BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

23 Nisan 2018 Pazartesi

ORTADOĞU'DA YENİ DÖNEM VE ÇATIŞMALARI BESLEME SEBEBİ

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ

Ortadoğu bölgesi 2003 yılında Irak'ın işgali ile başlayan süreçte etnik ve mezhebe dayalı farklılıkların kaşındığı, rejim değişikliği çabalarının ve yeni sınırlar oluşturma girişimlerinin arttığı bir döneme girmiştir.

ABD'nin 11 Eylül saldırılarından sonra kimyasal silahların varlığı ile El Kaide terör örgütüne destek verdiği suçlamasıyla hedef aldığı Irak ile başlayarak bölgenin genelinde hayata geçirmeyi amaçladığı Büyük Ortadoğu Projesi malum şimdiki dönemde yaşanan gelişmeler açısından bir bakıma başlangıç noktası oldu
Zira Irak'ın işgali sonrasında bölgede çok sayıda terör örgütü ortaya çıkarken, var olanlar da kendilerini şartlara göre yeniden geliştirme fırsatı yakaladı.
Bunun yanı sıra alışılageldik hatta güçlü askeri imajı dahi olan rejimlerin dış müdahaleler ile düşürülebileceği, akabinde sınır değişiklikleri için siyasi, toplumsal ve uluslararası sürecin nasıl işletilebileceği gibi öne çıkan konular da aslında Irak işgali sırasında bölgesel proje sahipleri açısından deneyimlenmiştir.
Elbette ortaya konulan projenin karşısında oluşabilecek diğer düşman çevreler ve kullanıldıkları araçların da aynı dönem içerisinde ortaya çıktığını gözlemlemekle birlikte, ileriki dönemlere dair hedefler de bu yeni düşmanların varlıklarının fırsat olarak değerlendirilmesi hususu da  ayrı bir konu olarak karşımıza çıkıyor.
Irak işgali ve akabinde ger çekilme süreci, Ortadoğu ile ilgili projelerinin sağlıklı şekilde yürütülmesi konusunda "dışarıdan sınırlı müdahale, oldukça fazla gruplara ayrılmış rejim muhaliflerinin oluşturulması ve desteklenmesi, nihai aşamada rejimlerin devrilmesi" şeklinde sonu belirsiz, kaos yüklü ancak günün sonunda hedef bölgenin insanları yorgun düştüğünde arzu edileni kabul etmek durumunda kalacakları bir anlayışın hakim olduğunu gördük.
Nitekim Arap Baharı sonrasında yaşanan süreç  buna uygun hareket ederken, Mısır'da askeri darbe ile bölgesel proje yürüten çevrelerin hoşuna gidecek "bir modelin" göreve getirilmesi işleri kolaylaştırsa da Libya ve Suriye örneği daha uzun soluklu bir sürece dayalı hedefleri içeren gelişmeler için değerlendirilmiştir.
Ortadoğu ile ilgili hedef dahilinde bulunan rejimler ve sınır değişiklikleri projesi belirli bir süreç ve basit tabirle kıvama erişmişken, bundan sonra artık sadece toplumsal düzeydeki ayrımın kaşınmakla kalmayıp, bu ayrımların temsilcisi olarak kabul gören ülkeler arası geniş çaplı çatışmaların yaşanacağı yeni bir aşamaya taşınmak üzere bir sonraki safha başlatılmıştır.
Yeniden inşa süreci; ki özellikle İsrail'i Kudüs dahil olmak üzere daha da büyütme, enerji kaynaklarını pazara planlanan yeni güzergahlardan erişime açma gibi bölge ülkelerinin kabul edemeyeceği amaçları varken, artık sınırlı düzeyde kalmayacak kadar büyük bir etkiye ulaştırılacaktır.
Dikkat edilirse bugünlerde giderek mezhebe dayalı iki bloğa ayrılmaya başlayan Ortadoğu'da bir yanda İran merkezli Hizbullah ve Husiler gibi etkileri yüksek gruplar yer alırken, diğer yanda ise başını Suudi Arabistan'ın çektiği Mısır, BAE ve Ürdün gibi ülkelerin olduğu görülüyor.
Dolayısıyla Ortadoğu'da artık dışarıdan gelerek bölge üzerinde rekabet ederek nüfuz mücadelesi verecek çevrelerin kullanacakları ana konu artık bölge ülkeleri arasında yaşanan çatışmalarda müttefiklik teminatı çerçevesinde bulunmak olacaktır.
Son haftalarda Suudi Arabistan, Mısır, BAE, Ürdün gibi ülkelerin dahil olacağı bir çok yapılı ortak ordu kurulacağı ve bu ordunun Suriye'de PKK/PYD terör örgütünün işgali altındaki sahalarda görev alacağı bahsi, yeni hesapların bölge içerisindeki aktörlerin kullanılarak gerçekleştirilmeye çalışılacağını işaret ediyor.
Şayet gerçekleşmesi ihtimali giderek artan bu senaryo güçlenirse, bu malum yapı bölgede İran desteğinde bulunan silahlı grupların yanı sıra, doğrudan İran'a karşı da kullanılacak bir kıvama istense de istenmese de gelmeye mecbur kalacaktır.
Bu olumsuz senaryo ne yazık ki giderek gerçekleşme ihtimali yüksek olan bir hale bürünürken, beraberinde bölgesel ve çapı geniş bir savaş halini de ortaya çıkarabilir.
Ortadoğu ile çevre bölgeleri enerji açısından zengin kaynaklara ve önemli güzergahlara ev sahipliği yaparken bölge dışından gelerek, Ortadoğu'nun zenginliklerini kendi ülkelerine taşıma gayreti olanlar böylesi bir dönemi fırsat olarak kullanacaklardır.
Yaşanan bu tablo birbirleri arasında sorun bulunan Ortadoğu ülkelerinin kaybedeceği, ülkeler arası gerginlikleri besleyen ve büyüten, bölge dışından gelen ülkelerin ise kazanacağı bir sonuca varacaktır.
Şayet bölge ülkeleri kendileri arasında var olan sorunları kendi aralarında halledecekleri bir mekanizma kurmayı başaramazlarsa, Ortadoğu'nun Osmanlı sonrası kurulan "sürekli istikrarsızlık halinde kalma" sürecinde değişen birşey olmayacaktır.
Yeni ülkeleri yeni rejimler oluşsa bile, eskiden ve şimdi olduğu gibi kan ve göz yaşının hakim olduğu coğrafya İsrail'in güvenliğinin esas alındığı, küresel üstünlük ve rekabetin özellikle de İslam ülkelerinde sürdürüldüğü bir zeminde devam edecektir.
Türkiye yaşanan bölgesel gelişmeler karşısında kendisine yönelen tehditleri bertaraf ederken, istikrar ve huzur iklimi vaat eden güçlü duruşunu koruması durumunda, "bölge dışından hazırlanan bölgesel hesapların" boşa çıkması ise kaçınılmaz olacaktır.

google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html