BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

12 Şubat 2019 Salı

Zillet vatandaşın sofrasına el uzattı

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ

Patlıcan, biber, soğan fiyatlarındaki anormal artışların makul ve mantıklı bir sebebi yoktur. Vatandaşın doğrudan sofrası hedef alınmaktadır. Bir olağanüstülük ve ümitsizlik oluşturulmak için her yol deneniyor.
Her şeyin yolunda gitmesi, bir olağanüstülük yaşanmaması durumunda, 31 Mart seçimlerinden Cumhur ittifakının büyük bir zaferle çıkması kesindir.
 Yapılan ölçümler de bunu gösteriyor, meydanlar da bunu söylüyor, siyasi nabız da buna işaret ediyor. Akıl ve izan sahibi herkesin gördüğü bu gerçek, özellikle zillette büyük bir panik oluşturmuştur. Daha doğrusu zaten var olan paniği daha da arttırmıştır. Olağan şartlarda bir başarı yakalamalarının imkansızlığı, zilleti yeni olağanüstülükler aramaya zorluyor ki, tehlike de tam buradadır.

ZİLLETTE İSYAN

Zilletin lokomotifi CHP’dir. Kalbini HDP, ayaklarını İP oluşturuyor. PKK ve FETÖ bu yapının yolunu ve yönünü belirliyor. Bu yolun sonu karanlıktır, çıkmazdır ve ihanettir. Artık bu gerçeği zilletin içindeki vicdan sahibi insanlar da görmeye başlamışlardır. 

Hem CHP, hem İP kanadında büyük sarsıntılar, itirazlar, isyanlar ve kopmalar yaşanmaktadır. Her iki partide de genel başkanlar hedeftedir. İP’in siyaseten zaten uzatmaları oynadığını başta medya olmak üzere, toplumun bütün kesimleri görmüş ve kabullenmiştir. Onun için itirazlar, istifalar sıradanlaşmıştır ve çok ses getirmiyor. MHP’yi tellere asmak, tarihsel hüviyetini yok etmek, ahlaki ve fikri omurgasını kırmak, Ülkücüyü ülküsünden ayırmak için yapılan operasyonunun figüranı olan İP, tarihe siyasi kundakçılığın numunesi olarak şimdiden geçmiştir.

KILIÇDAROĞLU’NUN SON ŞANSI

CHP’nin durumu İP’ten farklı değildir. Tek fark, CHP’nin sosyolojik olarak daha geniş bir yelpazeyi kaplıyor olması ve siyaset eskiliğinin sağladığı avantajları kullanmasıdır. Ancak, bu durum CHP’nin ciddi bir beka sorunu haline geldiği gerçeğini değiştirmiyor. Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu, kelimenin tam anlamıyla raydan çıkmış durumdadır. 

Bir taraftan koltuğunu koruma planları yapıyor, diğer taraftan kendisini genel başkan yapanlara olan borcunu, oturduğu koltuğun diyetini ödemeye ve zillete daha fazla gömülmeye uğraşıyor. 31 Mart’ın son şansı olduğunun farkında. Artık gizleyecek, arkadan dolanacak zaman kalmadı. Doğrudan, varlık sebebinin gereğini yerine getiriyor. Koskoca partide sanki başka hiç kimse kalmamış gibi, ne kadar sicili bozuk, bölücü ve yıkıcı unsurların devamı veya adamı olan isim varsa hepsini aday yaptı. PKK’lısından Marksistine, darbeci zalimlerin uzantılarından FETÖ bozuntularına kadar hepsini aday listelerine yerleştirdi. Bu hazin durum, kendi partisinde bile büyük bir isyan çıkardı. Anlaşılan giderayak, “ne kadar zillet, ne kadar ihanet başarabilirsem kardır” diyor.

OLAĞANÜSTÜLÜK ARIYORLAR

Zilleti oluşturanların bu kadar ileri gitmesi, bir başka tehlikeyi daha beraberinde getiriyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nu genel başkan yapan, İP’i siyaset sahnesine sürenler, elbette boş durmayacaklardır. Özellikle yeni olağanüstülükler oluşturmak için her yolun deneneceği bellidir. 
İçişleri Bakanı bomba yüklü bir araç ele geçirdiklerini açıklamıştır. Bu durum, terörü yeniden tırmandırmayı deneyeceklerini, yeni kalleşliklere, kahpeliklere yönelebileceklerini ve buna meydan vermemek için çok dikkatli olmak gerektiğini gösteriyor. Diğer taraftan yalan, iftira, karalama, fitne çıkarma gayretlerini hiç eksik etmeyeceklerdir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun her konuşmasında, her icraatında bunun vahim örneklerine şahit oluyoruz. HDP’yi yedeğine alıp, Tunç Soyer’i aday yapıyor. Diğer taraftan da milliyetçilik maskesi takıp MHP’ye laf söylüyor. Böyle bir riyakarlık, böyle bir aymazlık siyaset tarihinde görülmemiştir.


