HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli, ittifak yaptıkları CHP adayları
için her şeyi netleştiren bir açıklama yaptı. Her şey ortada iken Ekrem
İmamoğlu ve Mansur Yavaş öyle bir inkâr yoluna gittiler, öyle bir sinirlendiler
ki, bu halleri bizlerde bile şaşkınlık yarattı. Hürriyet gazetesi ve CNN
Türk’ün HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli’nin sözlerini “Temelli’den açık açık itiraf
ve tehdit” başlıklı haberle ve “Ankara’yı, İstanbul’u HDP yönetecek” şeklinde
içerikle sunmasına adeta deli oldular.
CHP-HDP-İP İstanbul ortak adayı Ekrem İmamoğlu ‘’Bu Hürriyet
gazetesi. ‘HDP yönetecek’ diye manşet atmışlar. ‘HDP Yönetecek’! Bunu kim
demiş? HDP’nin eş başkanı söylemiş! Söylememiş adam öyle bir şey ya,
söylememiş! Yok böyle bir laf ya! Nereden çıktı yalan haberi manşete taşımak?
Hürriyet gazetesine yakışır mı? Aynı şey, CNN Türk. ‘ Sezai Temelli: İstanbul
ve Ankara İmamoğlu ile başlayıp HDP yönetecek!’ Yok böyle bir cümlesi ya!
Ayıptır, yazıktır, günahtır! Utanın! Düzeltin kendinizi. Bu yalan haberi
yapmaktan dolayı, milletin zihninde, kalbinde, vicdanında mahkûm olmak
istemiyorsanız bu haberi düzeltin kardeşim” şeklinde tepki gösterdi. CHP-HDP-İP
Ankara ortak adayı Mansur Yavaş ise önce “Terör örgütleriyle aralarına mesafe
koyamayanlar bizden uzak olsun” şeklinde sert bir tepkiyle, daha sonra “Ben
HDP’lileri terörist olarak görmüyorum. Onların topluma kazandırılmasını
düşünüyorum, tek adam pençesinden kurtarılmalı” şeklinde, en son olarak CHP’den
fırça, HDP’den tehdit alınca da ‘’HDP’liler rehabilite edilmeli derken dilim
sürçmüş olabilir” şeklinde yumuşatarak konuyu kapattı. Şimdi neyi inkâr
ediyorlar onu anlamış değilim…
5 harfli HDP’li Sezai ; “Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu HDP
oylarıyla seçildiğini bilecek” dedi mi? Dedi. “HDP’lileri yok sayarak
yönetemezler. Bu HDP’nin gücüdür” dedi mi? Dedi. “Yapmaya çalışırlarsa
siyaseten karşılıkları olmaz” dedi mi? Dedi. Mansur Yavaş’ı ve Ekrem
İmamoğlu’nu desteklediklerini itiraf etmiş, “Bizi yok sayarak yönetemezler, bu
bizim gücümüz” diyerek tehdit etmiş… Daha açık ne söyleyecekti. Ya da bu
cümlelerden itiraf ve tehdit dışında ne anlaşılıyor? Ekrem İmamoğlu yahut
Mansur Yavaş saman alevi gibi tepki gösterip geri adım attılar. Ya Kemal
Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener bu itiraf ve tehdit karşısında niçin bir tepki
gösteremediler?
Gerçi 1 ay geçti, hala Sezai Temelli’nin “Kürdistan’da
kazanacağız. Batıda da AKP ve MHP’ye kaybettireceğiz” sözüne bir cümle yorum
bile yapamadılar. HDP meydan meydan miting düzenleyip, kapı kapı gezip CHP’nin
Ankara, İstanbul, İzmir adaylarına oy istiyor. Hal bu iken “CHP-HDP-İP ittifakı
yok” diyen gerçekten tek kelimeyle sahtekârlık yapıyor. Hem HDP ile ittifak
yapıp, hem HDP eşbaşkanının netliğinden niçin telaşa düşüyorsunuz? 5 harfli
Sezai kıvırmadan, döneklik yapmadan, lafını eğmeden bükmeden ne yaşanıyorsa
anlatıyor. HDP’de gerçekten bölücü mikropluğuna büyük inanmışlık var. Bu konuda
da oldukça stratejik ve disiplinli davranıyorlar. CHP ve İP’in de koltuk için
vatanı satacak noktaya geldiğini görerek bunu da çok akıllı bir şekilde
kullanıyorlar.
