Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, dün İstanbul'da düşen askeri helikopterde hayatlarını kaybeden Albay Göksenin Aytural Şaylan, Üsteğmen Aykut Yurtsever, Astsubay Emre Vahit Bekli ve Uzman Çavuş Şahin Aslan'a Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diledi.
- Erdoğan 40 ilin belediye başkan adaylarını açıkladı
"Akdeniz'de, Ege ve Kıbrıs'taki haklarımız meselesi, eskiden beri Türkiye'nin üzerinde hassasiyetle durduğu konulardır. Son dönemde hidrokarbon arama faaliyetleri sebebiyle bu bölgedeki sorunlar çok daha büyük çıkar çatışmalarının konusu olmaya başlamıştır. Arkasına kimi Avrupalı devletleri alan Yunanistan'ın ve onunla birlikte hareket eden Güney Kıbrıs Rum Kesiminin pervasız davranışları en başta kendileri için bir tehdit ve tehlike kaynağı haline gelmiştir. Ülkemizi 12 mil meselesinde adeta Ege Denizi'ne ayak basamaz, Kıbrıs meselesinde de kendi haklarını savunamaz duruma getirme gayretleri, açık söylüyorum, beyhudedir. Uluslararası hukuktan ve teamüllerden kaynaklanan haklarımızı sonuna kadar kullanmakta, buna engel olmak isteyenlere de hadlerini bildirmekte kararlıyız."
"Mülteci akını karşısında tir tir titreyenler..."
Fırsatçılığın kötü, uluslararası ilişkilerde fırsatçılığın ise çok daha kötü olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:"Akdeniz'de kimi ülkelerin kendi iç meseleleriyle uğraşmasını fırsat bilerek, hakları olmayan alanlarda ekonomik ve siyasi hakimiyet kurmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Mülteci akını karşısında adeta tir tir titreyenler, konu petrol, doğalgaz ve siyasi rant olduğunda, birden aslan kesiliyorlar. İnsanlığa karşı vazifelerini yerine getirmeyenlerin, ekonomik çıkar için tüm kuralları ve uygulamaları zorlamaları riyakarlıktır. Şu anda 4,5 milyon insanı ülkesinde barındıran bir Türkiye var, diğer tarafta botlarla Akdeniz'e açılanları, hatta botlarını şişlemek suretiyle, Akdeniz'in, Ege'nin sularını gömenler var. Bunların hangisi insandan, insan haklarından yana? Geçmişte bize de defalarca oynanmış bu oyunlara artık karnımız toktur. Türkiye olarak ne Doğu Akdeniz'de ne de diğer bölgelerde kendi tezlerimizden en küçük bir taviz vermeyecek, milletimizin ve dostlarımızın haklarını sonuna kadar savunacağız."

"Karadeniz'in barış denizi haline gelmesini istiyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadeniz'de ise bir başka gerilimin tırmandığını, Rusya ile Ukrayna arasında uzun zamandır yaşanan ancak bir süredir durgunlaşmış gibi görünen hadiselerin yeniden alevlenmiş olmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.Erdoğan, şöyle konuştu:
"Hem Rusya hem de Ukrayna'yı yakın dostu olarak gören, her ikisiyle de kurduğu derin iş birliğini geleceğe taşıma gayretinde bir ülke olarak, Karadeniz'in bir an önce barış denizi haline gelmesini istiyoruz. Bunun için Rus ve Ukraynalı dostlarımıza sorunlarını diyalog yoluyla çözmeleri çağrımızı tekrarlıyoruz. Dünyanın siyasi, ekonomik ve askeri olarak ciddi tehditlerin pençesinde kıvrandığı bir dönemde, Rusya ve Ukrayna'yı karşı karşıya değil, yan yana görmekten memnuniyet duyarız. Tarihi itibarıyla yan yana olan bu ülkeler ve bu ülkelerin insanlarının, yeniden o tarihi geçmişlerine dönmelerinde büyük faydalar gördüğümüzü ifade etmek isterim."
