrasi mücadelesini” kazanmak istiyorsa, Türk halkının, Temmuz 2016’da demokrasiyi korumak için hayatlarını feda etmiş demokrasi destekçileri olduğunu kabul etmelidir.
Bilindiği üzere ABD Demokrat Partisi, 2020 Kasım'da gerçekleştirilecek Başkanlık seçimlerine ilişkin uzun bir kampanyanın hazırlıkları içinde. Bugüne kadar, çoğu Kongre üyesi olan yaklaşık on kişi, partilerinin 2020 yazının sonlarına doğru kararı verilecek olan başkan adaylığına aday olma niyetlerini ilan ettiler. Uluslararası gözlemciler bugünden itibaren adaylar belli olana kadar her adayın dış politika görüşlerine odaklanacak.
Yarışın favorileri olarak şimdiden öne çıkanlar, geçtiğimiz on yılın Demokrat adaylarının muzdarip olduğu büyük bir eksikliği teşhis etmiş durumda: Dış ilişkiler konusunda çok bariz bir tecrübe, hatta alaka eksikliği. Bu zaaf tam da Hillary Clinton’ın, dış politika konusunda bir zafiyet içinde olduğunun fark edilmesi üzerine, 2016’da aday olabileceği beklentisiyle 2009-2013 arasını dışişleri bakanı olarak geçirmesine imkan verildi. Akabinde Clinton, çok çeşitli uluslararası meseleleri kapsayan ve Türkiye hakkında detaylı yorumlar da ihtiva eden “Hard Choices” adlı bir kitap yayınladı. Bizatihi bu zafiyet, 2020 için adaylıkları ilan edilmiş Demokratik adayların birçoğunu çoktan dış politika görüşleri hakkında kamuoyuna açıklamalarda bulunma konusunda motive etmiş durumda.


'Bu topraklar Bangsamoro topraklarıdır'

İHH Genel Başkan Yardımcısı Oruç, "Filipinler devleti şunu kabul etti: Bu topraklar Bangsamoro topraklarıdır. Bu bölgede önce İspanyollar, sonra Amerikalılar, şimdi de Filipinler devleti olarak biz, Moro Müslümanlarının haklarına girdik." dedi.
20. yüzyıla kadar kendi bağımsız devletlerine sahip olan Moro Müslümanları, 1898'de Amerikalılara, ardından 1946'da Filipinlilere karşı özgürlüklerini kaybettiler. ‘Moro İslami Kurtuluş Cephesi’nin’ yıllar süren mücadelesi neticesinde özerklik yolunda büyük bir başarı kaydeden Morolular, bugün kendi özerk bölge meclislerinin açılış oturumunu gerçekleştiriyorlar. 2018’de yapılan referandum neticesinde Bangsomoro Temel Yasası kabul edilmiş, Morolular kendi özerk idarelerine çok yaklaşmıştı. Morolular için hayati öneme sahip bu önemli günün öncesinde Moro halkının mücadelesini ve tarihsel serüvenini konuşmak için süreci yakından takip eden hatta bizzat içinde bulunan İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Oruç ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Muhammed bin Selman tahttan uzaklaşıyor mu?

Son günlerde Arap ve Batı medyasında ülkenin de-facto yöneticisi olan Suudi veliaht prensin krallıktaki statüsünün zayıfladığına dair birbiri ardına yazılar çıkmaya başladı.
Son günlerde Arap ve Batı medyasında ülkenin de-facto yöneticisi olan Suudi veliaht prensin krallıktaki statüsünün zayıfladığına dair birbiri ardına yazılar çıkmaya başladı. Son dönemde yaşanan birtakım gelişmelere ilaveten Muhammed bin Selman’ın Şubat ortasındaki Güney Asya ziyaretinden bu yana, kamuoyunun önüne çok fazla çıkmamış olması bu süreçte medyada yazılıp çizilenlerin daha ciddi bir biçimde ele alınmasına da yol açtı.
Son dönemde Muhammed bin Selman’ın bazı yetkilerinin elinden alındığına, yönetimden tecrit edildiğine dair Arap ve Batı basınında çıkan yorumlar, veliaht prensin ya da Kral Selman’ın kişisel tercihlerinden kaynaklanmıyor.
Şubat ortasında Muhammed bin Selman’ın tüm Müslümanlar için kutsal olan Kabe’nin çatısında gezerken görüntülenmesi, oldukça muhafazakar olan Suudi kamuoyunda geniş bir tepki uyandırdı ve başta sosyal medya mecraları olmak üzere Muhammed bin Selman aleyhine geniş bir kampanya başlatılmasına yol açtı. Ülkede yönetimin meşruiyetinin önemli oranda İslam’a ve İslami değerlerin muhafaza edilmesi gayesine dayandığı göz önüne alınırsa, İslami değerlere saygısızlık olarak yorumlanan bu hareketin, krallığın içerideki meşruiyetine ve İslam dünyasındaki itibarına zarar vermesi kaçınılmazdır.

Cezayir nereye gidiyor?

1954’te bağımsızlık için Cezayir’de bir araya gelenler, 1962’de kaybettiklerini elde etmek için 57 yıldır mücadele ediyor.
Cezayir nereye gidiyor?
1954’te bağımsızlık için Cezayir’de bir araya gelenler, 1962’de kaybettiklerini elde etmek için 57 yıldır mücadele ediyor. Cezayir’de toplumsal muhalefetin adı “özgür bir Cezayir için toplumsal uzlaşı”
Cumhurbaşkanı halk tarafından mı seçilecek, yoksa ordu ve ülke dışı güçler tarafından mı seçilecek? Cezayir’de gelecek yıllardaki toplumsal olayların belirleyicisi bu olacaktır.
Dünün Cezayir’i
1 Kasım 1954’te Cezayir’de bağımsızlık savaşı başladığında, hiç kimse sürecin ne zaman ve nasıl sonuçlanacağını tahmin edemiyordu. Zira bir tarafta ülkelerinde bağımsız bir şekilde yaşamak isteyen Cezayirliler, diğer tarafta ise anavatanının deniz ötesi parçasını korumak zorunda olan Fransa vardı. Esasında her iki taraf da anavatanı için mücadeleye girişmişti.
Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) birbirinden farklı siyasal ve toplumsal grupları ülkenin bağımsızlığını kazanma yönünde organize ederek bir halk hareketi başlattı. Bu hareketin içinde sosyalistler, laikler, İslamcılar ve liberaller başta olmak üzere hemen her grup yer almaktaydı. Aslında hareketin başlangıcında ve ruhunda (Batı medeniyetinden ziyade) sömürgeciliğe karşı verilen bir mücadele vardı. Yani bunca farklı grubu bir araya getirmek suretiyle onlara bir ulus olarak hareket etme kabiliyeti veren ruh “bağımsızlıktı”.
Devrim sürecinde Cezayir elitinin yoğun bir şekilde parçalanmış karakteri, Cezayir’in bağımsızlık sonrası siyasal evriminin açıklanmasında da bize çok büyük ipuçları verecektir. FLN’nin mevcut ideolojik yapıyı, etkili bir siyasal iletişim sistemine dönüştürmedeki başarısızlığı, kadrolar arasındaki birlik ve beraberliği tesis etmekteki yetersizliği, toplumsal mutabakatın oluşmasındaki en büyük engellerdi.


