BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

Hem ittifak yapıyor, hem inkâr ediyorlar


HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli, ittifak yaptıkları CHP adayları için her şeyi netleştiren bir açıklama yaptı. Her şey ortada iken Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş öyle bir inkâr yoluna gittiler, öyle bir sinirlendiler ki, bu halleri bizlerde bile şaşkınlık yarattı. Hürriyet gazetesi ve CNN Türk’ün HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli’nin sözlerini “Temelli’den açık açık itiraf ve tehdit” başlıklı haberle ve “Ankara’yı, İstanbul’u HDP yönetecek” şeklinde içerikle sunmasına adeta deli oldular.

CHP-HDP-İP İstanbul ortak adayı Ekrem İmamoğlu ‘’Bu Hürriyet gazetesi. ‘HDP yönetecek’ diye manşet atmışlar. ‘HDP Yönetecek’! Bunu kim demiş? HDP’nin eş başkanı söylemiş! Söylememiş adam öyle bir şey ya, söylememiş! Yok böyle bir laf ya! Nereden çıktı yalan haberi manşete taşımak? Hürriyet gazetesine yakışır mı? Aynı şey, CNN Türk. ‘ Sezai Temelli: İstanbul ve Ankara İmamoğlu ile başlayıp HDP yönetecek!’ Yok böyle bir cümlesi ya! Ayıptır, yazıktır, günahtır! Utanın! Düzeltin kendinizi. Bu yalan haberi yapmaktan dolayı, milletin zihninde, kalbinde, vicdanında mahkûm olmak istemiyorsanız bu haberi düzeltin kardeşim” şeklinde tepki gösterdi. CHP-HDP-İP Ankara ortak adayı Mansur Yavaş ise önce “Terör örgütleriyle aralarına mesafe koyamayanlar bizden uzak olsun” şeklinde sert bir tepkiyle, daha sonra “Ben HDP’lileri terörist olarak görmüyorum. Onların topluma kazandırılmasını düşünüyorum, tek adam pençesinden kurtarılmalı” şeklinde, en son olarak CHP’den fırça, HDP’den tehdit alınca da ‘’HDP’liler rehabilite edilmeli derken dilim sürçmüş olabilir” şeklinde yumuşatarak konuyu kapattı. Şimdi neyi inkâr ediyorlar onu anlamış değilim…

5 harfli HDP’li Sezai ; “Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu HDP oylarıyla seçildiğini bilecek” dedi mi? Dedi. “HDP’lileri yok sayarak yönetemezler. Bu HDP’nin gücüdür” dedi mi? Dedi. “Yapmaya çalışırlarsa siyaseten karşılıkları olmaz” dedi mi? Dedi. Mansur Yavaş’ı ve Ekrem İmamoğlu’nu desteklediklerini itiraf etmiş, “Bizi yok sayarak yönetemezler, bu bizim gücümüz” diyerek tehdit etmiş… Daha açık ne söyleyecekti. Ya da bu cümlelerden itiraf ve tehdit dışında ne anlaşılıyor? Ekrem İmamoğlu yahut Mansur Yavaş saman alevi gibi tepki gösterip geri adım attılar. Ya Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener bu itiraf ve tehdit karşısında niçin bir tepki gösteremediler?

Gerçi 1 ay geçti, hala Sezai Temelli’nin “Kürdistan’da kazanacağız. Batıda da AKP ve MHP’ye kaybettireceğiz” sözüne bir cümle yorum bile yapamadılar. HDP meydan meydan miting düzenleyip, kapı kapı gezip CHP’nin Ankara, İstanbul, İzmir adaylarına oy istiyor. Hal bu iken “CHP-HDP-İP ittifakı yok” diyen gerçekten tek kelimeyle sahtekârlık yapıyor. Hem HDP ile ittifak yapıp, hem HDP eşbaşkanının netliğinden niçin telaşa düşüyorsunuz? 5 harfli Sezai kıvırmadan, döneklik yapmadan, lafını eğmeden bükmeden ne yaşanıyorsa anlatıyor. HDP’de gerçekten bölücü mikropluğuna büyük inanmışlık var. Bu konuda da oldukça stratejik ve disiplinli davranıyorlar. CHP ve İP’in de koltuk için vatanı satacak noktaya geldiğini görerek bunu da çok akıllı bir şekilde kullanıyorlar.

