BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

23 Temmuz 2018 Pazartesi

Tarikat Nedir,Tarikatlar Nasıl Çalışıyor,Nasıl Eleman temin ediyor?

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ

Tarikat Nedir ? 

D İ K K A T : Tarikat hakkında şunu en başta söyleyelim ki her tarikat Hakka götüren yol değildir. Her kendine şeyh denilen kimse de Hakkın rızasına götüren rehber değildir.

Tarikat, lügatte “yol” manasına gelir. Tarikatların esasını tasavvuf bilgileri teşkil eder. Bu bilgilerin, insanlara farklı şekillerde sunulmasından tarikatlar meydana gelmiştir. Tasavvuf bilgilerinin hepsi Peygamber efendimizden gelmektedir. Bütün Eshab-ı kiram radıyallahü anhüm, bu bilgileri silsile yoluyla kendilerinden sonrakilere ulaştırdı. Hazret-i Ebu Bekr ile hazret-i Ali müstesna, diğer sahabeye ait silsileler birkaç asır sonra kayboldu. Bin dört yüz seneden beri, ince bilgiler ve marifetler, hazret-i Ebu Bekr ile hazret-i Ali’ye ait silsileyle gelmiştir.

İslamın ilk iki asrında hazret-i Ebu Bekr ile hazret-i Ali’den gelen feyz ve marifetler insanların istidad ve kabiliyetleri, tabiat ve mizacları ve değişik şartlara göre farklı tarzlarda sunuldu. Neticede, hazret-i Ebu Bekr’e ait silsileden 9. asırdan itibaren; hazret-i Ali’ye ait silsileden 12. asırdan itibaren ana tarikatlar ortaya çıktı. Zamanla ana tarikatlar içerisinde manevi hususiyetleriyle temayüz edenler (mürşid-i kamiller, tasavvufta yetişmiş ve yetiştirebilen yetkili rehberler) bulundu. Bunlar da şartlara ve zamanlarındaki insanların durumlarına göre ana tarikatın temel özelliklerine muhalefet etmeden, bazı değişiklikler ve ilaveler yaptılar. Böylece ana tarikatların şubeleri ortaya çıktı. Bunlar da tarikata hususiyetini veren o veli zatın ismiyle anıldılar.

Ayrıca İslamiyetin yayılmasında da bilfiil hizmet gören tarikat mensubu zatlar, Hindistan ve Malay adalarına kadar gidip, yerli halkın lisanlarını öğrendiler, aralarına karışıp, İslamı yaydılar. İslamın yayılmasında hizmet veren böyle binlerce zattan biri de Ebu İshak Kazeruni’dir (v.426/m.1034). Çin, Hindistan, İran ve Anadolu’da İslamiyetin yayılmasında bütün gücüyle çalışan Kazeruni, kurduğu askeri birliklerle gazalar tertip etti. Bu yüzden kendisine Şeyh-i Gazi dendi. Yirmi dört bin Yahudi ve ateşperestin Müslüman olmasına vesile oldu. Ayrıca gazaya çıkan ordulardan önce gidip fethe zemin hazırlayacak faaliyetlerde bulundular. Orduyla beraber gittiklerinde konuşmalarıyle askerin moralini ve maneviyatını yükselttiler. Yine fethten sonra o beldenin gayr-i müslim halkını İslamiyete ısındırmak için çalıştılar.

Bunun içindir ki, İslam devletlerinde halifeler ve sultanlar alimlere ve evliyaya daima kıymet vermişlerdir. Nitekim Büyük Selçuklu Devletinin kurucularından Çağrı ve Tuğrul beyler, o sırada yaşayan Ebu Said Ebü’l-Hayr hazretlerinin nasihatını ve dualarını almayı ganimet bilirlerdi.

Tarikatların Türkiye Selçuklu Devletinin kuruluş ve sonraki dönemlerdeki hizmetleri aynen devam etmiştir. Cemiyetin manevi terbiyecileri olan tasavvuf büyükleri, Selçuklu sultanları tarafından büyük kabul görmüşlerdir. Bu sebeple Necmeddin Bağdadi, Sultan İzzeddin Selçuki’den; Şihabüddin Sühreverdi, Birinci Alaeddin Keykubad’dan; Behaeddin Veled, Alaeddin Keykubad’dan çok hürmet görmüştür.