Esed rejiminin 52 yıllık Golan 'kartı'

Beşşar Esed, 52 yıldır Golan tepelerini işgal eden İsrail’in bölge üzerindeki egemenliğini ABD’nin tanıma kararı karşısında, nispeten pasif kalmayı tercih ediyor.
Esed rejiminin 52 yıllık Golan 'kartı'
Son sekiz yıldır iktidarını yeniden “konsolide etme” çabasında olan Beşşar Esed, 52 yıldır Golan tepelerini işgal eden İsrail’in bölge üzerindeki egemenliğini ABD’nin tanıma kararı karşısında, nispeten pasif kalmayı tercih ediyor. Babasından miras kalan bu tutumla bekasını garantilemeyi önceleyen Esed rejimi Golan’da statükonun sürmesini istiyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın “Golan tepelerini İsrail toprağı olarak tanıma vaktinin geldiğine” ilişkin geçen Perşembe yaptığı açıklama ve ardından gelen tanıma kararı Suriyeli muhaliflerin büyük tepkisine neden oldu.
Açıklamayı takip eden gün, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), Suriye Türkmen Meclisi, muhalifleri Birleşmiş Milletler gözetimindeki müzakerelerde temsil eden Müzakere Yüksek Kurulu ve askeri muhalif grupların çatı kuruluşu Ulusal Özgürleştirme Cephesi art arda açıklamalar yaparak Golan’ın Suriye toprağı olduğunu ve Trump’ın kararının uluslararası hukuku hiçe saydığını vurguladı.
Muhaliflerden gelen tepkilerin aksine, Esed rejimi tepkisini resmi ajansı SANA’da dışişleri bakanlığından bir yetkiliye dayandırılan kınama haberiyle verdi. Rejimin günler süren sessizliğini sabah saatlerinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni (BMGK) toplantıya çağırarak bozduğu öğrenildi.


Katolik Kilisesi'nde mızrak çuvala sığmıyor

Cinsel suçlar Katolik Kilisesi’nin sürekli karşılaştığı bir problem. Ama Kilise son yıllarda hiç olmadığı kadar cinsel suçlarının yüzüne vurulması durumuyla karşı karşıya kaldı.
 “Sadizm, Kilise’ye emanet edilen çocukların suistimal edilmesi ve kendilerine tecavüz edilmesi gibi hadiseler, sölibat (rahiplerin evlenmeden mücerret yaşamaları) hayatının sürekli karşımıza çıkan yan etkileri olagelmiştir ve böyle olmaya devam etmektedir. Bunun haricinde ‘alışılagelmiş yollar’ ile de sölibatın sık sık bozulduğuna şahit olmaktayız. Bütün bu hatalı tutumlar, hatta cinayet olarak adlandırılabilecek tutumlar, dolandırıcılığın ta kendisidir. Suistimal edilen çocukların çığlıkları çok kereler kanla, zorbalık ve baskıyla ve bunun haricindeki suçlarla iç içe geçmiş şekilde yükselmektedir. Ortada sessiz kalınacak, örtbas edilecek hiçbir şey yoktur. Suçlular işledikleri bu suçlarını itiraf etmeli ve eğer mümkünse telafisi cihetine gitmelidirler. Hatta itiraf edilmesi gereken bir diğer husus da şudur: Bu fiilleri irtikap edenlerin bir kısmı arızalı tipler olmaları sebebiyle, yaşam şekli olarak sölibatı tercih etmişlerdir!”


Kuzey Akım 2: Yeni bir nükleer silahlanma yarışınınbaşlangıcı mı?

Kuzey Akım 2 projesi, AB içinde oluşturduğu derin çatlağa ilave olarak Rusya ve ABD’yi Avrupa düzleminde yeniden karşı karşıya getirdi. Kuzey Akım 2, yeni bir nükleer silahlanma yarışını başlatacak kadar büyük bir potansiyel taşıyor.

AB için, Rusya ile Ukrayna arasında 2005 yılında başlayan doğal gaz tartışmasına bakıldığında, Ukrayna’nın Avrupa’nın enerji güvenliği açısından ne denli önemli olduğu ortaya çıkıyor. Doğal gaz açısından Rusya’ya bağımlı olan Ukrayna’nın, ödemelerde ve fiyatlandırmada yaşanan sorun dönemlerinde, Rusya’dan Avrupa’ya gaz taşıyan transit boru hatlarından gaz çekmesi başta Almanya olmak üzere pek çok Avrupa ülkesinde, enerji güvenliği endişesiyle gözlerin bu ülkeye çevrilmesine sebep oldu. Avrupa’nın enerji güvenliği tehdit altındaydı ve acilen çözüm bulunması gerekliydi.

Enerji savaşları: ABD-Rusya

Rusya iki önemli boru hattını daha hayata geçirmek istiyor: Kuzey Akım-2 ve Türk Akımı. ABD ise söz konusu iki projeden özellikle birincisinin hayata geçmesini istemiyor ve bu konuda Avrupa ülkelerine baskı uyguluyor.

Orta Asya’dan Güney Amerika’ya, Kafkasya’dan Orta Doğu’ya kadar uzanan Rusya-ABD mücadelesinin önemli alanlarından birini de enerji konusu oluşturuyor. Bilindiği gibi, Rusya’nın en büyük gelir kalemlerini enerji ihracatından elde edilenler teşkil ediyor. Vladimir Putin bu gelirler sayesinde özellikle 2000’li yılların başında iç ve dış borçları kapatarak daha aktif bir dış politika izlemeye başlamıştı. Bu husus, ister istemez ABD’nin dış politikasıyla ve çıkarlarıyla çatıştı ve artık günümüzde yeni bir Soğuk Savaş’tan dahi bahsedilmeye başlanmasına sebep oldu. Bu “savaş” çerçevesinde, Rusya enerji kartını imkân dâhilinde kullanmaya, ABD de tam tersine Rusya’yı bu silahtan mahrum bırakmaya çalışıyor.


24 Mart 2019 Pazar

31 Mart Seçimlerine 1 Hafta var / Son Haberler

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ


Zillet İttfakına sorular…

Seçimlere çok az bir vakit kalsa da, bence iş işten geçmiş değil. Bunu şunun için söylüyorum. CHP ve diğerleri, içine girdikleri ittifaklaşmanın tüm yönlerini seçmene açıklamak zorundadır. Gizlenmeye çalışılan ama alenen ortada olan HDP ve Saadet ile yapılan ittifakı halka açıklamak, tüm yönleriyle arkasında durmak durumundadır.

Saadet bilboardlarda “Tüm belediyelerde seçimlere tek başına giriyoruz” diyor. Bunun doğru olmadığı bu kadar aşikarken, Saadet’in seçmenlere yapacak bir açıklaması olmayacak mıdır?

HDP’li Sezai Temelli “İstanbul’da İmamoğlu, Ankara’da Yavaş seçilecekse bizim oylarımızla seçilecek. 

Alacaklarımızı seçimden sonra alacağız” diyorsa, bu sözleşme nerede nasıl yapılmıştır? 

Bunu CHP, İP, Saadet, HDP seçmenleri ve tüm vatandaşlarımızın bilmeye hakkı yok mudur? Halkı göre göre kandırmaya çalışmak ayıp değil midir? Peki bunca ali cengiz oyunun nedeni nedir?


Bahçeli sert çıktı: Ya beka, ya bela!

Cumhur İttifakı Ankara mitinginde konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "31 Mart seçimleri Ankara için uçurumdan önceki son çıkıştır. Ya beka, ya bela diyeceğiz" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Atatürk Kültür Merkezi Hipodrom Alanı’nda düzenlenen Cumhur İttifakı Ankara mitinginde konuştu. 

Bahçeli konuşmasında CHP Ankara Büyükşehir Belediye başkan adayı Mansur Yavaş'ı eleştirerek, "Eski ülkücüymüş, MHP’liymiş. Bunların hepsi masal, hepsi fasa fisodur. Ya ülkücüsündür ya değilsindir. Arası yoktur ortası yoktur" dedi.


Bahçeli 31 Mart seçimleri için beka vurgusu yaparak, "31 Mart seçimleri Ankara için uçurumdan önceki son çıkıştır. 31 Mart seçimleri cumhurbaşankılığı sisteminin ilk mahalli seçimidir. 