Ertuğrul Kürkçü’nün “Eğer AKP Ankara’da kaybedecekse, bunun biricik nedeni HDP seçmeninin siyasi zekâsı, özgüveni ve HDP Genel Merkezi’nin AKP’ye kaybettirme taktiğine, Yavaş’a rağmen bağlı kalmak için gösterdiği olağanüstü siyasi tutarlık olacak.” sözleri bunun ispatı değil mi?

Bir Ertuğrul Kürkçü’nün duruşuna bakın, bir de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olmak için her şeyi yapabilecek olan Mansur Yavaş’ın “HDP’ye söylediklerimde dilim sürçmüş olabilir” şeklindeki “U” dönüşüne… Emin olun Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’in kazanmak için her şeyi yapacak oldukları gibi, Ekrem İmamoğlu’nun ve Mansur Yavaş’ın o koltuğa oturmak için yapmayacağı şey yoktur. HDP’den oy gelecek diye ne dilleri sabit duruyor, ne de HDP’ye çok net cevap verebiliyorlar. Mansur Yavaş’ın avukatlık hayatında yaşadıkları zaten neler yapabileceğinin garantisi durumunda… Ekrem İmamoğlu’nun yapmacık, samimiyetsiz mimik ve davranışları onun karakter tespitidir. HDP olanı ve olacakları çok net söylerken, bunların hem inkârları, hem kıvırmaları kimseyi aldatmasın. HDP “Bunlar kazanırsa, kazanan biz olacağız” duruşu gösteriyor. HDP aslında istemeden Türk milletine iyilik yapıyor. HDP eline bırakılacak Ankara, İstanbul, İzmir ve diğer iller Türkiye’nin beka sorunudur. “Kürdistan” tanımıyla bunu gösterdiler. CHP ve İP, HDP’nin figüranıdır. Bu zekâ ve figüranlıkla zaten beka meselesini onlar anlayamaz.

5 Harfli Sezai kadar omurgalı olamayan 5 harfli Kemal, Meral, Temel!


31 Mart’ta yerel seçimler var. Maalesef bu seçimlere HDP gölgesinde giriliyor. Gönül isterdi ki, adaylar projelerini yarıştırsın ve halk kimden hizmet alacağına inanıyorsa ona oy versin… Fakat Türkiye’yi bölmeye çalışan terör örgütüne taşeronluk yapan HDP’ye belediyeler üzerinden taşıyıcı annelik yapmaya çalışan CHP ve İP gerçeği çok önemli hale gelmiştir.

HDP bu süreci “Kürdistan’da kazanacağız, Batı’da da AKP ve MHP’ye kaybettireceğiz” şeklinde özetlemiştir. Bu söylem uluslararası bir proje olarak kendini hissettiriyor. Taşıyıcı annelik görevi CHP ve İP’e verilmiş görülmektedir. Her ne kadar CHP Grup Başkanvekili Engin Altay "İttifak bir taşıyıcı annelik gibi görülmemeli." dese de durum bundan ibarettir.

CHP Genel Merkezi olaya “HDP ile ittifak milli bir görev” ve “gönül ittifakı” gözüyle baktığı için HDP ile pervasız bir ilişkiye girmiştir.

 “Atatürk’ün emanet bıraktığı CHP’nin terör örgütüne yardım ve yaltaklık eden HDP ile ne işi olur?” şeklinde HDP ilişkisi ne zaman sorgulanmaya başlarsa CHP’nin yöneticileri anında “HDP kanuni, meşru siyasi partidir. Bunun üzerine söylenecek başka bir şey yok.” savunması yapıyorlar.

Bize de şunu sormak düşüyor o halde;

Madem “HDP kanuni, meşru siyasi bir parti” HDP ile çok net ittifak yaptığınız halde niçin çıkıp adam gibi “HDP ile ittifak yaptık” diyemiyorsunuz?

İşte kâğıt üzerinde meşru görünmeyle-görmeyle olmuyor. HDP’nin Eşbaşkanları, birçok milletvekilleri, belediye başkanları ve yöneticileri bölücülükten, teröristlikten cezaevlerinde iken, HDP’nin tüm belediyelerine “bölücülüğe hizmetten” dolayı kayyum atanmışken  “HDP’nin terör örgütüyle bağı yok” demek olsa olsa ahmaklık, bu propaganda zorlanırsa alçaklık olur. Zaten HDP’nin hiçbir yöneticisi de “terör örgütü pkk ile bir bağımız yok” demiyor ve asla diyemez.

