BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

29 Aralık 2017 Cuma

S-400 anlaşması imzalandı



Türkiye ile Rusya arasında S-400 için imzalar Ankara'da atıldı. Türkiye 2,5 milyar dolar karşılığında 2 S-400 sistemi ve 4 adet batarya satın alındı.
S-400 anlaşması imzalandı
Türkiye, resmen Rusya'dan S-400 aldı. Türkiye ile Rusya arasında imzalar Ankara'da atıldı. Anlaşma kapsamında Türkiye 2,5 milyar dolar karşılığında 2 S-400 sistemi ve 4 adet batarya satın alındı.
Savunma Bakanı Nurettin Canikli bu hafta içinde, Rusya'dan alınacak olan S-400 füzeleri için iki sistem, dört batarya olarak anlaşma sağlandığını belirterek, ödemenin bir kısmının kredi ile sağlanacağını belirtmişti.
S-400 anlaşması imzalandı
"BİR BÖLÜMÜ KREDİLİ OLACAK"
Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Rusya imalatı hava savunma sistemi S-400 hakkında iki gün önce yaptığı açıklamada "İki sistem, 4 adet batarya. Anlaşmanın hepsi sağlandı." derken Türkiye'nin Rusya'dan S-400 füze savunma sistemini 2,5 milyar dolar karşılığında satın aldığı haberleri hakkında da "Aslında orada imzalanacak olan krediyle alakalı bir konuydu. Daha doğrusu 'Kredi mi kullanalım, yoksa kendimiz mi finanse edelim'in sonunda, 'Bir bölümünü kredili olarak kullanalım' şeklinde görüş ortaya çıktı. Yoksa anlaşma tamamlandı." diye konuşmuştu.
S-400 füze savunma sistemi GALERİ

"KREDİYİ RUBLE ÜZERİNDEN BORÇLANACAĞIZ"

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Tunus gezisi dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlarken "Savunma sanayinde S-400'lerle ilgili adımı attık. Kredi anlaşması ile ilgili olarak bu cuma Ankara'ya gelecekler ve kredi ile ilgili imzalar atılacak. İlk defa şöyle bir adım atılacak. Biz krediyi dolar üzerinden borçlanmayacağız, ruble üzerinden borçlanacağız. Hazine'nin borçlanmasından daha ucuza bir borçlanma olacak. Bu dolar bazında yüzde 3'e tekabül ediyor. Bize çok ciddi imkânlar sağlayan bir adım olacak. Temenni ederim ki diğer ülkelerle de yerli ve milli paralarla borçlanmalar yapılsın" ifadelerini kullanmıştı.

2017'nin KAYBEDENİ ?

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY), Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere ABD, İngiltere, Almanya ve uluslararası toplumun iptal çağrılarını dikkate almaksızın, 25 Eylül'de gayrimeşru referandumu gerçekleştirdi. Referandumun ardından büyük bir kriz içine giren Erbil yönetimi, telafisi uzun zaman alacak ciddi kan kaybı yaşıyor.
Gayrimeşru referandumun IKBY'ye maliyeti
Büyük halini görmek için üzerine tıklayınız...


HAVALİMANLARI ULUSLARARASI UÇUŞLARA KAPATILDI

Irak başta olmak üzere dünyanın önemli gündem maddesi olan referandumun düzenlenmesinden 4 gün sonra Irak Sivil Havacılık Kurumu, Erbil ve Süleymaniye havalimanlarındaki uluslararası uçak seferlerini ilk etapta 2 ay askıya aldı.
Havacılık kurumu sefer yasak süresinin dolmasından sonra bunu 28 Şubat 2018'e kadar tekrar uzattığını açıkladı.
Her iki havalimanında iç hatların yanı sıra Bağdat'ın onayıyla "diplomatik, askeri ve insani yardım" için uçak seferleri yapılabiliyor.
Havalimanları uluslararası uçuşlara kapatıldığı için Fransa ve Almanya'da üst düzey temaslarda bulunan IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani, Bağdat üzerinden değil, Türkiye üzerinden söz konusu ülkelere gitmişti.
Erbil Havalimanı Müdürü Talar Fakir, AA muhabirine daha önce yaptığı açıklamada; Erbil’den günde yaklaşık 5 bin kişinin 60 seferle yurt dışına seyahat ettiğini belirterek, kargo bölümü dahil olmak üzere tüm uçuşların iptal edilmesi halinde günlük zararlarının yaklaşık 350 bin doları bulacağını söylemişti.

KERKÜK VE TARTIŞMALI BÖLGELERİN YÜZDE 95'İ KAYBETTİ

Bağdat yönetimi, terör örgütü DEAŞ'ın ortaya çıktığı Haziran 2014'ten bu yana IKBY'nin elinde tuttuğu bölgelerde tam hakimiyeti sağlamak için 15 Ekim'de operasyon başlattı.
Kürt partiler arasında büyük tartışmalar ve çatlaklara sebebiyet veren operasyondan bir gün sonra Peşmerge güçleri çatışmasız bir şekilde Kerkük vilayeti başta olmak üzere, Diyala, Salahaddin ve Musul'daki tartışmalı bölgelerden çekildi.
IKBY Tartışmalı Bölgelerden Sorumlu Bakanı Nasraddin Said, Irak ordusu, federal polis ve Haşdi Şabi'den oluşan ortak güçlerin 16 Ekim'de Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelere düzenlediği operasyon sonucunda Peşmerge'nin bu bölgelerin yüzde 95'inden geri çekildiğini ifade etmişti.
Bu çekilmeyle birlikte referandumdan büyük beklentiler içerisinde olan Erbil yönetimi büyük bir hezimete uğradı. Çatışmalar nedeniyle, yaklaşık 168 bin Kürt, iç göçmen statüsüne düşerek, Erbil ve Süleymaniye'ye sığındı.

ERBİL, PETROL GELİRLERİNİN YÜZDE 60'INI KAYBETTİ

Irak'ın zengin petrol kenti Kerkük'ü 3 yıl boyunca elinde tutan IKBY, vilayet sınırları içerisinde yer alan 5 önemli petrol kuyusunun ikisinden günlük ortalama 300 bin varil petrolü, boru hatlarıyla Türkiye üzerinden Ceyhan Limanına sevk ediyordu.
Ancak, Erbil yönetimi Peşmerge'nin Kerkük'ten çekilmesinden sonra Bay Hasan ve Havana Petrol kuyularından çıkarılan 300 bin varil petrolü de kaybetti.
IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani, birkaç defa düzenlediği basın toplantısında Kerkük'ten çekilmeden önce günlük ortalama 550 bin varil petrol ihraç ederken, bu sayının şu anda 250 bin civarında olduğunu belirtti. Başbakan Barzani petrol gelirlerinin yarı yarıya düşmesiyle ciddi mali krizle karşı karşıya olduklarını dolaylı olarak kabul etti.

IKBY BAŞKANI BARZANİ GÖREVİNDEN İSTİFA ETTİ

Referandumun faturasını ağır ödeyen kişilerden biri de Mesud Barzani oldu. Referandumun öncüsü ve mimarı olarak bilinen Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Genel Başkanı Barzani, istediğini elde edememesi, Kerkük'te yaşanan hezimet ve komşu ülkelerin ciddi tavrından sonra 12 yıl boyunca yürüttüğü başkanlık görev süresinin uzatılmasını reddedip, görevinden ayrıldı.
Barzani'nin siyaset sahnesinden kısmen de olsa çekilmesi Kürtler nezdinde büyük bir siyasi kayıp şeklinde yorumlandı.

Gayrimeşru referandumun IKBY'ye maliyeti

İRAN, 4 SINIR KAPISINDAN 3'ÜNÜ KAPATTI

İran, hem Irak merkezi hükümeti hem de IKBY ile toplamda bin 450 kilometrelik sınır hattı üzerinde 9 gümrük kapısına sahip.
IKBY ve İran arasında Süleymaniye vilayetinde Pervezhan, Başmak, Seyranbend ile Erbil vilayetinde Hacı Omeran olmak üzere 4 sınır kapısı bulunuyor. Sınır kapılarının hepsi uluslararası olup hem ticari hem de yolcu geçişleri için kullanılıyordu.
Irak merkezi hükümetinin talebi üzerine Pervezhan Sınır Kapısı dışında diğer 3 gümrük kapısı hem ticari hem de insani geçişlere kapatıldı.

