![]() |
Tamer Ashraf |
Yazılı maddelerle başlayalım, hepsi ırkçı.
-İsrail artık bir Yahudi devletidir.
-Tek resmi dil İbranice.
-Kudüs İsrail’in başkentidir.
-Dünyadaki tüm Yahudiler İsrail’e yani Filistin topraklarına
yerleşebilir.
-Bundan sonra hukukta Tevrat kullanılacak.
-Kudüs ve Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim birimleri
meşrulaşacak.
İsrail Filistin topraklarındaki işgal devletini 14 Mayıs 1948’de kurmuştu.
Filistinliler o günü Nekbe yani felaket günü olarak kabul
etti.
Dün kabul edilen yasa Filistinlilerin ikinci Nekbe’sidir.
Yasa İsrail Parlamentosunda kabul edildi.
Orada 13 de Filistin asıllı milletvekili vardı.
Onlar yasaya şiddetle karşı çıktı.
Peki kim bunlar. İsrail madem Filistinlileri bu kadar
eziyor, bir Filistinli nasıl oluyor da İsrail parlamentosuna seçilebiliyor,
diye soranlar olabilir.
Filistinlilerin nüfusu 6 milyondan fazla.
Bir o kadar da 1948’de sürgün edilenlerin torunları olan ve
bugün Ürdün, Lübnan ile Suriye’de mülteci olan Filistinliler var.
Yahudi Ulus Devletinin Perde Arkası
Filistin’dekiler ise 4 ayrı toprak parçasında yaşam
mücadelesi vermekte.
Kudüs, Gazze ve Batı Şeria’dalar.
Bir de 48 şehirleri var.
Yafa, Hayfa, Akka, Berşeba, Umm Fahm, Ramle gibi İsrail
haritasında kalan şehirler.
Buralarda yaklaşık 2 milyon Filistinli bulunuyor.
Onlar 1948’deki sürgün döneminde İsrail işgal devleti
kurulurken evlerinde kalmayı başaran Filistinlilerin çocukları ve torunları.
Bu Filistinliler aynı zamanda İsrail vatandaşı.
Gazze, Batı Şeria ya da Kudüs’tekilere oranla daha şanslı
gibi görünseler de tamamen ikinci sınıf insan konumundalar.
İsrail onlara ‘Filistinli’ bile demiyor, ‘İsrailli Arap’
ifadesini kullanıyor.
İşte o Filistinlilerden 13’ü Filistinlilerin oylarıyla
seçilebiliyor.
Ama bu yeni yasa tüm bu hakların Filistinlilerin elinden
alınmasına yol açacak.
İsrail ‘Arap’ dediği o Filistinlileri bu yasayla zorla
Siyonist ordusunda asker yapmaya kalkacak.
Yahudi şeriatına biat etmeyen Müslüman Filistinliler,
vatandaşlıktan çıkarılacak, evlerine, arazilerine el konulacak, hepsi sürgün
edilecek.
Kudüs ve Batı Şeria’da yıllardır devam eden toprak gaspı bu
yasayla birlikte 48 şehirlerinde de olacak.
Yani Filistinlilerin Filistin topraklarındaki varlığının
imhası hızlanarak, 4 koldan devam edecek.
Yahudi yasasının yazılı olmayan maddeleri neler?
Kudüs’ün başkent ilan edilmesi, ABD’nin Kudüs’te
büyükelçilik açması ve Yahudi Ulus Devleti yasasının kabul edilmesi. Son 6 ayda
ki bu 3 gelişme spontane değil birbirleriyle bağlantılı.
Üçü de ABD, İsrail, BAE ve Mısır’ın içinde bulunduğu “Yüzyılın anlaşması” diye adlandırılan
projenin parçaları.
Bu anlaşmayla Filistinliler Gazze’den bile çıkarılarak,
Sina’ya göçe zorlanacak.
Abbas'da İşin İçinde
Anlaşmanın bir tarafında maalesef Filistin Devlet Başkanı
Abbas da var.
İsrail Gazze’yi abluka altında tutarken, Abbas yönetimi de
aylardır Gazze’deki memurların maaşını ödemeyerek, Gazze’nin elektrik
faturalarını ödemeyerek, Gazze’deki Filistinlilere ambargo uyguluyor.
Gazze Filistin direnişinin merkezi. Tüm amaç Gazze’ye biat
ettirmek, bu nedenle İsrail Abbas yönetimi üzerinden de Gazzelileri
cezalandırıyor.