Ertuğrul Kürkçü’nün “Eğer AKP Ankara’da kaybedecekse, bunun
biricik nedeni HDP seçmeninin siyasi zekâsı, özgüveni ve HDP Genel Merkezi’nin
AKP’ye kaybettirme taktiğine, Yavaş’a rağmen bağlı kalmak için gösterdiği
olağanüstü siyasi tutarlık olacak.” sözleri bunun ispatı değil mi?
Bir Ertuğrul Kürkçü’nün duruşuna bakın, bir de Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı olmak için her şeyi yapabilecek olan Mansur
Yavaş’ın “HDP’ye söylediklerimde dilim sürçmüş olabilir” şeklindeki “U”
dönüşüne… Emin olun Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’in kazanmak için her
şeyi yapacak oldukları gibi, Ekrem İmamoğlu’nun ve Mansur Yavaş’ın o koltuğa
oturmak için yapmayacağı şey yoktur. HDP’den oy gelecek diye ne dilleri sabit
duruyor, ne de HDP’ye çok net cevap verebiliyorlar. Mansur Yavaş’ın avukatlık
hayatında yaşadıkları zaten neler yapabileceğinin garantisi durumunda… Ekrem
İmamoğlu’nun yapmacık, samimiyetsiz mimik ve davranışları onun karakter
tespitidir. HDP olanı ve olacakları çok net söylerken, bunların hem inkârları,
hem kıvırmaları kimseyi aldatmasın. HDP “Bunlar kazanırsa, kazanan biz
olacağız” duruşu gösteriyor. HDP aslında istemeden Türk milletine iyilik
yapıyor. HDP eline bırakılacak Ankara, İstanbul, İzmir ve diğer iller
Türkiye’nin beka sorunudur. “Kürdistan” tanımıyla bunu gösterdiler. CHP ve İP,
HDP’nin figüranıdır. Bu zekâ ve figüranlıkla zaten beka meselesini onlar anlayamaz.
5 Harfli Sezai kadar omurgalı olamayan 5 harfli Kemal, Meral, Temel!
31 Mart’ta yerel seçimler var. Maalesef bu seçimlere HDP
gölgesinde giriliyor. Gönül isterdi ki, adaylar projelerini yarıştırsın ve halk
kimden hizmet alacağına inanıyorsa ona oy versin… Fakat Türkiye’yi bölmeye
çalışan terör örgütüne taşeronluk yapan HDP’ye belediyeler üzerinden taşıyıcı
annelik yapmaya çalışan CHP ve İP gerçeği çok önemli hale gelmiştir.
HDP bu süreci “Kürdistan’da kazanacağız, Batı’da da AKP ve
MHP’ye kaybettireceğiz” şeklinde özetlemiştir. Bu söylem uluslararası bir proje
olarak kendini hissettiriyor. Taşıyıcı annelik görevi CHP ve İP’e verilmiş
görülmektedir. Her ne kadar CHP Grup Başkanvekili Engin Altay "İttifak bir
taşıyıcı annelik gibi görülmemeli." dese de durum bundan ibarettir.
CHP Genel Merkezi olaya “HDP ile ittifak milli bir görev” ve
“gönül ittifakı” gözüyle baktığı için HDP ile pervasız bir ilişkiye girmiştir.
“Atatürk’ün emanet
bıraktığı CHP’nin terör örgütüne yardım ve yaltaklık eden HDP ile ne işi olur?”
şeklinde HDP ilişkisi ne zaman sorgulanmaya başlarsa CHP’nin yöneticileri
anında “HDP kanuni, meşru siyasi partidir. Bunun üzerine söylenecek başka bir
şey yok.” savunması yapıyorlar.
Bize de şunu sormak düşüyor o halde;
Madem “HDP kanuni, meşru siyasi bir parti” HDP ile çok net
ittifak yaptığınız halde niçin çıkıp adam gibi “HDP ile ittifak yaptık”
diyemiyorsunuz?
İşte kâğıt üzerinde meşru görünmeyle-görmeyle olmuyor.
HDP’nin Eşbaşkanları, birçok milletvekilleri, belediye başkanları ve
yöneticileri bölücülükten, teröristlikten cezaevlerinde iken, HDP’nin tüm
belediyelerine “bölücülüğe hizmetten” dolayı kayyum atanmışken “HDP’nin terör örgütüyle bağı yok” demek olsa
olsa ahmaklık, bu propaganda zorlanırsa alçaklık olur. Zaten HDP’nin hiçbir
yöneticisi de “terör örgütü pkk ile bir bağımız yok” demiyor ve asla diyemez.
