Kemal Kılıçdaroğlu her ne kadar fıkra gibi bir tip olsa da Türk
siyaseti içinde sinsi bir konum tutmuş ve o yolda yürümektedir. Kaset kumpası
ve tezgâhıyla devrilen Deniz Baykal’ın yerine getirilmesiyle başlayan sinsi
süreçten sonra CHP bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nun eliyle terör örgütlerinin hücre
evine dönüştürülmüştür. Kemal Kılıçdaroğlu son günlerde yine bir sinsilik
peşindedir. Tip fıkra, karakter sinsi…
Kemal Kılıçdaroğlu son günlerde Tank Palet Fabrikası’nın
işletme hakkı üzerinden yoğunlaştırılmış bir propaganda yapmaktadır. Bir
muhalefet partisinin genel başkanıdır. Eleştirme hakkı vardır. Ama 15 Temmuz’da
FETÖ’nün ele geçirdiği ve darbe girişiminde bulunduğu tankları görünce kaçan,
Türk Ordusunun tanklarıyla ezdiği terör örgütü pkk’ya her fırsatta sahip çıkan
Kemal Kılıçdaroğlu söz konusu ise hakkı olmadığı gibi, buradaki sinsiliği de
sorgulanmalıdır.
Türkiye gerçekten Milli Savunma Sanayiinde ciddi atılımlar
ve üretimler yapmaktadır. Türkiye silahlı İHA ve akıllı mühimmatını üreten 6
ülkeden biri haline geldi. Bu üretimlerde son yıllarda terör örgütü pkk’ya
büyük darbe vurmaktadır. Buna karşı çıkan ise hep CHP olmuştur. CHP
milletvekili Sezgin Tanrıkulu Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kullanılan
(SİHA) Silahlı İnsansız Hava Araçları’nın sivil vatandaşları vurduğu iftirasını
atarak, Kemal Kılıçdaroğlu ise “Terör örgütüne destek olabilirler, terörist
olabilirler ama orada silah olması lazım. O da yok.” diyerek milli üretim olan
SİHA iftirasına destek olmuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan “Özelleştirme
olmayacak, sadece belli kısıtlamalar dahilinde işletme hakkı devredilecek”
dediği halde sürekli Tank Palet Fabrikası üzerinden konuşmaya devam ediyor. Son
olarak da bu konuda “Milliyetçilik bizim altı okumuzdan biridir. Milliyetçi
olmak demek yedi düvelin önünde diz çökmemek demektir. Ülkücü olmak demek
farkında olan bir Türkiye’yi inşa etme hedefindedir. Bu lafla olmaz, eylemle,
çalışmakla olur. Bunları yapmayın. Bakın bütün fabrikaları sattılar, niye
kapatıldı bu fabrikalar. Bu fabrikalar hangi şartlarda yapıldı. Sıra geldi
silah fabrikasına. Tüm Türkiye duysun, Erdoğan’a çağrımdır, o sözleşmeyi iptal
et, 50 milyon doları ben sana bulacağım kardeşim.” açıklamasını yaptı.
Bu cümleleri kuran kim biliyor musunuz? Yerli ve milli
silahlarla Afrin’deki teröristlere yapılan operasyona karşı çıkan Kemal
Kılıçdaroğlu… Türk ordusunun mücadele ettiği terör örgütü YPG’yi “YPG terör
örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum” diye savunan
Kemal Kılıçdaroğlu… 50’ye yakın askerimizi şehit eden, sınır illerimize attığı
bombalarla sivil vatandaşlarımızı şehit eden terör örgütü YPG’yi “YPG bize
saldırmaz” diye savunan Kemal Kılıçdaroğlu…
ABD’nin tonlarca silah yardımı yaptığı terör örgütü YPG’ye
bu derecede sahip çıkan, koruyan Kemal Kılıçdaroğlu’nun milli savunma
sanayisiyle niçin bu kadar ilgili olduğunu anlamış değilim… Senin tarafın
Türkiye’den yana taraf değil ama ısrarla Tank Palet Fabrikası’nın işletme
hakkıyla niçin ilgileniyorsun?