TURİST SAYISI YÜZDE 90 AZALDI

Terör örgütü DEAŞ'ın saldırılarına rağmen önemli bir turist potansiyeline sahip olan IKBY, yaşanan güvenlik sorunları ve siyasi krizle, uçak seferlerinin askıya alınmasıyla bu sektörde de ciddi kan kaybetti.
Irak'ın birçok kentinden olduğu gibi İran ve Türkiye'den de turist çeken bölgede ciddi bir düşüş yaşanıyor.
AA muhabirine konuşan IKBY Turizm Kurulu Sözcüsü Nadir Rosti, Erbil, Süleymaniye ve Duhok'taki turist sayısının son üç ayda yüzde 90 düştüğü bilgisini vererek bunun da bölge ekonomisine kötü yansımalarının olduğunu söyledi.
Rosti, bölgedeki birçok otel ve turistik işletmenin geçici olarak kepenk kapattığını ve çalışanlarını da işten çıkardığını ifade etti.

HÜKÜMET KARŞITI GÖSTERİLER PATLAK VERDİ

Referandum sonrası hem toprak hem de önemli mali gelirlerini kaybeden Erbil yönetimi, bu sefer kesintili maaşların ödenmesinde sıkıntı yaşamaya başladı.
Süleymaniye'de 18 Aralık'ta başlayan hükümet karşıtı gösteriler kısa sürede kitlesel gösterilere dönüştü.
Irak merkezi hükümetinin 2014 yılından bu yana göndermediği bütçeden dolayı maaşlarını tam alamayan memurlar, petrol gelirlerinin de yarı yarıya düşmesiyle meydanlara çıktı. Çıkan olaylarda güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu 5 gösterici hayatını kaybetti, 90'dan fazla kişi yaralandı.

SİYASİ KRİZ, İKİ PARTİNİN HÜKÜMETTEN ÇEKİLMESİNE YOL AÇTI

Hükümet karşıtı gösterilerin devam etmesi ve daha önce de çeşitli sebeplerle meydana gelen siyasi kriz daha da derinleşti.
Koalisyon hükümetinde yer almalarına rağmen muhalif duruşlarıyla bilinen Goran (Değişim) Hareketi ve İslami Toplum Partisi (Komel) geçen hafta hükümetten çekildiklerini duyurdu.
Barzani'nin KDP'sine bu hassas süreçte destek veren Kürdistan İslami Birlik Partisi (Yekgirtu) ise hükümetten çekilmek yerine 15 günlük süre tanımıştı.

Cumhurbaşkanı, Gündeme dair konuştu

Cumhurbaşkanı, MHP ittifakı hakkında konuştu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tunus'tan Türkiye'ye dönerken uçakta MHP ittifakı hakkında konuşan AK Partililere sert çıktı: "Size ne kardeşim, siz ne konuşuyorsunuz?" dedi.

Afrika ülkelerini ziyaret kapsamında önce Sudan'a giden Cumhurbaşkanı Erdoğan ardından Çad ve Tunus'ta resmi temaslarda bulundu.
Cumhurbaşkanı, Tunus'tan Türkiye'ye dönerken; uçakta aralarında Ensonhaber Medya Grup Başkanı Serkan Kalemciler'in de olduğu gazetecilere açıklamalarda bulundu, sorularını yanıtladı.

"MHP İTTİFAKI KONUSU SİZE NE KARDEŞİM"

Erdoğan, "MHP ile ittifak konusunda bir gelişme var mı?" sorusuna "Bu işi liderler bazında götürmekte fayda var. Bu konuda önüne gelen herkes konuşursa yanlış olur. Her önüne gelen bu konuda konuşmaması lazım. Benim partim de buna dahildir. Partimin içerisinde de zaman zaman bazıları çıkıyor, bu meseleye dair konuşuyor. Size ne kardeşim? Siz niye konuşuyorsunuz?" diyerek sert bir karşılık verdi.
Recep Tayyip Erdoğan'ın tüm açıklamaları şu şekilde:

"SIKINTILI DÖNEMİNDE DE TUNUS'UN YANINDA OLDUK"

"Tunus’u Başbakan sıfatıyla 2011 ve 2013 yıllarında ziyaret etmiştim. Şimdi de Cumhurbaşkanı sıfatıyla Tunus’a ilk ziyaretimi gerçekleştirmiş bulunuyorum. Yasemin Devrimi’nden bu yana Tunus’un barış, istikrar ve kalkınması için yakın işbirliği içinde olduk. Onlara ciddi desteklerimiz de oldu. Önce 300 milyon dolar kredi kendilerine açmıştık, daha sonra da 300 milyon dolar Eximbank kredisi açtık. Eximbank kredisini henüz kullanmamışlardı, bu ziyarette yapılan görüşmelerimizden sonra zannediyorum o krediyi en kısa sürede kullanmak gibi bir planları var. Biliyorsunuz, Tunus’un bir ara çok ciddi sıkıntıya girdiği bir dönem de oldu. Terör grupları batının da tahriki ile parçala, böl, yönet mantığı ile bunları sıkıştırmaya çalıştılar. Biz o sıkıntılı döneminde de Tunus’un yanında olduk. Güvenlik açısından ekipman ve eğitim konuları dahil, her türlü ihtiyaçlarını karşıladık. Ticaret açığını kapatmak ve yatırımları artırmak için ortak bir çalışma yürütüyoruz. İş Forumu’na Tunus ve Türkiye’den 200’den fazla iş adamı katıldı. Bu forumda her iki ülkenin ekonomi bakanları konuşma yaptılar. Tunus’ta FETÖ faaliyetlerinin durdurulması, okullarının kapatılması konusunda önemli mesafeler aldık. Sudan ve Çad’daki kadar hızlı mesafe katettiğimizi söyleyemem. Ama mesafe almaya yönelik çalışmalar, Tunus’ta da devam ediyor.

Cumhurbaşkanı, MHP ittifakı hakkında konuştu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Tunus Cumhurbaşkanı El-Baci Kaid es-Sibsi

"ZEYTUNE CAMİİ'Nİ RESTORE EDECEĞİZ"

Vize serbestisi karşılıklı ziyaretleri artırıyor. Savunma sanayi alanında her iki tarafın bakanları bir araya gelerek, ne gibi adımlar atılabileceğini görüştüler. Tunus’ta Yunus Emre Kültür Merkezi açacağız. Bununla ilgili görüşmeler yapıldı. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği toplantısının ikincisi Şubat ayında Türkiye’de yapılacak. Ele aldığımız konular burada da takip edilecek. TİKA, Zeytune Camii’nin restorasyonu için bir çalışma başlattı. İslam mimarisinin zirve eserlerinden biri olan bu caminin restorasyonu bizim için bir iftihar kaynağı olacaktır. TİKA, ayrıca kadın ve çocuk sağlığı konusunda bir hastane projesi üzerinde de çalışıyor.

"TUNUS'LA ÇOK KÖKLÜ TARİHİ İLİŞKİLERİMİZ VAR"

Körfez krizi ve Kudüs konularına Tunus yönetimiyle başından itibaren aynı istikamette baktık, aynı şeyleri düşündük. Açıkladığımız mesajlar da aynı istikametteydi. Tunus’un Libya’dan kaynaklanan ciddi sıkıntıları var. Burada ortak ne gibi çalışmalar yapabileceğimizi görüştük. Ne gibi adımlar atarız, bundan sonraki aşamada da bunları görüşeceğiz. Tunus ile çok köklü tarihi ilişkilerimiz var. Tunus Başbakanı 'Şu anda kullandığım başbakanlık ofisini 17. yüzyılda Osmanlılar yaptı.' dedi. Bizi orada ağırlamak istedi. Fakat biraz erken dönmemiz gerektiği için, 'İnşallah onu bir başka ziyaretimizde değerlendirelim.' dedik. 'Biz bu tarihi, özellikle gençlere daha iyi anlatmalıyız.' şeklinde bir teklifi de oldu kendilerinin. Tunus Meclis Başkanı'nı, Başbakanı'nı, Nida Tunus Partisi’nin Genel Sekreteri’ni, Nahda Hareketi lideri Gannuşi’yi kabul ettim. Genel siyasi istişarelerde bulunduk. Tunus’ta tüm kesimlerle yapıcı bir ilişki içerisinde olduk. Buna önem veriyoruz. Mayıs ayında yerel seçimlerin yapılacağı Tunus’ta tüm kesimlerle yapıcı ilişkiler içinde olmaya, bizler azami özen gösteriyoruz."

Cumhurbaşkanı, MHP ittifakı hakkında konuştu

Erdoğan ve es-Sibsi Tunus Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda asılı olan tabloları inceledi.