Bu meselenin parti kapatmayla da çözümü olmuyor. HDP’ye
gelene kadar HEP, DEP, ÖZDEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP gibi partiler kapatıldıkça
bir diğeri açılmıştır. Birini kapatsan, ertesi gün üç harfli bir şeytanlık
merkezi tekrardan kurulmuştur. Bunların partisinde kim bölücülüğe hizmet
ediyorsa en ağır bedellerle hesabını vermelidir. Pkk’lı Selahattin Demirtaş’ın
ve diğerlerinin cezaevindeki parmaklıklardan mal mal bakışı örnek olmayı
sürdürmelidir.
CHP’nin kurtarıcı görünmesi bu manzaranın bitirilmesi
adınadır. O yüzden CHP HDP’ye taşıyıcı annelik vazifesi yapmaktadır. HDP=pkk
denklemini Kemal Kılıçdaroğlu da, Meral Akşener de çok iyi biliyor. Bunu bile
bile de ittifak yapıyorlar.
Sıkışırlarsa “HDP kanuni, meşru siyasi parti” diyorlar,
sıkışırlarsa “HDP ile bir ittifakımız yok, HDP’li seçmen bize oy verecekse
verme mi diyelim” diye işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar. Oysa konu HDP’ye
oy veren normal bir vatandaşın bu seçimlerde CHP’ye, İP’e oy verme meselesi
değildir. Asıl konu tüm yönetimlerini Kandil’in belirlediği, Kandil’den
habersiz nefes alamayan HDP’nin niçin CHP-İP yanında güç birliği için seferber
edildiğidir. Her Türk vatandaşı bunu sorgularsa zaten projeyi anlamış ve
kavramış olacaktır.
CHP’nin, pkk’nın çocuğu HDP ile taşıyıcı annelik sözleşmesi
7 Haziran 2015 seçimleri öncesi imzalanmıştır. CHP bu vazifeyi öyle bir
sahiplenmişti ki, CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik “Ailece HDP’ye oy
verdik” diyerek bunu itiraf etmiştir. CHP’nin bu tavrı 1 Kasım seçimlerinde de
devam etmiştir.
24 Haziran seçimlerinde de CHP’nin stratejisini bizzat Kemal
Kılıçdaroğlu tarafından CHP Strateji Geliştirme Komisyon Başkanlığı'na
getirilen Av. Fidel Okan “Ailenizden bir kişinin mutlaka HDP’ye oy vermesini
sağlayın.” sözleriyle göstermişti. CHP’liler bu seçimlerde de taşıyıcı annelik
yapmışlar ve HDP yine barajı aşarak peydahlanmıştı.
HDP, CHP’nin kendine dair taşıyıcı annelik vazifesindeki
sorumluluğu ve özveriyi bildiği için artık taleplerini çok net ifade ediyor ve
CHP’yi şimdiden tehdit ederek uyarıyor. Çünkü bir zamanlar AKP ile hareket eden
HDP, kendinin AKP tarafından sokağa bir hiç gibi atıldığını unutmadığı için,
CHP’ye tutunmayı garantiye almak istiyor.
HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli’nin “Mansur Yavaş, Ekrem
İmamoğlu HDP tarafından seçildiğini bilecek” girişiyle “HDP’yi yok sayarak
siyaset yapamazlar. Gücümüzü bilecekler yoksa siyasi karşılıkları olmaz”
sözleriyle açık açık şimdiden CHP’nin adaylarını tehdit etmesi, CHP adaylarının
üzerindeki HDP gölgesini genişletmiştir.
CHP şimdi “HDP ile resmi ittifak yok, sandık ittifakı var”
diye laf salatası yapsa da Kemal Kılıçdaroğlu HDP ile ittifakın zeminini Ahmet
Türk’le yaptığı görüşmeyle şekillendirmişti. Görüşmeyi gizli tutuyorlardı ancak
deşifre olunca detayları da ortaya çıkmıştı.
Ahmet Türk "Bir sabah kahvaltısında bir araya geldik.
CHP'nin eski bir milletvekili görüşme olabilir mi dedi neden olmasın dedim.”
diyerek detayları tane tane anlatmıştı… Teklif CHP’den geldiği halde CHP
yöneticisi Ahmet Türk’ten geldi yalanını da söylemişti. CHP’nin neyi yalan
değil ki?
Ahmet Türk "İnanıyorum ki söylediklerimiz etkili olur.
