Irak'ta yarın yapılacak parlamento seçimleri, ülkedeki en kırılgan etnik gruplar arasında yer alan Türkmenler açısından da kritik önem taşıyor.
Irak'ta yarın yapılacak parlamento seçimleri, ülkedeki en
kırılgan etnik gruplar arasında yer alan Türkmenler açısından da kritik önem
taşıyor.
İşgal sonrası Irak’ta Türkmenler ülkedeki diğer toplumsal
gruplar gibi farklı siyasal evrelerden geçti. Toplumsal ve ekonomik sorunlarla
boğuşan Irak Türkmenlerinin karşı karşıya bulunduğu sorunlar şu şekilde
kategorize edilebilir:
Demografik değişimin toplumsal yapı üzerindeki derin etkileri
Irak’ta son dönemde Türkmenlerin yaşadığı en önemli sorun
demografik değişimin Türkmenlerin toplumsal yapısı üzerindeki etkileridir.
Irak’ta Kerkük, Musul, Erbil, Selahaddin, Diyala ve Kut gibi vilayetlerde
farklı ilçe ve kasabalara dağılmış olarak yaşayan Türkmenler iki nedenle
demografik değişimle karşı karşıya kaldılar. Bunlardan birincisi DEAŞ'ın
saldırıları, ikincisi ise güvenlik güçlerinin operasyonları. Musul merkez ve
merkeze bağlı bazı nahiyeleri, Telafer ilçesi, Selahaddin’de Tuzhurmatu
civarındaki köyler, Diyala’nın doğusundaki Türkmenler evlerinden kaçmak zorunda
kaldılar. DEAŞ tehdidi ortadan kaldırıldıktan sonra bazı Türkmenler evlerine
dönebilseler de hala on binlerce Türkmen Türkiye’de yaşamakta, Irak ya da
Suriye’de zor koşullarla yüzleşmektedir. Özellikle Musul’u terketmek zorunda
kalan Telaferlilerin bir kısmı ile Tuzhurmatu merkeze bağlı Sünni Türkmen
köylerine geri dönüş hala gerçekleşemedi. Bu durum Türkmenlerin daha da
dağılmasına ve farklı bölgelerde yaşayan Türkmenlerin birbirinden kopmasına
neden olmaktadır.
Siyasal alanda yeniden yapılanma ihtiyacı
Irak’ta Türkmenlerin en güçlü ve büyük siyasi partisi
başlangıçta bir cephe teşkilatı olarak örgütlenen ancak daha sonra kendisi bir
siyasi parti haline gelen Irak Türkmen Cephesi’dir. 2003’ten sonra merkezini
Erbil’den Kerkük’e taşıyan ITC, Türkmenlerin yaşadığı her yerde etkili olmak
iddiasındadır. Ancak Kerkük ve Musul’da bu iddiasını bir yere kadar koruyabilen
ITC, Selahaddin, Diyala ve Erbil gibi vilayetlerde örgütlenme sorunları, kaynak
yetersizliği, yetişmiş eleman eksiği ve güvenlik sorunlarına bağlı olarak zayıf
düştü. Bu nedenle ITC’nin ve Türkmen siyasetinin yeniden yapılanması bir
süredir en önemli tartışma konuları arasında yer alıyor.
Irak’ta Türkmenlerin siyasal temsilinin temelde üç biçimde
sağlandığı söylenebilir: Milliyetçi bir teşkilatlanma çerçevesinde; mezhepsel
kimlikler üzerinden ve yerel anlaşmalar yaparak vilayet bazındaki ittifaklar
üzerinden meclise girilmesi yoluyla. Irak Türkmenlerinin en güçlü ve köklü
yapısı olan ITC’nin milli kimlik üzerinden siyaset yapan Türkmenlerin ana adresi
olduğu görülmektedir. Ancak ITC’nin geniş bir örgüt ağı bulunmasına rağmen bu
ağın tamamen işlevsel ve hedef odaklı olduğunu söylemek mümkün değil. 2005’ten
itibaren bazı seçimlerde istediğini bulamayan ITC’in 2010’daki performansı şu
ana kadar en etkileyici olanı. 2010’da Irak Parlamentosu’na giren 10 Türkmen
vekilin 7'sinin ITC’den (ya da onunla bağlantılı olarak seçilen) kişiler olduğu
dikkate alınırsa, bu seçimin önemi anlaşılabilir. Bu durumun 2014’te tersine
döndüğü ise unutulmamalı. ITC’nin dışında kalan ve bir kısmı Kerkük merkezli
daha küçük partiler varlıklarını sürdürebilseler dahi Türkmenlerin kendi siyasi
yapılarıyla ayakta kalmaları gittikçe zorlaşmaktadır. Üstelik Türkmen
siyasetçilerin üzerinde her geçen gün artan bir baskı var. Irak’taki mevcut
Türkmen nüfusuyla Türkmen siyasetçilerin aldığı oy arasındaki uçurum Türkmen
siyasetinin ve siyasetçilerinin kendilerini ispat etmelerini gerekli kılıyor.