SORU-CEVAP KISMI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gazetecilerin sorularına ise şu cevapları verdi:

"HAKAN ATİLLA'NIN SUÇSUZ OLDUĞU GÖRÜLDÜ"

-ABD’de devam etmekte olan ve sona geldiği söylenen Hakan Atilla davasının başından beri seyrine baktığınızda, olası sonuçlarını değerlendirdiğinizde nasıl bir görüntü ortaya çıkıyor? Bir ceza çıkabileceği ve bankacılık sistemi üzerinde baskı kurulacağı gibi iddialar gündeme getirildi. Değerlendirmeniz nedir?
-Sözünü ettiğiniz davada gelinen nokta itibarıyla, Hakan Atilla’nın bir suçu olmadığının bunlar tarafından da görüldüğünü düşünüyorum. Jürinin bunu görmüş vaziyette olduğuna zannediyorum. Fakat buna rağmen jüri, adeta belirsizlik içinde olduğu için karar verme konusunda da zorlanıyor, kararını veremiyor gibi görünüyor. Şimdi karar verme işini yanılmıyorsam ayın 3’üne atmış durumdalar. 3 Ocak’ta tekrar toplanacaklar. Bizim beklentimiz adaletin yerini bulmasıdır. Şu anda Halk Bankası, genel müdür yardımcılarının oradaki durumunu yakından takip ediyor; avukatlar işi yakından takip ediyorlar. Zannediyorum ki Hakan Atilla ile ilgili süreç, bankamızın beklediği istikamette tecelli edecektir. Bizim de beklentimiz o yöndedir. Tabii ki Hakan Atilla’nın ABD’ye 7. girişinde tutuklanmış olması düşündürücüdür. Daha önce ABD’ye 6 kez giriş çıkış yapmış. Bunlarda bir şey olmayıp, yedincisinde tutuklanması tabii ki düşündürücü. Temennimiz, Hakan Atilla’nın bir suçu olmadığının oradaki mahkeme tarafından da anlaşılmasıdır.
Cumhurbaşkanı, MHP ittifakı hakkında konuştuABD'de yargılanmaya devam Hakan Atilla'nın duruşma esnasında çizilmiş resmi

"S-400'LERİN KREDİSİNDE BUGÜN İMZALAR ATILACAK"

-Son çeyrekte ekonomide canlılık ve büyüme oranlarına bakılınca memnuniyet verici bir trend olduğu görüldü. Bunun gelecek yıla taşınabilmesi için tahminlerinizi alabilir miyiz? Ne gibi adımlar atılacak?
-Biz 2017 yılını yıl boyu itibarıyla öyle zannediyorum ki inşallah 7’nin üzerinde bir büyüme ile tamamlayacağız. Bu vesile ile 2018’e güçlü bir giriş yapmış olacağız. Şu anda açıklamış olduğumuz 2018’e yönelik yol haritalarında daha hassas bir süreci ele alacağız. Yatırımlar ve kaynakların çeşitlendirilmesi konusunda özellikle BBP ve bot sistemleri ile yapılacak yatırımlar var ise bunların önünü açığız. Olmaz ise olmaz diyebileceğim yatırımlar var ise bunları milli bütçeden halletme yoluna gideceğiz. Bir diğer konu faiz politikasını hükümetimizle oturup konuşup tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor. Faiz politikamızı bu anlayışla sürdürmek bizim ekonomi konusundaki geleceğimizi olumlu etkilemez. Özel sektörün yatırım yapmasını istiyorsak, özel sektörün yatırım faizinde kredi faizinde onları yokuşa sürmeyecek adımlar atmamız lazım. Politikaları gözden geçireceğiz. Başbakan’ın ve bizim Türkiye’ye dönüşümüzle birlikte dar çerçevede ilgili birimlerle konuyu oturup konuşacağız. Ekonomide faiz başlığı büyük önem taşıyor. Değerlendirmesini yapacağız. Kamu harcamalarında tasarruf noktasında çok ciddi tasarruflar var, buna aynı şekilde devam edeceğiz. İnanıyorum 2018 yılı çok daha başarılı bir yıl olacak. Sağlıkta eğitimde yapılacak olan harcamaları bir kenara koymamız asla mümkün değil. Bunun yanında enerji ile ilgili çok ciddi yatırımlar geliyor. Bu yatırımlarda milli bütçeye hemen hemen yük yok gibi. Özel sektör enerjide ciddi yatırımlar üstlenmeye hazırlanıyor. HES’lerde, güneş enerjisinde bunu görüyoruz. Nükleeri söylemiyorum. Şu anda Rusya ile işi gayet iyi bir noktaya getirdik. Savunma sanayinde S-400’lerle ilgili adımı attık. Kredi anlaşması ile ilgili olarak bu cuma Ankara’ya gelecekler ve kredi ile ilgili imzalar atılacak. İlk defa şöyle bir adım atılacak. Biz krediyi dolar üzerinden borçlanmayacağız, ruble üzerinden borçlanacağız. Hazinenin borçlanmasından daha ucuza bir borçlanma olacak. Bu dolar bazında yüzde 3’e tekabül ediyor. Bize çok ciddi imkanlar sağlayan bir adım olacak. Temenni ederim ki diğer ülkelerle de yerli ve milli paralarla borçlanmalar yapılsın.

"BİR GECE ANSIZIN ŞARKISI UNUTULMASIN"

-Afrin’e müdahale etme ihtimalimizden bahsediliyordu. Son günlerde Rusya’nın bu bölgeden PYD ve YPG’yi çıkaracağı ve burayı Şam rejimine devredeceği gibi iddialar dolaşıyor. Bu iddialar doğru mu? Önümüzdeki dönemde Şam ile YPG’ye karşı bir mücadele söz konusu olabilir mi? Esad’ın PYD vatan hainidir diye bir açıklaması da olmuştu.
-Rusya Afrin’den daha önce çekileceğini söyledi. YPG ve PYD ile ilgili olarak bizim orada bir terör koridoruna müsade etmemiz mümkün değil. Eğer biz Afrin’i bunlara bırakacak olursak, bu YPG’nin terör koridorunun batı kısmını kontrol altına alması anlamına gelir. Biz gerekli görüşmeleri gerekli mercilerle yürütüyoruz. Gerekli zamanda gerekli adımlar atılır. Bir gece ansızın gereği yapılır. Bu şarkıyı unutmamaları lazım.

"BENİM GÜNDEMİMDE KILIÇDAROĞLU YOK"

-Kemal Kılıçdaroğlu sizi Reza Zarrab ile ilgili görüş ifade etmiyor diyerek sizi eleştiriyor. Cevap verecek misiniz ?
-Kılıçdaroğlu, benim konuşma gündemimi belirleyecek kıratta değil. Biz ne zaman nerede ne konuşacağımızı gayet iyi biliriz. Kılıçdaroğlu kendine baksın. Yanında ne söylediğini bilmeyen o bazı tipler var, gitsin önce onlarla ilgilensin. O haddini, ceddini, kendini, neslini bilmeyen o Konya milletvekili gibi adamlarla ilgilensin. Benim gündemimde Kılıçdaroğlu yok. Ben şu anda Sudan, Çad, Tunus gibi bir ziyaretten geliyorum. Oralarda ne konuştuğumu dinleme fırsatı ve imkanı bulabildiyse, bizim nelerle meşgul olduğumuzu anlamış olmalıdır. Biz uluslararası düzeyde ülkemizi nasıl daha iyi bir noktaya taşıyabileceğmizin, uluslararası konularda Türkiye’nin düşüncesini nasıl yansıtabileceğimizin derdindeyiz. Mesela Türkiye olarak Kudüs meselesini Birleşmiş Milletler’e taşıyabildik mi? Taşıdık. Orada alınan netice ortada mıdır? Ortadadır. Biz bunu yaptık. O ise Esed’in yanına giderken, buradan ne gibi mesaj götürürüm derdinde.

AK PARTİLİLERE "MHP İTTİHAKI KONUSUNDA SİZ NİYE KONUŞUYORSUNUZ"

-MHP ile ittifak konusunda bir gelişme var mı?
-Şu anda gerek MHP’nin gerek ise bizim, özellikle ülkemizin milli ve yerli duruşunda bir ittifakımız var. AK Parti olarak biz milli ve yerli bir duruş ortaya koyuyoruz. MHP de milli ve yerli bir duruş gösteriyor. Ülkemizin aydınlık geleceği için ortak söylem geliştirmiş durumdayız. Bu bizi çok daha farklı, çok daha olumlu yerlere taşıyabilir. Çok aceleci olmamakta fayda var. Bu işi liderler bazında götürmekte fayda var. Bu konuda önüne gelen herkes konuşursa yanlış olur. Her önüne gelen bu konuda konuşmaması lazım. Benim partim de buna dahildir. Partimin içerisinde de zaman zaman bazıları çıkıyor, bu meseleye dair konuşuyor. Size ne kardeşim? Siz niye konuşuyorsunuz? Bu konuda kimlerin konuşacağı bellidir. Bu sürece limon sıkma gibi bir yanlışı hiç kimse yapmamalı. Bizim terörle mücadelede, ülkemizin geleceğine yönelik atacağımız adımlarda, şu anda bir kararlılığımız var. Biz bugün Şırnak ve Hakkari’ye gittiğimizde, iki sene üç sene önceki durumla karşılaşmayıp, on binlere hitap etme fırsatı bulabilmişsek, taşlar yerine oturmaya başlamış demektir.