Sayın Kılıçdaroğlu'nu biliyorsunuz, çok açık konuşmaz ama söylediklerimi
onayladı. Karşı çıkışı olmadı." diyerek CHP-HDP ittifak temellerinin
atıldığını 15 Kasım 2018’de zaten açıklamıştı.
HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli işte bu yüzden özgüven içinde
“Ankara’yı, İstanbul’u, İzmir’i biz yöneteceğiz” demektedir. Şimdiden
muhataplarını da tehdit ederek sağlam geldiklerini HDP tabanına mesaj olarak
iletmektedirler.
Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener maalesef ittifak
yaptıkları Sezai Temelli kadar omurgalı davranamamaktadır. Onlar HDP’nin oyunu
alalım kıvıra kıvıra seçimi atlatalım derdindedir.
HDP destekli CHP figüranları!
TERÖR örgütü pkk’nın siyasi taşeronu HDP’nin Eşbaşkanı Sezai
Temelli’nin “Mansur Yavaş da bilecek ki seçilmişse HDP oylarıyla seçilmiştir.
HDP’lileri yok sayarak, Kürtleri yok sayarak, Ankaralıları yok sayarak siyaset
yapamaz. O da işte bizim gücümüzdür.” dediği gün CHPHDP- İP ittifakının
borazanı Yeniçağ gazetesinde “Ülkücü camiadan Mansur Yavaş’a destek” başlıklı
bir haber vardı. “HDP ile ittifak yapan CHP’nin bir adayına Ülkücü camia niye
destek versin?” diye basit bir soru tüm bu propaganda oyunlarını parçalar
elbette… PKK’nın destek verdiği gün, böyle bir haber çok renkli oldu. Yeniçağ
zekâsı ancak böyle bir haber üretebilirdi zaten… “Ülkücü camia” dedikleri MHP
ile tüm bağlarını koparmış bir avuç adam…
Ahmet Kutalmış Türkeş, Servet Sazak, Yılma Durak ve Prof.
Dr. İskender Öksüz… Hepsinin ortak özelliği MHP ve Devlet Bahçeli düşmanlığı
olan bu kişilerin çeşitli zamanlarda yaptıkları açıklamalara bakın bu
misyonları dışında başka bir özellik göremezsiniz. Başbuğ Türkeş’in oğlu olmak
dışında hiçbir özelliği olmayan AKP eski milletvekili Ahmet Kutalmış Türkeş, ömürleri
parti parti gezmekle geçmiş Servet Sazak, Yılma Durak, MHP’ye hakaret etmekle
gündeme gelebilen Prof. Dr. İskender Öksüz… Bunların en net bilinen özelliği
MHP hangi kararı alırsa bunların tam tersini yapmalarıdır. Bu manada hep
kullanılan tiplerdir. MHP ile hiçbir bağları yok, ama MHP’ye akıllarınca yön
tayin etmeye çalışırlar.
En acı olan da Türkeş soyadını taşıyan birinin bu kare
içinde yer almasıdır. Tek üzüldüğüm böyle birinin Başbuğ Türkeş gibi bir
liderin oğlu olmasıdır. MHP’den içeri adımını atmadan gidip AKP’den
milletvekili olmuş Ahmet Kutalmış Türkeş’in hangi şuuru, hangi ölçüsü varsa
bugün Ülkücülerin kararına etki için kullanılması da ayrı bir garabettir. Ahmet
Kutalmış Türkeş’in AKP’den aday olduğu döneme bakın Türk milliyetçiliğine karşı
aykırı ne varsa yapıldığı dönemdi. AKP şimdi doğru kararlar alıp, uygulamaya
başladı. Ahmet Kutalmış Türkeş bu sefer karşı cephede yerini aldı… Terörle
mücadelede en tavizsiz dönemler yaşanırken, o gitti HDP’nin desteklediği bir
adaya destek açıklaması yaptı. Mansur Yavaş’a destek verdiği yetmiyor, bir de
yalan üstüne yalan söylüyor. Ülkücü Hareketin hiçbir tarihi gelişmesinden
haberi yok, laf olsun diye cümleler kuruyor.