8 gün sonra yalnızca belediye başkanı seçmeyeceğiz. Yalnızca belediye meclis üyesi belirlemeyeceğiz. Bunların önünde milli bekamızın, Türkiye sevdalıları arasında yapılacak en kritik seçim olacak. Ya bela diyeceğiz, ya beka diyeceğiz. " dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı: 450 bin kişi katıldı

Cumhur İttifakı'nın Büyük Ankara Mitingi'nde halka hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, alanda 450 bin kişinin olduğunu belirterek, "Ankara biz 31 Mart'a hazırız diyor" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli'nin halka hitap ettiği Cumhur İttifakı Büyük Ankara Mitingi için Ankara'nın en büyük alanlarından biri olan Hipodrom seçildi.Erdoğan mitinge 450 bin kişinin katıldığını duyurdu.

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;
İstiklal Savaşımızın başkomutanı Gazi Mustafa Kemal ve Gazi Meclis’imizin her biri birer İstiklal Kahramanı olan ilk mebuslarını selamlıyorum. Ankara’dan İzmir’e yürüyen kurtuluşun mücahitlerini gençlerimizi selamlıyorum. 15 Temmuz destanının baş şehri olan Ankaramızın bütün ilçelerini köylerini selamlıyorum.

Buradan MHP Genel Başkanı sayın Bahçeli’yi, MHP’ye gönül vermiş tüm kardeşlerimi, Cumhur İttifakı’na destek olan bütün kardeşlerimi selamlıyorum. Buradan hangi partiye mensup olursa olsun, ülkesinin bekası için yanımızda yer alan tüm kardeşlerimi selamlıyorum. 

Büyük ve Güçlü Türkiye hedefine yürekten inanmış herkesi selamlıyorum. Ankara’daki şu güzel gönül birliğinin dalga dalga, ışık ışık Türkiye’ye yayıldığına inanıyorum. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi korusun diyorum.


Kandil’in şubesi oldular

Cumhuriyet tarihi içindeki hiçbir seçimde gaflet, dalalet ve hatta ihanet bu kadar öne çıkmamış, bu kadar belirleyici olmamıştı. HDP’den gelen açıklamalar karşısındaki suskunluk, zilletin kimlere teslim olduğunun ispatıdır.

Yerel seçimlerin bir beka tercihine dönmesinden rahatsız olanlar, Türk milletinin gözleri önünde yaşanan ihanetleri görmek yerine, “savaşa mı gidiyoruz, belediye başkanlarımızı seçeceğiz” gibi beyanlarla, işin aslını gizlemeye, karşı karşıya olduğumuz tehlikeyi perdelemeye uğraşıyorlar. Tespiti doğru yapalım ki, teşhisimiz de anlam kazansın. 

31 Mart seçimlerinde yerel yöneticilerimiz belirlenecek, buna bir itirazımız yok. Ancak, mesele bu kadar basit değil. Ortaya çıkacak sonuca göre, ülkemizin varlığı, milletimizin birliği üzerinde yeni ve tehlikeli tartışmalar başlatılacağını anlamamak için kör ve akılsız olmak gerekiyor.  



Kılıçtaroğlu Türk ordusunun tankları YPG'yi ezerken çıldırıyor, bize Tank-Palet nutukları atıyor

Kemal Kılıçdaroğlu her ne kadar fıkra gibi bir tip olsa da Türk siyaseti içinde sinsi bir konum tutmuş ve o yolda yürümektedir. Kaset kumpası ve tezgâhıyla devrilen Deniz Baykal’ın yerine getirilmesiyle başlayan sinsi süreçten sonra CHP bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nun eliyle terör örgütlerinin hücre evine dönüştürülmüştür. 

Kemal Kılıçdaroğlu son günlerde yine bir sinsilik peşindedir. Tip fıkra, karakter sinsi…

Kemal Kılıçdaroğlu son günlerde Tank Palet Fabrikası’nın işletme hakkı üzerinden yoğunlaştırılmış bir propaganda yapmaktadır. Bir muhalefet partisinin genel başkanıdır. 

Eleştirme hakkı vardır. Ama 15 Temmuz’da FETÖ’nün ele geçirdiği ve darbe girişiminde bulunduğu tankları görünce kaçan, Türk Ordusunun tanklarıyla ezdiği terör örgütü pkk’ya her fırsatta sahip çıkan Kemal Kılıçdaroğlu söz konusu ise hakkı olmadığı gibi, buradaki sinsiliği de sorgulanmalıdır.


Türkiye gerçekten Milli Savunma Sanayiinde ciddi atılımlar ve üretimler yapmaktadır. Türkiye silahlı İHA ve akıllı mühimmatını üreten 6 ülkeden biri haline geldi. Bu üretimlerde son yıllarda terör örgütü pkk’ya büyük darbe vurmaktadır. Buna karşı çıkan ise hep CHP olmuştur. 

CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kullanılan (SİHA) Silahlı İnsansız Hava Araçları’nın sivil vatandaşları vurduğu iftirasını atarak, Kemal Kılıçdaroğlu ise “Terör örgütüne destek olabilirler, terörist olabilirler ama orada silah olması lazım. O da yok.” diyerek milli üretim olan SİHA iftirasına destek olmuştu.


Hem ittifak yapıyor, hem inkâr ediyorlar

HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli, ittifak yaptıkları CHP adayları için her şeyi netleştiren bir açıklama yaptı. Her şey ortada iken Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş öyle bir inkâr yoluna gittiler, öyle bir sinirlendiler ki, bu halleri bizlerde bile şaşkınlık yarattı. Hürriyet gazetesi ve CNN Türk’ün HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli’nin sözlerini “Temelli’den açık açık itiraf ve tehdit” başlıklı haberle ve “Ankara’yı, İstanbul’u HDP yönetecek” şeklinde içerikle sunmasına adeta deli oldular.

CHP-HDP-İP İstanbul ortak adayı Ekrem İmamoğlu ‘’Bu Hürriyet gazetesi. ‘HDP yönetecek’ diye manşet atmışlar. ‘HDP Yönetecek’! Bunu kim demiş? 

HDP’nin eş başkanı söylemiş! Söylememiş adam öyle bir şey ya, söylememiş! Yok böyle bir laf ya! Nereden çıktı yalan haberi manşete taşımak? 

Hürriyet gazetesine yakışır mı? Aynı şey, CNN Türk. ‘ Sezai Temelli: İstanbul ve Ankara İmamoğlu ile başlayıp HDP yönetecek!’ Yok böyle bir cümlesi ya! Ayıptır, yazıktır, günahtır! 

Utanın! Düzeltin kendinizi. Bu yalan haberi yapmaktan dolayı, milletin zihninde, kalbinde, vicdanında mahkûm olmak istemiyorsanız bu haberi düzeltin kardeşim” şeklinde tepki gösterdi. 

CHP-HDP-İP Ankara ortak adayı Mansur Yavaş ise önce “Terör örgütleriyle aralarına mesafe koyamayanlar bizden uzak olsun” şeklinde sert bir tepkiyle, daha sonra “Ben HDP’lileri terörist olarak görmüyorum.

Onların topluma kazandırılmasını düşünüyorum, tek adam pençesinden kurtarılmalı” şeklinde, en son olarak CHP’den fırça, HDP’den tehdit alınca da ‘’HDP’liler rehabilite edilmeli derken dilim sürçmüş olabilir” şeklinde yumuşatarak konuyu kapattı. 

Şimdi neyi inkâr ediyorlar onu anlamış değilim…


16 Mart 2019 Cumartesi

Yeni Zelanda'da iki camiye düzenlenen terör saldırıları haberleri

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ



Dünya ayakta! ABD, NATO, AB, Almanya, Rusya, İngiltere..Tepki yağıyor


Yeni Zelanda'da iki camiye yapılan terör saldırısı sonrası çok sayıda kişi hayatını kaybetmişti. Saldırı sonrası ilk büyük tepkiyi Türkiye verirken, çok sayıda Müslüman ülkeden sert açıklamalar geldi. Norveç, İspanya, ABD, Fransa, AB, NATO, Almanya, İngiltere ve Rusya'dan da kınama mesajları paylaşıldı. İslam İşbirliği Teşkilatı ve İslam Dünyası Birliği cuma namazı sırasında yapılan terör saldırısını kınadı.

