![]() |
TamerAshraf |
Afrin harekatı büyük bir başarı ve kahramanlıkla devam ederken, bazı çevrelerin işi sulandırma, başka yerlere çekme gayretlerini ibretle izliyoruz.
PKK ve FETÖ gibi ihanet yuvalarının ve onların uzantılarını çok iyi biliyoruz ve söylediklerini, yaptıklarını ciddiye dahi almıyoruz. Fakat sureti haktan görünüp, arkadan dolanarak kin kusanları, tuzak kuranları, fitne çıkaranları ne anlamamız, ne de affetmemiz mümkündür.
SÜRE DEĞİL SONUÇ ÖNEMLİ
Operasyon daha başındayken, süre tartışması yapmak, ne zaman geri dönüleceği üzerinden saatlerce konuşmak, asla iyi niyetli olamaz. Bu işin süresi, geri dönüşü olmaz.
Ne gerekiyorsa yapılacak, ne zamana kadar sürecekse kesintisiz devam edecektir.
Bu kadar net, bu kadar kesin, bu kadar açıktır. Elbette bir planlama yapılmıştır. Ancak, bu planlama geneldir ve şartlara, duruma ve imkanlara göre değişiklik gösterebilir.
Tahmin edilenden daha kısa sürebileceği gibi, beklentilerin üzerinde bir uzama da olabilir.
Önemli olan süre değil, sonuçtur.Beklenen ve istenen sonuç, sınırlarımızın mutlaka ve kesin olarak teminata altına alınması, terör koridorunun kesilmesi, Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanması ve yurdumuzda bulunan Suriye'lilerin güvenle geri dönüşlerini sağlayacak bir huzur ortamının oluşturulmasıdır.
Bir defa daha ve altını çizerek belirtelim ki, kimin ne dediği, ne yaptığı, ne istediği bizi hiç ama hiç ilgilendirmez.
Türkiye gerekli uyarıları fazlasıyla yapmış, mevcut durumun sürdürülemeyeceğini dünyaya ilan etmiş ve müdahale edeceğini açık ve net olarak duyurmuştur. Yani günah bizden gitmiştir.
Söz bitmiştir ve bir gece ansızın icraat başlamıştır. Şartlar ne olursa olsun, bu icraatı sonuna kadar götürmek bir tercih değil, mecburiyettir.
NE HAKLA TEPKİ GÖSTERECEKLER
Dünyadan gelen tepkiler çok da sert ve Türkiye'yi zor durumda bırakacak seviyede değildir. Zaten böyle bir tepki olması için de hiçbir sebep yoktur.
Kim neyin tepkisini gösterecek?
Ortada hiçbir makul sebep yokken, dünyanın öbür ucundan gelip Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren ABD, hangi yüzle bize söz söyleyebilir? Bir taraftan teröristlerle iş tutup, diğer taraftan terörle mücadele ettiğini söylemeleri sadece bizi değil, bütün dünyayı aptal yerine koymaktır ki, hiç kimse bu kirli oyuna ne inanıyor, ne de hak veriyor. "Endişeli" olduklarını söylüyorlar.
Neyin endişesi?
Irak'ı paramparça edip 1,5 milyon Müslümanın kanını akıtırken niye endişe duymadınız? Suriye'de ne işiniz var? DEAŞ'ı sahibi de, PKK'nın hamisi de, PYD'nin kanlı ortağı da siz değil misiniz?
5 bin TIR ve 2 bin uçak dolusu silahı bu katil sürüsüne vermediniz mi? Üç kuruşluk menfaatiniz için bütün bölgeyi kana boğmakta bir sakınca görmeyeceksiniz, ama doğrudan varlığı hedef alınan, birliğine saldırılan Türkiye'nin bu tehdidi bertaraf etmesinden endişe duyacaksınız.
Sonra da dönüp hiç utanmadan, sıkılmadan müttefik olduğumuzu söyleyecek, dostluk hikayeleri anlatacaksınız. Sizin müttefikliğiniz de dostluğunuz da sizin olsun.
Bu yalanlara, bu masallara artık karnımız tok. Gölge etmeyin başka bir şey istemiyoruz.
Nitekim, kirli sicillerine bütün dünya şahittir ve ellerindeki kan henüz yıkanmadığı için Türkiye'ye fazla bir şey söyleyemiyorlar, söyledikleri de ciddi olmuyor, dikkate alınmıyor.
RUSYA'DA FARKLI DEĞİL
Rusya'nın durumu da farklı değildir. İşin başından itibaren çok isteksiz davranmış işi yokuşa sürmüşlerdir.
Bir taraftan beraber masa kurup bölgenin geleceğini birlikte planladık, diğer taraftan Suriye'nin de, Türkiye'nin de geleceğine doğrudan tehdit oluşturan PKK unsurları ile Afrin'de birlikte yürüdüler ve hala da aynı tavrı sürdürüyorlar.
Bugün Afrin'de hainler belli imkanlara sahip olmuşlarsa, bunda ABD kadar Rusya'nın da günahı vardır.
Gelinen noktada, Türkiye'nin artık her şeyi göze alacağı ve her ne olursa olsun bu rezil duruma seyirci kalmayacağını göstermesi üzerine, kısmi olarak yol vermek zorunda kaldılar.
Afrin'deki Rus unsurları bölgeyi tamamen terk etmemiş, biraz daha içlere doğru çekilmişlerdir. Kaldı ki, bir taraftan ABD ile restleşiyorlar, diğer taraftan PKK ve PYD konusunda birbirlerini tamamlayarak yürüyorlar.
AVRUPA VE İRAN
Avrupa ülkeleri her ne kadar karınlarından konuşuyor olsalar da, daha anlayışlı bir tavır ortaya koymak zorunda kalmışlardır.
Almanya'nın PKK unsurlarını hala kendi içinde barındırıyor olması ve son olarak Havalanında yapılan kahpeliğe göz yumması kelimenin tam anlamıyla bir rezilliktir.
Bizi asıl şaşırtan İran'ın tepkisi olmuştur. Türkiye İran'ı en zor zamanlarında bu kadar yakından takip edip elinden tutarken, bizim haklı ve doğru bir operasyonumuza tepki gösterilmesi çok vahimdir. İran yarın üzerine gelecek tazyiklerde yanında yine Türkiye'den başka kimseyi bulamayacağını unutmamalı ve kararlarını ona göre vermelidir. Tarih her şeye şahittir ve yeri ve zamanı gelince herkesin saçı önüne dökülecektir.
İŞİMİZE BAKALIM
Biz kendi işimize bakalım. Kararlı olursak, söylediğimizin arkasında durur ve boşa konuşmadığımızı dünyaya gösterirsek, etkimiz de, caydırıcılığımız da artar ve sonuç almamız da çok daha kolay hale gelir. Bunu bir defa daha test ettik gördük.
Söyledik ve arkasını getirdik. Sözümüzün gereğini yaptık ve sahaya indik. Bunun yansımalarını sadece Suriye'de değil, bütün dış politikada daha net göreceğiz. Kahramanlarımız üzerlerine düşeni fazlasıyla yapıyorlar ve kelimenin tam anlamıyla destan yazıyorlar, tarihin akışını değiştiriyorlar. Arkalarında kararlı ve devamlı bir siyasi iradenin bulunmasıyla birlikte sadece Türkiye'ye değil, bölgeye de huzur getireceklerdir. Dualarımız her zaman bu yiğitlerimizle birliktedir.
![]() |
Orhan Karataş / 2018-01-25 08:45:57 / ORTADOĞU GAZETESİ |