BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

18 Kasım 2018 Pazar

ABD önce terörü desteklemekten vazgeçmeli

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ


Tamer Ashraf
ABD’nin bu terörist başını iade etmemek için ileri sürdüğü gerekçelerin hiçbiri akla ve hukuka uygun değildir. ABD eğer Türkiye ile iyi geçinmek ve gerçek anlamda bir stratejik ortaklık kurmak istiyorsa, ivedilikle bu terör örgütün korumaktan ve kollamaktan vazgeçmelidir.

Kaşıkçı cinayetiyle ilgili hergün yeni bir gelişme yaşanıyor. Türkiye’ye gelen Suudi savcı, cinayeti işleyen ekibin içinde yer alan 5 kişi için idam istedi. Bu önemli bir gelişmedir, ancak olayın üzerindeki perdeyi tamamen kaldırmaya yetmiyor. Cesedin nerede olduğu hala belli değil. Türkiye artık uluslararası bir mesele hale gelen olayın, kararlılıkla üzerine gidiyor. Yargılanmanın Türkiye’de yapılmasını istiyor.

SUUD’DA PRENS ÇOK!


ABD’nin bu kararlılık karşısında Prens Selman’ı korumak ve Suudi Arabistan üzerindeki baskıyı azaltmak için Türkiye’ye FETÖ elebaşı üzerinden havuç uzattığı iddiaları konjonktüre uygun olsa da, akla uymuyor. ABD, Prens Selman’a özel bir önem veriyor, ileriye yönelik planlarını bu isim üzerinden yapıyor olabilir. Ancak, Selman için risk alacağı kanaatinde değilim. Zira, Suudi Arabistan’da bir tane Prens yok. Sayısını bilmediğimiz kadar isim var ve her biri sıranın kendisine gelmesi için her şeye razı durumda. Bu şartlarda Fetullah Gülen’i havuç olarak uzatmanın çok daha başka ve önemli sebepleri olmalıdır.

CİDDİ MESELELERİMİZ VAR


Türkiye’nin ABD’den hayati önemde beklenti ve talepleri var. FETÖ elebaşının iade edilmesi bunlardan bir tanesidir ve son derece haklı ve hukuki sebeplere dayalıdır. ABD’nin bu terörist başını iade etmemek için ileri sürdüğü gerekçelerin hiçbiri akla ve hukuka uygun değildir. Bir ajan papaz için dünyayı ayağa kaldırdılar, ama bütün dünya televizyonlarının canlı yayınladığı bir darbe girişimi ile Türkiye’nin doğrudan varlığına ve birliğine kast eden bir terör örgütünün başı için sudan bahane üretiyorlar. Bu iki yüzlülüğü anlamamız ve kabul etmemiz imkansızdır. ABD ile çözülmesi gereken başka meselelerimiz de var. Hakan Atilla orada hala haksız ve hukuksuz bir şekilde tutukludur. Aynı şekilde Halkbank kararı tamamen kasıtlıdır. Daha önce yapılmış protokole rağmen F-35 savaş uçaklarının teslimi konusunda büyük zorluk çıkarılmaktadır.Menbiç’deki PYD’li teröristlerin temizlenmesi için verilen sözler hala tutulmamıştır.

TÜRKİYE İÇİN AĞIR TEHDİT


ABD ile aramızdaki sorunları alt alta sıralayacak olsak, en başa PKK uzantısı PYD’ye yapılan desteğin sona erdirilmesi, verilen silahların geri alınması yazılır.
ABD’nin terör örgütü PYD’yi kendi elleriyle beslediği, donattığı, eğittiği artık bütün dünyanın bildiği açık bir gerçektir. PYD terör örgütüne Suriye’nin kuzeyinde bir devletçik kurduracak kadar imkan verdiler. Bu durum Türkiye için ağır bir tehdittir. O terör örgütü sınırlarımızda oldukça bize huzur yoktur. Ne görmezden gelebiliriz, ne böyle bir yapının oluşmasına izin verebiliriz. Dolayısı ile ABD eğer Türkiye ile iyi geçinmek ve gerçek anlamda bir stratejik ortaklık kurmak istiyorsa, ivedilikle bu terör örgütün korumaktan ve kollamaktan vazgeçmelidir. Bizim ABD’den öncelikli ve hiçbir şartta vazgeçemeyeceğimiz talebimiz budur. Çeşitli uyarılar yapılmış, defalarca teklif götürülmüştür.