Camiye saldıran teröristten Trump ile ilgili dikkat çekensözler

Yeni Zelanda’nın Christchurch kasabasında cuma namazı sırasında iki camiye silahlı saldırı düzenlendi. Başbakan Ardern, 40 kişinin yaşamını yitirdiğini ve 20'si ağır 48 kişinin yaralandığını açıkladı. Saldırganın saldırı anını sosyal medyadan canlı olarak yayınladığı ortaya çıktı. Polis saldırıyla ilgili dört kişinin gözaltına alındığını açıkladı.
İskoç bir aileden gelen ve Avustralya'da doğan Brenton Tarrant isimli teröristin 28 yaşında olduğu belirtildi.

Teröristin kendi YouTube sayfasından 70 sayfalık bir manifesto yayınlandığı ortaya çıktı.

Yeni Zelanda saldırganından Erdoğan ve Türklere alçak tehdit

Yeni Zelanda’nın ChristChurch ilçesindeki iki camiye silahlı saldırı düzenlendi. Saldırgan, acımasız saldırıyı sosyal medyada canlı yayınla paylaştı. Cuma namazı sırasında düzenlenen korkunç saldırıda ilk belirlemelere göre 30 ölü var. Saldırganlar, saldırı öncesi sosyal medyadan paylaştıkları manifestoda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türklere yönelik alçak tehditler savurdu.
entin Hagley Park bölgesindeki Al Noor Camisi içerisine silahlı saldırganlarca ateş açıldı. Saldırı esnasında camide, cuma namazı için 200 kişi bulunuyordu.
Saldırıda ilk belirlemelere göre 30 kişi hayatını kaybetti. Olayla ilgili Yeni Zelanda polisinin verdiği bilgiye göre şüpheliler gözaltına alındı.

Yeni Zelanda'daki vahşette ortaya çıktı: Katliamıbiliyorlardı

Terörist Brenton Tarrant, saldırıyı gerçekleştirmeden 17 saat önce yıllardır paylaşım yaptığı bir foruma, hem katliam yapacağını hem de canlı olarak yayınlayacağını yazdı. Ancak istihbarat birimleri bunu görmezden geldi. Saldırının ardından ise akıllarda bir çok soru işareti belirdi.
Terörist Brenton Tarrant, saldırıyı gerçekleştirmeden 17 saat önce yıllardır paylaşım yaptığı bir foruma, hem katliam yapacağını hem de canlı olarak yayınlayacağını yazdı. Ancak istihbarat birimleri bunu görmezden geldi. Saldırının ardından ise akıllarda bir çok soru işareti belirdi.
İşte, Yeni Zelanda terör saldırılarının akıllara getirdiği sorular ve hatırlattıkları...

Yeni Zelanda'da camiye terör saldırısında şehit sayısı 49'ayükseldi!

Avustralya Başbakanı Scott Morrison cami saldırıları sonrası bir açıklama yaptı. Morrison, Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde camilere saldıranlardan birinin Avustralya vatandaşı olduğunu söyledi. Yeni Zelanda polisi, ülkedeki tüm camilere kapılarını kapatması uyarısında bulundu. Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern ise, camiye düzenlenen terör saldırında şehit sayısının 49'a yükseldiğini açıkladı.
Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern ise, camiye düzenlenen terör saldırında şehit sayısının 49'a yükseldiğini açıkladı. Ardern, 20'si ağır 48 kişinin yaralandığını duyurdu.


Erdoğan ateş püskürdü: Terbiyesiz, adi, alçak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Demokrasi Meydanı’nda düzenlenen Gaziantep mitinginde Yeni Zelanda'daki terör saldırısına çok sert tepki gösterdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gaziantep mitinginde Yeni Zelanda'daki terör saldırısına değindi ve sert konuştu. 

Erdoğan, "Bugün maalesef Yeni Zelanda'da yaşanan hadisede İslam karşıtı katiller ellerine silahlarını alıp Cuma namazı için toplanan Müslüman kardeşlerimize saldırıyorlar. 
Ve 49 kardeşimiz orada şehit oldu. 
Bunların dışında da 3 tane Türk var. Kendisiyle görüştüm. Cumhurbaşkanı ile de görüştüm.


Belçika’nın imtiyazlı terör örgütü: PKK

PKK’nın propaganda ve şiddet üretim merkezi haline gelen Belçika’nda mahkemeler terör örgütünün faaliyetlerine kayıtsız kalmaya devam ediyor.

Avrupa Birliği (AB) ülkeleri PKK’nın çeşitli saldırılarıyla gündeme konu olmaya devam ediyor. Polonya, Avusturya ve Belçika’da art arda gelen cinayetler ve son olarak Fransa’nın Strazburg şehrinde bulunan AB kurumlarının PKK mensubu kişilerce saldırıya uğraması, Avrupa’da bulunan PKK varlığının arka planına dair önemli ayrıntılar içeriyor. Bu ayrıntılar ele alındığında, PKK’nın propaganda ve şiddet üretim merkezi haline gelen Belçika’nın ön plana çıktığı görülüyor. Fakat Belçika mahkemeleri terör örgütünün faaliyetlerine kayıtsız kalmaya devam ediyor. Belçika’da PKK’ya yönelik 2006’da başlayan dava, Mart 2019 itibarıyla terör örgütü lehine sonuçlanmış durumda. Bu davayla birlikte, Belçika’da bulunan PKK mensubu 37 özel ve tüzel kişi hakkında kovuşturmaya gerek olmadığı vurgulanarak, örgütün faaliyetlerinin “uluslararası, devlet dışı silahlı örgüt” kapsamında ele alınmasının uygun olduğu Belçika Yüksek Mahkemesi tarafından savunulmuştur.

Kılıçdaroğlu:  Terör İslam dünyasından kaynaklanıyor


CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Yeni Zelanda'da Müslümanlara yönelik saldırı hakkında konuşurken "İslam dünyasından kaynaklanan terör" ifadesini kullandı.





1 Mart seçimleri öncesinde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yalova'daydı. Kılıçdaroğlu, partisinin Yalova adayı Vefa Salman'ın programına katıldı, gündeme dair açıklamalarda bulundu.

CHP Lideri Yeni Zelanda'da camilere yönelik yapılan saldırı hakkında da konuştu. Kılıçdaroğlu; "IŞİD, El-Kaide dediğimiz terör örgütleri kendi Müslümanlık anlayışlarını zorla dayatmaya çalışıyorlar. 

Eğer onların dediklerini yapmazsanız; katliniz vacip oluyor. İslam dünyasında yaşanan dram, İslam dünyasından kaynaklanan terör bütün dünyada farklı yorumlara yol açtı." dedi.

Kemal Kılçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:

DİNİ SİYASETE ALET ETMEMELİ

"Bugün, güne Yeni Zelanda’dan gelen acı haberle uyandık. Yeni Zelanda'da insanlığa karşı büyük bir terör suçu işlendi.

Lanetliyoruz. Batılı dostlarımıza da sesleniyorum. 

İnanç üzerinden siyaset yapmanın ne kadar tehlikeli sonuçlar doğuracağını Yeni Zelanda’da bir kez daha gördük.

BATILI ÜLKELERİ ÖDEVLERİNİ YAPMAYA ÇAĞIRIYORUZ

Yüzyıl Savaşları var, inanç yüzünden yüz yıl insanlar birbirini öldürdü. 

Siyaset kurumu inanç dünyasına müdahale etmemeli. Dini siyasete alet etmemeli ve bunu yasalarla korumalı.

İslamofobinin, nefret dilinin büyütülmesi karşısında çaresizliği kabul etmiyor, Batılı ülkeleri ödevlerini yapmaya, çağırıyoruz.


Öte yandan Kılıçdaroğlu'nun DAEŞ yerine IŞİD kısaltmasını kullanması da dikkat çekti. 

Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamaları sonrası sosyal medyadan bir çok vatandaş tepki mesajları paylaştı.