Bu meselenin parti kapatmayla da çözümü olmuyor. HDP’ye gelene kadar HEP, DEP, ÖZDEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP gibi partiler kapatıldıkça bir diğeri açılmıştır. Birini kapatsan, ertesi gün üç harfli bir şeytanlık merkezi tekrardan kurulmuştur. Bunların partisinde kim bölücülüğe hizmet ediyorsa en ağır bedellerle hesabını vermelidir. Pkk’lı Selahattin Demirtaş’ın ve diğerlerinin cezaevindeki parmaklıklardan mal mal bakışı örnek olmayı sürdürmelidir.

CHP’nin kurtarıcı görünmesi bu manzaranın bitirilmesi adınadır. O yüzden CHP HDP’ye taşıyıcı annelik vazifesi yapmaktadır. HDP=pkk denklemini Kemal Kılıçdaroğlu da, Meral Akşener de çok iyi biliyor. Bunu bile bile de ittifak yapıyorlar.

Sıkışırlarsa “HDP kanuni, meşru siyasi parti” diyorlar, sıkışırlarsa “HDP ile bir ittifakımız yok, HDP’li seçmen bize oy verecekse verme mi diyelim” diye işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar. Oysa konu HDP’ye oy veren normal bir vatandaşın bu seçimlerde CHP’ye, İP’e oy verme meselesi değildir. Asıl konu tüm yönetimlerini Kandil’in belirlediği, Kandil’den habersiz nefes alamayan HDP’nin niçin CHP-İP yanında güç birliği için seferber edildiğidir. Her Türk vatandaşı bunu sorgularsa zaten projeyi anlamış ve kavramış olacaktır.

CHP’nin, pkk’nın çocuğu HDP ile taşıyıcı annelik sözleşmesi 7 Haziran 2015 seçimleri öncesi imzalanmıştır. CHP bu vazifeyi öyle bir sahiplenmişti ki, CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik “Ailece HDP’ye oy verdik” diyerek bunu itiraf etmiştir. CHP’nin bu tavrı 1 Kasım seçimlerinde de devam etmiştir.

24 Haziran seçimlerinde de CHP’nin stratejisini bizzat Kemal Kılıçdaroğlu tarafından CHP Strateji Geliştirme Komisyon Başkanlığı'na getirilen Av. Fidel Okan “Ailenizden bir kişinin mutlaka HDP’ye oy vermesini sağlayın.” sözleriyle göstermişti. CHP’liler bu seçimlerde de taşıyıcı annelik yapmışlar ve HDP yine barajı aşarak peydahlanmıştı.

HDP, CHP’nin kendine dair taşıyıcı annelik vazifesindeki sorumluluğu ve özveriyi bildiği için artık taleplerini çok net ifade ediyor ve CHP’yi şimdiden tehdit ederek uyarıyor. Çünkü bir zamanlar AKP ile hareket eden HDP, kendinin AKP tarafından sokağa bir hiç gibi atıldığını unutmadığı için, CHP’ye tutunmayı garantiye almak istiyor.

HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli’nin “Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu HDP tarafından seçildiğini bilecek” girişiyle “HDP’yi yok sayarak siyaset yapamazlar. Gücümüzü bilecekler yoksa siyasi karşılıkları olmaz” sözleriyle açık açık şimdiden CHP’nin adaylarını tehdit etmesi, CHP adaylarının üzerindeki HDP gölgesini genişletmiştir.

CHP şimdi “HDP ile resmi ittifak yok, sandık ittifakı var” diye laf salatası yapsa da Kemal Kılıçdaroğlu HDP ile ittifakın zeminini Ahmet Türk’le yaptığı görüşmeyle şekillendirmişti. Görüşmeyi gizli tutuyorlardı ancak deşifre olunca detayları da ortaya çıkmıştı.

Ahmet Türk "Bir sabah kahvaltısında bir araya geldik. CHP'nin eski bir milletvekili görüşme olabilir mi dedi neden olmasın dedim.” diyerek detayları tane tane anlatmıştı… Teklif CHP’den geldiği halde CHP yöneticisi Ahmet Türk’ten geldi yalanını da söylemişti. CHP’nin neyi yalan değil ki?