SOFRAYA EL UZATTILAR

Ekonomi üzerinden bir siyaset mühendisliği hazırlandığını aylar önce yazmıştık. Özellikle yerel seçimler öncesinde bunu yeniden deneyecekleri ve çeşitlendirecekleri anlaşılıyor. Vatandaşın doğrudan sofrası hedef alınmaktadır. Patlıcan, biber, soğan fiyatlarındaki anormal artışların makul ve mantıklı bir sebebi yoktur. 

Bu anormalliklerin düzeltilmesi için alınan tedbirleri boşa çıkarmak için çok sistemli bir çaba gösterildiğini hayretle izliyoruz. Bir kriz varmış ve geçim sıkıntısı başgöstermiş gibi bir algı oluşturulmak isteniyor. “Patlıcan ve kuru soğan” edebiyatı ile vatandaşta bir ümitsizlik oluşturulmak için her yol deneniyor. Bu oyunun da mutlaka bozulması gerekiyor. Nitekim, gayet yerinde tedbirler alınmış ve kasıtlı biçimde tırmandırılan fiyatları kırmak için geçilmiştir.

BELEDİYE BELAYA TESLİM EDİLEMEZ

Cumhur ittifakı bu ülkenin tek çıkış yolu, bu milletin son ümididir. Zillete belediye vermek, o yöreyi belaya teslim etmektir. Belirsizliğe, kriz ve kosa kapı aralamaktır. Kendisi bizzat beka sorunu olanların “beka sorunu yok” demeleri gayet normaldir. Ancak, bu ortadaki tehlikeyi ortadan kaldırmadığı gibi, daha da derinleştirmektedir. 31 Mart seçimleri bu yüzden önemlidir, hatta hayatidir. Ülkesiyle barışık, milletiyle bütünleşmiş, vatanıyla, bayrağıyla gurur duyan hiç kimse zillete rıza gösteremez.

PKK’NIN BEKÇİSİ GENE SALDIRDI

Kılıçdaroğlu, birkaç gün önce haddini çok aşan bir beyanda bulunmuş ve hak ettiği cevabı almıştı. Ama belli ki, bunların ar damarı çatlamış. Utanma nedir bilmiyorlar.
Zillet, çaresizlik içinde oraya buraya saldırmakla kalmıyor, diğer taraftan da doğrudan vatandaşın sofrasını istismar etmeye ve bir zihin bulanıklığı oluşturmaya uğraşıyor. Önce felaket senaryoları yazıyor, uzun uzun bunu anlatıyorlar, sonra da bu düzmece üzerinden vatandaşa güya ümit vermeye çabalıyor. İP’in bıraktığı yerden CHP, onun ardından HDP devam ediyor. Ülke batıyormuş, bunlar gelip kurtaracaklarmış.

İP’İN IĞDIR TİYATROSU

İP ve HDP’yi ciddiye almak dahi gereksizdir. Kaldı ki, onların derdi daha çok yaptıkları kirli ittifakı gizleyebilmektir. İP’in başı ve sözcüleri HDP’nin neden İstanbul, Adana ve İzmir’de aday çıkarmadığını ve buralarda kimi ve neyin karşılığında destekleyeceğini anlatmak yerine, sahte bir Iğdır masalıyla vatandaşı uyutmaya çabalıyorlar. Ankara, İzmir ve Adana’da HDP ile işbirliği yapacaksınız, Iğdır’la da bu kirin üzerini örteceksiniz. Bu tiyatroyu da bu millet fark etmeyecek öyle mi? Iğdır’da adayınızı çekmenizin sebebi sakın HDP adayına gizli destek vermek için olmasın?Uzatmaları oynayan İP’in HDP’ye sarılması varlık sebebine son derece uygundur.

AKIL TUTULMASI

Bizi asıl hayrete düşüren, CHP’nin kendi siciline bakmadan ve aldığı acı derslere rağmen, hala MHP’ye laf söyleyebilmesidir. Kemal Kılıçdaroğlu başında bulunduğu partiyi, içeride ve dışarıda bu ülke ve milletle meselesi olan herkesin ümit kapısı haline getirmiştir. CHP, milli güvenlik sorunu olmanın ötesine geçmiş ve ciddi bir beka tehdidine dönüşmüştür. Kılıçdaroğlu’nun bu perişan hale bakmadan Cumhur ittifakına söz söylemesi, özellikle de vatandaşın sorunlarını yalnızca kendilerinin çözeceğini iddia etmesi, bir akıl tutulmasıdır. Mustafa Kemal Atatürk sonrasında CHP bu ülkenin hangi meselesine derman olmuştur ki, şimdi olsun? Özellikle çok partili dönemde bu millet hiçbir zaman CHP’ye güvenip iktidar vermemiştir. Koalisyon ortağı oldukları her dönemde de Türkiye istisnasız her alanda dibi görmüştür. Hiç uzağa gitmeden CHP’nin yönetimindeki belediyelere bakmak yeterlidir.

