Türkiye, yürütülen milli gemi inşa faaliyetleri sayesinde dünya üzerinde harp gemisi inşa edebilen on devletten biri oldu.
Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli yaptığı açıklamada, Türk savunma sanayinin gurur kaynaklarından biri olan, Türk mühendislerin büyük oranda milli imkânlarla gerçekleştirdikleri Milli Gemi (MİLGEM) projesi çerçevesinde inşa edilmekte olan harp gemilerinden dört adedinin ihraç edileceğini söyledi. Muhtemel satıştan elde edilecek gelirin Türkiye’nin tarım ürünleri ihracından karşıladığı miktarın yaklaşık yüzde 25’ine tekabül edeceğini ifade eden Canikli, teknoloji ihracının önemini de ortaya koydu.
MİLGEM ile tekne inşası ve sistem entegrasyonu konusunda
dışa bağımlılık azaltılmış durumda. Fikri hazırlığı 1996’ya uzanan bu projede
hedef, savunma teknolojilerinin bilgi birikimini sağlamak ve yerli savunma sanayi
katkı payının yüksek tutulmasıydı. Burada önemli olan noktalardan biri de Türk
askeri tersanelerinin, özel sektör tersanelerinin ve tersaneler dışında 50’den
fazla Türk firmasının bu projede yer almak suretiyle savunma sanayimizin
gelişimine katkı sağlamasıydı. Türk özel sektör tersanelerinin askeri gemi
inşasında rol almaları Türk savunma sanayine yeni bir kapı da açmıştır. Proje
yüzde 65 oranında yerli sanayi katkısıyla sürdürülüyor.
İnşa aşamasına 2004’te geçilen MİLGEM projesinde bugüne
kadar ADA sınıfı dört korvetin inşası gerçekleştirildi. Bunların ilk ikisi olan
F511 TCG Heybeliada ve F512 TCG Büyükada aktif görevde. Son ikisi olan F513 TCG
Burgazada ve F514 TCG Kınalıada ise denize indirildi ve hazırlıkları sürüyor.
Milli korvetlerimiz, milli 3 boyutlu arama radarı, milli
sensörler, milli lazer ikaz sistemi, milli sonar, milli torpido tespit ve
karıştırma sistemleriyle milli top, milli savaş yönetim sistemi, milli
kızılötesi iz yönetimi sistemi ve milli muharebe uydu sistemi gibi tamamen yerli
imkanlarla donatıldı.
ADA sınıfı korvetler hizmete girdikten sonra birçok görevde
yer aldılar. TCG Heybeliada 2014’de icra edilen Barbaros Türk Deniz Görev Grubu
aktivasyonu kapsamında Afrika kıtasını çepeçevre dolaşarak 17 bin deniz mili
mesafe kat etti, 16 ülkede 17 liman ziyareti icra etti. Güney Afrika
açıklarında, okyanus şartlarında kapsamlı atış eğitimleri yaptı.
TCG Büyükada 2015’de Pakistan’a kadar uzanan coğrafyada 10
bin 500 deniz mili mesafe kat ederek 9 ülkede 13 liman ziyaret etti.
Her iki gemi de Aden körfezi ve Somali sularında deniz
haydutluğuyla mücadele görevlerine, gerek milli gerekse NATO ve BM
çerçevesindeki tatbikat ve görevlere katıldılar. Bu görev ve ziyaretler
çerçevesinde, milli gemilerimiz onlarca yabancı heyet ve basın kuruluşu temsilcisi
tarafından ziyaret edildi.
Projede bundan sonra firkateyn inşa edilecek. Gemilerin
borda numaraları ve isimleri şöyle: TCG İstanbul (F-515), TCG İzmir (F-516),
TCG İzmit (F-517), TCG İçel (F-518). Firkateynlerin ilki İstanbul Tersanesi
Komutanlığı’nda, geri kalan üç firkateyn ise Türk özel sektör tersanelerinde
inşa edilecek.
Korvetlere nazaran nispeten büyük, menzili daha uzun
planlanan firkateynler bölgesel hava savunma kabiliyetine sahip olacak.
Firkateynler daha etkin silahlarla donatılacak, daha etkin komuta kontrol ve
savaş sistemlerine sahip olacak. 113 boyundaki gemi 14 metre genişlikte olacak.
