BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

16 Şubat 2019 Cumartesi

Y-CHP’nin seçim bildirgesi ve Tek çare tek ilaç Milli Ülkü

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ


Tamer Ashraf
24 Haziran’da “özerklik” vaadi bulunan ve Y-CHP’yi “PKK’nın sesi” haline getiren…
İP’çi Topuklu ile Mersin, Adana, İstanbul, Manisa ve Ankara üzerine sıkı pazarlık yapan… 
HDP’yi kanatları altına alan…
İstanbul’da Kürtçü, bölücü, ÖDP’li, HDP’li adayları yerleştiren…
Güneydoğu’da aşiret reisini aday gösteren…

Kemal Kılıçtaroğlu, Ankara Spor Salonu’nda partisinin aday tanıtım toplantısında…

Uzun uzun Erdoğan’ı eleştirdikten sonra “bildirge”yi açıklıyor, tamamı 12 satır!

1 – Halka saygılı kentler  
2 – Hakça paylaşan kentler  
3 – Hesap veren ve şeffaf yönetilen kentler 
4 – Yoksulluğu yenen kentler  
5 – Üreten ve istihdam yaratan kentler 
6 – Yenilikçi ve akıllı kentler 
7 – Ulaşım ve altyapı sorunlarını çözme 
8 – Nefes alan kentler  
9 – Sosyal adaleti sağlayan kentler. Engelliler için yaşanabilir kentler. 
10 – Kültür ve sanatı geliştiren kentler 
11 – Doğa dostu yeşil kentler 
12 – Tüm yurttaşlarımız beraber bir kentte mutlu yaşamak…”

Ve sonunda alışılmış laf:

“Biz size söz veriyoruz.”

Tam bir Y-CHP bildirgesi!
Halkla dalga geçer gibi…

“Hakça paylaşan kentler”de diyor ki Kemal Kılıçtaroğlu: “Rant her kentte vardır. Rantı hakça bölüşüldüğünde sorun yoktur. Rantı yandaşa aktarırsanız orada sorun vardır.”

Halkın vergileri ile icraat yapan belediye nasıl bir “rant” paylaşacak?
İSKİ skandalı, Ataşehir, Beşiktaş ve Şişli Belediyelerindeki yolsuzluklar mı kıstası acaba?
Yoksa tutuklu Karaaslan skandalının arka cephesi mi?

CHP’li Meclis üyelerinin kendisinden tehditle rüşvet aldığını itiraf eden Çankaya eski Belediye Başkanı’nın “yamyam dediği partilileri, “Bugün ne götürürüm” derdi içinde olmakla suçlaması” mı?

Sonra da “Hesap veren ve şeffaf yönetilen kentler” hangisi hesap vermiş bugüne kadar?
Kalkıp “yoksulluğu yenmek”ten bahsediyor. Mesela yönettikleri İzmir, bildiğin hormonlu köy! Sahiller gökdelen, arkalar gecekondu! “Kentsel dönüşüm” hiç uğramıyor nedense? Ama Balçova, boydan boya AVM! Bolca Kültür Merkezi…

Efendim belediyelerde asgari ücret 2.200 liraymış! Aylarca ödeyemediğin maaş!

Her metro çukurunda dilenen insanlar…

Hangi CHP’li belediye, kendi yandaşı dışında personel almış? İstihdama nasıl katkı koymuş, bir açıklasalar?
CHP’li belediyelerin klasik üretim merkezi, kadınların alınteri el işlerini sergilediği standlardır, var mı itirazı olan?

Köylerdeki kooperatiflerden aldığı ve her ay “rant” elde edilen çiçek dikiminden başka ne üretir Y-CHP’li belediyeler?
Konak otoban gişelerinden sonra Menemen çıkışına kadar İzmir’de gözle görülen gecekondular mı, trafik karmaşası mı üretim ve şehircilik?

MHP’li Aliağa Belediyesi’ni bir mercek altına alın bakalım, ne göreceksiniz?

Her ters rüzgârda kokan İzmir mi akıllı kent dediğiniz?

Eskişehir’de Hoca’nın Posuk Çayı kıyısındaki yaratıcılık dışında nerede Y-CHP’li “Yenilikçi ve akıllı kent” var?

“Yaşanabilir kent” dediğinize bir örnek verseniz Bay Kemal?

Sizin tek hedefiniz İstanbul’u ve Erdoğan’ı düşürmek!

Gerisi “rejim kaosu”, gerisi “beka belası” değil mi?

Teknoloji, ulaşım ve altyapıda sınıfta kalmış bir Y-CHP var mı, yok mu?

Arslan sosyal demokratların “sosyal adalet” lafına çok gülüyorum…

“Elitlerin partisi”nde bir tek “sosyal adalet örneği” gösterseler alkışlayacağım!

“Kültür” dediğinizi Edirne’de gördük, başkanınız kendini Bizans şehrinin belediye başkanı sanıyordu! Gerisi “Alevi, Roman, Ermeni istismarı”…
Siz daha “Atatürk milliyetçiliğinin, 15 Temmuz’un, istiklâl ve millî mutluluğun” farkında değilsiniz…

Her zamanki “soyut, fındık kabuğunu doldurmayacak” maddeler…
Kalkmış, “Türkiye’nin sorunlarına çözüm bulmak istiyorlarsa CHP’nin kadrolarına başvurun” diyor! Maşşallah!

Bilindik halksız, cumhuriyetsiz, ilim ve millî bilinçsiz Y-CHP lafları!

