Son yıllarda oldukça kapalı ve ulusalcı bir siyasetin İsrail’in sağ partileri tarafından takip edilmesi, kurucu Siyonist değerlerin krizi olarak yorumlanabilir.
Nisan 2018’de ünlü aktris, ABD ve İsrail vatandaşı Natalie Portman’ın Genesis Ödülü’nü İsrail başbakanı Benyamin Netanyahu’nun elinden almayı reddederek ödül törenine katılmayacağını bildirmesinin hem İsrail kamuoyunda hem de Amerikalı Yahudi Cemaati çevrelerinde farklı yankıları oldu. Bunlar arasında en ilgi çekeni, iktidar partisi Likud milletvekili Oren Hazan’ın Portman’ın İsrail vatandaşlığının derhal iptal edilmesini önermesi oldu. Bu ilginç olay, Amerikan Yahudileri ve İsrail arasında gün geçtikçe gerginleşen ilişkilerin tipik bir örneği olarak görülebilir.
Tam da burada sorulması gereken sorular şunlar: Ne tür
toplumsal, siyasal ve jeopolitik faktörler Amerikan Yahudi Cemaati’nin İsrail’e
yönelik yaklaşımının gün geçtikçe sertleşmesine neden oluyor? Amerikan Yahudi
Cemaati neden İsrail’e yabancılaşıyor?
Amerikalı Yahudilerin İsrail’den duygusal geri çekilmesi ve
nedenleri
Amerika Yahudi Cemaati nüfusu 7 milyonu aşkın, iyi eğitimli,
orta ve üst sınıfa mensup, genellikle finans, akademi ve kültür çevrelerinde
profesyonel iş yaşamlarını sürdüren kültürel ve etnik bir grup olarak kabul
ediliyor. Amerikalı Yahudiler ABD’nin yönetici elitlerinin çoğunluğunu
oluşturan bir grup olarak da görülüyor. Bu etnik ve kültürel grubun kendisini
“Yahudi” olarak ifade etmesinde kullandığı ayırıcı toplumsal ve siyasal hatlar
ile İsrail’deki Yahudilerin kendilerini “Yahudi” olarak tanımlarken kullandığı
kavramlar birbirinden oldukça farklı. Aslında Amerikalı Yahudiler ve İsrailli
Yahudiler arasındaki gerilim de tam da bu alandan kaynaklanıyor. Yahudi kime
denir ve Yahudi olmak ne anlama gelir? Amerikalı Yahudiler için Yahudilik
entelektüel merak, iyi espri anlayışı, ahlak, etik ve toplumsal adaletin temel
değerler olarak bireysel yaşamda benimsenmesi olarak düşünülürken, İsrailli
Yahudiler için Yahudilik, Yahudi dini hukukuna bağlılık ve Yahudi tarihi,
kültürü ve geniş Yahudi toplumu ile bağları sürekli canlı tutmak anlamına
geliyor. Kısacası Amerikalı Yahudiler daha kozmopolit/evrensel bir yaklaşıma
sahipken, İsrailli Yahudiler partiküler/muayyen bir bakış açısını benimsemiş
durumdalar. İki grup arasındaki bu yaklaşım farkı, onların siyasete, topluma ve
uluslararası politikaya yaklaşımlarına da yansıyor.
İsrail’in son yıllarda sağcı partiler tarafından yönetiliyor
olmasının, çoğunluğu liberal-sol partileri destekleyen Amerikalı Yahudiler
nezdinde ciddi bir endişe meydana getirdiği söylenebilir. Amerikalı Yahudiler
ile İsrailli Yahudiler arasındaki ayrışmaların tek bir etkene bağlı
olmadığından yola çıkacak olursak, ideoloji (liberalizme karşı
komünteryanizm/Yahudicilik), toplum yapısı (cemaat/komüniteye karşı halk/ulus),
din (reformist/muhafazakarlık karşısında. ortodoksi) ve kimlik (etnik ve
kültürel Yahudilik karşısında ırksal ve dinsel Yahudilik) gibi alanların iki
grubun ayrışmasını besleyen temel unsurlar olduğu düşünülebilir.