10 Mart 2019 Pazar

Dünya Gündemi Haber - Analiz

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ


                                           

İstifa restinde ilk raund Zarif'in


Dini lider Hamaney’in de istifa kararına olumsuz bakması sonucu yaşanan geri dönüş, Dışişleri Bakanı Zarif’i, adeta “seçilmiş” bakandan “atanmış” bakan statüsüne yükseltti.

İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Şubat ayının sonlarına doğru görevinden istifa ettiğini açıkladı. Üstelik bu kararını, ülkede kullanımı yasak olan Instagram’daki hesabından duyurdu. İstifa haberinden iki gün sonra Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Zarif’in istifasını kabul etmedi ve Zarif, ülkeye gelen Ermenistan heyetini karşılamak suretiyle görevine devam etti. İranlı bakan daha önce de istifa etmiş ancak Ruhani tarafından vazgeçirilmişti. Ancak bu seferki istifa açıklaması, zamanlaması ve içeriği bakımından diğerlerinden çok daha fazla anlam ve önem arz ediyor.


İran'ın Kafkaslarda nüfuz arayışı

İran, Kafkas ülkeleri üzerindeki etkisini artırmak, bölgedeki güç dengesini kendi siyasi ve ekonomik çıkarlarını maksimize edecek şekilde yeniden dizayn etmek için bölgede daimi ve yakın ilişkiler kurma mücadelesini diri tutmakta.

“Halkımız çok iyi biliyor ki, İran’ın kuzey bölgeleri ve Kafkaslar 205 yıl önce sadakatsiz Kaçar Hanedanı döneminde İran’dan koparıldı. Hatta 47 yıl önce, İslam Devrimi gerçekleşmeden yedi yıl evvel, Pehlevi rejimi döneminde coğrafya kitaplarında İran’ın 14. vilayeti olarak nitelendirilen önemli bir güney parçamız (Bahreyn) bizden koparıldı...” Bu sözler, 11 Şubat’ta İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani tarafından İran İslam Devrimi’nin 40. yıldönümü kutlamaları kapsamında toplanan kalabalığa seslenirken kullanıldı. Kullanılan ifadeler coşku verici bulunabilir ancak İran’ın günümüzde Kafkas devletlerine yönelik izlediği dış politika ve hak iddialarına ilişkin önemli mesajlar vermektedir.


Orta Asya: Avrasya'daki fay hatlarının birleştiği nokta

ABD'nin askeri, ekonomik ve siyasal anlamda en az görünür olduğu bölge olarak ön plana çıkan Orta Asya, aynı zamanda bu ülkenin bölgedeki enerji rezervlerini Batılı müttefiklerine yönlendirmeye yönelik çabalarına da sahne oluyor.

Jeopolitik teorileri içinde en bilinen teori olan “kara hakimiyeti” teorisine göre dünyanın merkezi olarak görülen Avrasya anakarasının en önemli bileşenlerinden biri de Orta Asya’dır. Avrasya’nın dünyanın jeopolitik merkezi olduğuna dair anlayış, Avrasyacılık düşüncesi tarafından da kabul görmektedir. Türkiye’nin de bir parçasını oluşturduğu, güney sınırı Ortadoğu ve Hint alt kıtasında, batı sınırı Doğu Avrupa’da ve doğu sınırı ise Çin’de biten bu alan, dünyanın en büyük coğrafi bileşenlerinden biri olmanın yanı sıra, içerdiği toplumsal, sosyokültürel ve siyasal çeşitlilik açısından da sorunlar ekseninde algılanmaya oldukça açık bir bölgeyi ifade ediyor. Bir dönem büyük bir bölümü SSCB kontrolü altında kalan Avrasya’nın temel bir bileşeni olan ve Türk kökenli halkların yoğunlukla yaşadığı bir bölge olması hasebiyle “Türkistan” olarak da adlandırılan Orta Asya, Hazar denizi kıyılarından Çin’e kadar olan bölgeyi içerir. Hatta Çin’in en batı eyaleti olarak bilinen, bu ülkenin topraklarına en son katılmış toprak parçası olan ve Doğu Türkistan olarak adlandırılan Sincan Uygur Özerk Bölgesi de Türkistan coğrafyasının ve genel itibarıyla Orta Asya’nın önemli bir parçasıdır.

Ortadoğu: Yeni dünya düzeninin adının konulduğu, oyun bozucucoğrafya

Yeni uluslararası sistemin adı, büyük ölçüde Ortadoğu merkezli yaşanan güç mücadelesiyle birlikte şekillenmiş görünüyor. Bu bağlamda ABD’nin tek kutuplu bir dünya inşa edemeyeceği anlaşılmıştır.
Aralık 2018’in son günlerinde Bağdat’ın batısındaki el-Esed hava üssünde görevli Amerikan askerlerine Noel dolayısıyla sürpriz bir ziyaret gerçekleştiren Donald Trump’a uçuşu sorulduğunda, “Endişelerim mi vardı; evet endişelerim vardı” cevabını vermişti. Oysa söz konusu ziyaretin sadece 3,5 saat sürmesi, Bağdat’a gidilmemesi ve Irak başbakanıyla yapacağı görüşmeyi iptal etmesi, endişeden öte bir şeye, korkuya işaret ediyordu. Ortadoğu tüm gerçekliğiyle Trump’a soğuk bir “hoş geldin” demişti.

Somali'de yeni yönetim beklentileri karşılayamadı

Somali Cumhurbaşkanı Farmajo’nun iktidardaki iki yılı hiç de kolay geçmedi. Terör, Farmajo’nun cumhurbaşkanı seçilmesi halinde kısa sürede Eş-Şebab'ı bitireceğini taahhüt etmesine rağmen ülkenin en önemli sorunu olmaya devam ediyor.

Somali Cumhurbaşkanı Muhammed Abdullah Muhammed Farmajo, 8 Şubat 2019 itibarıyla Somali cumhurbaşkanlığı yerleşkesi Villa Somali'deki görev süresinin 2’nci yılını geride bıraktı. Ülkede son dönemde yaşanan gelişmeler dikkate alındığında bu iki yılın hem Somali hem de Farmajo için hiç de kolay geçmediği söylenebilir. Somali’de birlik ve beraberliği sağlama, yoksulluğa çare bulma ve kısa sürede terörü bitirme vaadiyle iktidara gelen ve ABD vatandaşlığı da bulunan Farmajo, dengelerin hızla değiştiği Afrika Boynuzundaki ülkede bu iki yıllık süre zarfında neler yaptı?


Esed'in Tahran ziyareti ne anlama geliyor?

Esed’in Tahran ziyareti ve İran makamlarıyla gerçekleştirdiği görüşmeler, şu aşamada İran’a ait kuvvetlerin Suriye’den çıkma niyetinde olmadığını ve bilakis Esed’in ülkesindeki İran varlığını desteklediğini gösteriyor.
Basına haber verilmeksizin 25 Şubat Pazartesi günü Tahran’ı ziyaret eden Beşşar Esed, İran devrim rehberi ve cumhurbaşkanıyla ayrı ayrı görüşmeler gerçekleştirdi. İran ve müttefiklerinin, Esed’in bu ziyaretini “direniş ekseninin bir zaferi” olarak kutlamalarına rağmen Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in beklenmedik istifası soğuk duş etkisi yaparak söz konusu ziyareti tartışmaya açmış bulunuyor.


2011 yılında Suriye’de protesto ve çatışmaların başlamasından bu yana Esed iki defa Rusya’yı ziyaret etmiş olsa da bu İran’a gerçekleştirdiği ilk ziyaretti. Her ne kadar Tahran’ı çok daha önce ziyaret etmesi ve kendisinden askerî ve iktisadi olarak hiçbir şey esirgemeyen İran makamlarına şükranlarını arz etmesi beklense de Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin daveti üzerine gerçekleştiği söylenen bu ziyaretin birçok hedefi bulunuyor.

Tunus siyasetinde Körfez gölgesi

Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere hazırlanan Tunus'ta siyaset, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın seçimlere eski rejim ve Nida Tunus lehine müdahale etmeye çalıştığı iddiaları ile daha da karmaşık bir hal alıyor.