"DEAŞ balonunu Fırat Kalkanı harekatı patlattı"
Erdoğan, Suriye meselesinin, Türkiye'nin güvenlik öncelikleri arasında yer almayı hala sürdürdüğünün altını çizerek, dünyanın son yıllardaki en ciddi insani krizine sahne olan Suriye'de yaşananlar karşısında belki de tek ilkeli duruşu sergileyen ülkenin Türkiye olduğunu söyledi.Suriye'den gelen milyonlarca mazluma kapılarını açıp yıllarca onları güven ve huzur içerisinde misafir eden Türkiye'nin, bunun yanında Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumaya ve siyasi birliğini sağlamaya yönelik her çabanın yanında yer aldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"DEAŞ bahanesiyle herkes Suriye topraklarında çıkar ve rant peşinde koşarken, biz risk alarak sahaya girdik, bu terör örgütüne en ağır darbeyi vurduk. Açık konuşuyorum, bölgemizdeki DEAŞ balonunu, Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatı patlatmıştır. Dünyayı korkutmak için sürekli şişirilen, büyütülen, dev aynasında gösterilen DEAŞ'ın, aslında nasıl bir proje olduğu Türkiye'nin sahaya girmesiyle görülmüştür. İslam'ın başında en büyük dertlerden biri olan bu örgütü, biz çökertmeye başladık. Ama DEAŞ'a karşı olduğunu söyleyenler, ne yazık ki en ufak bir mücadele dahi vermediler. Bugün hala Suriye'nin belirli yerlerinde DEAŞ'ın varlığını sürdürüyor gibi gözükmesinin sebebi, aynı oyunun yeniden sahneye konulmak istenmesidir. Buradan tüm dünyaya sesleniyor ve diyorum ki; Suriye'de DEAŞ yoktur. Sadece DEAŞ görüntüsü altında bu ülkeyi ve bölgeyi karıştırmak için yedekte bekletilen, eğitilen, donatılan, varlıklarını sürdürmelerine izin verilen bir takım küçük çeteler vardır. Bölgenin petrolünü işletmek için DEAŞ bahanesiyle işgallerini sürdüren diğer terör örgütleri ve onları destekleyen güçler, bulundukları yerlerden çıkarlarsa mesele kendiliğinden çözülecektir. Hiç olmadı, biz Türkiye olarak birkaç ay içinde bu örgütün kalıntılarını tamamen bitirmeyi taahhüt ediyoruz. Verelim el ele, nasıl olacakmış gösterelim."
"Sadece kendilerini kandırırlar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir başka oyunun ülke sınırları boyunca oynandığını belirterek, şunları kaydetti:"Türkiye sınırlarında tek bir DEAŞ unsuru kalmadığı halde, onbinlerce kişiyi silahlandıranların, herhalde anlıyorsunuz, araç gereçle tahkim edenlerin derdinin terörle mücadele olmadığı açıktır. Çünkü bu kesimler bizzat teröristlerle yatıp teröristlerle kalkıyor, bizzat teröristlerle yiyip teröristlerle içiyor. PKK'nın Suriye kolunu oluşturan, bu terör örgütünün tek hedefi ülkemizdir. Böyle bir tehdide karşı daha fazla tepkisiz kalmamız mümkün değildir. Kandil'deki terör elebaşılarının başına güya ödül koyanlar, onların emrindeki teröristlerle her gün iş tutuyorlar. Başlarına ödül koydukları teröristlerden emir alan grupların, ülkemize yönelik herhangi bir tehdit oluşturmadığını söyleyenler, sadece kendilerini kandırırlar."
Bugüne kadar verdikleri sözleri tutmayan, oyalama taktikleriyle Türkiye'yi idare edebileceklerini sananların, artık yolun sonuna geldiklerini görmeleri gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Bizim hedefimizde sadece ülkemize yönelik husumetleri gün gibi ortada olan teröristler vardır. Müttefik olduklarını, stratejik ortak olduklarını söyleyenler, ilişkilerimizi siyasi, ekonomik ve askeri olarak güçlendirerek geleceğe taşımak isteyenler için işte bu bir fırsattır. Ülkemizi hedef alan teröristlerin önünden çekildikleri takdirde Türkiye'nin yanında yer aldıklarını anlayacağız. Aksi takdirde kendi bekamız için ne yapmamız gerekirse onu yapmaya devam edeceğiz." diye konuştu.

