Suriye sınırını terör unsurlarından temizlemek için askeri gücünü sınır ötesi operasyonlarla sahaya süren Türkiye, kritik ve başarılı adımlarıyla teröristlerle ittifak kuran ABD’nin Münbiç hesaplarını altüst etti.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarıyla birlikte güneyde
Suriye sınırı boyunca uzanan terör kantonlarının belini kıran Türkiye’nin
hamlesi bölgedeki küresel güçlerin kendine çeki düzen vermek zorunda bıraktı.
Zira PKK’lı teröristlerle gözü kapalı ittifak kuran ABD ile örgüte zaman zaman
havadan destek veren Rusya güvenlik tehdidiyle burun buruna getirdikleri
Türkiye’nin eskide olduğu gibi yaşadığı olumsuzluklar karşısında artık pasif
kalmayacağını gördü. Münbiç’te teröristlerle birlikte karargâh kuran ABD başta
Türkiye’nin bölgeye müdahalesine yanaşmasa da üst üste kazanılan askeri
operasyonlar karşısında uzlaşmak zorunda kaldı.
ÖRGÜTÜN SABOTAJ ÇABASI
Bu uzlaşma sonrası Mehmetçik 18 Haziran sabahı Avn Dedet
bölgesinden Münbiç’e girdi. Şehirdeki aşiretlerin seviçle karşıladığı Türk
askerinin bölgede konuşlanmasından saatler önce PKK unsurları buradan
gönderildi. Giderayak bölgede devriye gezmeye başlayan Mehmetçik’i protesto
etmeleri yönündeki baskılarına ise aşiretler kulak asmadı. Bu da gittiği
bölgeye barış ve huzur götüren askerimize olan itimadın ne kadar yüksek
olduğunu gösteriyor. Zaten bölgeden gelen haberler ilk devriye görevi için Avn
Dedet bölgesinden Munbiç’e giren Türk askeri konvoyu büyük sevgi gösterileri eşliğinde
karşılandığını duyurdu.
PLANLARI SUYA DÜŞTÜ
Böyle bir ortamda PKK’nın Suriye sivil yapılanması mevcut
tabloda ortaya çıkan Afrin, Tel Rıfat, Münbiç ve Kandil’deki Türkiye’nin
kazanımlarını vakit kaybetmeden ABD, Rusya ve Avrupa ülkelerinin yeni bir
ihaneti olarak nitelendirdi. Türkiye’nin hamlesi sonucu Batı ile kurduğu şer
ittifakının akamete uğramasından rahatsızlık duyan PKK unsurları boş durmadı
tabi. Örgüt Aynel Arap, Kamışlı ve Resul Ayn bölgelerine yönlendirdiği
provokatörleri üzerinden sokakları hareketlendirerek süreci bir kez daha sabote
etmeye çalıştıysa da başarılı olamadı. Çünkü burada da Münbiç halkı baskı ve
zulmünden bıktığı teröristlere karşı net tavrını değiştirmedi.
ABD’NİN "ÜÇ KÂĞIT" STRATEJİSİ
Münbiç uzlaşmasıyla geri adım atmak zorunda kalan ABD, bir
yandan Türkiye'yi teskin etmeye çalışırken diğer yandan her fırsatta kol kanat
gerdiği PKK’yı elde tutmak için perde gerisinde türlü manevralar yaptı.
Özellikle Türkiye’nin Kandil’e düzenlediği hava destekli kara harekâtında sonuç
vermeye başlayınca ABD, kirli piyonlarının yeni terör merkezi olarak
nitelendirilen Sincar’a sevkiyata geçti. Hatta iddialara göre Mehmetçik’in operasyonlarının
devam etmesi durumunda sınırın İran tarafında saklanan terör elebaşlarının
Sincar ve Suriye’ye götürülmesi noktasında ABD bir dizi hazırlık yapıyor.
ABD’nin bölgedeki ayak oyunları bu kadarla sınırlı değil. Çünkü süreci sabote
etmeye dönük bir başka adımı ABD, kendisine bağlı hareket eden PKK’lıları
doldurduğu sözde yerel meclis üzerinden kollamaya çalışarak Münbiç’te sözde
Yerel Meclis’in faaliyetlerine devam edeceği yönünde açıklamalarda bulundu.
Ancak PKK’nın askeri ve siyasi tüm unsurlarının bölgeyi terk etmesi dışında
hiçbir seçeneğin kabul edilmeyeceği duyurusunu yineleyen Türkiye bu oyunda
gelmedi.