Ahmet Türk "İnanıyorum ki söylediklerimiz etkili olur. Sayın Kılıçdaroğlu'nu biliyorsunuz, çok açık konuşmaz ama söylediklerimi onayladı. Karşı çıkışı olmadı." diyerek CHP-HDP ittifak temellerinin atıldığını 15 Kasım 2018’de zaten açıklamıştı.

HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli işte bu yüzden özgüven içinde “Ankara’yı, İstanbul’u, İzmir’i biz yöneteceğiz” demektedir. Şimdiden muhataplarını da tehdit ederek sağlam geldiklerini HDP tabanına mesaj olarak iletmektedirler.

Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener maalesef ittifak yaptıkları Sezai Temelli kadar omurgalı davranamamaktadır. Onlar HDP’nin oyunu alalım kıvıra kıvıra seçimi atlatalım derdindedir.



HDP destekli CHP figüranları!


TERÖR örgütü pkk’nın siyasi taşeronu HDP’nin Eşbaşkanı Sezai Temelli’nin “Mansur Yavaş da bilecek ki seçilmişse HDP oylarıyla seçilmiştir. HDP’lileri yok sayarak, Kürtleri yok sayarak, Ankaralıları yok sayarak siyaset yapamaz. O da işte bizim gücümüzdür.” dediği gün CHPHDP- İP ittifakının borazanı Yeniçağ gazetesinde “Ülkücü camiadan Mansur Yavaş’a destek” başlıklı bir haber vardı. “HDP ile ittifak yapan CHP’nin bir adayına Ülkücü camia niye destek versin?” diye basit bir soru tüm bu propaganda oyunlarını parçalar elbette… PKK’nın destek verdiği gün, böyle bir haber çok renkli oldu. Yeniçağ zekâsı ancak böyle bir haber üretebilirdi zaten… “Ülkücü camia” dedikleri MHP ile tüm bağlarını koparmış bir avuç adam…
Ahmet Kutalmış Türkeş, Servet Sazak, Yılma Durak ve Prof. Dr. İskender Öksüz… Hepsinin ortak özelliği MHP ve Devlet Bahçeli düşmanlığı olan bu kişilerin çeşitli zamanlarda yaptıkları açıklamalara bakın bu misyonları dışında başka bir özellik göremezsiniz. Başbuğ Türkeş’in oğlu olmak dışında hiçbir özelliği olmayan AKP eski milletvekili Ahmet Kutalmış Türkeş, ömürleri parti parti gezmekle geçmiş Servet Sazak, Yılma Durak, MHP’ye hakaret etmekle gündeme gelebilen Prof. Dr. İskender Öksüz… Bunların en net bilinen özelliği MHP hangi kararı alırsa bunların tam tersini yapmalarıdır. Bu manada hep kullanılan tiplerdir. MHP ile hiçbir bağları yok, ama MHP’ye akıllarınca yön tayin etmeye çalışırlar.
En acı olan da Türkeş soyadını taşıyan birinin bu kare içinde yer almasıdır. Tek üzüldüğüm böyle birinin Başbuğ Türkeş gibi bir liderin oğlu olmasıdır. MHP’den içeri adımını atmadan gidip AKP’den milletvekili olmuş Ahmet Kutalmış Türkeş’in hangi şuuru, hangi ölçüsü varsa bugün Ülkücülerin kararına etki için kullanılması da ayrı bir garabettir. Ahmet Kutalmış Türkeş’in AKP’den aday olduğu döneme bakın Türk milliyetçiliğine karşı aykırı ne varsa yapıldığı dönemdi. AKP şimdi doğru kararlar alıp, uygulamaya başladı. Ahmet Kutalmış Türkeş bu sefer karşı cephede yerini aldı… Terörle mücadelede en tavizsiz dönemler yaşanırken, o gitti HDP’nin desteklediği bir adaya destek açıklaması yaptı. Mansur Yavaş’a destek verdiği yetmiyor, bir de yalan üstüne yalan söylüyor. Ülkücü Hareketin hiçbir tarihi gelişmesinden haberi yok, laf olsun diye cümleler kuruyor.
Ahmet Kutalmış Türkeş demiş ki: “Mansur Bey bize babam Alpaslan Türkeş’in emaneti zaten. Kendisini çok eskiden beri tanıyoruz. Kendisi hiç çizgisinden sapmamış bir ülkücü, ben de Alpaslan Türkeş adına kendisine vefa gösterme adına buradayım. Alparslan Türkeş’in adını yasaklayanlara inat kendisinin yanındayız.” Ahmet Kutalmış Türkeş ne zaman emanet olmuş Mansur Yavaş? MHP düşmanlığı adına niye yalan söyleme ihtiyacı duyuyorsun? Çizgisinden hiç sapmamış dediği kişi 2014 yılından beri CHP’de siyaset yapıyor. Eskiden de siyasi sicilini şu cümlelerle belirtmiştim:
“Mansur Yavaş bir zamanlar Anavatan Partisi milletvekili adayı olan, aynı zamanda Beypazarlı olan Sezai Pekuslu’nun seçim çalışmalarına katkı sunmak için İstanbul’dan kalkıp gelen birisidir. Mansur Yavaş aynı zamanda, MÇP ilçe başkanı iken rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ile hareket etmek adına yönetim kuruluyla birlikte istifa etmişti. Beypazarı İlçe Başkanlığı bu sebepten dolayı uzun süre kapalı kalmıştı. Tüm bunları Beypazarı’nda yaşayan Ülkücüler bilir.”
Bu nasıl emanet ki, Başbuğ Türkeş’e karşı zamanında cephe almış… Olmayan kimlikler ve özellikler verme. “Ben HDP’nin desteğini de alan Mansur Yavaş’ın CHP’den kazanması için çalışıyorum” de, köşene otur. Parti parti gezen adamı “çizgisinden hiç sapmadı” diye pazarlamak, zamanında Başbuğ Türkeş’in karşısında yer almış adamı “Babam Alpaslan Türkeş’in emaneti zaten.” diye sunmak ayıp değil mi? Sen, Başbuğ Türkeş’in emanetlerine karşı zaten saygın, vefan olsaydı Ozan Arif’in ölümü sonrası yaptığın açıklama da “bugün MHP yönetiminde bulunan bir kısım köpek gibi” şeklinde terbiyesiz, seviyesiz bir cümle kurmazdın. O yüzden basit ihtiraslar, küçük hedeflerin için ne Başbuğ Türkeş’in, ne de MHP’nin ismini ağzına alma…
Senin Allah’tan korkun, Ülkücülerden utanman olsa zaten Mansur Yavaş’a destek verdiğin gün solunda oturan 1992 yılında “Türkeş’in işi bitti” açıklamasının sahibi Yılma Durak’ın yanında “Mansur Bey bize babam Alpaslan Türkeş’in emaneti zaten.” cümlesini kurmazdın… Yani böyle bir durum olmadığı gibi, senin Başbuğ Türkeş’in emanetlerine karşı bir vefan da yok. Rol yapma…