ALTIN KASEDE ZEHİR


ABD’den bu kanlı örgütle yaptığı işbirliğini sonlandıracak ne bir işaret, ne bir söz vardır. Tam tersine PKK ile PYD’nin aynı şey olmadığını söyleyerek, PKK’lı terör başları için sözde ödüller koyarak aklımızla alay ediyor, bu kanlı yapıyı bize hazmettirmeye çabalıyorlar. Şu tesadüfe bakınız ki, tam da bunlar yaşanırken, birileri yeni bir çözüm sürecinden bahsetmektedir. Yeri gelmişken, Sayın Bahçeli’nin bu konudaki uyarısını bir defa daha hatırlatmakta fayda görüyorum: “Türkiye’yi kurnazca ve kurulan tuzaklarla yeni bir çözüm sürecine çekme, yeni bir çözülme fırtınasına sokma arayış ve çabaları varsa, bilinmelidir ki, Türk milleti altın kase içinde servisi yapılan öldürücü zehri asla içmeyecek, bu oyuna kesinlikle gelmeyecektir. Terörle masa kurulmaz, teröristlerle müzakere yapılmaz, aman dileyerek, seri tavizler vererek akan kan durmaz, cinayetler son bulmaz. Geçmişte yaşananlar tecrübedir ve hamd olsun Türkiye badireli günleri atlatmıştır. Terörizmin bitişi konuşmayla olmaz, hainleri yok etmeden milli huzur ve sükûnet gerçekleşemez.”

ABD ATEŞLE OYNUYOR


ABD aklımızla daha fazla alay etmesin. Yapılacak olan bellidir. Türkiye kendi hukukunu da, varlığını ve güvenliğini de her şart altında korumak durumundadır. Kaşıkçı cinayeti Türkiye’de işlenmiştir ve dava da Türkiye’de görülmelidir. Terör başlarına ödül oyunları ile FETÖ tiyatroları ile bizi oyalayıp, sınırımızda bir terör devleti kurdurmaya uğraşılmaktadır. Yine sayın Bahçeli’nin dediği gibi, komşu ülkelerin sınır ve haritalarıyla oynamaya kalkışarak Türkiye’yi kafeslemek için zaman ve zemin yoklamak; bunu da kukla ve maşa örgütler IŞİD, PKK, YPG’yle yapmak vahşettir, kaostur, ateşle oynamaktır. Türkiye müttefiklik hukukuna her türlü olumsuzluğa ve aleyhe gelişmeye rağmen saygı duymuş, riayet göstermiştir. Aynı tutum ve tutarlılığı ABD’den beklemek en tabii hakkımızdır.

Bitip Tükenmediniz!


Ne bereketli toprakmış arkadaş…
Bitip tükenmek bilmiyorlar! İhanet memlekette kol geziyor… Kahpelik meslek olmuş gerine gerine dolaşıyor… Müfteri, sahtekâr, dolandırıcı üreyecek bataklığı bulmuş… Kalleşlik, nankörlük geçer akçe bu toprakta… Bin yıllık kardeşini düşman diye dikmişler karşına efeleniyor…

