![]() |
Tamer Ashraf |
Geride bıraktığımız hafta Hakkâri'nin Şemdinli ilçesi'nde
PKK terör örgütünce düzenlenen menfur bir saldırı sonrasında altısı asker,
ikisi köy koruyucusu olmak üzere sekiz güvenlik görevlimiz şehit düştü.
Bu menfur eylem PKK terör örgütünün aylardan bu yana Irak
sınırımızdan geçerek yapabildiği neredeyse tek eylem olarak
değerlendirilebilir.
Bununla beraber terör eyleminin gerçekleştirildiği gün
50'nin üzerinde PKK'lı teröristin öldürülmesi de güvenlik güçlerimizin büyük
bir fedakârlık ve başarı örneği sergilediğini göstermiştir.
Özellikle geride bıraktığımız yıl bırakın eylem düzenlemeyi,
başlarını mağaralardan dahi çıkaramayan SİHA ve İHA'lar sayesinde yer
tespitleri çok kolay yapılıp, güvenlik güçlerimizin akılcı ve üstün
gayretleriyle yerinde imha edilen teröristlerin Şemdinli'deki askeri üs
bölgesine yaptığı saldırının her yönüyle ele alınmasında fayda vardır.
Öncelikle teröristlerin yer yer bir metreye kadar düşen
sisten faydalanarak sınırımıza yaklaştıkları anlaşılıyor. Bu durum da havadan
SİHA ve İHA'larla yapılan izlemeleri zorlaştırdığı yönünde bilgiler mevcuttur.
PKK terör örgütü ne ilkbaharda ne de son baharda yurt içinde
üslenme girişiminde bulunamamış, terörle mücadele anlamında son dönemlerde
gerçekleştirilen etkin karşı koyma ve önleme faaliyetleri çerçevesinde büyük
bir yara almıştır.
Gerek kırsalda, gerekse il ve ilçe merkezlerinde düzenlenen
başarılı operasyonalar ile çok sayıda terörist ölü ya da sağ olarak ele
geçirilirken, aynı zamanda çok sayıda silah, bomba ve diğer düzenekler de aynı
operasyonlarda bulunarak imha edilmiştir.
PKK açısından 2017 yılı kayıplarla dolu bir yıl olurken,
örgüt bu durumu kendi lehine çevirebilmek için son dönemlerde bazı sözde
sorumluların yerlerini değiştirmiş, intikal faaliyetlerinde SİHA, İHA ve
uydulara yakalanmamak için minimum mevcutla hareket etmeyi militanlarına talimatlarla
iletmiştir.
Şemdinli eylemi bu çerçevede PKK'nın kış üslenmesine geçmek
için denediği bir yol olarak göze çarparken, güvenlik güçlerimizle çatışan
teröristlerin neredeyse tamamının imha edilmiş olması, amacına ulaşamayacağının
yeni bir örneği olmuştur.
Diğer yandan PKK terör örgütü, Suriye uzantısı olan PYD'nin,
TSK tarafından başlatılan İdlip'te çatışmasızlık bölgeleri ilan edilmesine
yönelik gerçekleştirdiği operasyonun ardından Afrin bölgesindeki konumunun
tehlikeye düştüğünden ve siyasi iradenin Afrin'deki PKK/PYD terör tehdidini
yerinde bertaraf etme yönündeki kararlılığından haberdardır.
Suriye'de elde ettiği kazanımları tehlikeye atmak istemeyen
ve Akdeniz'e ulaşacak bir koridor oluşturma hedefinden vazgeçmeyen PKK/PYD için
Afrin'in temizlenmesi çok büyük bir yara olacağından, örgüt bir başka alana
eylem düzenleyerek dikkatleri aynı sahaya kaydırmaya çalışmıştır.
Şemdinli'deki saldırının Suriye ile ilgili kısmında, örgütün
kendince imha edileceğini bildiği halde bazı teröristleri bu alana göndermek
suretiyle Suriye'deki hesaplarının rahatlayacağı düşüncesi yer almıştır.