Cumhurbaşkanı, MHP ittifakı hakkında konuştu

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi Külliye'de kabul etti(05.10.2017)

"İİT'DE REFORM YAPILABİLİR"
-Kudüs ile ilgili gelişmelerden sonra, İsrail ve ABD’nin İslam ülkelerini pek de kale almadığını gösterdi. BMGK ve BM sonrası çok güzel neticeler alındı. İslam ülkelerinde birliktelik daha fazla olur mu? İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) geleceğini bundan sonra nasıl görüyorsunuz?
-Kudüs meselesinde İİT olarak İstanbul’da 13 Aralık'ta düzenlediğimiz olağanüstü zirveye temsil bakımından çok daha üst düzeyde katılım pekala mümkün olabilirdi. Arap Ligi’ndeki bazı ülkelerin sanki işi ucundan tutuyormuş gibi yapmakla yetinmeleri bizi üzmüştür. Ama İslam ülkelerinin geneline baktığımızda 13 Aralık’taki zirveye katılım yine de oldukça iyiydi. Lider düzeyinde katılanlara ilaveten, zirveye meclis başkanları, dışişleri bakanları seviyesinde katılanlar da olmuştur. Sayısal olarak 50’ye yakın katılım söz konusu olmuştur. Mesela Suudi Arabistan, zirveye İslam İşleri Bakanı seviyesinde katılmıştır. Bu elbette önemli. Ama daha üst düzeyde bir temsil daha da iyi olabilirdi. Önemli olan o zirvede netice alınmış olmasıdır. Alınan netice belki de herkesin başını iki elinin arasına alıp düşünmesini sağlayacaktır. Bu iş, belki çok daha farklı bir yere gidecektir. Mesela, İİT’nin reforme edilmesine gidebilir. Çünkü İİT’nin kuruluşu Kudüs’e dayalıdır, Kudüs içindir. Bu teşkilat işlevini çok daha güçlü bir şekilde yerine getirmelidir. İİT, Birleşmiş Milletler nezdinde ağırlığını koyabilecek güçte olmalıdır. Biliyorsunuz, dünyada bağımsızlar bloku var. İstanbul’daki zirveye, sağ olsunlar onlar da katıldılar. Fire vermiş olsalar da duyarlı davrandılar. Avrupa Birliği içinde de ufak bir fire oldu; ama süreci desteklediler. Şimdi Kudüs konusunda daha fazla mesafe alabilmek için hem düşünmemiz, hem düşündürtmemiz gerekiyor. Kendi düşünce kuruluşlarımıza bazı çalışmalar yaptırmamız; bu çalışmalarla neler yapabileceğimiz üzerinde durmamız da önem taşıyor.
-İİT, hızlı hareket edemeyen hantal bir yapı. Bunun dışında, içerisinde belirli ülkelerin yer alacağı, daha dar ölçekli farklı bir yapılanmaya gidilebilir mi?
-Olaya böyle bakarsak yanılırız. Dar çerçevede yaklaşırsak, işin ucunu kaçırabiliriz. Mesela Endonezya, nüfusu itibarıyla en büyük ülke. Böylesine önemli bir ülke elbette bir kenara bırakılamaz. İİT bünyesindeki her ülke farklı nedenlerle önemli. Yapılması gereken, İİT’nın daha aktif hale gelmesi için hep birlikte kafa yormaktır. İİT ve alt kuruluşları, adeta birilerine maaş verme aracı gibi görülmemeli. Üyelerin aidatlarını ödemelerinin sağlanmasından kadroların iyileştirilmesine varana dek gerekli iyileştirmeleri yapmak suretiyle, İİT uluslararası ağırlığı olan aktif bir teşkilata dönüştürülmeli.

KILIÇDAROĞLU'NUN FETÖ'DEN TUTUKLANAN DANIŞMANI

-İç politikaya dönecek olursak... CHP Genel Başkanı’nın danışmanı FETÖ bağlantısından dolayı 10 yılı aşkın bir ceza almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Hayırlı olsun.

Cumhurbaşkanı, MHP ittifakı hakkında konuştu

Sudan'ın başkenti Hartum'a giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Sudan Cumhurbaşkanı Ömer el Beşir tarafından aslan yavrusu hediye edildi.

"HEDİYE ASLANLARI TORUNLAR DA İSTEDİ"

-Afrika ziyaretiniz esnasında size üç aslan yavrusu hediye edildi. Bunların akıbeti ne olacak?
-İkisi birer yaşında. Onların biri dişi biri erkek. Üçüncüsü de sekiz aylık. Bir an için torunlarım ister mi acaba diye düşündüm. Berat Bey’e bir sor bakalım dedim. Torun önce hayır diyordu, sonra getirin falan demeye başladı. Ama Berat Bey de haklı olarak bunun tehlikeli olabileceğini söyledi. Neticede aslanlar, Gaziantep’e gönderilecek. Gaziantep Belediye Başkanlığının çok büyük bir hayvanat bahçesi var. Belediye Başkanımız Fatma Hanımı aradım söyledim, bilahare haber gönderdi bize, çok da iddialı konuştu. “Ben elemanlarımı göndereyim. Direk oradan alsınlar. Gaziantep’e getirsinler” dedi. İnşallah üç arslan Gaziantep’in hayvanat bahçesinde yerlerini alacak. Ayrıca ceylanlar da var, ceylanlar bize gelecek.

"BİZİM TEK DİNİMİZ VARDIR: İSLAM"

-Batı basınında sizin Müslüman dünyanın liderliğini yaptığınızdan söz eden yazılarda, size ilişkin “Sünni Müslümanların lideri” tarzında bir niteleme kullanılıyor. Bununla ilgili yorumunuz var mı?
-Olaya Sünnilik ve liderlik konusundan öte bakmak lazım. Biz, Sünni veya Şii tarzında bir ayrımcılığın içerisinde yer almayız. Bu fakirin bir ifadesi vardır: 'Bizim Sünnilik diye bir dinimiz yok, Şiilik diye bir dinimiz yok. Tek dinimiz var o da İslam’dır'. İslam ne diyorsa, biz onu yapmakla mükellefiz. Zaten bizi Sünni’, ‘Şii’ diye diye böldüler. Bu tür oyunlara gelmemek için azami derecede dikkatli olmak lazım.

Filistinli tarihçiden Londra-Kudüs karşılaştırması

Filistinli tarihçi Salman Abu Sitta, "Londra İngilizlerin olmadan önce Kudüs Filistinlilerindi." dedi.
ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararına dünyanın dört bir yanından tepkiler gelmiş ve gerek Hristiyan toplumları gerek Müslüman toplumları bu karara tek vücut olarak karşı çıkmıştı.
Karara tepkiler devam ederken ABD'nin Kudüs tasarısı Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmeyip, Kudüs Filistin'in başkenti olarak tanındı.

FİLİSTİNLİ TARİHÇİDEN LONDRA ÖRNEĞİ

ABD'nin Kudüs kararını değerlendiren Filistinli tarihçi Salman Abu Sitta, Al Jazeera'ye verdiği röportajda Kudüs'ün Filistin'in olduğunu belirterek, "Londra İngilizlerin olmadan önce Kudüs Filistinlilerindi. Yüzyıllardır buradaki Müslüman ve Hristiyan topluluk barış içerisinde ibadet ediyorlardı." dedi.
Filistinli tarihçiden Londra-Kudüs karşılaştırması

HİÇBİR ÜLKENİN KUDÜS'Ü BAŞKENT YAPMA YETKİSİ YOKTUR

Kudüs'te Hristiyan, Müslüman ve tüm dinlerin barış içerisinde yaşama hakkı olduğunu dile getiren Abu Sitta, "Hiçbir ülkenin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak yapma yetkisi yoktur." şeklinde konuştu.

Bahçeli talimatı verdi: Kapatıldı!