Haziran ayında “Gazze Filistin yönetimine bağlı bu nedenle
İsrail gibi Gazze’ye yaptırım uygulayamazsınız, Gazze’deki memurların
maaşlarını ödeyin” diye Ramallah’ta gösteri yapan Filistinliler bizzat Abbas’ın
adamları tarafından dövülerek, göz altına alınmışlardı.
Yahudi Yasası İle Filistin diye Biryer olmayacak
Projeye göre Yahudi yasalarını kabul etmeyen İsrail
vatandaşı olan Filistinliler 48 şehirlerinden çıkarılacak.
Kudüs’te bir Filistinli bile bırakılmayacak.
Batı Şeria toprakları zaten 3’e bölünmüştü, yüzde 70’e
yakını İsrail kontrolünde tutuluyordu şimdi tamamı İsrail haritasına eklenecek.
Geriye bir tek Gazze kalıyor.
Filistinliler ‘uslu çocuk’ olmayı kabul ederse, Kudüs ve
Batı Şeria’dan sürgün edilenler Gazze’ye gönderilecek, Gazze Sina çölü ile
birleştirilip yıllardır konuşulan iki devletli çözüm adı altında çölün
ortasında Filistinlilere sözde bir devlet verilecek. Yani Filistin toprağı diye
bir şey kalmayacak.
İşte bu nedenle Filistinliler 30 Mart’tan bu yana Büyük
Dönüş Yürüyüşü adını verdikleri direnişe ısrarla devam ediyorlar.
Filistin: “Yahudi ulus devlet” yasası kabul edilemez
FKÖ Genel Sekreteri Saib Ureykat, Yahudi ulus devlet” yasa
tasarısının onaylanmasına “etnik temizliğe hazırlık adımı” ifadesiyle tepki
gösterdi.
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Genel Sekreteri Saib Ureykat,
İsrail devletini, tüm dünya Yahudilerinin temsilcisi etnik-dini bir devlet
olarak tanımlayan ve tüm Yahudilerin İsrail’e dönme hakkı olduğunu vurgulayan
“Yahudi ulus devlet” yasa tasarısının onaylanmasını, “etnik temizliğe hazırlık
adımı” şeklinde değerlendirdi.
Ofisinden yapılan yazılı açıklamada Ureykat’ın, Ramallah
kentinde Fransa Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü
Jerome Bonnafont ile bir araya geldiği belirtildi.
Görüşmenin detaylarının verildiği açıklamaya göre Ureykat,
yasanın, Doğu Kudüs’ün de dahil olduğu Batı Şeria’yı İsrail’e ilhak etmek ve
Gazze’de ayrı bir devlet kurmak şeklindeki İsrail Başbakanı Binyamin
Netanyahu’nun planını destekler nitelikte olduğunu belirtti.
Yasanın Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmeleri ve
uluslararası kanunlara aykırı olduğunu kaydeden Ureykat, “Irkçılığı
yasalaştıran bir devletin, BM’nin de içinde bulunduğu uluslararası kurum ve
kuruluşlara üyeliği nasıl devam edebilir?” ifadesini kullandı.
Ureykat, 1967 sınırlarında iki devletli çözüme bağlı
olduklarını vurguladı.
“Yahudi ulus devlet” yasa tasarısına ilişkin oylama sabah
erken saatlerde yapılarak, 55 “hayır” oyuna karşılık 62 “evet” oyuyla meclisten
geçmişti.
Yahudi Ulus Devlet Yasa Tasarısı
İsrail’in bir anayasası olmadığı için devletin anayasası
mesabesindeki “temel kanunlarının” içine girecek olan yasayla İsrail devleti,
tüm dünya Yahudilerinin temsilcisi etnik-dini bir devlet olarak tanımlanıyor.
Halihazırda uygulamada var olduğu belirtilen ayrımcı
politikaları yasayla hükme bağlayacak tasarıyla, Arapça resmi dil olmaktan
çıkacak ve ülkenin tek resmi dili İbranice olacak. Bununla birlikte tasarının
en çok tepki çeken diğer maddeleri arasında şu hükümler yer alıyor:
“Ülkede kendi kaderini tayin etme hakkı sadece Yahudilere
aittir, İsrail bir Yahudi devletidir, İsrail dünyadaki tüm Yahudilerin tarihi
anavatanıdır, hukukta bir boşluk olduğunda Yahudi şeriatı referans alınacaktır,
dünyadaki tüm Yahudilerin İsrail’e dönme hakkı vardır, Yahudilerin dini günleri
resmi tatil sayılacaktır ve İsrail’in başkenti Kudüs’tür.”