On üçüncü asrın ortalarına doğru Konya’da Evhadeddin Kirmani, Muhyiddin-i Arabi, Sadreddin Konevi, Celaleddin-i Rumi, Mueyyedüddin el-Cündi, Saideddin Fergani; Tokat’ta Fahreddin bin İbrahim Iraki (v.689/m.1289), Kayseri ve Sivas’ta Necmeddin Daye (v.654/m.1256) Anadolu’da birlik ve beraberliğin mimarlarındandır.

Selçukluların son zamanlarında Moğol istilasıyle devlet otoritesinin kalmadığı, cemiyet hayatının karışık olduğu sırada tarikat, tasavvuf ehlinin nasihatları, huzurunu kaybetmiş insanlara büyük bir teselli ve sükun kaynağı oldu. Tekkeler ve zaviyeler, birer huzur evi durumundaydı. Bunun yanında devlet otoritesinin temininde büyük faydaları oldu. Diğer taraftan bir kısım dervişler de Moğollar arasına girip, onları İslama ısındırmak, yahut hiç olmazsa zulümlerini en aza indirebilmenin mücadelesini veriyorlardı.

Bilahare, Osmanlı Devletinin kuruluşunda büyük payı olan tarikat ve tasavvuf ehli, yükseliş dönemlerinde memleketin her tarafında hizmet verdiler. Bilhassa Şeyh Edebali, Dursun Fakih, Geyikli Baba, Emir Sultan, Somuncu Baba, Hacı Bektaş-ı Veli, Hacı Bayram-ı Veli ve Akşemseddin’in hizmetleri çok büyüktür. Ancak son zamanlara doğru bu tarikatlar ehliyetsiz kimselerin kontrolüne geçti. Böyle kimseler bu müessesenin yanlış anlaşılmasına vesile oldular.

Yaklaşık yüz seneden beri, hakiki İslamalimlerinin bildirdikleri bu hakiki tarikat ve tasavvuf yolları unutuldu. Tarikat ve tasavvuf adı altında birçok şeyler uyduruldu. Tekkelerde haramlar ve bid’atler işlendi. Dinde cahil olanlar kendilerini şeyh ve mürşid olarak tanıttı. Bazıları da sihir olarak yaptıkları, ağızlarına ateş alıp yanaklarına şiş sokup çıkarmaya keramet dediler (Bkz. Tasavvuf). Böyle göz boyamaların haram olduğu, İbn-i Hacer-i Mekki hazretlerinin Fetava-yı Hadisiyye kitabının ve İmam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat’ının 266. mektubunda bildirilmiştir.

Nitekim, Peygamber efendimiz buyuruyor ki: “Bir kimsenin havada uçtuğunu ve deniz üzerinde yürüdüğünü yahut ağzına ateş koyup yuttuğunu görseniz, fakat İslamiyete uymayan bir iş yapsa, keramet sahibiyim dese de, onu büyücü, yalancı, sapık ve insanları doğru yoldan saptırıcı biliniz!”

Tarikatler başlıca iki kısma ayrılır:

1. Sessiz zikir Zikr-i hafi yapan tarikatlar: Bunlar hazret-i Ebu Bekr’den gelmiş olup, mürşitlerinin adına göre Tayfuriyye, Medariyye, Bektaşiyye (hakiki olan), Nakşibendiyye, Ahrariyye, Ahmediyye-i Müceddidiyye ve Halidiyye gibi isimler almışlardır.

2. Yüksek sesle zikir Zikr-i cehri yapan tarikatler: Bunlar da, hazret-i Ali’den oniki imam vasıtasıyla gelmiştir. Oniki imamın sekizincisi olan İmam-ı Ali Rıza’dan Ma’ruf-ı Kerhi almış ve Cüneyd-i Bağdadi’nin çeşitli talebelerinin yolunda bulunan meşhur mürşidlerin adı verilerek, kollara ayrılmışlardır. Böylece Ebu Bekr-i Şibli yolundan Kadiri ve Şazili, Sa’di ve Rıfai, Ebu Ali Rodbari yolundan Ahmed Gazali ve Ziyaüddin Ebu Necib-i Sühreverdi vasıtaları ile Kübrevi meydana gelmiştir. İmam-ı Ali’den Hasan-ı Basri vasıtasıyle Edhemi ve bundan Çeşti doğmuş ve Bedeviyye de Rıfaiyyeden hasıl olmuştur.