Ahmet Kutalmış Türkeş demiş ki: “Mansur Bey bize babam
Alpaslan Türkeş’in emaneti zaten. Kendisini çok eskiden beri tanıyoruz. Kendisi
hiç çizgisinden sapmamış bir ülkücü, ben de Alpaslan Türkeş adına kendisine
vefa gösterme adına buradayım. Alparslan Türkeş’in adını yasaklayanlara inat
kendisinin yanındayız.” Ahmet Kutalmış Türkeş ne zaman emanet olmuş Mansur
Yavaş? MHP düşmanlığı adına niye yalan söyleme ihtiyacı duyuyorsun? Çizgisinden
hiç sapmamış dediği kişi 2014 yılından beri CHP’de siyaset yapıyor. Eskiden de
siyasi sicilini şu cümlelerle belirtmiştim:
“Mansur Yavaş bir zamanlar Anavatan Partisi milletvekili
adayı olan, aynı zamanda Beypazarlı olan Sezai Pekuslu’nun seçim çalışmalarına
katkı sunmak için İstanbul’dan kalkıp gelen birisidir. Mansur Yavaş aynı
zamanda, MÇP ilçe başkanı iken rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ile hareket etmek
adına yönetim kuruluyla birlikte istifa etmişti. Beypazarı İlçe Başkanlığı bu
sebepten dolayı uzun süre kapalı kalmıştı. Tüm bunları Beypazarı’nda yaşayan
Ülkücüler bilir.”
Bu nasıl emanet ki, Başbuğ Türkeş’e karşı zamanında cephe
almış… Olmayan kimlikler ve özellikler verme. “Ben HDP’nin desteğini de alan
Mansur Yavaş’ın CHP’den kazanması için çalışıyorum” de, köşene otur. Parti
parti gezen adamı “çizgisinden hiç sapmadı” diye pazarlamak, zamanında Başbuğ
Türkeş’in karşısında yer almış adamı “Babam Alpaslan Türkeş’in emaneti zaten.”
diye sunmak ayıp değil mi? Sen, Başbuğ Türkeş’in emanetlerine karşı zaten
saygın, vefan olsaydı Ozan Arif’in ölümü sonrası yaptığın açıklama da “bugün
MHP yönetiminde bulunan bir kısım köpek gibi” şeklinde terbiyesiz, seviyesiz
bir cümle kurmazdın. O yüzden basit ihtiraslar, küçük hedeflerin için ne Başbuğ
Türkeş’in, ne de MHP’nin ismini ağzına alma…
Senin Allah’tan korkun, Ülkücülerden utanman olsa zaten
Mansur Yavaş’a destek verdiğin gün solunda oturan 1992 yılında “Türkeş’in işi
bitti” açıklamasının sahibi Yılma Durak’ın yanında “Mansur Bey bize babam
Alpaslan Türkeş’in emaneti zaten.” cümlesini kurmazdın… Yani böyle bir durum
olmadığı gibi, senin Başbuğ Türkeş’in emanetlerine karşı bir vefan da yok. Rol
yapma…
PKK’nın siyasi taşeronlarının bile “Mansur Yavaş da bilecek
ki seçilmişse HDP oylarıyla seçilmiştir.” dediği gün, kimseye rol yapmayın…
İstediğinizi desteklemekle özgürsünüz, istediğinize oy vermek demokratik
hakkınızdır. Ama bizim için ölçü olan sembolleri kullanarak ihtiraslarınızı
tatmin etme yoluna gitmeyin…
Yılma Durak kim? MHP, ANAP, DYP, MHP, İP şimdi de CHP’ye oy
veren… Süleyman Servet Sazak kim? ANAP, DYP, MHP şimdi de CHP’ye oy veren…
Ahmet Kutalmış Türkeş sen ise yaş itibariyle ve duyduğun nefret sebebiyle
hayatında MHP’ye oy kullandığın bile görünmüyor. Bildiğimiz sadece AKP’ye
verdiğin oy var. Şimdi de HDP ile beraber hareket eden CHP’ye oy vereceksin…
Hangi birinizde çizgi var ki, 2014 yılında “Bugün 40 yıllık geçmişimi geride
bırakarak, CHP adayı olmamla, geride kalan bütün tartışmalar bitecektir.
Örgütle birlikte, el ele çalışarak Ankara’yı kazanacağız.” diyen CHP’li Mansur
Yavaş’ı bize tanımadığımız biri gibi pazarlıyorsunuz?
Mansur Yavaş’ı da, hepinizi de tanıyoruz. Bir daha Mansur
Yavaş’a destek toplantısı yapacaksanız, yanınıza “Mansur Yavaş da bilecek ki
seçilmişse HDP oylarıyla seçilmiştir.” diyen HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli’yi de
alın… Böyle parça parça destek açıklaması olmuyor.