ABD UZLAŞMAK ZORUNDA KALDI
Perde gerisinde yaşananlar ABD’nin terörle kurduğu kirli
işbirliğinden vazgeçmeyeceğini gösterse de Türkiye’nin teröre karşı aldığı
haklı ve kararlı tavrın bölgedeki huzur ve barışın teminatı olduğu gerçeği bir
kez daha gözler önüne serildi. Ancak bundan daha da önemlisi Türkiye özellikle
15 Temmuz darbe girişimi sonrası teröre karşı gösterdiği bu net duruşuyla
ABD’yi geri adım atmaya mecbur bıraktı. Dahası yedi yıllık iç savaş sürecinde
ABD ilk kez Türkiye ile bir konuda uzlaşabildi. Sürecin başından bu yana her
seferinde Türkiye’yi aldatarak saf dışı bırakma çabası içinde olan ABD bu kez
bunu yapamadı. Bölgedeki müttefiki terör örgütü PKK/PYD’nin temizlenmesine
müsaade etmek zorunda kaldı. İki tarafın belirlediği yol haritası doğrultusunda
ABD ve Türkiye’nin askeri güçlerinin ortaklaşa kontrol altına alacağı bölgenin
güvenliği sağlanmış olacak. Uzmanlara göre Türkiye için bu bir ara yol. Çünkü
Türkiye daha ilk günden bu yana bölgede ne Amerikan güçlerinin ne PYD/PKKunsurlarını istiyor. Hatta Türkiye her iki tarafa ait unsurların Münbiç’e
girmesine son derece sert bir şekilde karşı çıkıyor. Öyle ki Türkiye,
PYD/PKK’lı unsurların Fırat’ın doğusuna geçişini her zaman en öncelikli
tehditlerden biri olarak görüyor ve her şartta bunu engellemenin çabasını gösteriyor.
Hal böyleyken terör örgütü DAEŞ’i bahane eden ABD bir başka terör örgütü olan
PYD/ PKK’nin Münbiç’e geçişini bir oldubittiye getirmişti. Bu durum iki ülke
arasındaki ilişkileri en gergin seviyeye taşırken Türkiye’nin üst üste
gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları, ABD’yi tabir yerinde
ise şah mat etti. Türkiye bu hamlesiyle ABD’nin ve müttefiki terör örgütlerinin
Fırat’ın doğusunda gayri meşru kantonlarını birleştirme planını yerle bir etti.
Ortada birleştirilecek kanton kalmadığı gibi terör örgütü PKK/PYD’nin önünde
Fırat’ın doğusunda ilerleyecek yol da kalmadı.
SÜRECİ NELER BEKLİYOR?
Türkiye teröre karşı koyduğu kırmızı çizgilerini vurgulamaya
devam ederken sadece savunma amaçlı değil terör örgütü PYD/ PKK’nın bölgedeki
etkinliğini bütünüyle ortadan kaldırmaya yönelik adımlar atabilir. Hali hazırda
savunma hattını kuran Türkiye, teröristlerin Batı’ya doğru ilerlemesinin önünü
tamamen kesti. Gün gelip Münbiç’ten tamamen çıkarıldıklarında terör örgütü
PYD/PKK ister istemez Fırat’ın doğusuna sıkışacak. Aslında böylece Türkiye için
Fırat’ın doğusuna geçisin kapısı da aralanmış olacak. Bu aşamaya gelindiğinde
sıra Süleyman Şah Türbesi’ne gelecek. Sanırım tüm bunlar Münbiç uzlaşının ne
kadar önemli olduğunu izah etmeye yetiyor.
ABD MECBUR KALDI
Suriye iç savaşında Türkiye ilk kez ABD ile bir uzlaşı
sağladı. Sürecin başından bu yana yaptığı gibi Türkiye’yi aldatmaya çalışan ABD
uzlaşma kararını güle oynaya alamadı elbette. Çünkü 15 Temmuz darbe
girişiminden bu yana kritik ve başarılı adımlar atarak terör konusunda net bir
duruş sergileyen Türkiye ABD’yi buna mecbur bıraktı. Böylece geçmişte
"Eğit-donat", "uçuşa yasak bölge", "silahları geri
alacağız" gibi yalanları uyduran, sahada Rusya ve İran ile saf tutarak
Türkiye’yi yalnızlaştıran, dahası DAEŞ’le mücadele bahanesi ile PYD/PKK
unsurları üzerinden sınırımıza gayrimeşru terör ordusu kurarak bütün güney
sınırlarımızı ele geçirmeye çalışan ABD’nin kirli planları bozuldu.