Ülkü Ocakları Başkanı Olcay Kılavuz, yayımladığı açıklama ile Ülkücü İşçiler Derneği’nin MHP lideri Bahçeli’nin talimatları doğrultusunda süresiz olarak kapatıldığını açıkladı.
Kılavuz açıklamasında, “Liderimiz Devlet Bahçeli Bey’in talimatlarıyla Ülkücü İşçiler Derneği Genel Merkezini ve bağlı bulunan tüm bölge, il ve ilçe temsilciliklerini 28 Aralık 2017 tarihi itibariyle kapatmış bulunmaktayız. İl ve ilçelerde davasına ve milletine hizmet etme gayretinde olan işçi ülküdaşlarımızın samimi duyguları; Ülkücü İşçiler Derneği Genel Merkezinde yuvalanan ahlaktan yoksun, insani hassasiyetlerden uzak hayasız, rezil bir takım zevat tarafından istismar edildiği görülmüştür. Ayrıca bazı il ve ilçe şubelerinde de bu zevata çanak tutan, Türk-İslam değerlerinden nasibini almamış, kan emici aşağılıkların varlığı da bilinmektedir” ifadelerini kullandı.
KARARLILIKLA İFADE EDİYORUZ
Ülkücü işçiler için Ülkü Ocaklarının kapılarının sonuna kadar açık olduğunu ifade eden Kılavuz, şu açıklamada bulundu:
“Tüm Türkiye genelinde Allah rızasını gözeterek, karşılık beklemeden, hak davaya hizmet eden işçi ülküdaşlarımızın başımızın üzerinde yeri vardır ve Ülkü Ocakları il-ilçe teşkilatlarımızın kapıları sonuna kadar açıktır. Asil, adil, samimi, dürüst, ilkeli, yüksek seciyeye sahip, Ülkücü dünya görüşünü yaşam tarzı haline getiren hiçbir ülküdaşımızdan vazgeçmeyeceğiz. Başbuğumuzun ve şehitlerimizin emaneti olan bu kutlu davanın ve inanmış ülküdaşlarımızın emeğine, alın terine ihanet ederek çıkar elde etmeye çalışanlara asla müsaade etmeyeceğimizi kararlılıkla ifade ediyoruz.

ABD’den 100 bin kişilik terör ordusu

Terör örgütü elebaşılarından Siyabend Velad, Pentagon'dan kendilerine “Türkiye sınır boyunda 100 bin kişilik ordu kurun, tüm gücümüzle yanınızdayız” talimatı geldiğini söyledi.

PKK’nın sözde üst düzey askeri komutanlarından Siyabend Velad, ABD’den aldıkları son talimatları açıkladı. Terör örgütünün yayın organlarından ANF’ye konuşan Velad, Pentagon’un kendilerine “Türkiye sınır boyunda 100 bin kişilik ordu kurun, tüm gücümüzle yanınızdayız” dediğini söyledi. SDG, YPG, YPJ gibi oluşumların tek çatıda birleşeceğini anlatan elebaşı terörist, “Yeni ordu çalışmaları yakın bir zamanda tamamlanmış olacak” dedi. Velad’ın sözleri, DEAŞ’ın misyonunu tamamlaması sonrası ABD’nin yeni terör projelerini de gözler önüne serdi. Beyaz Saray’ın bölgeye gönderdiği ‘sömürge valisi’ olarak bilinen Brett McGurk ile ‘yeni dönem ve yeni ordu’ projesini uygulamaya koyduklarını kaydeden Velad, Washington’un 2018 yılı için örgüte 400 milyon dolarlık asker yardım sözü verdiğini dile getirdi.
“TECRÜBEMİZİ TÜRKİYE’YE KARŞI KULLANACAĞIZ”
‘Ortak ordu’ projesinin tüm Suriye kuzeyini kapsayacağı ve kalıcı kılınacağını iddia eden PKK elabaşısı, “Bu aşamadan sonra hiçbir güç bize saldıramayacak ve bölgemizdeki varlığımızı herkes kabullenmek zorunda kalacak” ifadelerini kullandı. ABD’nin kendilerine her konuda güvence verdiğini, “Ele geçirdiğiniz bölgelerde hiçbir güç size müdahale edemeyecek” mesajı yolladığını vurgulayan Velad,DEAŞ karşısında kazandığımız tecrübeyi Türkiye’ye karşı kullanacağız” tehdidi savurdu.
YENİ KAMPLAR KURULUYOR
Velad, Suriye’de 100 bin kişilik PKK ordusunun ABD eğitim, silah, cephane ve diplomatik destek alacağını da ifade ederek, “Haseke ve Ayn el-Arab’da yeni kamplar inşa ettik. Münbiç, Tabka, Deyrizor, Tel Abyad bölgelerinde bu kamplara yenileri eklenecek” şeklinde iddialarda bulundu. PKK’nın kamufle edilmesi için son tabela değişikliği olan ‘yeni ordu’ için sözde komutanlık görevine Kandil tarafından getirilen Velad, “Şu ana kadar ısmarlama ordunun 13 alayı tamamlandı. 18-30 yaş arası tüm bölge sakinleri de zorunlu askerlik kapsamında silah altına alınıyor” diye konuştu.
KARAÇOK DÖNÜM NOKTASI
ABD’ye bağlı ‘PKK ordusu’na ilişkin çarpıcı bilgiler veren Siyabend Velad, Türkiye’nin Haseke-Karaçok bölgesindeki terör üslerini vurması sonrası ABD yardımlarının katbekat arttığını itiraf etti. Vurulan noktaları inceleme amaçlı gelen ABD’li komutanların kendilerine, Erdoğan hedeflerine ulaşamayacak” dediğini kaydeden PKK’lı terörist, o operasyonun ABD yardımları konusunda dönüm noktası olduğunu belirtti. Pentagon desteğiyle hızını alamayan Velad, parçalanmamış bir Suriye’nin ise ‘boş hayalden ibaret’ olduğunu iddia etti. Esed rejimine de tehditler savuran PKK elebaşı, kendilerini ele geçirdikleri topraklardan hiçbir gücün sökemeyeceğini ileri sürdü.

28 Aralık 2017 Perşembe

Vize krizinde son dakika gelişmesi!

ABD’nin Ankara Büyükelçiliği vize krizinin tamamen çözüldüğünü duyurdu. Türk vatandaşlarına vize başvurularında randevu kısıtlaması kaldırıldı.
Vize krizinde son dakika gelişmesi!
ABD'nin Ankara Büyükelçiliği, Türkiye'deki vize hizmetlerinin yeniden tamamen başlatılacağını bildirdi. Büyükelçiliğin açıklamasının ardından ABD Dışişleri de bir açıklama yaparak, Türkiye'ye yönelik vize uygulamasında normale dönüleceği belirtildi.
Büyükelçilikten yapılan açıklamada, ekim ayından bu yana Türk hükümetinin ABD'nin Türkiye'deki misyonundaki yerel çalışanlara yönelik başka bir soruşturma bulunmadığı, ABD'nin büyükelçilik ve konsolosluklarındaki yerel çalışanlarının, Türk yetkililerle iletişim de dahil olmak üzere resmi görevlerini yerine getirdikleri için gözaltına alınmayacağı veya tutuklanmayacağı dair üst düzeyde sağladığı güvenceye bağlı kaldığı iddia edildi.
Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği'nin de konuyla ilgili bir açıklama yapması bekleniyor.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Ekim ayından bu yana Türk hükümeti, Türkiye misyonumuzdaki yerel çalışanlara yönelik başka bir soruşturma bulunmadığı, Büyükelçilik ve Konsolosluklarımızdaki yerel çalışanlarımızın, Türk yetkililerle iletişim de dahil olmak üzere resmi görevlerini yerine getirdikleri için gözaltına alınmayacağı veya tutuklanmayacağına dair üst düzeyde sağladığı güvenceye bağlı kalmıştır. Ayrıca Türk hükümeti ileride yerel çalışanlarımızdan birini gözaltına almak ya da tutuklamak istediğinde, Türk makamlarının Amerikan hükümetini önceden bilgilendireceğini de kaydetmiştir.
Söz konusu güvencelere karşı gösterilen bağlılığa istinaden, ABD Dışişleri Bakanlığı, güvenlik durumunun, Türkiye’de vize hizmetlerinin yeniden tamamen başlatılmasına yetecek düzeyde iyileştiğine inanmaktadır. Tutuklu yerel misyon çalışanlarımıza yönelik mevcut iddialara ilişkin ciddi kaygılarımız sürmektedir. Aynı şekilde, OHAL altında tutuklanan Amerikan vatandaşlarının davalarına ilişkin kaygılarımız da devam etmektedir. ABD yetkilileri, bu davaların tatmin edici bir şekilde çözüme ulaştırılması için Türk muhataplarıyla görüşmelerini sürdürecektir."

ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz'un, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 17-25 Aralık 2013'teki kumpasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, haklarında dava açılan eski polis müdürleri ve firari eski savcı Zekeriya Öz ile irtibatı tespit edilmişti. Topuz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca, ''Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs'', ''casusluk'' ve ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs'' suçlarından tutuklanmıştı.
Bunun üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı tutuklamaya tepki göstermişti. Türkiye Dışişleri Bakanlığı da Metin Topuz'la ilgili olarak, "25 Eylül 2017 tarihinde terörle bağlantılı suçlardan gözaltına alınan ve bilahare tutuklanan söz konusu kişi ABD Konsolosluğunun resmi listesinde kayıtlı personeli olmadığı gibi, herhangi bir diplomatik veya konsüler bağışıklık sahibi de değildir." açıklamasını yapmıştı.
ABD'nin, Türkiye'deki tüm ABD diplomatik misyonlarındaki göçmen olmayanlara ilişkin vize hizmetlerini 8 Ekim'de askıya aldığını duyurması üzerine Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği de "ABD'deki tüm misyonlarımızdaki ABD vatandaşlarına yönelik vize işlemleri askıya alınmıştır." açıklamasında bulunmuştu.

Esed'den tehlikeli hamle!

Esed rejimi, Astana’da Türkiye, Rusya ve İran arasında varılan anlaşmayla ilan edilen çatışmasızlık bölgelerine saldırıları artırdı. Son günlerde özellikle Mehmetçiğin konuşlandığı İdlib’i hedef alan rejim uçak ve helikopterleri, yoğun bombardıman sonucu birkaç günde 130’dan fazla sivilin ölümüne yol açtı. İdlib ilinde kuzeyden güneye doğru 5 köyü de ele geçiren Baas rejimi, Astana’da varılan uzlaşmayı sabote etmek için her yolu deniyor. Rejim, kentte güvenliği sağlamak amacıyla 12 noktada üstlenecek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en önemli yerleşim noktaları olacak Taftenaz ve Ebu ed-Duhur havaalanlarına da yöneldi. Esed birlikleri, Ebu ed-Duhur hava üssü çevresindeki Cercenaz, Etarip, Ebu Dali, Melluh, Sincar, Zeytun ve Mesluhiye gibi yerleşim birimlerine yönelik yoğun bombardıman gerçekleştirdi.
DEAŞ’LA BİRLİKTE SALDIRIYOR
Türkiye’nin intikal faaliyeti kapsamında kontrol noktaları tesis etmeye çalıştığı bölgelere dönük rejim saldırılarına DEAŞ terör örgütü de destek veriyor. Yeni Şafak’a bilgi veren İdlib Ordusu Komutanı İbrahim Rahcan, ABD’nin İdlib kırsalına taşıdığı DEAŞ’lı teröristlerin rejimle eşzamanlı olarak muhalif gruplara saldırdığını söyledi. Suriye rejiminin, 2015’te muhaliflerin aldığı Ebu ed-Duhur havaalanını ele geçirmek istediğini belirten muhalif komutan, bölgede Hadır, Tel Daman, Ruveyda, Şutayb, Aziziye ve Iys’ın cephe hattı olduğunu, rejimin buralara hava destekli kara saldırılarına devam ettiğini kaydetti.
4 NOKTA ÇOK ÖNEMLİ
Savaş uçakları ve kargo jetlerinin iniş yapabildiği Ebu ed-Duhur havaalanı, helikopterlerin inebildiği Taftenaz bölgesiyle birlikte TSK’nın İdlib’deki en önemli konuşlanma noktaları olacak. Bunların yanında Dayf Vadisi ve Hamidiye askeri kışlaları da Mehmetçiğin muhaliflerle birlikte önemli kara konuşlanma garnizonları. İdlib, Afrin’de işgalci güç olan PKK/PYD’nin Halep üzerinden Ayn el-Arab-Münbiç-Haseke bağlantı hattını kontrol açısından da stratejik önem arzediyor. Şam yönetimi bölgede başlayan operasyonun kırsaldan ibaret kalmayacağını, İdlib için büyük çaplı hazırlık yaptıklarını duyurdu. Muhalifler, son saldırıları Esed rejiminin Soçi’de elini güçlendirme ve Türkiye’nin etkisini kırma amaçlı taktik hamleler olarak yorumluyor.
SIRADA FIRAT’IN DOĞUSU VAR
Suriye ordusunun sıradaki hedefinde ise Deyrezor’daki petrol ve doğalgaz bölgeleri var. Deyrezor, Suriye’deki en zengin petrol ve doğalgaz yataklarına sahip bölge olarak biliniyor. Bölgede 11 önemli petrol yatağı bulunuyor. Deyrezor’u ikiye bölen Fırat Nehri’nin doğusundaki El Ömer, Tanak, Vard, Afra, Kevari, Cafra, Carnuf, Azrak, Kahar, Şueytat ve Galban petrol sahaları, Suriye’nin enerji kaynaklarının yaklaşık üçte birini oluşturuyor.

ABD ile vize krizi çözüldü!

ABD’nin Ankara Büyükelçiliği'nin kısa süre içinde vize krizinin tamamen çözüldüğüne dair açıklama yapması bekleniyordu. ABD Büyükelçiliği randevu kısıtlamasını kaldırıyor.
ABD, Türkiye'deki konsolosluk çalışanı Metin Topuz'un tutuklanmasının ardından 8 Ekim'de Türkiye'den yapılan vize başvurularını süresiz olarak askıya almıştı. Türkiye de bu karara aynı şekilde karşılık vererek ABD'ye yönelik vize işlemlerinin askıya alındığını duyurmuştu.
Yumuşama sinyali olarak yorumlanan açıklamaların ardından ABD'nin Türkiye Büyükelçiliği, Türkiye vatandaşlarının vize işlemi randevuları için en erken tarihin 2019 yılının Ocak ayı olduğunu açıklamıştı.

Rusya'dan ABD ile ilgili şok iddia.

RUSYA'DAN ABD İLE İLGİLİ ŞOK İDDİA

Rusya Genelkurmay Başkanı , ABD'nin Suriye'deki El Tanf üssünde DEAŞ üyelerinin eğitim gördüğünü öne sürdü.

Gerasimov, Rus Komsomolskaya Pravda gazetesine verdiği mülakatta, ABD'nin Suriye'deki El Tanf üssüne yönelik gözlemlerde, üste örgüt mensuplarının bulunduğunu ve orada eğitim aldıklarını iddia etti.
TANF ÜSSÜ ABLUKA ALTINA ALINDI
Üssün, Suriye'nin güneyinde, Ürdün ve Irak sınırında bulunduğunu kaydeden Gerasimov, "Çok yoğun bir şekilde olmasa da Suriye ordusu ABD'ye ait El Tanf üssünü tümüyle abluka altına aldı." ifadelerini kullandı.
800 KADAR DEAŞ'LI KAMPA GELDİ
Suriye'nin kuzeydoğusunda bulunan Şaddadi kampında da DEAŞ'lıların eğitim gördüğünü ileri süren Gerasimov, "Burası Kürtler tarafından kontrol edilen bir bölge ve orada bir ABD askeri üssü daha var. Ayrıca 800 kadar DEAŞ üyesi, Fırat'ın doğusundan bu kampa geldi." dedi.
DEAŞ'lıların "Yeni Suriye Ordusu" adı altında ABD'ye ait bu üslerde eğitim aldıklarını savunan Gerasimov, "ABD, DEAŞ mensuplarını eğiterek ülkeyi istikrarsızlaştırmaya çalışıyor. Bana öyle geliyor ki koalisyonun DEAŞ'ı ortadan kaldırmak gibi bir hedefi hiç olmadı." değerlendirmesinde bulundu.