“Tarafını seç Türk ordusu mu yoksa YPG mi?” deseler,
yaptığın açıklamalarla YPG’yi tutacağın her halinden belli iken buradaki
sinsiliğin nedir Kemal Kılıçdaroğlu? Silahla terörist vursak ona karşısın!
Tankla terörist ezsek ona karşısın! Bombayla terörist imha etsek ona karşısın!
Teröristlere kurşun yağdırsak ona karşısın!
O halde Milli Savunma Sanayindeki üretimlerde maddi olarak
kendi dengesini kuracak Tank Palet Fabrikası’nın işletme hakkı üzerinden niçin
yaygara yapıyorsun? MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli işte bu yüzden
“Kılıçdaroğlu, Sakarya’daki tank-palet fabrikası üzerinden yalan inşa etmesin.
Dönsün şanlı milli mücadele yıllarına bakmayı denesin. Bize milliyetçilik
anlatmasın. Buna hiç teşebbüs ve tevessül etmesin. Kılıçdaroğlu kim oluyor da
bize milliyetçilik ahkâmı kesiyor.” uyarısında bulunmuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu gerçekten ilginç bir siyasi kişiliktir.
HDP ile ittifak yaparken, ittifak ortağı HDP “kürdistan’da kazanacağız” sözüne
çıt diyemezken, Tank Palet Fabrikası üzerinden nutuklar atıyor. Silah niçin
üretilir? Türkiye’ye gelebilecek saldırılarda ülkeyi korumak ve bu konuda
caydırıcı olmak için…
Kemal Kılıçdaroğlu’na Tank Palet Fabrikası’nda üretilecek
olan her şey pkk-ypg-pyd üzerinde imha etmek için kullanılacak desen karşı
çıkar. Ama nutuklardan da vazgeçmiyor. Biz bu yüzden fıkra tipine gülüyor,
sinsiliğine çok dikkat ediyoruz.
Biji, Heval, Zübük Mansur Yavaş portresi
2000 yılından bu yana Ankara’dayım. O tarihten 2005 yılına
kadar Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nde Ortaöğretim Başkanlığı, Genel Sekreterlik
ve bünyesinde çıkan dergilerde yöneticilik yaptım. 2005 yılında da MHP Genel
Merkezi’nde “Basın Danışmanlığı” görevine başladım.
Bunu niye anlattım?
Şunun için…
Mansur Yavaş’ın Beypazarı Belediye Başkanı iken MHP’den
Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yapılana kadar yüzünü hiçbir yerde
görmedim. Ondan önce Yusuf isminde öğrenci bir arkadaşın Beypazarı’nda bir işi
vardı. O zaman arayıp, o öğrenci arkadaşa Mansur Yavaş’tan randevu almıştım. O
öğrenci arkadaş randevu günü Beypazarı Belediyesi’ne gittiğinde ise Mansur
Yavaş önce yok çektirmiş, sonra arka kapıdan çıkıp kaçarken o öğrenci arkadaşa
yakalanmıştı. Yani Mansur Yavaş arabasına binip giderken arkasından bakakalmıştı.
Ankara’dan 100 km Beypazarı’na gidip, Beypazarı’ndan geri Ankara’ya 100 km geri
dönen öğrenci arkadaşın hayal kırıklığı içinde “Reis bu adam tam bir Zübük”
demesini hiç unutmam. Bugün niçin bol bol yalana başvurduğunu buradan
anlayabilirsiniz.
MHP’den Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yapıldığında
da MHP’nin başarısı için canla başla çalışmıştık. MHP’nin başarısını engellemek
adına ona saldıran kişilere karşıda yine kalemimizle büyük bir mücadele
vermiştik.