Netanyahu’nun Mart 2015’de Obama ve ekibinin İran’la
yürüttüğü müzakere sürecine karşı bir atak olarak ABD Kongresi’nde yaptığı
konuşma, Haziran 2017’de İsrail’de hüküm süren dini yerleşiklerin Ağlama
Duvarı’nda kadınlara ayrılmış bölümü kısıtlayıcı önlemler almaları,1967
sınırlarını ve Oslo anlaşmalarını anlamsızlaştıran yeni yerleşim bölgelerini
genişletme ve konut inşa etme yönündeki ısrar, iki devletli çözüm konusunda
gerçekçi ve öngörülebilir bir stratejinin eksikliği, Afrikalı sığınmacıların
İsrail’den çıkarılması, Netanyahu’ya yöneltilen yolsuzluk suçlamaları, İsrail
meclisi Knesset’te yasalaşması konusunda ısrar edilen “Yahudi Ulus Devleti
Kanunu” gibi tartışmalı birçok başlık, Amerikalı Yahudilerin İsrail merkezli
eleştirilerini yoğunlaştıran ve İsrail’in bir cemaat olarak göç etmelerine
değecek bir ülke olmadığı yönündeki psikolojik tutumlarını kuvvetlendiren
politik gelişmeler olarak okunabilir.
ABD'den İsrail’e göç eden Yahudi sayısı, son yıllarda dört
bine yaklaşan bir rakamda istikrara kavuşmuş gibi duruyor. İsrail’e göç etmek
Amerikalı Yahudiler arasında birçok faktöre bağlı. Özellikle eğitimli ve
seküler Yahudiler nezdinde göç, İsrail’in kendilerine ekonomik imkanlar
oluşturma kapasitesiyle ve politik kültürün liberal karakterini koruyup
koruyamaması durumuyla yakından bağlantılı. İsrail’in güncel politik tablosu
ise Amerikalı Yahudiler için iç açıcı olmaktan hızla uzaklaşıyor. Likud’un
İsrail’deki merkez-sağ gelenekten her geçen gün uzaklaşan söylemleri ve
pratikleri, dışlayıcı dini uygulamaların gün geçtikçe güç kazanması, İsrail’in
(Anayasa Mahkemesi, polis teşkilatı, ordu, kamu denetçiliği gibi) geleneksel
kurumlarına sağ kanattan gelen sürekli saldırılar, Amerikan Yahudi toplumunu şu
soruyu sormaya itiyor: İsrail nereye gidiyor? Amerikalı Yahudiler İsrail’in
karşılaştığı jeopolitik meydan okumaları bir düzeye kadar anlayışla karşılasa
da, İsrail hükümetince iki devletli çözüm konusunda hâlâ net bir stratejinin
ortaya konulmamış olmasına, üstüne üstlük yerleşimlerin genişletilmesine dönük
politikaların takip edilmesine anlam veremiyorlar ve pozisyonlarını daha sert
bir noktaya doğru güncelliyorlar.
Liberal Siyonizmin ve Amerikan Liberalizminin eşzamanlı krizi
İsrail’in modern bir devlet olarak inşasında entelektüeller
ve kurumlar kritik roller üstlendi. Entelektüeller İsrail’in kurucu ideolojisi
Siyonizmi politik duruşlarına göre yorumladılar. Siyonizm İsrail’in kurucu
ideolojisi ve politik kültürünün temel değer kaynağı ve referans merkezi olarak
yorumlanabilir. Siyonizm bazıları için eşitlik, adalet ve özgürlük temalarını
içeriyorken, diğerleri için İsrail’in tarihsel sembol olması ve Yahudi
değerleri üzerinde yükselen bir Yahudi devleti olması anlamına geliyordu. Bu
açıdan bakınca, son yıllarda oldukça kapalı ve ulusalcı bir siyasetin İsrail’in
sağ partileri tarafından takip edilmesi, kurucu Siyonist değerlerin krizi
olarak yorumlanabilir. Amerikalı Yahudiler için Siyonizm, İsrail’le kurdukları
politik bağın temel anlam merkezi. Günümüzün İsrail'inde Siyonizmin dışlayıcı
ve tekçi yorumu, Amerikalı Yahudilerin karşısında baş edilmesi zor bir problem
olarak duruyor.
Amerikalı Yahudilerin geniş Amerika toplumu ve kurumlarıyla
ilişki içinde oldukları her an, akıllarında tuttukları bir kavram var: “Dual
loyalty” (çifte sadakat). Siyonizm Amerikan Yahudi Cemaati arasında takip
edilmesi gereken bir ideoloji olarak yükselirken Amerikalı entelektüeller
Yahudilerin ABD’ye olan sadakatlerinin önemini hatırlatıyorlardı. 1980’lerin
sonunda Yahudi kökenli Amerikan vatandaşı bir istihbarat görevlisi olan
Jonathan J. Pollard ABD’ye ait oldukça hassas gizli bilgileri İsrailli
yetkililere sızdırmakla suçlandı ve hapse mahkum oldu. Bunun gibi bir dizi
olay, Amerikan Yahudi Cemaatini oluşturan bireylerin, ABD’yle vatandaşlık bağı
üzerinden kurdukları ilişkinin ciddi meydan okumalarla karşı karşıya geldiğini
gösteriyor. İsrail’le kurdukları ilişkileri, kör bir sadakat ve sevgi temelinde
yürütmeksizin, geniş Amerikan toplumu ile kurdukları ilişkilerde baz aldıkları
liberal değerler, azınlık hakları ve demokrasi gibi temel kavramlardan hareket
ederek geliştirmeye çalışıyorlar. Amerikan Yahudi Cemaatlerinin mono-blok halde
bu değer ve kavramlara öncelik verdiğini söylemek doğal olarak çok zor, fakat
çoğunluğun temel kavramlar üzerinde mutabık kaldığı ifade edilebilir.