Tarikat

Aynı dinin içinde birtakım yorum ve uygulama farklılıklarına dayanan, bazı ilkelerde birbirinden ayrılan, Tanrı'ya ulaşma ve onu tanıma yollarından her biri:

"Mevlevi tarikatı. Bektaşi tarikatı."-

Tarikatlar Nasıl Çalışıyor,Nasıl Eleman temin ediyor?

 "Tarikatlar akıllı, paralı, eğitimli insan sever"
Adnan Oktar üzerine ders veren ABD'li uzman Dr. Janja Lalich tarikat psikolojisini ve adam devşirme tekniklerini anlattı. Tarikatların eğitimli, paralı ve zeki insanları hedef aldığını söyledi, "Önce size sevgi bombardımanı yaparlar sonra kişiliğinizi yıkar yeniden inşa ederler" dedi. Dr. Lalich'e göre özellikle dini tarikatlar yavaş yavaş eleştirel düşünme yeteneğinizi elinden alıyor, korku ve paranoyayla hükmediyor. Lalich özellikle ABD'de dini özgürlük bahanesiyle kimsenin bu tarikatları eleştiremediğinin de altını çizdi.
Herkes sosyal medyada alay ediyordu ancak son operasyonla o absürt görüntülerin ardındaki dehşet ortaya çıktı. Adnan Oktar ve çetesine düzenlenen operasyon tarikatları bir kez daha spot ışığının altına koydu. İnsanlar tarikatlara nasıl katılır? Bir kişi Mesih olduğuna diğer insanları nasıl inandırır? Tarikat liderleri nasıl bir kişiliğe sahip? Akıllarda soru çok... Biz de konunun önde gelen uzmanlarından olan bir isme Dr. Janja Lalich'e Skype aracılığıyla ulaştık. Dr. Lalich Kaliforniya Eyalet Üniversitesi'nde tarikatlar üzerine ders veriyor. Onlarca kitabı ve bir de tarikat mağdurlarına yol gösterdiği araştırma merkezi var. Eski bir siyasi tarikat üyesi. Geçen yıl öğrencilerine Adnan Oktar üzerine de ders vermiş.
Sıradan insanlar neden tarikatlara katılıyor?
Çünkü bir anlamda hepimiz hayatta bir şeyler arıyoruz. Mutlu bir evlilik, iyi bir hayat, yüksek gelir, dini anlam... Hepsi çok normal insani arzular. Bu nedenle "tarikatlara katılanlar depresif, yalnız, garip, dengesiz" demek doğru değil. Doğru yerde, doğru zamanda bir insanın karşısına böyle bir grup çıktığında, herkes bir tarikat üyesine dönüşebilir. Eğer siz ilk adımı atarsanız, tarikat için adam devşirenler işinde gerçekten iyi tipler. Bir sonraki adımda ne yapacaklarını iyi bilirler.

"TARİKAT ÜYELERİNİN ORTAK ÖZELLİĞİ: İDEALİZM"

Tarikatlara katılanların ortak bir kişilik özelliği var mı?
Belki sadece tek bir özellik söyleyebilirim: İdealizm. Herhangi bir şekilde, kendileri ya da başkaları için daha iyi bir dünya isteyen kişiler- bu maddi ya da dini anlamda da olabilir- katılıyor. Tarikatlar bu idealizmi çok iyi sömürüyor.

"TARİKATLAR ÖNCE KİŞİLİĞİNİZİ YIKIYOR SONRA YENİSİNİ İNŞA EDİYOR"

Peki özgüven eksikliği?

Hayır. Tarikattan ayrılırken özgüvenlerini kaybetmiş olabilirler ama katılırken illa ki güvensiz insanlar olmalarına gerek yok. Tarikatların yeni üyeyi doktrine etme sürecinde özgüven yıkılıyor. Çünkü size şunu yapıyorlar: Kişiliğinizi parçalıyorlar. Kendinizden, önceki hayatınızdan şüphe etmenize neden oluyorlar. Cevapların sadece tarikat liderinde olduğuna sizi inandırıyorlar. "Geçmişin, ailen iyi değildi" diyorlar. Böyle bir süreç sonunda kendi kişiliğinizi kaybediyorsunuz. Daha sonra tarikat parçalarınızı, istediği şekilde yeniden bir araya koyuyor. Yani kişiliğinizi yeniden inşa ediyor.

"DİNİ TARİKATLARDA ELEŞTİREL DÜŞÜNCEYİ BİR KENARA KOYARSINIZ"

Dini tarikatlara katılmada en önemli motivasyon uhrevi anlam arama mı?