AA

Piyangoyu Kazandılar ama Hayatları Mahvoldu

​Milli Piyango çekilişlerinde günler öncesinden biletini alıp da heyecanla çekiliş anını bekleyen onlarca insan büyük ikramiyenin sahibi olunca, belki de kendini dünyanın en şanslı insanı hissediyor. Ekran başında büyük ikramiyenin sahibini izleyenler ise kendi biletlerine çıkmayan milyonlar için hayıflanıyor.
İşte önceki yıllarda yaşanan olaylardan bazıları:
PİYANGOYU KAZANDI, EŞİNİ BOŞADI
9 çocuk babası ve işsiz olan Ahmet Bayram'a, Milli Piyango'nun 2005 yılındaki çekilişinde, çeyrek biletine büyük ikramiye isabet etmişti. 1 milyon 250 bin TL kazanarak bir anda zengin olan Bayram, ilk iş olarak eşini boşadı.
İNTİHAR ETTİ
Sonrasında gece kulüplerine gitmeye başlayan Ahmet Bayram, tüm parasını kumarda yedikten sonra evinin banyosunda hayatına son vermiş olarak bulundu.
'UĞURSUZLUK GETİRDİ'
Ordu'da 2003 yılında Sayısal Loto'dan tek başına 844 milyar lira kazanan çaycı Hayri Kaya, kazandığı parayı tüketince yeniden çaycılık yapmaya başladı. Kaya, sürekli şans oyunları oynadığını, 2003 yılında şanslı 6 numarayı bilerek büyük ikramiyeyi kazandığını belirterek, kazandığı paranın kendisine şans değil adeta uğursuzluk getirdiğini söyledi.
OĞLU TARAFINDAN BOĞAZINDAN BIÇAKLA KESİLDİ
10 trilyon TL'nin dörtte birini kazanan Yıldırım, ikramiye yüzünden kavga çıkaran oğlu tarafından boğazından bıçakla kesilerek yaralandı.
PİYANGO İKİ KEZ VURDU ANCAK AYAKKABI BOYACILIĞI YAPIYOR
Milli Piyango'dan 1982 ve 1984 yıllarında 2 kere büyük ikramiye kazanan 'piyango tiryakisi' Mustafa Savgan da, paranın mutluluk getirmediği 'talihli'lerden.Piyangodan kazandığı paranın çoğunu, 'belki daha çok kazanırım' diye yine biletlere yatıran Savgan, şuanda iki büyük ikramiye kazanmış bir ayakkabı boyacısı olarak hayatını sürdürüyor. Savgan, 'Ayakkabı boyacılığına başladım. Gene bilet alıyordum tabi. Cahildik biraz da. Çok bilet almaya başladım. Sonra paraları bitirdik. Hiç yatırım yapmadım. Cahillik vardı. Bilemedik ne iş yapacağımızı. İnsan bilemediği bir işe nasıl girişecek ki?' diye konuştu.
KOCASINI BOŞADI
Genelde büyük ikramiyeyi kazanan erkekler, ilk iş olarak karılarını boşar. Peki ya o kadar para bir kadına çıkarsa ne olur? Bir şey değişmiyor, sonuç yine aynı. 2003'te Yeşim Akyol'a o zamanın parasıyla 2 trilyon lira çıktı. Akyol, kavga etmeye başladığı 8 yıllık eşinden boşandı. Kocası, 'Para çıkınca çok değişti' dedi.
KISA SÜREDE 5 KURUŞSUZ KALDI
Samsun'da 17 yıl önce Milli Piyango'dan büyük ikramiye kazanan Süleyman Orhan'ın hayatı hiç de beklemediği şekilde değişti. Parayı aldıktan sonra talihsizlik peşini bırakmadı. Ticarete atıldı ancak yaptığı her işten zarar etti. Aklı başına geldiğinde artık çok geçti. Orhan, o zor günleri şöyle anlattı: 'Helal olmadığını biliyordum. İkramiyeden geriye kısa sürede 5 kuruş kalmadı. Hiçbir hayrını görmedim. Üstelik daha önce alın terimle kazandığım birikimim de gitti. Tavsiyem, kimse umutlarını piyango biletine bağlamasın.'
CENAZESİNİ BİLE KALDIRAN OLMADI
Mehmet Sarıoğlu'nun 1975 yılında aldığı Milli Piyango biletine ikramiye çıktı. Hiç evlenmeyen ve amelelik yaparak geçimi sağlayan Sarıoğlu'nun çeyrek biletine ikramiye çıkmasıyla birden hayatı değişti. O yıllardaki para ile 25 bin lira kazanan Sarıoğlu, bir anda zengin oldu. Çalıştığı işyerinden ayrılarak kayıplara karışan Sarıoğlu, İzmir ve İstanbul gibi büyük şehirlerde parayı bitirdi. 83 yaşında vefat ettiğinde elinde avucunda hiçbir şey kalmamıştı. Cenaze giderleri yaşlılık maaşından temin edildi.
'NEREDEN ALDIM O BİLETİ'
Milli Piyango'nun 1990 yılbaşı çekilişinde 1 milyar 250 milyon lira kazanan Adanalı Cem Postacı, 6 yıl sonra oğlunu trafik kazasında kaybetti. 'Talih kuşu bize huzur değil, felaket getirdi' diyen Postacı, 'Kazandığım ikramiyeyle emlak işine girdim. Ardından iflas ettim. İşlerim bir dönem çok iyi gitti ancak hiç tanımadığım kişiler, akrabam olarak karşıma çıktı. Her şeyimi kaybettikten sonra şimdi yüzüme bakan yok. Yuvam dağıldı. Geriye emekli maaşım kaldı. Keşke o bileti almasaydım da o para çıkmasaydı' ifadelerini kullandı.
Kaynak: Milliyet

27 Aralık 2017 Çarşamba

Sevakin askeri gemi bakım üssü olacak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Sudan'da gerçekleştirdiği girişimler ile Türkiye'ye kazandırılan ve stratejik değeri oldukça yüksek olan Sevakin adası, askeri önemli bir rolü üstlenecek.
Türkiye'nin son dönemlerde yaptığı uluslararası atılımlar, askeri olarak elini kuvvetlendirmeye yönelik önemli yatırımlara dönüşüyor. Katar ve Somali'de bulunan askeri üslerin ardından Türkiye'nin askeri üslerine Sevakin'de katılıyor.
Sudan Dışişleri Bakanı İbrahim Ghandour, ülkenin Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalma Sevakin liman kentiyle ilgili açıklama yaparak, Türkiye’nin Kızıldeniz kıyısındaki bu liman kentini yeniden onaracağını, sivil ve askeri gemilerin bakımı için bir rıhtım inşa edeceğini belirtti.

Sevakin askeri gemi bakım üssü olacak

GEMİ BAKIM ÜSSÜ OLACAK

Somali Dışişleri Bakanı İbrahim Ghanhour, Sevakin'in geleceğine ve Türkiye'nin kullanımına ilşikin, İngiliz haber ajansı Reuters'a açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Sudan hükümetinin ada hakkında mutabakata vararak 650 milyon dolarlık (2.4 milyar TL) sözleşmelerin imzalandığını açıkladı.
Bakan Ghandour, iki ülke arasında varılan anlaşmanın ‘her türlü askeri işbirliği ile sonuçlanabileceğini’ de sözlerine eklerken, kullanım hakkını Türkiye'nin aldığı adanın askeri gemi bakım rıhtımı olacağını belirtti.
Sevakin askeri gemi bakım üssü olacak

SEVAKİN'İN KONUMU

Sevakin adası yalnızca bir Osmanlı mirası ada olarak görülmüyor. Stratejik açıdan da önemli bir gücü barındırıyor. Osmanlı'nın Hac yolunun en önemli merkezlerinden olan Sevakin'in tam karşı istikametinde İslamiyet'in kutsal şehri Mekke yer alıyor.
Sevakin askeri gemi bakım üssü olacak

YALNIZCA BİR ÜS DEĞİL

Sevakin adasının stratejik konumu yalnızca Mekke'ye komşu olmasıyla sınırlı değil. Bulunduğu bölge açısından Hem Kızıldeniz'e hem de Basra'ya yakında bulunan Türkiye, askeri güç bulundurma halinde Körfez'e de anlık müdahalede bulunabilme imkanı sağlayacak.

Sevakin askeri gemi bakım üssü olacak
Kara komşularının bir kısmı Afrika bir kısmı ise Körfez ülkeleri, ancak onlar içinde en önemli iki ülke Katar ve Somali. Adanın stratejik önemine ilişkin çizilen bir haritada, adanın, bölgede bulunan Katar ve Somali üsleri ile birlikte 1 milyon 689 bin kilometrekarelik alana etki sağladığı, bölgede adeta bir "güç üçgeninin" oluşturulduğu görülüyor. Sevakin ile birlikte Türkiye önemli bir "karakol" elde edilmiş oldu.
Sevakin askeri gemi bakım üssü olacak

TÜRKİYE'NİN ULUSLARARASI GÜCÜ

Türkiye Dış politika ve askeri dış politikada sağlam adımlar atıyor. Son dönemde Orta Doğu ve Afrika'daki Türk üslerinin sayısında önemli ölçüde artış gösteren Türkiye, sayı haricinde nitelik bakımından da bu üsleri kuvvetlendiriyor.
Bilindiği üzere Katar'da TSK üssü, Somali'de Anadolu Kışlası var ve askeri üslerde Türkiye ile devamlı bir mühimmat trafiği gerçekleştiriliyor.