Tunus siyasetinde yıl içerisinde gerçekleşmesi beklenen cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler nedeniyle 2019 yılı şimdiden önemli bir dönüm noktası olacağa benziyor. Ülke siyaseti, 2011 sonrası dönemde siyasette kutuplaşmanın en üst seviyelere taşındığı nadir dönemlerden birine tanıklık etmekte. Her ne kadar taraflar henüz devlet başkanı adaylarını resmi olarak açıklamamış olsa da, karşılıklı suçlamaların arttığı Tunus’ta tüm siyasi aktörler seçim hattına girmiş bulunuyor. Ancak seçim yarışı, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan’ın seçimlere eski rejim ve Nida Tunus lehine müdahale etmeye çalıştığı iddiaları ile daha da karmaşık bir hal alıyor.


Gündem

Türkiye ve dünya gündemi, lider programları ve uluslararası etkinlikler.


1- TBMM Başkanı Mustafa Şentop, hukukçularla kahvaltılı toplantıda bir araya gelecek, Çorlu Bakkallar Odası'nın onuruna vereceği akşam yemeğine iştirak edecek.

2- Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Çekmeköy’de halkla buluşacak, Eyüp’te Yozgatlılar Konfederasyonu Buluşması'na katılacak.

3- Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Çerkezköy Mimarlar Mühendisler Yapı Denetimler ile kahvaltılı toplantıya katılacak, Roman vatandaşlarla bir araya gelecek, Süleymanpaşa 100. Yıl Mahallesi Seçim Ofisi'nin açılışını gerçekleştirecek, AK Parti Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Mestan Özcan'ın tanıtım toplantısı ile Çorlu aday tanıtım toplantısına katılacak.

4- İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, şehit aileleri, muhtarlar ve STK temsilcileriyle öğle yemeğinde bir araya gelecek, Kongre Müzesi bahçesinde halka hitap edecek. Kahramankazan Kent Meydanı'nda vatandaşlara seslenecek Soylu, "Ankara'daki Karadenizliler Buluşması"na iştirak edecek.

5- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Bayburt Yazyurdu Köyü Kalkındırma ve Yardımlaşma Derneği ile İstanbul Bilecikliler Yardımlaşma ve Kalkındırma Derneğini ziyaret edecek.

6- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Söğüt'te Ertuğrul Gazi Türbesi'ni ziyaret edecek, açık hava toplantısında partililere seslenecek, Eskişehir'de Cumhur İttifakı toplantısına katılacak.

7- Suriye iç savaşındaki gelişmeler ile bölgedeki durum izleniyor.

8- Spor Toto Süper Lig'de 25. haftaya Aytemiz Alanyaspor-Büyükşehir Belediye Erzurumspor, Göztepe-Kasımpaşa, Çaykur Rizespor-İstikbal Mobilya Kayserispor, Beşiktaş-Atiker Konyaspor maçlarıyla devam edilecek.





31 Mart Yerel Seçimlerine Giderken Partilerden Haber Var

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ

DSP'li adaydan Süleyman Soylu'ya çağrı: Bu işe el atın!

DSP'nin Ankara Adayı Haydar Yılmaz, CHP'nin kendilerine saldırmaya başladığını söyleyerek, 'kimlerin yaptığını biliyorum, Sayın Süleyman Soylu'ya seslenmek istiyorum, bunun tedbirinin Sayın Bakanımızın emriyle alınacağına inanıyorum' dedi.
CHP'den birçok önemli ismin DSP'ye geçmesiyle birlikte iki parti arasında tansiyon yükseldi. Özellikle CHP'nin daha da hırçınlaşmasıyla aradaki gerginlik fiziksel saldırılara dönüşüyor.

"PANKARTLARIMIZI YIRTIYORLAR, SEÇİM OTOBÜSÜMÜZE SALDIRIYORLAR"

NTV canlı yayınında Funda Görey'in sorularını yanıtlayan DSP'nin Ankara Adayı Haydar Yılmaz CHP'nin kendilerine yönelik saldırılarının arttığını ifade ederek "her taraftaki pankartlarımızı kesiyorlar. Dün gece de seçim otobüsümüze saldırdılar. Yakalandı bu çocuklar. Dördü de Çankaya Belediyesi'nde çalışan işçi. Bu çocukları tanıyorum, böyle bir şey yapacak insan değiller. Bunları yaptıran kim?

"SAYIN SÜLEYMAN SOYLU'YA SESLENİYORUM"

Bundan sonra afiş yırtmayı, otobüse saldırmayı kabul etmiyoruz, ben buradan İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu'ya da seslenmek istiyorum. Çünkü 3-5 gün oldu biz sahaya çıkalı, bir tedirginlik başladı bunlarda ve hem pankart yırtmalar hem otobüse saldırmalar başladı. Bunun tedbirinin Sayın Bakanımızın emriyle alınacağına inanıyorum." ifadelerini kullandı.




CHP'li adaydan büyük skandal!

CHP Balıkesir Edremit Belediye Başkan Adayı Selman Hasan Arslan ve CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin çok büyük bir skandala imza attı.
Her defasında terör örgütü PKK'nın siyasi uzantısı HDP ile yaptıkları kirli ittifakı inkar eden CHP, bu kez fena yakalandı. CHP Balıkesir Edremit Belediye Başkan Adayı Selman Hasan Arslan ve CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin çok büyük bir skandala imza attı.

SELADAN RAHATSIZ OLDU

Cuma günü yaptıkları miting esnasında Cuma selası okunmasıyla konuşmasını sonlandıran Ensar Aytekin, mikrofonu açık unuttu. Seladan rahatsız olan partili imama ağza alınmayacak laflar etti. Bir süre sonra mikrofonun açık olduğunu fark eden bir partili kapatmayı denese de başarılı olamadı.

"BİZİM OY KÜRDİSTAN'A"

Bir diğer skandalın sahibi ise, Selman Hasan Arslan... CHP'li aday, yanına gelen bir iş adamıyla sohbet etmeye başladı. Skandal diyalogda ele alınanlar ise 'Kürdistan'dı. Sözde iş adamı, "Bizim oy Kürdistan'a" ifadesini kullandı. Selman Hasan Arslan ise, "Bize verecek demektir." diyerek HDPKK ile yaptıkları ittifakı bir kez daha kanıtladı..




Erdoğan'dan Akşener'e sert sözler: Kaçacak yeri yok, hesaplaşacağız...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Elazığ mitinginde halka hitap etti. Erdoğan, Denizli'deki sözleri sebebiyle İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e sert tepki göstererek, ''Hanımefendinin kaçacak deliği de yok. Çünkü o milletvekili de değil. İftiraları nedeniyle onunla hemen hesaplaşacağız. Hesabı ağır olacak. Şaka bahanesiyle önlerine çıkan herkese terörist damgası vurmaya devam edecekler'' dedi.
Başkan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları;
31 Mart'ta iftiracı müptezellere ahlak dersi, edep dersi vermeye hazırlanan bir Elazığ var. Dörtlü yalan çetesine dürüstlük dersi vermeye can atan Gakkoşlar var. 31 Mart'ta Kandil'in mızıkacılarına sandıkta milli şamarı indirmeyi iple çeken bir El Aziz var. Bu meydanda yalan yok. Bu meydanda zillet yok, sadece beka var. Bu meydanda, bölücüleri demir yumruk olup ezen yiğitler var.

''CENNET ANNELERİN AYAKLARI ALTINDADIR''

Dün malum dünya kadınlar günüydü. Ama bizim için dünya kadınlar günü bunların, batının bir anlayışıdır. Bizim için kadınlar günü her gündür. Niye? Ana her gün var mı? Var. Ana yoksa insan yok. Ana varsa insan var. Sevgililer sevgilisi Peygamberimiz ne buyuruyor? "Cennet annelerin ayakları altındadır" diyor.