Yasa tasarısında yer alan bir diğer madde olan “Tüm İsrail
vatandaşları eşit haklara sahiptir” hükmünün ise diğer maddelerle çeliştiği,
göstermelik olduğu belirtiliyor ve uygulamada bir anlam ifade etmeyeceği
kaydediliyor.
Tasarıda, “İsrail, tüm dünyadaki Yahudilerin tarihi ana
vatanıdır” denilerek Filistinlilerin bu topraklar üzerindeki tarihi varlığı ve
hakları da görmezden gelinmiş oluyor.
İsrail dünyanın değişik bölgelerinde bulunan Yahudileri
İsrail’e gelip yerleşmeye teşvik ederken, 1948’de vatanlarından sürdüğü
Filistinlilere geri dönme hakkını tanımayı ise reddediyor.
“İsrail, Apartheid rejimi olduğunu teyit etti”
Bu kanunla beraber özgürlükler üzerinde gerilimin
artacağına, örgütlenme ve siyasal yapılanma konusunda Filistinlilere
kısıtlamaların olabileceğini belirten Şeyh Hatib, “İbranice resmi dil, Arapça
da özel dil muamelesi görecek. İsrail’in Yahudi devleti sayılması da Filistinli
vatandaşların ikinci sınıf vatandaş sayılması ve hiçbir hakka sahip olamayacağı
anlamına geliyor. Halbuki Arapça bu toprakların asıl dili, Filistinliler de bu
ülkenin asli unsurlarıdır.” dedi.
Şeyh Hatip, İsrail’in Apartheid (Irkçı, ayrımcı devlet)
rejimi olduğunu bu kanunla teyit ettiğini belirterek, “İsrail eskiden beri bir
Apartheid rejimi olarak varlığını sürdürüyordu, şimdi bu kanunla da bu
Apartehid rejimi olduğunu pekiştirmiş oldu.” ifadelerini kullandı.
Filistinli mültecilerin ana vatanlarına geri dönmesini
engelleyen İsrail’in dünyadaki Yahudilere kapılarını açtığını belirten Şeyh
Hatip, “Bu kanun, dünyanın dört bir tarafından İsrail’e Yahudi göçünün önünü
açarken, Filistinlilerin kendi vatanlarına, kendi ülkelerine dönmesini
engelliyor.” şeklinde konuştu.
“Yahudi Ulus Devlet yasası Batı Şeria’yı da hedef alıyor”
Öte yandan İsrail vatandaşı Filistinlileri temsil eden
İsrail parlamentosundaki Ortak Arap Listesi Bloku Milletvekili Mesud Ganayim de
AA muhabirine yaptığı açıklamada, Yahudi Ulus Devlet yasasının sadece İsrail
vatandaşı Filistinlileri hedef almadığını bilakis işgal altındaki Batı Şeria’yı
da hedef aldığını söyledi.
Milletvekili Ganayim, İsrail devletini, tüm dünya
Yahudilerinin temsilcisi etnik-dini bir devlet olarak tanımlayan ve tüm
Yahudilerin İsrail'e dönme hakkı olduğunu vurgulayan "Yahudi ulus
devlet" yasanın tam olarak, ‘İsrail devletini’ değil ‘İsrail topraklarını’
vatan olarak öngördüğünü ve tam olarak “İsrail toprakları (Tarihi Filistin
topraklarının tamamı) Yahudi halkının tarihi vatandır.” cümlesinden oluştuğunu
ifade etti.
Kanunun İsrail topraklarının sınırlarını belirtmediğini,
dolayısıyla ‘İsrail devleti’ yerine ‘İsrail toprakları’ söyleminin
kullanıldığını belirten Ganayim, Tarihi Filistin topraklarının tamamı yani Batı
Şeria da dahil olmak üzere tüm bölgeyi hedef aldığını vurguladı.
Ganayim, başta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu olmak
üzere İsrailli yetkililerin geçen yıllar boyunca Batı Şeria’yı da İsrail’in bir
parçası olarak gördüklerini deklare ettiklerini hatırlatarak, “Kanunu
tasarlayan ve onaylayan sağcı milletvekillerine göre, Batı Şeria da İsrail’in
bir parçası. Bu gizli bir şey değil zaten, her açıklamalarında dile
getiriyorlar.” dedi.