"2019'a güçlü giriş yapacağız"
"Aralık ayında çok olumlu gelişmeler yaşanmasını bekliyoruz"Ekonomide yaz aylarında maruz kalınan saldırıların olumsuz etkilerini yavaş yavaş sildiklerini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Seçim ikliminin, bu olumlu gidişi gölgelemesine izin vermeyeceğiz. Bazı kesimlerin hala tereddütle yaklaştıklarını, yatırımları ve harcamaları konusunda 'bekle-gör' politikasına devam ettiklerini görüyoruz. Halbuki gün, bekleme değil, tam tersine fırsatları değerlendirme günüdür. Uluslararası yatırımcıların giderek artan ilgisi, ülkemizdeki çevrelere de örnek olmalıdır. Kaynakları atıl tutarak değil, yatırıma, üretime, ihracata, ticarete, istihdama yönelterek değerlendirmek hem en doğru hem de en hayırlı yöntemdir. Aralık ayında bu çerçevede çok olumlu gelişmeler yaşanmasını bekliyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin, -güya en sıkıntılı günlerinde- dünyanın en büyüklerinden olan İstanbul Havalimanı'nın, yine kendi alanında çok değerli bir yatırım STAR Rafinerisinin, TANAP'ın açılışlarını yaparak, TürkAkım Projesini topraklarına çıkartarak, dünya gündeminde en üst sıralarda yer aldığına dikkati çekti.
İhracat ve turizmde yaşanan gelişmelere de dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'deki turist sayısının 40 milyona doğru gittiğini, bunun da rekor olduğunu belirtti.
Erdoğan, "Bunca güzel gelişme ortada iken hala tereddütte kalmak bizim insanımıza yakışmıyor. Aralık ayı ile birlikte yeni bir yatırım ve istihdam seferberliği başlatarak 2019'a güçlü bir giriş yapacağız." ifadesini kullandı.
"Her yere aynı hizmeti götürdük"
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:"Ben İstanbul'a Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum zaman, benden önceki belediyenin aldığı meşhur Ikarus'lar vardı. Bunlarda ne klima vardı ne de temizlik diye bir şey vardı.
Mazot kokusundan, pislikten geçilmezdi. Geldik, ilk işimiz ne oldu biliyor musunuz? O Ikarus'ları yurt dışına sağa sola hibe olarak gönderdik. İnsanıma, milletime bu yakışmazdı. Onları elimizden bir an önce çıkardık ve süratle Mercedes marka otobüsleri İstanbulumuza soktuk. Niye bunu yaptık? Benim vatandaşıma, halkıma yakışan neyse onu yapmak zorundaydık da onun için yaptık. Bu her yerde böyleydi. Afedersiniz, altyapı diye bir şey yoktu. Susuzluk, almış başını gidiyordu. Bütün bunlardan İstanbul'umuzu kurtarırken 'burası Kadıköy'dür, CHP'lidir' demedik, 'burası Beşiktaş'tır, CHP'lidir' demedik. Her yere aynı hizmeti götürdük.
Aslında CHP'nin aday belirleme taktiği dahi belediyecilik konusundaki zavallılığını göstermeye yeterlidir. Özellikle büyükşehirlerde CHP, AK Parti'nin adaylarını açıklamasını bekliyor. Hayırlı olsun. Niçin biliyor musunuz? Ona göre aday açıklayacaklarmış. Elhamdülillah. Çünkü mihenk taşı AK Parti, onun için. Yani bunların kafasında 'bu şehri kim daha iyi yönetir?' diye bir düşünce kesinlikle yok. Bunun yerine AK Parti'nin ve diğer partilerin oylarını alabilecek aday bulma cinliğine kafa yoruyorlar."