Üçüncü olarak ise Irak'taki gelişmelerin yarattığı etkinin
PKK'yı böylesi bir eylem düzenleme kararı alınması yoluna itmiş gözükmektedir.
Barzani'nin 25 Eylül'de yaptığı gayrimeşru ve korsan
referandumun ardından Irak'ın kuzeyinde gücünü artırmak isteyen PKK varlığını
kanıtlamak istercesine harekete geçmiş ve bölgede sözde Kürdistan'ın
kurulmasını projelendiren çevrelerin gözüne girmeye çalışarak, ilerleyen
süreçteki desteklerini almayı umut etmiştir.
TSK'nın Irak sınırları içerisinde bulunan Zaho bölgesine
yaptığı operasyonlarda son derece başarılı sonuçlar elde etmesi ve en son
Kokazer Dağı'na Türk Bayrağını dikmesinin ardından örgüt bünyesinde oluşan
moral tahribatını ve korkuyu dindirmek de meselenin Irak boyutundaki bir başka
ana konudur.
Dördüncü ve son olarak gösterilebilecek neden ise PKK'nın,
Türkiye'nin iç siyasi atmosferini etkilemek üzere başka çevre ve güçlerce
böylesi bir eyleme teşvik edildiği meselesidir.
15 Temmuz FETÖ merkezli askeri darbesi sonrasında oluşan
milli birlikteliği hedef aldığı aşikar olan çok sayıdaki dış merkezli
girişimlerde PKK taşeron olarak kullanılarak, Türkiye'de yeni bir siyasi dizayn
yapma çabasının başarılı olması bazı karanlık çevrelerce arzulanmaktadır.
Bütün bunlara karşın Türkiye'nin terörle mücadelede son
derece kararlı bir irade gösterdiği sadece iç siyasi kamuoyunun değil, diğer
bölgesel ve uluslararası çevrelerin de malumudur.
Yakın bir süre içerisinde Kandil ve Sincar'da bulunan tüm
terör yapılanmalarının yerinde imha edileceğinin en üst perdeden ilan edilmesi
ise PKK terör örgütü açısından imha ve tasfiye sürecinin yakın olduğunu işaret
etmektedir.
Irak ve Suriye'yi, Kandil ve Sincar dağlarını birleştirmek
suretiyle birbirine bağlamaya çalışan ve bu yolda ABD başta olmak üzere diğer
bazı çevrelerden de IŞİD'le mücadele bahanesiyle destek gören PKK'nın amacına
ulaşması söz konusu dahi olmayacaktır.
PKK ve terör koridoru oluşturmaya çalışan çevreler açısından
şuandaki en temel konu Irak ve Suriye bağlantısının kopmaması, bunun
engellenmesidir.
ABD'nin Irak ve Suriye sınırında bulunan başta El Kaim olmak
üzere, Til Koçer ve Semalka sınır kapılarının Irak ordusunca kontrol edilmesini
engellemeye yönelik uğraşları aynı amacın somut hale dönüşmüş çabalarını
yansıtıyor.
Türkiye ve İran'la olan sınır kapılarının Irak ordusuna
devri konusunda destek veren ABD'nin, Suriye-Irak arasındaki sınır kapılarında
kendisinin ve PKK'nın kontrolü sağlaması yönünde Irak merkezi hükümeti ile
gerçekleştirdiği temas trafiğinin bugünlerde artmış olması dikkatlerden
kaçmıyor.
Bölgede olağan üstü bir hareketlilik yaşanırken terör örgütü
PKK'nın bazı elebaşlarının ölü, bazılarınınsa sağ olarak yakalanması, böylesi
bir dönemde Türkiye'nin gücünü gösterme ve iradesini ortaya koyma anlamında her
çevreye verilmiş önemli bir mesaj olacaktır.