MHP’den Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı oldu,
kazanamadı. Ama MHP sayesinde onu Türkiye tanımıştı. Fakat karakteri ve
cibiliyeti bu durumu kaldırmaya yetmedi. Tam 1 yıl sonra, büyük nankörlük
ederek 12 Eylül 2010 referandumunda “MHP referandumda niye Evet demiyor?” diye
MHP’yi sırtından hançerlemişti. MHP’yi CHP’leşmekle suçluyor, terörle mücadele
etmiş komutan Engin Alan’ın MHP’ye katılmasını yerden yere vuruyordu. AKP ve
FETÖ gazetelerinde “MHP barajlarda boğulacak” diye MHP’ye saldırıyordu. AKP ve
FETÖ medyasının bir anda gözdesi olmuştu.
Herkes AKP’ye geçeceğini konuşuyordu. Çünkü MHP Lideri
Devlet Bahçeli’ye yazdığı o meşhur mektupta “Haziran ayından itibaren ülkede
yeni bir parlamento teşekkül edecektir. Bizzat iktidar partisi tarafından
restorasyon dönemi olacağı ilan edilen bu dönemde, ülkücülerin bulunmaması, bu
süreçte etkili olamaması elbette kabul edilebilir bir durum değildir.” cümleleriyle AKP’ye göz kırpıyordu.
O günlerde AKP-cemaat can ciğer kuzu sarmasıydı çünkü…
Fakat bir taraftanda "Bazı başka partilerdeki makamlar
yüzünden hiçbir zaman ben davasını, partisini satacak adam değilim." diye
televizyonlarda açıklamalar yapıyordu.
Mansur Yavaş’ın destek verdiği 12 Eylül 2010 referandumuna
teröristbaşı Fethullah Gülen "İmkân olsa mezardakileri bile kaldırarak 'evet'
oyu kullandırmak lazım." diyerek sahipleniyordu.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’de “Fethullah Gülen ölüleri
mezardan kaldırıp oy kullandıracağına ABD'den gelerek 12 Eylül'de oy kullansın”
diye sert tepki gösterdikçe Mansur Yavaş gibiler deli oluyordu. Mansur Yavaş bu
tarihlerde, MHP üzerinde kullanıldıktan sonra 2014 yılına kadar ortadan
kaybolmuştu. O kayboluş günlerinde bugün ortaya çıkan ve başına bela olan sahte
senet işleriyle uğraşıyormuş…
17-25 Aralık operasyonlarından dolayı AKP-cemaat bu sefer
kanlı bıçaklı olmuştu.
FETÖ bu sefer CHP’ye yanaşmıştı.
12 Eylül 2010 referandumunda - Ülkücü harekete yabancı dar
bir kadronun elinden çıkan politikalarla "CHP'yle özdeş parti"
suçlamalarına çanak tutan bir anlayış sergilenmiştir. İçinde maneviyatı barındırmayan
bir milliyetçiliğin halk tarafından CHP'yle aynı kategoride değerlendirildiğini
fark edemeyen bir siyaset tarzıyla bu hareketi iktidara taşıyamayız.” diyerek
MHP’yi suçlayan Mansur Yavaş malum işareti alınca bu sefer CHP Ankara
Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmuştu. İlk işi ise Ülkücü-MHP’li kimliği
bıraktığını “Bugün 40 yıllık geçmişimi geride bırakarak, CHP adayı olmamla,
geride kalan bütün tartışmalar bitecektir. Örgütle birlikte, el ele çalışarak
Ankara’yı kazanacağız.” sözleriyle açıklamak olmuştu.
Hz. Ali’nin "Renkten renge giriş, inançtan inanca
geçiş, ahmaklığın alametlerindendir." sözünü de bu noktada hatırlatmak
lazımdır.
2014 yılında CHP’den de kazamamıştı. O günden sonra yine
ortalıkta gözükmüyordu. Sadece 2016 yılında CNN Türk’te bir programa katılmış
HD(P)kk’nın çok istediği, CHP’nin getirme sözü verdiği “yerel özerklik”
talebine “Mali özerklikten yanayım. Yerel yönetimler özerkliğini öncelikle Mali
Özerklik yaparak belirlersiniz.” şeklinde destek vererek görünmüştü.
