AKP 2002 seçimlerinde: "% 34,42" oy oranıyla 365, 2007 seçimlerinde: "% 46,58" oy alarak 341, 2011seçimlerinde "% 49,85"'le 327 milletvekilliği kazandı. Barış Süreci, Gezi tertibi, PKK hendeği, Asayiş timi, MİT TIR'ları, DEAŞ etiketi, Kobani kundakçıları, Rus uçağı derken… 2015'teki 7 Haziran seçimlerinde "fındık kurdu" Davutoğlu "% 40,9"la 258 Milletvekili çıkardı. AKP iktidardan düşmüştü... Ama "düşmekten düşmeye" fark vardı!
KAFAYA OYNAYARAK ÜLKEYİ BÖLME STRATEJİSİ!
Dönemin Başbakanı ve Bakanları, rüşvet, suiistimal, görevini
ihmal ve devlet imkânlarını kötüye kullanmaktan, El Kaide'ye silah transferine
varıncaya kadar pek çok suçlamayla karşı karşıya kalabilir ve Sırp Miloseviç
gibi savaş suçlusu olarak yargılanabilirdi!
ABD, İngiltere, İsrail üçlüsünün "Kürdistan'ı
kurabilmek" için Türkiye'nin kafa bölgesinde bu büyüklükte bir travmaya
ihtiyaçları vardı.
Sudan'da "kafaya oynayarak ülkeyi bölme"
stratejisi başarılı olmuştu.
Aslında Irak ve Libya'da da aynı şeyler yaşanmıştı. Bu
işlerin kod adı "bahar"dı!..
Gül'ü, Arınç'ı ve bütün ılımlı dostlarını atlayıp da
Erdoğan'a yönelen bu düşürme operasyonu, cemaatin işine pek benzemiyordu.
Müslüman Müslüman'a bunu yapmazdı! Ortada bir "gâvur
kokusu" vardı.
El Beşir'i radikal İslamcılık üzerinden vurarak Sudan'ı
ikiye bölen ABD, şimdi Türkiye'yi de Erdoğan'ın "derin" Ortadoğu
politikasından dolayı "Kürdistan"la cezalandırmak istiyordu.
Yani Erdoğan'ı düşürmek isteyenlerin asıl hedefi
"vatan"dı!..
CUMHUR İTTİFAKINA GİDEN SÜREÇ…
"% 40,9"la alınan "258 Milletvekilliği"
Erdoğan'ı ve ailesini ipe götürecek bir sonuçtu.
Yenilginin sebepleri arandı, politikadaki zaafın sebepleri
sorgulandı. Saha tarandı, FETÖ'cü ekipler devlete çalışmıyordu.
Uçaklar havalandı, Kandil vuruldu, hendekler kapatıldı Sur,
Cizre, Şırnak, Silopi, Nusaybin PKK'dan geri alındı.
2015 - 1 Kasım seçimlerinde: "% 49,5" oy oranıyla
317 milletvekilliği kazanan AKP, mecliste salt çoğunluğu fazlasıyla sağladı.
AKP, yine "tek başına iktidar" olarak yoluna devam
ediyordu ama bir kez altı oyulmuştu. Yargıda, Poliste, MİT'te kime güveneceğini
bilemiyordu.
İşte tam bu sırada 15 Temmuz "darbe girişimi"
oldu.
15 Temmuz 2016 tarihi, ABD'nin kurşun askeri olan FETÖ'nün
kader anıydı. "Darbe oldu-olmadı!.. Darbe erken tetiklendi; hedef unsur
yanıltıldı…"
Her ne olduysa oldu!..
Olay, akıl almaz, hatta inanılmaz ve büyük bir olaydı.
Asker kellesi almaya hevesli psikopatlar, varoşlardan
"kafa çıkarmaya" başlamıştı.
Eski Marksistler, Sol liberaller, açıktan devleti hedef
alıyor, "kafaya" oynayanlar düşman ajanlığını meşrulaştırıyordu.
Ortaya çıkan boşluğu doldurmak için "Avrasya'cılar"
pusuda bekliyordu!
Artık bu doludizgin giden atın dizginlerini tutmanın zamanı
gelmiş de geçiyordu!
Yenikapı ruhu, böyle doğdu.
Anayasa değişikliği bu şartlarda yapıldı.
Seçimler bu yüzden erkene alındı.
Cumhur İttifakı böyle kuruldu.
Hepsinin altında da Bilge Lider Devlet Bahçeli'nin imzası
vardı.
ŞİMDİ GELELİM 24 HAZİRAN'A…
AKP bu seçimde
"% 41,85" oy oranıyla 7 Haziran 2015'teki "kabus
seçim"den sadece bir puan fazla aldı ve 295 milletvekiliyle mecliste salt
çoğunluğu yine alamadı.
Bu "295" rakamının, 550 üyeli eski meclisteki
sayısal karşılığı "269"du.
Yani AKP açısından durumun 7 Haziran akşamından pek de farkı
yoktu.
Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan o kuşatılmışlığın,
"Saddamlaştırılma" kaygısının, yüce divan korkusunun etkisiyle
2015'te yaptığı gibi neden bir "yeniden seçim" çağrısı yapmadı?..
Çünkü tam da bizim 28 Kasım 2016 tarihli yazımızda "Ya
İntikam Ya Düşmanlık" başlığı altında:
"AKP için 'devr-i sabıka karşı' önlem teşkil edecek
'koalisyonlu' bir geçiş döneminden sonra iktidarı MHP'ye bırakmak, ani bir
düşüşe nazaran şayan-ı tercih olacaktır."
Cümlesiyle ifade etmeye çalıştığımız gibi bir destek,
sığınma ve "yumuşak geçiş" fırsatı bulmuştu.
Erdoğan'ın birinci hedefi AKP'deki postunu FETÖ'ye
kaptırmamak, ikinci hedefi de FETÖ'nün intikamına vasıta olacak CHP-İP-SP-HDP
koalisyonuna karşı güvenilir bir destek bulmaktı.
Çünkü "zeval" halinde Erdoğanların bazı
bakanların, bürokratların ve iş adamlarının can ve mal güvenliği ortadan
kalkıyordu.
2002'den beri emanet alınmış iktidarı, ümmetin abisi hatta
"Osmanlısı" olmaya doğru kat ettiği için "acayip işler"
yapan Erdoğan'ın böyle bir yumuşak geçişe, üzerindeki "yargılanma"
korkusunu izale etmeye ihtiyacı vardı.
İşte "Devlet Baba" da zaten bunu yapıyordu!
Aksi takdirde elindeki 15 yıllık "kamu kudreti"ne,
15 Temmuz'da "sokak asabiyetini" de ekleyen Erdoğan, ülkenin "1
Numaralı" koltuğuna "zamkla olmazsa tankla" yapışırdı!
Milletin MHP'ye verdiği "denge ve denetleme" görevine
bu yüzden ihtiyaç vardı.
Bilge lideri anlamak için iyi gören bir çift gözle, tabii
bir de "düşünen kafa" lazımdı!..