Sevakin askeri gemi bakım üssü olacak

Türkiye, 4 adet S-400 bataryasını satın aldı

Rus savunma sanayi şirketi Rosteh'in başkanı Sergey Çemezov, Türkiye'nin Rusya'dan 4 adet S-400 füze savunma sistemi bataryasını 2.5 milyar dolar karşılığında satın aldığını açıkladı.
Kommersant gazetesine konuşan Sergey Çemezov, S-400 sevkiyatını öngören anlaşmanın maliyeti ile ilgili soruyu yanıtlayarak,Türkiye'nin 4 adet S-400 bataryasını aldığını doğruladı ve bunlar için 2.5 milyar dolar ödediğini belirtti.
<a href=

İLK SEVKİYAT MART 2020

"Geriye sadece belgelerin son hallerini onaylamak kaldı. Kontratın yüzde 45'inin avans şeklinde, yüzde 55'ini ise Rusya'nın vereceği kredi ile ödeyeceklerini söyleyebilirim." diyen Çemezov, Türkiye'ye ilk S-400 sevkiyatının Mart 2020'de yapılmasını planladıklarını da ekledi.
Daha önce Türkiye'nin, Rusya'dan alacağı 4 adet S-400 bataryası için 2 milyar dolardan fazla ödeme yapacağı açıklanmıştı fakat net rakam bilinmiyordu.





ABD'NİN TEPKİLERİNE RAĞMEN GELİYORLAR

Dünyanın en iyi hava savunma sistemi olarak bilinen S-400'ler, alış aşamasında oldukça sancılı bir süreç geçirdi. ABD'nin "patriot verelim" teklifini kabul etmeyip S-400'ler için Rusya ile anlaşan Türkiye'nin önüne her aşamada bariyer konulmaya çalışıldı.
Gelinen bu noktada NATO'yu bahane eden ABD'de bu alışverişin önüne geçememiş, dünyanın en iyi hava savunma sistemleri Türkiye'nin askeri envanterine girmiş oldu.
Türkiye, 4 adet S-400 bataryasını satın aldı

BAE'li Bakan'ın Türkiye korkusu

Türkiye'nin Sudan'dan aldığı Sevakin Adası ile bölgede elde ettiği güç BAE'yi tedirgin etti. BAE Dışişlerinden Sorumlu Bakan Enver Gargaş, Suudi Arabistan ve Mısır'a acil birleşme çağrısı yaptı.
Türkiye'nin son dönemde dış politikada attığı emin adımlar meyvelerini vermeye başladı. Bu doğrultuda Katar ve Somali'de askeri üs sahibi olan Türkiye, bugün itibariyle Sudan'da da Sevakin adasını üs olarak elde eden Türkiye'nin yükselişteki grafiği bazı devletleri rahatsız ediyor.

BAE'Lİ BAKAN TÜRKİYE'DEN RAHATSIZ

BAE Dışişlerinden sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş, Türkiye'nin bölgedeki hakimiyetine karşı Suudi Arabistan ve Mısır'a birleşme çağrısında bulundu.

BAE'li Bakan'ın Türkiye korkusu

Gargaş, "Arap dünyası bir çıkmaza girdi ve çözüm çevredeki bölgesel hırslar karşısında işbirliğinde. Mezhepsel ve partizan yaklaşımı kabul edilebilir bir alternatif değildir. Arap dünyası Tahran ve Ankara tarafından yönetilmeyecektir." diyerek korkusunun sebebini açıkca beyan etti.

TÜRKİYE TEDİRGİNLİĞİ

Katar, Somali ve Sudan'da üsleri bulunan Türkiye'nin bölgede bir güç üçgeni oluşturduğu bölge ülkelerinin de dikkatinden kaçmazken, BAE'li bakan "acil" koduyla Türkiye'nin bölgede oluşturabileceği tek tip güce karşı durmaları gerektiğini belirtti.
Bakan Gargaş ayrıca, "bölgede yaşanan jeostratejik rekabette Arap dünyasına Suudi Arabistan ve Mısır önderliğinde acilen birleşme" çağrısı yaparak, bölgedeki güç tekelinin Türkiye'ye bırakılmaması için birlik olmaya çağırdı.


BÖLGEDEKİ TEHDİT: TÜRK ÜSLERİ

Türkiye'nin Somali, Katar ve Sevakin hamleleri, Suud-BAE-Bahreyn-Mısır bloğunun tasarladığı Afrika boynuzu-Yemen projesine (Etiyopya- Ogedan petrol sahası üzerinden Afrika boynuzunun birleştirilmesi -Cibuti ve Yemen arası Nur hattı) tehdit olarak görüyorlar.
Bu tehdit bölge planlarını alt üst ederken, Türkiye karşısında birliği sağlayarak etkinliği yıkmaya çalışıyorlar.

26 Aralık 2017 Salı

Kaçak elektrikle Bitcoin üretenlere baskın yapıldı

Kaçak elektrikle Bitcoin üretenlere baskın yapıldı. 
Kaçak elektrik kullanımının yoğun olduğu bölgelerde, Bitcoin üretildiği ihbarı alan ekipler, neredeyse bir fabrika kadar elektrik kullanan evlere işlem gerçekleştirdi.
Son günlerde piyasa değeri hızla artan Bitcoin, kısa yoldan para kazanma hırsı bulunanların da iştahını kabarttı.
Üretim için yoğun elektrik ve donanımlı bilgisayarlara ihtiyacı olanlar, gözlerini, kaçak elektriğin yoğun olarak kullanıldığı Güneydoğu Anadolu Bölgesine dikti.

FABRİKA KADAR ELEKTRİK TÜKETİYOR

Burada özellikle kırsal bölgelerde işlem gerçekleştiren “madenci” diye tabir edilen Bitcoinciler, neredeyse bir fabrikanın tükettiği elektriği tüketerek Bitcoin üretmeye başladı.
Kaçak elektriğin yoğun olarak kullanıldığı bölgeyi seçen Bitcoincilere en büyük darbeyi çevredeki vatandaşlar vurdu.

VATANDAŞLAR İHBAR ETTİ

Dicle Elektrik Dağıtım Anonim Şirketine (DEDAŞ) kaçak elektrik kullanarak Bitcoin üretildiği ihbarlarının yapılmasının ardından ekipler, denetimlerini sıklaştırdı. İhbar yapılan yerlerde neredeyse bir fabrika kadar elektrik tüketen ev ve iş yerlerine işlem yapıldı.

300 KİŞİLİK EKİP ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRÜYOR

Konu ile ilgili İHA muhabirine konuşan DEDAŞ Saha Yönetim Direktörü Hasan Miroğlu, sahada teknik imkanlarını kullanarak kaçak elektriğin nerelerde oluştuğunu görebilmek adına 300 binin üzerinde aboneye uzaktan okuma sistemleri yerleştirdiklerini söyledi.
Miroğlu, “Bu sayede geçen yıldan bu yana kaçak elektrik kullanımında ciddi bir düşüşler kaydediyoruz. Asıl amacımız kaçağı önlemek ve bunu önleme esnasında kaliteli enerjiyi müşterilerimize sunmak. 300 kişilik bir ekibimiz var ve her bir ekipte aracı sayısı 2-3 ekibimiz var, nerede ani yük artışı, kaçak şüphesi varsa onları noktasal olarak görüyoruz ve anlık olarak müdahale edebilecek durumdayız şu anda” dedi.

“BITCOIN ÇOK YOĞUN ENERJİ ÇEKEN SİSTEMLER KULLANIYOR”

Bitcoin üzerinde yapılan ihbarları göz ardı etmediklerine dikkat çeken Miroğlu, şöyle devam etti: “Nasıl bir fabrikamız bizim için bir üretim kaynağı ise bu Bitcoin de o kadar enerji çeken sistemler kullanıyor. Onun için büyük trafoların direk bağlı olduğu sistemlerimizi özellikle kontrol altına alıyoruz. Bu gibi ihbarlar yoğun gelmeye başladı son zamanlarda onunla da ilgili diğer mücadelelerimizi nasıl yapıyorsak onlara da aynı vaziyette müdahale ediyoruz. Bitcoin ile ilgili ihbar olarak gelenlere de biz aynı muameleyi yapıyoruz fakat şöyle bir şey var, bizim içeriye girip insanlar ne üretiyorlar bakabilme yetkimiz ve imkanımız yok içeride ne yapılıyor bilemiyoruz. Ama bu kadar büyük elektrik çekişi olan yerler neyse, biz nasıl diğerlerine davranıyorsak bu gibi gelen ihbarlara da aynı muameleyi gösteriyoruz. Kırsalda da bu gibi ani değişikliklerin olduğunu tespit ettiğimiz yerlerde de bunların olma ihtimali var. Kırsalda da bu gibi ani çekiş artışları oluyor hiç ummadığımız yerlerde, onlara da aynı şekilde müdahale ediyoruz.”
Şanlıurfa'da kaçak elektrik denetimi pes dedirtti

Dicle Elektrik: Kaçak elektrik kullanımı devam ediyor

228 abonenin 202'si kaçak elektrik kullanıcısı çıktı
google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html