Bu olgu sadece ITC için geçerli değil. İrili ufaklı çok sayıda parti de
Türkmenler için bir ışık yaratamamış durumda. Hatta Irak’ın güçlü listelerinden
ya da ittifaklarından seçime giren Türkmen adaylar da bekledikleri oyu
alamıyor. Bunun en temel nedeni Türkmen seçmenin sandığa gitme oranının düşük
olması. Bu nedenle Türkmenlerin sadece siyasi partileri değil parti yöneticisi
olmamalarına rağmen siyasette önemli rol oynayan diğer figürlerin de rüşdünü
ispat etmesi gerekiyor.
Elbette bu seçim sürecinde ortaya çıkan yeni olgular
görmezden gelinemez. Bunlardan ilki ITC Başkanı Erşad Salihi’nin tüm zorluklara
rağmen ITC’yi ayakta tutabilmesi ve sadece partinin genel başkanı olarak değil
genel olarak Türkmenlerin lideri rolünü oynayabilecek durumda olduğunu
göstermesidir. Irak’ta hem iktidardan uzak olup hem de temsil ettiği halkın
haklarını korumak çok zor. Ancak Erşad Salihi elindeki kıt imkanlarla
Türkmenlerin büyük çoğunluğunun sevgisini kazanmıştır. Yine de bunun siyasal
alana yansıması konusunda eksikliler olduğu da kabul edilmelidir.
İkinci olarak IKBY sınırları içindeki Türkmenleri ele almak
faydalı olabilir. ITC’nin Kerkük’e taşınması ve sonrasında KDP-KYB’nin
baskılarıyla IKBY’de siyaset yapamayan Türkmenlerin 2013’ten beri yükselişe
geçmesi dikkat çekici. Bu tarihte yapılan Erbil’deki bölgesel parlamento
seçimiyle yeniden örgütlenmeye başlayan Türkmenlerin bu seçim sürecini çok
parlak geçirdiği söylenebilir. İyi bir planlamayla hazırlanan kampanyanın
Erbil’deki Türkmenleri uyandırması bile önemlidir. Bugün IKBY’den bir Türkmen
vekilin çıkması günümüz şartlarında mümkün olmayabilir. Fakat Erbil’de
Türkmenlerin siyaseten var olabileceğini hatırlatan aktif bir kampanya yürüten
ve üstelik de yoğun bir baskı ortamında bunu yapabilen ekibin çok önemli bir
başarı sergilediğini söylemek yanlış olmayacak.
Elbette Türkmen siyasetini sadece ITC üzerinden
değerlendirmek yeterli değil. ITC dışında kalan pekçok Türkmen evlerinden
ayrılmak zorunda kalmalarının ardından Haşdi Şabi’ye katıldılar. Özellikle
çatışmanın yoğun olarak yaşandığı alanlarda Türkmenlerin Haşdi Şabi’ye
katılımının yoğun olduğu ve bunun seçim sürecine de yansıdığı görülmektedir.
Dolayısıyla yerel siyaset anlamında güçlenen yeni grupların bu gücünü
parlamentoya taşıyıp taşımaması da siyasi rüşdünü ispat etme süreci açısından
değerlendirilmelidir. Bu noktadan hareketle hem Türkmenlerin karşılaştığı yeni
bir sorun hem de seçim üzerindeki olası etkilerine geçilebilir.
Mezhep eksenli siyasetin Türkmenler arasında yaygınlaşması
Son 15 yılda Irak siyasetinin en temel özelliği haline gelen
etnik ve mezhepsel kimliklerin siyasal alanı domine etmesi olgusu Türkmenlere
de yansıdı. Üstelik bu yansıma DEAŞ'ın saldırılarından sonra daha da arttı.
Türkmenlerin kendilerini korumak için Haşdi Şabi’ye katılmaları, kaçınılmaz
olarak Türkmenler arasında bu gruba ve onu temsil eden siyasi oluşumlara
katılımı beraberinde getirdi. Bu nedenle Irak’ta tüm Türkmenlerin tek bir çatı
altında toplanmasını beklemek ve söylemek gerçekçi değil. Bugün Türkmenler için
en kritik vilayetlerin çoğunda ITC ya da onun yerel bağlamda işbirliği yaptığı
listelerde olduğu kadar Haşdi Şabi’nin temelini oluşturduğu Fetih Koalisyonu
içinde de Türkmen aday bulunuyor. Türkmenler bunun dışında farklı listelerde de
yer alıyor. Haydar İbadi’nin, İyad Allavi’nin, Usame Nuceyfi’nin liderliğini
yaptığı koalisyonlarda da Türkmenler seçilmek için yarışacaklar. Ancak bu
adayların seçilme şansı çoğu kez daha düşük. Üstelik Fetih Koalisyonu
dışındakilerden seçime girmek genelde politik bir duruşa değil yerel ve
pragmatik tercihlere dayanıyor. Bu nedenle önümüzdeki seçimler Türkmen siyaseti
açısından önemli bir dönüm noktası olabilir. Elbette Türkmenler farklı
koalisyonlardan seçime giriyor olsalar bile sonuçta birlikte hareket edecekler.