CHP’YE İNANMAK İNTİHARDIR

Yaşadığımız şehir Ankara’da en az hizmet alan, en çok sorun olan, en bakımsız, en verimsiz yerler ne yazık ki, CHP belediyelerini olduğu bölgelerdir. Bu durum Türkiye’nin her yerinde aynıdır. Çok daha tehlikeli olan taraf ise CHP’nin HDP uzantısı haline gelmesi ve PKK unsurlarının bu belediyelere yerleşmesidir. Yetersizliği, çapsızlığı, beceriksizliği bir yere kadar anlarız da, ihaneti ne anlarız, ne kabul ederiz. Nitekim, CHP’li belediye başkanının olduğu her yerde, mutlaka böyle bir tehlike oluşmaktadır. HDP ortaklığına bağlı olarak, bundan sonra bu tehlike çok daha büyüyecektir. CHP’ye güvenip de belediye teslim etmek, özellikle de ülke teslim etmek, kelimenin tam anlamıyla intihardır.

NE KAFALARI ALIYOR, NE YÜZLERİ KIZARIYOR

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, yalan, dolan ve pişkinliği eklediler sicillerine. Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhur ittifakı karşısındaki yetersizliğinin verdiği kızgınlıkla, MHP’ye ve özellikle sayın Devlet Bahçeli’ye yönelik akıl almaz saldırılarını yoğunlaştırdı. Daha birkaç gün önce haddini çok aşan bir beyanda bulunmuş ve hak ettiği cevabı almıştı. Ama belli ki, bunların ar damarı çatlamış. Utanma nedir bilmiyorlar. Ne mahkeme kararları, ne verilen dersler, ne yalanlarını ifşa etmek, ne iftiralarını yüzlerine vurmak fayda etmiyor. Ne kafaları alıyor, ne yüzleri kızarıyor. Ortada Sakarya’daki Silah Fabrikası’nın satışı diye bir şey yok. Bunu devletin en yetkili makamları söylüyor ve yapılanın satış değil özelleştirme işlemi olduğu anlatılıyor. Ama Kılıçdaroğlu bu yalanı söylemeye devam ediyor. Bunu söylemekle de kalmıyor, yine haddini ve sınırlarını çok aşıyor.

İHANET SELİNİN ÖNÜNDE SÜRÜKLENENLER

MHP bekçilik yapıyormuş. Bay Kılıçdaroğlu, daha birkaç gün önce, sayın Bahçeli çok açık ve net ifadelerle, “Vatansa konu, evet bekçiyiz. Milletse konu evet bekçiyiz. Türklük ve milli bekaysa konu evet bin defa bekçiliğe tamam deriz” demedi mi? Bekçilik, meselesi halloldu da sizden, “Peki sizler nerenin kuyruğu, nerenin kuytusu, nerenin kuvvesi, nerelerin seli önünde sürüklenen kütüğüsünüz?” sorusuna bir cevap duyamadık. Sizin bu soruları duymazdan gelseniz de, biz FETÖ’nün piyonu, PKK’nın kuyruğu, PYD’nin kuvvesi, YPG’nin kuytusu olduğunuzu çok iyi biliyoruz. Bunların hepsi ispatlı şahitlidir. Beyanlar, buluşmalar, görüşmeler, paslaşmalar Türk milletinin gözle önünde gerçekleşmiştir. Hepsini tek tek sıralamak mümkündür. CHP gibi bir partiyi ihanet selinin önünde sürüklenen bir kütük durumuna düşürmüş olmakla tarihe geçtiniz.

KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK

Bu hazin durum, aynı zamanda 31 Mart seçimlerinin ne kadar önemli olduğunu da kanıtlıyor. Türkiye, bir dönüm noktasındadır. Cumhur ittifakı Türk milletinin ümidi, vatanımızın geleceğidir. Bu kararlı ve onurlu duruşun aziz milletimizde karşılık bulması, vatan-millet düşmanlarını, zillet baronlarını ve PKK bekçilerini çok rahatsız etmekte ve çaresiz bırakmaktadır. Ancak, yine sayın Bahçeli’nin belirttiği gibi, korkunun ecele faydası yoktur. Cumhur İttifakı 31 Mart’ta zilleti yere serecek, tarihi yenilgisini tattıracaktır. CHP-HDP-İP’ten oluşan derme çatma nifak çatısı milli iradenin rüzgarıyla kurumuş yaprak misali savrulup gidecektir.
Kaynak:Orhan Karataş/Türkgün Gazetesi


google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html