Tek çare tek ilaç Milli Ülkü


Ülkü uğrunda gönüller delidir/ Kişiler ülkü için ölmelidir” der, Ziya Gökalp. 

Ülkü kavramını çok net ve sert bir şekilde bize açıklamıştır. Türk kavminin hem de dünya üzerindeki diğer kavimlerin bir hedefi, bir amacı, ulaşmak istediği bir durağı vardır. Bu durak ülkü olarak adlandırılır. 

Ülkü, insan kafasının içinde elde edilmesi, varılması en mükemmel, en güzel, kendisini mutlu edecek hedeflerin tasarlanması, bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için arzu gösterilmesi ve çalışılması anlamını taşır. Başbuğumuz: ”Türk birliği ülküsü, yeryüzündeki bütün Türklerin bir millet ve bir devlet halinde, bir bayrak altında toplanması ülküsüdür” diyerek Türk ülküsünün tanımını en güzel ve en anlaşılır biçimde yapmıştır.

Türk ülküsü birçok düşünürümüzü, yazarımızı, yol başçımızı etkilediği gibi ülkücü camianın en önemli fikir adamlarından Hüseyin Nihâl Atsız’ı da etkilemiştir ve Atsız, Türk ülküsü hakkında şunları demektedir: “Bir ülkünün çerçevesinde toplanmak ve onun için ölümü bile göze alarak savaşmak ne güzel şeydir!

İnsanlar, ancak ülkü ile hayvanlardan ayrılabiliyorlar. Millî bir ülkü olmadıktan sonra, insanın hayvandan ne farkı kalır? Hayvan, ölümden ve ızdıraptan kaçar, kuvvetliden korkar. Ölümden korkmayan, ızdıraptan kaçmayan, kuvvetli ile savaşı göze alan yaratık ancak ülkücü insandır.”

Türk ülküsü mefkûresi söz konusu olduğunda akla gelen diğer bir diğer önemli isim de Ömer Seyfettin’dir. “Milliyet, din ve dil birliği olan insan topluluğunun adıdır. Türkiye’de, İran’da, Afganistan’da, Türkistan’da, Buhara’da, Kaşgar’da, Çin’de, Mançurya’da, Kafkasya’da, Kırım’da, Rusya’da ne kadar Türkçe konuşan Müslüman varsa Türk’tür, bizim milletimizdendir. 

Ve onların oturdukları yerlerin hepsine birden Turan denilir ki, Türk yurdu manasındadır…” diyerek, Türk ülküsü ve Türk birliği kavramına İslamî pencereden bakmıştır. Ülkü, insanın kalbini aydınlatan ışık, bir güneş ve insanlara yönünü tayin etmesini sağlayan bir pusuladır.

Ülkü, toplulukların yaratıcı kuvvetidir. Bugün Türk milliyetçilerinin en güçlü silahıdır, Türk ülküsüdür. Türk ülküsü, Türk büyüklüğü ve Türk kudreti isteği ve inancıdır. Milli ülkü, insanları sürükleyen, güçlendiren ve asilleştiren, uğrunda çarpışılan bir duygu ve düşüncedir. 

Türk ülküsü, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından benimsenmiş, Nihal Atsız ile öne çıkmış, Başbuğ Türkeş’in ilkesi olarak doktrininde yer almıştır. Türkçülüğün, Türk milliyetçiliğinin adı olduğunu, Türkçülüğün de Türk sevgisi ve taraftarlığı demek olduğunu, başka milletlerin Türk taraftarlığının ve Türk sevgisinin bu kelime ile ifade olunmayacağını, zaten başka milletlerin Türk’ü sevmesi de gerçekten bir sevgiye değil, geçici bir nezakete, çıkara, siyasi zaruretlere işaret olduğunu ve Türk’ü, gerçek olarak, Türk’ten başkası sevemeyeceğini bilmeliyiz. Bundan dolayıdır ki, tek çare tek ilaç olarak nitelendirilen mefkûre, Türk ülküsüdür.

Peki Türk milleti için tasarlanan ülkü nedir, Türk milletinin hedefi ne olmalıdır? Türk milletinin ahlakta, maneviyatta, insanlık duygularında en yüksek seviyede bulunması, yaşaması ve ilimde, teknikte dünyanın en ilerlemiş milleti haline gelmesi ve ekonomik açıdan kalkınmış, refah bir toplum haline gelmesidir. Türk milletini en kısa yoldan, en kısa zamanda modern uygarlığın en üst seviyesine çıkarmak, mutlu, müreffeh hale getirmek; bağımsız, özgür, kendi haklarına sahip bir hayata kavuşturmaktır. Türk milletinin haklarını her zaman dünyaya tanıtabilmesi, dünyaya duyurabilmesi düşüncesidir.

Ülkücünün üzerine düşen, Atamız Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in belirttiği gibi, Türk milletini muasır medeniyetlerin de üzerine taşımak, maneviyatını asla kaybetmemek, tarihini ve buna bağlı olarak özünü bilmek, her daim ileride olmak, fikren, zihnen aydın, erdemli bir insan olmaktır. Atatürk’ün manevi mirası akıl ve bilim eşliğinde, hedefimiz çağdaş bir medeniyet mertebesidir. Kısaca ülkümüz; “yükselmek, ileri gitmektir.” Bu yüzden sorumluluğu ağır ve ehemmiyetlidir.


“Bu toprak için, bu bayrak için, ölelim.. Fakat bilelim.” Yüksek ahlaklı, yüksek ülkülerle dolu yiğit nesiller yetişmesi dileğiyle…



google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html