PKK’nın siyasi taşeronlarının bile “Mansur Yavaş da bilecek ki seçilmişse HDP oylarıyla seçilmiştir.” dediği gün, kimseye rol yapmayın… İstediğinizi desteklemekle özgürsünüz, istediğinize oy vermek demokratik hakkınızdır. Ama bizim için ölçü olan sembolleri kullanarak ihtiraslarınızı tatmin etme yoluna gitmeyin…
Yılma Durak kim? MHP, ANAP, DYP, MHP, İP şimdi de CHP’ye oy veren… Süleyman Servet Sazak kim? ANAP, DYP, MHP şimdi de CHP’ye oy veren… Ahmet Kutalmış Türkeş sen ise yaş itibariyle ve duyduğun nefret sebebiyle hayatında MHP’ye oy kullandığın bile görünmüyor. Bildiğimiz sadece AKP’ye verdiğin oy var. Şimdi de HDP ile beraber hareket eden CHP’ye oy vereceksin… Hangi birinizde çizgi var ki, 2014 yılında “Bugün 40 yıllık geçmişimi geride bırakarak, CHP adayı olmamla, geride kalan bütün tartışmalar bitecektir. Örgütle birlikte, el ele çalışarak Ankara’yı kazanacağız.” diyen CHP’li Mansur Yavaş’ı bize tanımadığımız biri gibi pazarlıyorsunuz?

Mansur Yavaş’ı da, hepinizi de tanıyoruz. Bir daha Mansur Yavaş’a destek toplantısı yapacaksanız, yanınıza “Mansur Yavaş da bilecek ki seçilmişse HDP oylarıyla seçilmiştir.” diyen HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli’yi de alın… Böyle parça parça destek açıklaması olmuyor.

google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html