''AÇIK SÖYLÜYORUM ONLAR BU MİLLETE İHANET İÇİNDEDİR''

Siyaset özünde bir yarıştır, rekabettir. İnsanları ortak idealler etrafında bir araya getirme sanatıdır. Siyaset kutuplaştırmak için değil gönülleri buluşturmak için yapılır. Her kim siyaseti insanımızı birbirimizi kırdırmanın aracı haline getiriyorsa; PKK'nın desteklediği HDP gibi. Açık söylüyorum onlar bu millete ihanet içindedir.

''BU MİLLET YALANCIYA DERSİ VERİR''

Her kim miting meydanlarını iftira kürsüsüne çeviriyorsa, o sadece kendi itibarını değil siyasetin itibarını da yok ediyor demektir. Geçmişte Türkiye bu tarz çok siyasetçi görmüştür. Bu millet siyaseti kirleten, lekeleyen bir çok kifayetsiz görmüştür. Bu ülke CHP'nin milletvekili pazarlığı yaptığı Güneş Motel rezaletini, parti değiştiren fırıldaklarını görmüş, yaşamıştır. Günlük hayatta yalancının mumu yatsıya kadar yanar, siyasette ise en fazla seçime kadar yanar. Seçim sandığı önüne gelince bu millet yalancıya dersi verir.
Darbecilere direneni de, tankların arasından sıvışanları da gördük; Bay Kemal gibi. Biliyorsunuz o gece 15 Temmuz 23.15'te beyefendi Atatürk Havalimanı'na geliyor İstanbul'da. Tanklar orada, millet orada. Ve o tankların arasından FETÖ'cülerin müsaadesiyle çıkıyor gidiyor, Bakırköy Belediyesi'ne. Kim bu adam? Darbecilerin karşısına tankların önüne ben çıkarım diyen Bay Kemal; yalancı, yalancı.

''14 KEZ SANDIĞA GÖMDÜK''

İşte bana da attığı iftiraları biliyorsunuz. Ve açtım davaları baya kazanıyorum. Şimdi en son Man Adası diye bir şey tutturdu. Çıkardı grubunda kağıtları salladı. Oradan da bir 2.5 milyon kazandık. Şimdi itirazlarını yapıyor. Ve 2.5 milyonu aldığımda onu Mehmetçik Vakfı'na hibe edeceğim. Hiç olmazsa Kılıçdaroğlu'nun da bir hayrı olur.
3-5 oy için terör örgütlerine taşeron yapanları da gördük. Yasaklar sürsün diye AYM kapılarında nöbet tutanları da gördük. Bu tiplerin hepsini son 17 senede, 14 kez sandığa gömdük. Ne dediler? Muhtar bile olamaz. Bize ömür biçenleri de Allah'ın lütfuyla hezimete uğrattık.

''DAĞDAN EMİR GELİYOR HEMEN ERTESİ GÜN...''

Biliyorsunuz biz CHP'nin başındaki zatın yalanlarıyla uğraşıyoruz. Akşam başka, sabah başka yalanlarıyla uğraşmaktan bıktık. Atalarımız ne diyor? Üzüm üzüme baka baka kararır diyor. Bay Kemal'in yalan furyasına son günlerde ittifak ortakları da katıldı. Hanımefendi de katıldı, bir diğeri de katıldı. HDP'li eş başkanlar bir taraftan, hanımefendi bir taraftan sürekli iftira. Dağdan emir geliyor, hemen ertesi gün Kandil'in mızıkacıları bize saldırıyorlar.

''ŞAKADAN DA OLSA TERÖRİST DENMEZ''

Denizli'de ortak miting düzenliyorlar. Millete yaptıklarını, yapacaklarını anlatmak yerine bize ve halkımıza bühtan ediyorlar. ''Cumhurbaşkanı'nın teröristler dediği Denizlililer'' diyor. Anlaşılan bu mızıkacılar 21 gün boyunca gittikleri her şehri, vatandaşımızı teröristler diye selamlayacaklar. Şaka bahanesiyle önlerine çıkan herkese terörist damgası vurmaya devam edecekler. İnşallah Elazığ'a gelirler mi bilmiyorum. Geldiklerinde aynı hataya burada da düşmezler. Denizli'deki Aydın'daki rezaleti inşallah tekrarlamaz. Yiğitler otağı Elazığ'da inşallah sizleri teröristler diye selamlamazlar. Tıpkı Denizlili, Aydınlı kardeşlerim gibi Gakkoşlar da hassastır. Şakalaşacak, gülecek eğlenecek diye terörist yaftasına benim Gakkoşlarım tahammül etmez. Şakadan da olsa terörist denmez.

''ONUNLA HEMEN HESAPLAŞACAĞIZ''



Bunun adı şaka değil, komiklik değil, olsa olsa hadsizliktir, edepsizliktir. İftiralarla, bühtanla mahkemeye verdim. Oradan da hesaplaşacağız. Fakat hanımefendinin kaçacak deliği de yok. O milletvekili de değil. Onunla hemen hesaplaşacağız. Onun hesabı ağır olacak. 31 Mart günü millet bunlara şaka nasıl olurmuş sandıkta gösterecek.
Hatay'da saldırıyor. Ne diyor? Oy yoksa hizmet yok. Kim diyor? CHP'li belediye başkanı. Böyle bir belediye başkanından hanımefendi niye bahsetmiyorsun? Böyle siyaset olur mu?

''BEĞENDİN Mİ HANIMEFENDİ? BAK KÜRDİSTAN DİYOR''

Şimdi hanımefendi nasıl beğendin mi? Bak Kürdistan diyor. Onunla omuz omuza yürüyorsun hanımefendi. Sen Erdoğan'ın ağzından kalkıp da halkına terörist ifadesini kullandığını asla ispat edemezsin. Bunun bedelini ödeyeceksin. Senin ortağın ödüyor işte, sen de ödeyeceksin. HDP ödüyor ödüyor zaten bitmiyor. Birileri cezaevinde süre dolduruyor, FETÖ'cüler dolduruyor, aynı yolda sen de düşebilirsin.
Niye? Bu ülkenin Cumhurbaşkanı'na iftira atamazsın. Yalan söyleyemezsin. Türkiye yol geçen hanı değildir. Bir hukuk devletidir. Ne diyor? Biz arkamızı YPG'ye PKK'ya dayadık. Ben de buradan sesleniyorum, biz de arkamızı Gakkoşlara dayadık.

''BU ÇAPSIZLAR HANGİ İFTİRAYI ATARSA ATSIN...''

Bay Kemal'in söyleyecek hiçbir şeyi yok, diğerlerinin de yok. Bunlara tavır almak yerine her defasında hakaret, hakaret, hakaret. Benim CHP'ye, sözde İyi Parti'ye, Saadet'e gönül vermiş kardeşlerime bu gerçekleri hiç anlatamıyorlar. Kandil'e laf edemiyorlar, Pensilvanya'ya tek kelime söylemiyorlar, YPG'ye tek bir eleştiri getiremiyorlar. Bu çapsızlar hangi iftirayı atarsa atsın bizim tek bir gündemimiz var, bizim derdimiz millet, hedefimiz hizmet.

'' 'MARDİN'İN HIZLI TRENE İHTİYACI MI VARMIŞ...' DİYOR''


Bu Kürdistan'dan bahseden terbiyesiz var ya ne diyor biliyor musunuz? Buraya geldi cumhurbaşkanı, buraya hızlı tren gelecekmiş diyor. Mardin'in hızlı trene ihtiyacı mı varmış diyor... Benim milletim bu adamlara niçin oy veriyor diye şaşırıyorum. Biz hizmet götürüyoruz. Hızlı tren, benim Kürt kardeşime çok mu ya? Niçin hızlı trene binmesin?


3 Mart 2019 Pazar

Haftanın Önemli Siyasi Gündem Haberleri

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan: CHP'nin asli görevi bölücülerearacılık yapmaya dönüşmüştür.



Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şu anki yönetim altında CHP'nin asli görevi, maalesef bölücülere aracılık yapmak, koltuk değnekliği yapmak haline dönüşmüştür." dedi.