2019 yılında yine CHP’den Ankara Büyükşehir Belediye Başkan
Adayı olarak karşımızdadır. Şimdi ise tek gündemi sahte senet konusu ve HDP’nin
kendine olan desteğidir. Yerel yönetimler özerkliğine destek vererek zaten
çoktan “BİJİ, HEVAL MANSUR” olmuştu.
Şimdi Mansur Yavaş’tan mağdur yaratarak sahte senet olayını
kapatmaya ve HDP desteğini de gizleyerek Ankara’da başarı yakalamaya
çalışıyorlar.
Ama biz sürekli şunu vurguluyoruz:
Sahte senet var =MAĞDUR
Vergi kaçırma var =MAĞDUR
Yalan beyan var =MAĞDUR
Sözleşme ve vekalet olmadan 3 milyonluk iş takibi var=
MAĞDUR
Yargıdaki çetesiyle kaset ve görüntü karşılığı para isteme
var= MAĞDUR
Şantaj var =MAĞDUR
Tehdit var=MAĞDUR
Mağdur tanımı sil baştan yapılmalı!
HDP’nin desteği
konusunu da ne kadar gizleseler de HDP’nin başındaki ne idüğü belirsiz adam
ittifakı çok net itiraf etti.
Zaten Mansur Yavaş daha yolun başında iken “HDP ile
görüşecek misiniz?” sorusuna “HDP ile görüşmeme ajanslar (CHP) karar verecek.
Herkesle görüşürüm” diyerek Heval Mansur olmaya aday olduğunu göstermişti.
Fakat Türkiye genelinde olduğu gibi Ankara’da da HDP-CHP
ilişkisine büyük tepki oluşunca bu işi sessiz sedasız yürütmeye çalışıyorlardı.
Tabi HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli “Mansur Yavaş da bilecek ki seçilmişse HDP
oylarıyla seçilmiştir. “ açıklamasını yapınca, Mansur Yavaş “Eyvah Ankara
hayallerim gidiyor” diyerek anında “Terör örgütleriyle aralarına mesafe
koyamayanlar bizden uzak olsun.” tepkisini gösterdi. Sonra CHP uyarmış olacak
ki, bu sefer HDP’ye karşı yumuşayan "Ben HDP'lileri terörist olarak
görmüyorum. Onların topluma kazandırılmasını düşünüyorum, tek adam pençesinden
kurtarılmalı" açıklamasını yaptı.
Bu sefer de HDP’liler kudurmaya başladı.
HDP’li Hasip Kaplan "Mansur Yavaş, Seni öyle bir
rehabilite ederiz ki feleğin şaşar. Aklın tavana vurur, Edepsiz..!"
tepkisini gösterip tehdit etti.
HDP’li Hasip Kaplan’ın bu tehdidini CHP’li, İP’li sosyal
medya trolleri, kendini uyanık sanan sol medya algı yaratmak için tam “Bakın
bakın HDP’liler Mansur Yavaş’ı tehdit ediyor. Ne ittifakı?” diye kullanmaya
başlamıştı ki, Mansur Yavaş “HDP’ye söylediklerimde dilim sürçmüş olabilir”
açıklaması yaparak HDP karşısında tüm kanatlarını indirdi. HDP’nin tehditleri,
CHP’nin uyarıları Mansur Yavaş’ı “Heval Mansur” noktasında tutmayı
sürdürmüştür. Kulislerde konuşulan HDP’li bir yöneticinin Kemal Kılıçdaroğlu’nu
arayarak “Mansur Yavaş’ı susturun” demesinden sonra, Kemal Kılıçdaroğlu’nun da
Mansur Yavaş’a “Sahte senet konusu başımızı ağrıtırken, bir de HDP desteğini
kaybetmeyelim” dediği yönündedir.
Mansur Yavaş Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olmak için
herşeyi yapabilecek konumdadır. Bu yolda Heval Mansur da olur, Biji Mansur da…
Yarın “Çık git İmralı adasına Öcalan’la görüş” deseler
uçarak gider…
10 yıl önce “Reis bu adam tam bir Zübük” diyen Yusuf isimli
öğrenci arkadaşın dedikleri sizce haksız mı?
Elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin ama…