Bu tür tarikatlarda sizden en çok beklenen muhakeme yeteneğinizi bir kenara koymanız. Tarikat lideri olan o her şeye muktedir olduğu söylenen kişi ne diyorsa ona inanmanız beklenir. Eleştiren düşünce yeteneğinizi zamanla bir kenara koyarsınız ve o şahıs ne diyorsa onu kabul edersiniz.

"BİR YANDA CEZA, DİĞER YANDA ÖDÜLLENDİRME"

Dini olanlarda ve diğerlerinde geçerli olan bir diğer önemli unsursa akran baskısı. Bu nedenle tarikatlar gruptur aslında. Çünkü akranlarımızdan çok etkileniriz, eğer herkes bir şeyi yapıyor, hiçbir şeye itiraz etmiyorsa siz de onlara katılırsınız. Çok soru sorarsanız eninde sonunda dışlanışınız. "Bu soruyu sormak için çok erken, daha sonra sor" denilir. Sonra da soruyu hatırlamazsınız bile. Özellikle dini tarikatların ambiyansı böyle: Boyun eğmek. Boyun eğdikçe takdir görürsünüz, "harika bir tarikat üyesisin" derler. Bir yanda ceza diğer yanda ödüllendirme. Şiddet içeren evlilikler gibi düşünün. Bir gün eve çiçek getiriyor, ertesi gün dövüyor.

Peki insanların en zayıf anını mı kolluyorlar?

Kesinlikle. Bakın hepimiz zayıf varlıklarız, kırılgan olmak bir hastalık değildir. Boşanırız, bir yakınımız ölür... Böyle anlarımızda tarikat için adam devşirenler size yanaşabilir ve zayıflıklarınıza oynayabilirler.

Para, statü gibi daha maddi konular ne kadar etkili?

Tarikatlar size uygun yemi seçerler. Eğer para arıyorsanız size parayla gelirler.

"TARİKATLAR AKILLI, EĞİTİMLİ, PARALI İNSANLARI İSTER"

Yani tarikatlara katılanlar aptal değiller diyorsunuz?
Hiç değiller. Bakın tarikatlar aptal insanları istemez. İşlerini yürütecek, önemli bağlantılar sağlayabilecek, yetenekleri olan kişileri isterler. ABD'de tarikatlar artık çok genç insanları hedef almıyor. 40'larında kariyeri olan insanları istiyorlar. Çok zeki ve zengin ailelerin çocuklarını da hedef alıyorlar çünkü böylece paralarını çalabiliyorlar.
Evet Adnan Oktar için de aynısı geçerli...
Aptal, hasta insanları niye istesinler ki? Amaçları sizin değil tarikat liderinin arkasını toplamak ve tarikatın büyümesini sağlamak.

EN ÖNEMLİ DEVŞİRME TEKNİĞİ: SEVGİ BOMBARDIMANI

En önemli adam devşirme teknikleri neler?

Daha çok arkadaş çevresi üzerinden ilerliyorlar. Çünkü bir arkadaş diğerlerini ikna edebiliyor. Bazen de seminerler düzenleyip insanları davet ederek yapıyorlar. Tabii ki bir de internet, sosyal medya var.

Ne söyleyerek insanları ikna ediyorlar?

En başta "sevgi bombardımanı" dediğimiz şeyi yapıyorlar. Çok yakın bir fiziksel temas kurup gözlerinizin içine bakarak "Çok farklısın, seni çok seviyoruz. Bize katılırsan çok özel bir insan olursun." diyorlar. Katılırken size kendinizi çok iyi hissettirirler, birden bir sürü dostunuz olmuş gibi düşünürsünüz. Diğer arkadaşlarınız da işin içinde olduğu için kendinizi güvende hissedersiniz.

"TARİKAT LİDERLERİ HÜKMEDİCİ, OTORİTER, NARSİST"

Tarikat liderleri ne yapıyorlar da insanları peşlerinden koşturuyorlar?