Kanunun İsrail’in Filistinli vatandaşlardan temizlenmesini
öngören kanunun apartheid rejimini kökleştirdiğini ve ayrımcılığı arttıracağını
belirten Ganayim, “Bu kanun İsrail’in 1948’den beri izlediği politikaları
meşrulaştırıyor ve Filistinli vatandaşları ikinci sınıf görüyor.” ifadelerini
kullandı.
Ganayim, kanun metninde tek bir defa dahi “demokrasi” veya
“eşitlik” kelimelerinin olmadığını belirterek, “Bu kanun bizim yıllarca
buradaki demokrasinin sadece Yahudiler için geçerli olduğu şeklindeki
sözlerimizi teyit ediyor. İsrail demokrasi söylemini sadece Araplara karşı
işlediği suçları örtmek için bir örtü olarak kullanıyordu.” dedi.
Uluslararası topluma İsrail’e karşı harekete geçme çağrısı
yapan Ganayim, Ortak Arap Listesi Bloku olarak da kanunun iptal edilmesi için
gerekli çalışmaları yürüttüklerini ve gerekirse İsrail Yüksek Mahkemesi’ne
başvurabileceklerini söyledi.
Muhalefetin karşı çıktığı, İsrail devletini, tüm dünya
Yahudilerinin temsilcisi etnik-dini bir devlet olarak tanımlayan ve tüm
Yahudilerin İsrail'e dönme hakkı olduğunu vurgulayan "Yahudi ulus
devlet" yasa tasarısına ilişkin oylama sabah erken saatlerde yapılarak, 55
"hayır" oyuna karşılık 62 "evet" oyuyla meclisten geçmişti.
Yahudi ulus devlet yasa tasarısı
İsrail'in bir anayasası olmadığı için devletin anayasası
mesabesindeki "temel kanunlarının" içine girecek olan yasayla İsrail
devleti, tüm dünya Yahudilerinin temsilcisi etnik-dini bir devlet olarak
tanımlanıyor.
Halihazırda uygulamada var olduğu belirtilen ayrımcı
politikaları yasayla hükme bağlayacak tasarıyla, Arapça resmi dil olmaktan
çıkacak ve ülkenin tek resmi dili İbranice olacak. Bununla birlikte tasarının
en çok tepki çeken diğer maddeleri arasında şu hükümler yer alıyor:
"Ülkede kendi kaderini tayin etme hakkı sadece
Yahudilere aittir, İsrail bir Yahudi devletidir, İsrail dünyadaki tüm
Yahudilerin tarihi ana vatanıdır, hukukta bir boşluk olduğunda Yahudi şeriatı
referans alınacaktır, dünyadaki tüm Yahudilerin İsrail'e dönme hakkı vardır,
Yahudilerin dini günleri resmi tatil sayılacaktır ve İsrail'in başkenti
Kudüs'tür."
Yasa tasarısında yer alan bir diğer madde, "Tüm İsrail
vatandaşları eşit haklara sahiptir." hükmünün ise diğer maddelerle
çeliştiği, göstermelik olduğu belirtiliyor ve uygulamada bir anlam ifade
etmeyeceği kaydediliyor.
Tasarıda "İsrail tüm dünyadaki Yahudilerin tarihi ana
vatanıdır" denilerek Filistinlilerin bu topraklar üzerindeki tarihi
varlığı ve hakları da görmezden gelinmiş oluyor.
İsrail dünyanın değişik bölgelerinde bulunan Yahudileri
İsrail'e gelip yerleşmeye teşvik ederken, 1948'de vatanlarından sürdüğü
Filistinlilere geri dönme hakkını tanımayı ise reddediyor.
Mısır'ın uzlaşı teklifinin detayları belli oldu
Mısır tarafından sunulan ve en geç 5 hafta içinde ulusal
birlik hükümeti kurulmasını da öngören Filistin uzlaşı teklifi, 4 aşama ve 10
maddeden oluşuyor.
Filistin'deki bölünmüşlüğü sona erdirmeyi amaçlayan Mısır'ın
uzlaşı teklifinin 4 aşama ve 10 maddeden oluştuğu bildirildi.