Jeopolitik tercihlerde çeşitlenme ve Avrasya yönelimi
İsrail’in dış politikasında son yıllarda Putin Rusyası ile
özelde Suriye olmak üzere birçok bölgesel ve küresel işbirliği alanları
bulunuyor. Rusya-İsrail ilişkilerinin geçen dönemlere nazaran sıcak ve
stratejik bir temele oturmasında, 1990’larda İsrail’e göç eden ve ana dilleri
Rusça olan 1,5 milyona yakın Sovyet Yahudisinin etkisini gözden kaçırmamak
gerekiyor. Sovyet Yahudileri son dönemde İsrail siyasetinde ön plana çıkıyor.
İsrail Savunma Bakanı Avigdor Liberman ve Kudüs Belediye Başkanlığı için adı
geçen Zeev Elkin İsrail’in jeopolitik yönelimini Avrasya’yı ihmal etmeden
çeşitlendirmesini savunan politik elitler olarak öne çıkıyor. Bu politik
figürler, Amerikan Yahudi Cemaati'nden gelecek eleştirileri önemli bulsalar da,
politik kültür açısından çok farklı bir arka plana sahip olmaları nedeniyle,
İsrail için askeri açıdan güçlü, vatandaşlarının milliyetçi duyguları hayli
yüksek ve demokratik kurumların nüfusun çoğunluğuna (Yahudilere) açık olduğu
bir politik sistem tahayyül ediyorlar.
ABD Yahudi Cemaati ve İsrail arasındaki ideolojik,
jeopolitik, toplumsal, ekonomik ve kültürel boyutları olan krizin orta vadede
çözüme kavuşacağını beklemek hayalcilik olur. Amerikan Yahudi Cemaati ve İsrail
siyasi kültürü arasındaki sosyo-psikolojik soğukluk, kendisini “efendi-köle”
diyalektiğini hatırlatır şekilde, İsrail’e dönük sözlü uyarıları aşan pratik
bir eyleme evrileceğinin ipuçlarını veriyor.
İsrail’de değişen toplumsal yapı, beraberinde politik
kültürde yaşanan belirgin dönüşümleri de getiriyor. Yeni politik kültür eski
İsrail’in Aşkenaz elitlerinin söylem ve güç anlamında/düzeyinde temerküz eden
iktidarlarının sallantıda olduğunun ilk işaretlerini veriyor. Amerikan Yahudi
Cemaati ise İsrail’de zayıflayan sol siyasetten ve aşırı sağ ve dindar
partilere eklemlenen merkez sağ siyasetin bulanıklaşmasından hoşnut değil. Zira
İsrail’de Amerikan tipi liberal Siyonizmi taşıyacak ve bunu iktidar düzeyinde
temsil edecek kişiler bulamamasından rahatsız. Amerikan Yahudi Cemaatinin genç
entelektüellerinden Harry Reis’in The Forward’da yakınlarda yayınlanan
yazısının başlığı oldukça önemli: “İsrail Liberal Siyonizmi nasıl katletti?”
İsrail’in politik kültürünün zaman zaman otantik, dini,
aşiret temelli şoven bir forma bürünmesinde, yukarıda saydığımız faktörlerin
yanı sıra, ülkede değişen demografik dağılımın etkisi de oldukça büyük.
Dindar/Haredim ve Mizrahilerin (Doğulu Yahudiler) artan nüfusuna karşın,
seküler-Aşkenaz kitlenin nüfusunun giderek azalıyor olması, bir gerçeklik
olarak karşımızda duruyor. Amerikan Yahudi Cemaati'nin ekseriyetinin Aşkenaz
olduğunu düşünürsek, değişen nüfus dağılımı, iki toplum arasındaki kültürel ve
toplumsal yakınlaşmayı giderek daha da güçleştiriyor. İsrail’de politik
aritmetiğin sol-liberallere kayması kısa vadede beklenmiyor. Dindarlar ve
onların politik temsilcileri ise ülkenin kritik konularında daha yüksek oranda
politika yapıcı pozisyona yerleşiyorlar. Dindarlık ve milliyetçilik İsrail’in
yükselen politik trendleri olurken Amerikan Yahudi Cemaati “yeni İsrail”
gerçeğiyle yüzleşmeye hazırlanıyor.