Tarikat liderleri Donald Trump gibi (gülüyor). Otoriter, hükmedici, kendine güvenen tipler. Sürekli yalan söyler ve kendilerini överler. Sürekli çok önemli özellikleri olduğunu iddia ederler. Çoğu psikopat. Bir yandan da karizmatik kişilik özelliklerine sahipler. Bu nedir? Karizma bir sosyal ilişki kurma şeklidir. Karşınızdakiyle doğrudan bir bağ kurarsınız. Onun duygularına, ihtiyaçlarına cevap verirsiniz. "Bu adam çok iğrenç nasıl onun peşinden gidiyorlar?" diye düşünebilirsiniz. Ama başkaları aynı adama bakıp "vay be ne harika biri" diyebilir. En başta bir grup takipçiyi yakaladıktan sonra gerisi kolay. Bu etkiyi sürdürmek için özellikle dini tarikatlarda mistik seanslar düzenlenir. Takipçilere liderin bir ışığı olduğu saatlerce anlatılır.
Nasıl oluyor da liderin Mesih olduğu gibi daha ileri seviyede şeylere inanıyorlar?
Bu adım adım yapılıyor. Yani toplantıya gidiyorlar ve beyinleri yıkanıyor gibi bir durum yok. Yavaş yavaş iradeniz ve eleştirel düşünceniz yok ediliyor. Mesela bazı tarikatların eğitim sistemi oluyor. Kendi değerlerini ve düşüncelerini empoze ediyorlar. Öğrenmeye direnirseniz de suçlanıp, aşağılanıyorsunuz. Bazen çılgın meditasyon, ilahi okuma yöntemleri devreye girebiliyor. 20 saat boyunca İncil okutuyorlar zorla mesela. Bunca irade kırıcı eylemden sonra biri çıkıp "ben Mesih'im" dediğinde, "hayır değilsin" diyemiyorsun. Herkes Mesih olmadığını biliyor ama kimse bunu diyecek gücü kendinde bulamıyor.

"KORKU VE PARANOYANIN KOMBİNASYONU KURALLARA UYDURUR"



Korku kitleyi kemikleştirmekte nasıl bir rol oynuyor?
Çok büyük bir rol oynuyor. Bu nedenle pek çok kıyamet tarikatı var. "Ha bugün ha yarın kıyamet kopacak" diye üyelerini korkutuyorlar. Sizi dış dünyayla korkuturlar "tarikattan ayrılırsan başına kötü şeyler gelir" derler. Korku ve paranoyanın kombinasyonu kişilerin kurallara uymasını sağlar.
Peki ya cinsel istismar?
Bir insanın sizin en özel yerlerinize dokunması, hele ki kapalı bir grup içerisinde tabii ki önemli bir boyun eğdirme yöntemi. Cinsel açıdan birini ele geçirdiğinizde o kişiyi tamamen kontrol altına alırsınız. Bakın dayak, istismar, aşağılama bunların hepsi umudunuzu kaybettirir. Oradan çıkacak gücü bulamazsınız. Mesela ben siyasi tarikat üyesiyken arabama binip oradan uzaklaşabilirdim. Ama bir türlü yapamıyordum, kapıdan çıkamıyordum. Çünkü psikolojik açıdan adeta donmuştum. Oradan ayrılırsam öleceğimi ya da sefil olacağımı düşünüyordum.
Adnan Oktar'la ilgili teşhisiniz ne?
Patolojik bir tip, tanrı kompleksi var. Cinsiyetçi, kadın düşmanı. Klasik bir tarikat lideri. Yalan söylüyor. Adnan Oktar'ı ABD'deki NXIVM tarikatına benzettim. Kadınların kalçalarından damgalandığı, kafeslere koyulduğu... Aynı psikopatik kişilik özellikleri var. Kadınların hepsinin fiziksel özelliğini birbirine benzetmesi falan. Dışarıdan bakıldığında gerçekten aptal görünüyor...

"DİNİ ÖZGÜRLÜK BAHANESİYLE KİMSE BU İNSANLARA BİR ŞEY SÖYLEYEMİYOR"

Evet, sosyal medyada özellikle çok alay konusu oluyor ama altında yatan dehşet artık herkesin malumu.
Tam da bu nedenle yaptıkları pek çok tarikatın yanına kar kalıyor. Çoğu kişi "aman bakın bir grup zararsız insan kendi aralarında takılıyor, kimseye zarar vermiyorlar" diyor. Özellikle ABD'de dini özgürlük bahanesiyle kimse bu insanlar hakkında kötü bir şey söyleyemiyor! Ama perde arkasında büyük trajediler yaşanıyor. Bakın en masum görünen tarikat bile insanlara zarar veriyor. Çünkü tarikat demek boyun eğmek, beyninizi kapatmak, sömürü demek.

google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html