MHP Genel Başkanı Bahçeli: HDP ile ittifak kuranlar 31Mart'ta milli şamarı yiyecekler.



MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Ankara tam bağımsızlıktır. HDP ile ittifak kurup, PKK'nın tutsağı yapmaya heveslenenler 31 Mart'ta milli şamarı yiyeceklerdir." dedi.


Devlet Bahçeli'den 'yeni parti' açıklaması!


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sosyal medya hesabı üzerinden dikkat çeken açıklamalar yaptı. 

Bahçeli açıklamasında "Açık açık şimdiden diyorum ki, 31 Mart 2019’da sonuç ne olursa olsun harcı Yenikapı’da karılan, hedefleri 16 Nisan Halkoylamasıyla kategorik bir hal alan, milletimizin ruh kökünden doğan Cumhur İttifakı mutlaka yaşayacak, yeni hükümet sistemine sonuna kadar sahip çıkacaktır" ifadelerini kullandı.



CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: Biz bir arada huzur içindeyaşamak istiyoruz.



CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Bize ne derlerse desinler, bizim için önemli olan bayrağımız, vatanımız, milletimiz. Biz bir arada huzur içinde yaşamak istiyoruz." dedi.


CHP'de kriz büyüyor!

CHP belediye başkanlığı ya da meclis üyeliğine aday gösterilen akrabalar nedeniyle kriz yaşıyor. 

Sosyal medyadaki bazı kullanıcılar yaklaşık 1000 akraba ismi yayınladı.

CHP PM tarafından Buca Belediye Başkan adayı olarak açıklanan ancak ilçe seçim kuruluna verilen listede ismi Erhan Kılınç ile değiştirilen Suat Nezir, "Onuru olan hiç kimseye yakışmayacak şekilde başka bir kapıdan adaylığımın düşürüldüğü bir başka listenin YSK’ye gönderilmesini unutmam, bana bunu yaşatanları affetmem mümkün değildir" dedi.

Aday belirleme sürecinden önce ardı ardına gelen istifalarla boğuşan ana muhalefet partisi CHP, bu kez de “hısım-akraba, eş-dost” depremiyle sarsıldı. Yaklaşık 1.3 milyon kayıtlı üyesi olan CHP’nin belediye başkan adayları ve meclis listelerini azınlık bir grup parti yöneticisinin yakınları oluşturdu. Bine yakın ismin parti yöneticileriyle bağlantılı olduğu iddia edilirken, onlardan bazıları şöyle:



Erdoğan'ın "Kuzey Kürdistan'a Defol Git" SözlerineHDP'den Yanıt: Kovmaya Haddiniz Yok.


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kuzey Irak'ta Kürdistan var. Defol oraya git" sözlerine yanıt veren HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Bu ülkenin vatandaşlarını bu kovmaya hakkınız da haddiniz de yok" dedi


Binali Yıldırım'dan bir müjde daha: Ücretsiz olacak!


AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, "İstanbul kartı olan ve İstanbul kartı kullanan, yaz kış adada oturanlara deniz ulaşımı bedava olacak. Hayırlı uğurlu olsun." dedi.


MHP’den ‘sağlam duruş’ açıklaması


MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “Sayın Devlet Bahçeli, hem Cumhur İttifakı’nın yerel seçimlerden sonra yaşayacağını hem de yeni hükümet sistemine sonuna kadar sahip çıkılacağını belirtmiştir. MHP’nin sağlam, istikrarlı ve tutarlı duruşu, Cumhur İttifakı’nın kaçınılmaz başarısını engelleyemeyen çevreleri bir kez daha hayal kırıklığına uğratmıştır.” ifadelerini kullandı.


KÖŞE YAZARLARI


Mustafa Önder

Bu iş pazara kadar değilse…

Bir yola çıkılmış…
İki Genel Başkan da Ankara’dan mesaj verip dururken…
“Cumhur İttifakı”nın “pazara kadar değil, mezara kadar” olduğunu vurgularken…
AKP’nin bazı yetkilileri “gereksiz” ve “yersiz açıklamalar”la kafa karıştırıyor…
Hâlâ bu ittifakın AKP ile ayakta kalabileceği sarhoşluğunda…
Anlata anlata dilimizde tüy bitti…
Anladık, AKP ve MHP iki ayrı partidir ve ayrı programları vardır…
Ama “Cumhur İttifakı”nda ortak noktalar bulunmuş, ortak hedefler tayin edilmiştir…
İl ve ilçeler paylaşılmış, “tepe”de ortak miting tarihleri belirlenmiş, salonlarda ortak aday tanıtım toplantıları yapılmıştır…
İki partinin de proje ve vaatleri vardır…
Dikkat çekicidir ki; “geçmişin bütün olumsuzluklarına rağmen”, MHP yetkilileri, AKP ve proje ve vaatleri aleyhine tek kelime etmemeye özen göstermektedir…
Lakin hâlâ 16 yıllık iktidar sarhoşluğunu atamayan AKP yetkili ve bakanları, MHP’nin dile getirdiği proje ve vaatleri üzerine olumsuz tavır sergilemeye devam ediyor…


Orhan Karataş

Özel şahsiyet, suratına geleni nisan yağmuru zannediyor.


Siyaset demokrasinin olmazsa olmazı, ülkeyi yönetmenin tek ve değişmez yoludur. 

Dolayısı ile siyaset yapanlar demokrasiye içtenlikle bağlı, ülkeyi yönetebilecek kadar birikimli olmalı. Bunların yanında cesaret, fedakârlık, seviye, ahlak ve erdem de mutlaka gereklidir.

YAŞI BÜYÜK ÇAPI KÜÇÜK

Türkiye’nin kağıt üzerinde en eski, en yaşlı, en birikimli partisi CHP görünür, ancak bu temel özellikler bakımından en fakir, en yetersiz, en çapsız olanıdır. Bu partinin son dönemlerdeki siyaset yapma şekli karalama, yalan, kumpas, iftira ve ihanetle sınırlıdır. 

Özellikle MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin ülke ve millet menfaatlerini esas alan, çözüm ve çare üreten, ön alan, gündem belirleyen ve milletten büyük teveccüh gören siyasetini bir türlü sindiremiyor ve kelimenin tam anlamıyla çılgınlık gösteriyorlar. 

Bu hazin durum ne yazık ki, CHP’nin geneline sirayet etmiştir. Eline her mikrofonu alan hiçbir akıl, bilgi ve irfan ölçüsüne uymadan, “boş gevezelik” yarışına girmektedir. 

Konuşmalar yalanın, ciddiyetsizliğin, erdemsizliğin, küstahlığın ve iftiranın zirvesine ulaşmakta ve zaten yerlerde olan seviyeyi, çukurlaştırmaktadır. 

Bu haliyle üretilen siyaset, küfür ve hakaret ölçülerini aşamadığı gibi, bu rezil durumun müsebbipleri de adamlık vasıflarını dahi tartışmalı hale getiriyorlar. Gevşek ağızlar belki gündem oluyor, ama hiçbir zaman ciddiye alınmıyor.


Orhan Karataş
Eposta: orhankaratas@turkgun.com

HDP’ye susuyor MHP’ye saldırıyor


Koltuk bekası arayanları, biz daha önce FETÖ yargısına dayanarak tarlalarda kurultay toplamaya çalışırken görmüştük.

HDP sözcülerinin ihanet açıklamalarına sessiz kalıp, MHP’ye saldırmak nereden gelip nereye gittiğinizin ispatıdır.

Seçim tarihi yaklaştıkça zilletteki telaş, büyük bir paniğe dönüştü. Ne yaptıklarını, ne dediklerini kendileri de bilmiyorlar.

PKK’nın siyasi temsilcilerini belediyelere taşımayı bu millete kabul ettirmek ve karşı karşıya kaldığımız beka sorununu daha da büyütmek gibi bir rezillik yetmiyormuş gibi, yaptıkları açıklamalarla da pişkinliğin zirvelerinde dolaşıyorlar.



google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html