Dün CHP ve İyi Parti (İP) arasında sözde "ittifak" adı verilen şeyin ne olduğunu ben size şöyle anlatayım..
Bir kere; Meral Akşener, Genel Başkan olduğu günden düne
kadar her yerde "100 bin imza ile Cumhurbaşkanı adayı olacağım" dedi
mi, dedi. Peki; şimdi dün olan şeyin gerekçesi ne? Meral Akşener, Cumhurbaşkanı
adayı olsun işbirliğidir. Yani; öyle CHP ve İP'nin iddia ettiği gibi; İP'nin
seçimlere girip giremeyeceğiyle ilgili endişe ile yakından uzaktan ilgisi
olamaz. Çünkü 20 milletvekili ile grup kuran parti, doğrudan Cumhurbaşkanı
adayı çıkarabilir, yoksa anayasaya uygun değil ise; Genel Başkanı Cumhurbaşkanı
adayı olur ama kendisi seçimlere giremezdi. Yani; bu oyunun adını baştan
koyalım ki; CHP ve İP arasındaki bu işbirliğinin tek hedefi vardır o da; Meral
hanımın aday olabilmesi. Peki; CHP'nin bundan çıkarı nedir? İşte bu sorunun
doğrudan veya dolaylı bir cevabı gerçekten yok.
Neredeyse 100 yıllık bir parti, Cumhuriyet'i kuran parti
CHP, daha 2 gün önce kurulmuş bir partinin ve onun liderinin peşine takılmış,
onun ardından siyaset yapmaya çalışıyor. Son sözüm yine CHP'yi yönetenlere.
Yeni sistemde eğer bir Genel Başkan Cumhurbaşkanı adayı olmuyor ise; ülkeyi
yönetme iddiasından olmadığını da baştan ilan ediyor demektir. Sözümüzü son bir
soru ile bitirelim; Ey CHP'yi yönetenler, Genel Başkanı'nızı aday göstermeyerek
ülkeyi yönetmekle ilgili hiçbir iddianızın kalmadığını da, bu iddiadan
vazgeçtiğinizi de ilan etmiş olmuyor musunuz?
23 NİSAN VE 24 HAZİRAN
Bundan 98 yıl önce İstanbul'da Mebusan Meclisi kapatıldıktan
sonra bugün Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), meclisi Ankara'da toplamaya karar
verdi.
Milletvekillerini Ankara'ya çağırdı ve Mustafa Kemal Paşa ile
Meclis üyeleri, Meclis binasının önünde vatanın ve milletin kurtuluşu için dua
ettiler. Yeni Meclis'in adında millet kelimesi geçmeliydi.
Yeni Meclis'in adına Türkiye Büyük Millet Meclisi denildi ve
hızla yeni bir anayasa hazırlanması kararı alındı. Saltanatın kaldırılmasından
sonra Cumhuriyet'in ilanı için bütün şartlar oluşturuldu ve 20 Ocak 1921
tarihli Anayasa'nın 1. maddesinin sonuna "Türkiye Devleti'nin idare şekli
Cumhuriyet'tir" sözü eklendi. 29 Ekim 1923 tarihinde Meclis'te oy birliği
ile Cumhuriyet ilan edildi ve Mustafa Kemal Paşa ilk Cumhurbaşkanı seçildi. 2
yıl sonra 100. yılını kutlayacağımız 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramı, Türk milletinin tam bağımsız ve egemenliğin millet eliyle
kullanılacağının devlet yönetimine uyarlandığı tarihtir aynı zamanda.
Milletiyle Kurtuluş Savaşı'ndan çıkan yorgun ama mağrur bir Türk devleti, artık
ulusal egemenliğini de ilan etmiştir. Bundan 62 gün sonra çok önemli bir seçime
gidiyor Türkiye. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bu bağımsızlığını, egemenliğin
millet eliyle daha güçlü devlet yönetiminde olacağını sağlamak için
milletvekili seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. Büyük Atatürk'ün
açtığı bu yolda daha emin adımlarla yürümek bundan sonra daha kolay olacak..
ADAY ADAYLARINA ÖĞÜTLER
Malum; 2 ay sonra seçim olunca hemen her partide aday adayı
enflasyonu yaşanacak. Bu dönem milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkınca daha
da cazip hale geldi vekillik. Ve; Cumhurbaşkanlığı sisteminde; daha güçlü bir
yasama olacağından milletvekilliğinin ağırlığı da artacak. Bütün bunlardan yola
çıkarak 600 kişilik Meclis için başvuranların sayısının on binlerle ifade
edilecek rakamlara ulaşması işten bile değil. Geçtiğimiz günlerde Balıkesir
Büyükşehir Belediye Başkanı Zekai Kafaoğlu'nun düzenlediği Şehir Buluşmaları
kapsamında Balıkesirliler'le buluştuk. Paneldeki konuşmalarda en ilginç
bilgiler; iletişimci Fatih Akbaba'dan geldi. Aday olmayı düşünenlere ne
yapmaları kadar ne yapmamaları gerektiğini de anlatan Fatih hoca, kürsü
hitaplarında ve neleri konuşmaları konusunda tüyolar da verdi adaylara. Aklımda
kalan 2 tüyo; kürsüde konuşurken, dinleyiciler arasında tanıdığın bir kişiye
odaklan ve ona konuşur gibi konuş. Sesini çok yükseltme, ara ara yükselt,
konuşman bitene kadar sesin dayansın. Ve; kürsüde konuşurken su içme; sürahiyi
veya bardağı düşürür kırarsan bütün konsantrasyon dağılır. Bizden söylemesi..
DERİN SÖZ
Bugün hepimize düşen ortak görev, ulusal değerlere, bilince,
Cumhuriyet'e sahip çıkmak, Çanakkale'yi, Kurtuluş Savaşı'nı kazanan ruhu
korumak ve bu bilinci .