Ne bereketli toprakmış arkadaş…
Onca nadasa, kara, dona, çapaya, ilaçlamaya rağmen “ayrık otları” bitip tükenmek bilmiyorlar! Allah ile aldatıp “iman pazarlayan” kâfir sürüsü, seni beni cehennemle yargılıyor… Müslümanlık taslayıp ölülerimize küfreden ahlâksızlar, kul hakkından bahsediyor… Mürekkep yerine lağım akan kalemini cüzdanının emrine veren satılmışlar, adam beğenmiyor… Sırtında cüppesi, minberden belediye başkanlığı adaylığını açıklayacak kadar dünyevi zevke dalmış münafıklar adalet ahkâmı kesiyor… Tasması başkasının elinde bazı devşirmeler, milleti laik-dinci tahrikiyle bölmeye uğraşıyor… İlim adamı maskeli utanmazlar, yalan, iftira ve bilim dışı beyanlarıyla milletin beynini yıkamak için çabalıyor…

Ne bereketli toprakmış arkadaş…
İçeriden dışarıdan bitip tükenmediler! Kur’an’ın neresinde varsa, gözlerine kadar kara çarşafa bürüdükleri şarlatanları sokağa saldı, heykel parçalatıyor… Ar damarı çatlamış sözde profesör etiketli meczup Said-i Kürdî’ye övgü düzüp Mustafa Kemal’e çamur atıyor… Muhafazakâr etiketli kadınlar, edepsizce kocalarını bırakıp ona buna eş olmaya hazır olduklarını beyan ediyor… Mübarek dini şeyhine indirgemiş zavallı sürüleri, Allah’ı görecek, Hz. Ali ve Fatıma’yı misafir edecek kadar akıl ve imandan uzak… Mektep bitirememiş sahte tarihçiler, milletin, devletin, millî değerlerin temellerini oyuyor… Türk’ü, Türk milletini, Türkçeyi ikinci plana atmış, Arap sevicisi Osmanlıcılar, özgürce yaşadıkları cumhuriyete iftira yağdırmakta sakınca görmüyor… İnsan hakları, adalet, eşitlik naraları atıp kundaktaki bebelerin hakkını gasp eden siyaset erbabının liyakat ve sadakati kalmamış…

Uyan ey Türk milleti…
Haini, kalleşi, kahpesi bitmeyen bu topraklar senin… Bu bataklığı kurutmak zorundayız… Vicdanın, merhametin, şefkatin, adaletin, hak ve hukukun bu topraklardaki tecellisi biraz daha gecikirse… Dağda donan Mehmetçik haberinin, şarkıcı bilmem kimin dayak yemesinin önüne geçmesi biraz daha gecikirse… Hainle vatanseveri, zalimle mazlumu, şirretle iffetliyi, safsatayla bilimi aynı kefelere koymaktan vazgeçilmesi biraz daha gecikirse… Mensubu olduğun Türklüğün soyu sopu, tarihi ve kültürü, bu topraklardaki kökleri deşifre edilmesi biraz daha gecikirse… Ona buna yaranmak için vazgeçtiğin bu mübarek toprağa vurulmuş Türk mührünü göstermesi biraz daha gecikirse… Demokrasi kılıflı yıkıcıların, özgürlük teranecisi emperyalist iş birlikçilerinin, milleti lime lime doğrayan din simsarlarının işgal ettiği bu bataklığın kurutulması biraz daha gecikirse… İnan düşmanın topla tüfekle yapamadığını yapacaklar… Ne dilin, ne dinin, ne ezanın, ne vatanın, ne bayrağın, ne işin bu bereketli topraklarda olmayacak!

Tehdit büyük, tehlike yakında, durum vahimdir!
Onlar asla bitip tükenmeyecekler… Bir gün ASALA, bir gün DHKP-C, bir gün Ermeni meselesi, bir gün PKK/PYD, bir gün IŞİD, bir gün FETÖ olarak mutlaka göreceksin… İçerideki uzantıları kâh gazeteci, kâh siyasetçi, kâh şeyh, kâh hoca, kâh profesör, kâh iş adamı kılığında… Varsın bitip tükenmesinler… Yılma, yıkılma, vazgeçme, uyan, diri ol, iri ol… Evlatlarına, bayrağına, imanına, Türklüğüne güven… Bunlar mutlaka geldikleri gibi gideceklerdir!


google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html