Sensörleri, silahları ve elektronik sistemleri milli imkanlarla hayata
geçirilecek. Bu sistemler arasında satıhtan satıha güdümlü mermi dikey atım
sistemi, 25 mm milli top, milli nokta hava savunma silah sistemi ve milli dekoy
atım sistemi (sualtı yanıltma sistemi) bulunuyor.
Milli gemilerimizin inşasında, milli savunma sanayi
şirketlerimiz olan ve elektronik sistemlerde teknoloji üreten ASELSAN ve
HAVELSAN da yer alıyor.
Türkiye bu milli gemi inşa faaliyetleri sayesinde, dünya
üzerinde harp gemisi inşa edebilen on devletten birisi oldu. Bu sayede, her bir
gemisinin direğinin en tepesinde Kur’an-ı Kerim bulunan, demir almaktan, halat
fora etmeye kadar her işini besmele ile gerçekleştiren Türk donanması
personeli, kendi mühendisinin ve sanayicisinin ürettiği milli gemiler ve daha
önemlisi milli atış kontrol ve silah sistemleriyle kendini daha güvenli
hissedecek, çevre denizler başta olmak üzere bütün denizlerde, her türlü
tehdide karşı Türkiye Cumhuriyeti devletinin menfaatlerini koruyacaktır.
Türk Deniz Kuvvetleri, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
güvenliğinin sadece karasularımız içinde sağlanamayacağı bilinciyle başta
Karadeniz, Ege ve Akdeniz olmak üzere dünya denizlerinde varlık gösteriyor.
Uluslararası faaliyetlere, operasyonlara, tatbikatlara katılıyor. Bu gayretler
milli imkanlarla daha iyi seviyelere geliyor. Bu çerçevede, sadece korvet ve
firkateyn inşasının yeterli olmayacağı bilinciyle denizaltı, karakol gemisi,
lojistik gemileri ve çok maksatlı amfibi hücum gemisi projeleri de
sürdürülüyor.
İlk milli çok maksatlı amfibi hücum gemimiz TCG Anadolu’nun
inşası sürüyor. Türk donanmasının uçak gemisinden önceki son durağı olarak inşa
edilen amfibi hücum gemisinin Ege, Karadeniz ve Akdeniz harekât alanlarında ve
gerektiğinde Hint okyanusu ile Atlantik okyanusunda görev yapması planlanıyor.
Çok maksatlı amfibi hücum gemisi TCG Anadolu, bir amfibi
tabur ile gerekli muharebe ve destek araçlarını, ana üs desteği olmadan kriz ve
harekat bölgelerine taşıyabilecek, havuzunda taşıyacağı çıkarma araçlarıyla
çıkarma operasyonlarına katılabilecek ve uygun evsaftaki helikopter ve
uçakların gece ve gündüz operasyon yapmasına imkan sağlayacak bir uçuş
güvertesine sahip olacak. TCG Anadolu ile Türk Silahlı Kuvvetleri orta ölçekli
küresel güç aktarımını gerçekleştirebilecek ve gerektiğinde onu hastane gemisi
olarak da kullanılabilecek. Yaklaşık 27 bin ton ağırlığında ve 231 metre
boyunda inşa edilmesi planlanan çok maksatlı amfibi hücum gemisi TCG Anadolu,
silahlı kuvvetlerimizin envanterinde yer alan en büyük deniz platformu olacak.
Şurası muhakkak ki, kendisine dünyanın ilk on devleti
arasına girmeyi bir hedef olarak belirleyen Türkiye Cumhuriyeti devletinin
deniz kuvvetlerinin de bu iddiayı destekleyecek unsurlarla teşkil edilmesi
gerekir. Yurt dışında, başka devletlerle yapılacak deniz askeri üsleri
anlaşmaları da bu hedeflere ulaşmakta Türk Deniz Kuvvetleri’nin hareket
serbestisine katkı sağlayacaktır. Arnavutluk Paşa Limanı’ndaki askeri üssümüz
bu gayretlerin işaret fişeğidir. Afrika’nın kuzeyinde, doğusunda, batısında ve
Hint okyanusunda tesis edilebilecek deniz üsleri, Türk devletinin deniz hak ve
menfaatlerinin korunmasına ve ülke güvenliğinin ileriden tesis edilmesine katkı
sağlayacaktır.