AA muhabirinin siyasi bir kaynaktan edindiği bilgiye göre,
Hamas'ın kabul ettiğini açıkladığı Filistin uzlaşısına dair Mısır'ın sunduğu teklifin
detayları ortaya çıktı.
Uygulaması yaklaşık iki aya yayılan Kahire'nin teklifi
toplam 4 aşama ve 10 maddeden oluşuyor.
Gazze'ye uygulanan cezai yaptırımlar ivedilikle kaldırılmalı
Bir haftada uygulanması planlanan ilk aşamada, Gazze'ye
uygulanan cezai yaptırımların ivedilikle kaldırılarak, memur maaşlarının
tamamen ödenmesi ve bakanlıkların Gazze'deki işletme bütçelerinin ödenmesi ve
elektrik santrallerine vergisiz yakıt sağlanması konuları çözüme
kavuşturulacak.
İdari ve hukuki komisyonun uzlaşıyla almış olduğu karar
uygulanıncaya dek, mevcut yapıda herhangi bir değişiklik yapılmaksızın, bakanlar
bakanlıklarına dönüş yapacak.
İlk aşamanın son maddesinde ifade edildiği üzere en fazla 5
hafta içinde tamamlanmış olmak kaydıyla ulusal uzlaşı hükümetini kurma
görüşmelerine başlanacak.
Hamas, sınır kapılarındaki engellemelere son vermeli
Üç hafta sürmesi planlanan ikinci aşamada da komisyon, Filistin'deki
taraflara ve hükümete uygulamaya geçilmesi için yürüttüğü çalışmaların
sonuçlarını teslim edecek. Bu arada maaş politikası, Batı Şeria ve Gazze'deki
tüm memurlara uygulanacak. Bu aşamanın üçüncü maddesine göre Hamas Hareketi,
Gazze'de kendi atadığı güvenlik memurlarının maaşlarını ayırarak, vergilerden
kalanını Filistin hükümetine teslim edecek. Bu aşamanın son maddesindeki sınır
kapılarına ilişkin verilen teklifte, Hamas'ın, İsrail ve Mısır'la olan Gazze
sınır kapılarındaki engellemelerinin kaldırılması gerektiği belirtiliyor.
Teklifin üçüncü aşamasının ilk maddesi, yaklaşık bir ay
sürmesi planlanan konular arasında Mısır'ın gözetiminde Batı Şeria ve Gazze'den
güvenlik komisyonlarının bir araya gelerek güvenlik konuları ve uygun
mekanizmaların kurulması yönünde çalışmalar yapılmasını içeriyor.
Yargı ve Filistin topraklarının yönetimine bakan kurumların
birleştirilmesi
İkinci maddede ise her iki taraftaki yargı ve Filistin
topraklarının yönetimine bakan kurumların birleştirilmesine dair Hamas ve Fetih
tarafından uzmanların bir araya gelerek çalışmalar yapması isteniyor. Taraflar
bu konuya ilişkin görüşmeleri de yine Mısır'ın gözetiminde yürütecek.
Mısır'ın uzlaşı teklifinde sunduğu konuların son aşamada tek
madde altında toplandığı görülüyor.
Buna göre Mısır'ın başkenti Kahire'de toplanacak Filistin
Kurtuluş Örgütünün Geliştirme ve Aktivasyon Komisyonu, 2011'deki anlaşmada
geçen konuların icrası için uygun mekanizmanın kurulması üzerine çalışmalarda
bulunacak.
Söz konusu anlaşmaya göre Ulusal Meclis, seçimler, yasama
meclisi, Batı Şeria ve Gazze'deki toplumsal uzlaşı, kamu özgürlüklerine ilişkin
konular ele alınacak.
Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin ofisinden bugün
yapılan açıklamada, Heniyye'nin, Mısır İstihbarat Başkanı Abbas Kamil'i
telefonla aradığı ve Hamas'ın geçen hafta Mısır tarafından sunulan Filistin
uzlaşı önerisini kabul ettiğini ilettiği belirtilmişti.
Gazze'de yönetimi 2007'de devralan Hamas, Batı Şeria'daki
Filistin hükümetinin Gazze'deki memurlardan işe gitmemelerini istemesi üzerine
yaklaşık 40 bin memur atamıştı.
"Memur maaşları dosyası" Hamas ile Fetih arasında
geçen yıl 12 Ekim'de, Filistin'deki bölünmüşlüğü bitirme amacıyla imzalanan son
uzlaşı anlaşmasında da aksaklıklara neden olmuştu.