Çünkü büyük çoğunluğu için milli kimlik hala belirleyici. Mezhepsel kimlikler
güçleniyor olsa da Türkmen toplumunun büyük bir kesiminde hala milli kimliğin
gerisinde kalmaktadır. Fakat bu seçimin sonuçları Türkmenlerin politik
kimliğinde bir kırılma yaratabilecek bir sürecin başlangıcını işaret edebilir.
Seçim Türkmenleri nasıl etkileyebilir?
Öncelikle dikkat edilmesi gereken yer elbette Kerkük.
IKBY’ye bağlı güçlerin Kerkük’ten çıkarılmasından sonra Türkmenler şehirdeki
ağırlıklarını gösterebilmek için vargücüyle seçime asılmaktadır. Kerkük’te
ITC’nin belkemiğini oluşturduğu ve Türkmenlerin önemli partilerini içeren ortak
bir liste hazırlandı. Bu listenin performansı hem Kerkük’te Türkmenlerin
iddiasını ortaya koymak hem de daha önemlisi 22 Aralık 2018’de yapılacak yerel
seçimlere ilişkin hazırlık yapmak konusunda kritik önem taşıyor. Kerkük’te
yukarıda belirtilen başka listelerden de Türkmenler seçime girecek. 12
milletvekili çıkartan Kerkük’te 4 sandalye elde edilmesi büyük başarı, 3
sandalye başarı 2 sandalye ise normal kabul edilmelidir.
Diğer bir dikkat çekici nokta, partisi ya da eğilimi önemli
olmaksızın en az 10 Türkmen milletvekilinin parlamentoya girmesidir. Geçmişte
denenen ve farklı partilerden gelen 10 Türkmen vekilin bir grup oluşturması
girişimi başarısız olmuştur. Fakat meclisteki Türkmen sayısı ne kadar artarsa
Türkmenlerin etkinliğinin o denli artacağı unutulmamalıdır.
Gözden kaçırılmaması gereken diğer bir husus ise
Türkmenlerin Erbil'deki performansı. Erbil’de bir sandalye kazanılamasa dahi
oyların 2 hatta 3 katına çıkarılması olasılığı vardır. Bu IKBY’deki Türkmenler
için büyük bir uyanış anlamına gelebilir ki bu durum, diğer bölgelerde
gerileyen Türkmen siyaseti ve IKBY’deki Türkmen kimliği için büyük bir moral
olacaktır.
Bütün bunlara dikkat ederken Musul’u gözden kaçırmamak
gerekir. Muhtemelen Musul en çok Türkmen’in vekil olarak çıkacağı il olacak. Bu
temsil Türkmenlerin çıkmak zorunda kaldıkları Musul’a geri dönüşü yolunda
önemli bir kapı açabilir. Selahaddin ve Diyala sürprizlere gebe olmasına rağmen
en azından şu aşamada Türkmenlerin büyük beklentileri olan yerler değil. Ancak
her iki vilayette de sürpriz yapıp herkesi şaşırtabilecek kadar tecrübeli
Türkmen siyaetilerin bulunduğu unutulmamalı.
Ancak seçimin tüm bu faktörlerden daha önemli bir boyutu
bulunuyor. Eğer Türkmenler Irak’ın geri kalanında olduğu gibi mezhepsel
kutuplaşmanın tarafı haline gelecekleri bir yöne doğru savrulursa bu Türkmenler
açısından büyük bir kayıp olur. Bu nedenle seçimin Türkmenler açısından en
olumlu sonucu Türkmen siyasetinin yeniden ve köklü bir biçimde yapılanması
sürecinin başlaması olabilir. Türkmenlerin tüm toplumsal kesimlerini içerecek
ve dengeleri gözeten bir siyasi çerçevede biraraya gelmesi şart. Aksi takdirde
seçimden sonra Türkmen siyasal yaşamının büyük bir çalkantıya girmesi
beklenebilir. Bu durum nasıl Kürtler ya da Sünni-Şii Araplar arasında gerçekleştiyse
Türkmenler için de gözardı edilmemesi gereken bir ihtimal.