BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

23 Mayıs 2018 Çarşamba

Köşe Yazarlarlarından Gündeme Dair

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ

Ortadoğu Gazetesi Köşe Yazarları neler yazmış sizlerle paylaşalım dedik

Stratejik düşmanımız,

Üç milyon kusür, Müslüman'ın katili,
ABD, İran'dan taleplerde bulunmuş(!)
Nedir bu talepler;
-Nükleer programının dökümünü Atom Enerjisi Ajansına bildir.
-Uranyum ve plütonyum zenginleştirme programına son ver
-Tüm tesislerini Atom Enerjisi Kurumuna aç.
-Balistik füze geliştirmekten vazgeç.
-İran'da tutuklu bulunan ABD AJANLARINI serbest bırak.
-Hizbullah, Hamas, İslami cihat'ı desteklemekten vazgeç.
-Irak Hükümeti ile ilişkilerini kes.
-Yemen'e desteğini kes, oradan elini çek.
-Suriye'de ki bütün güçlerini çek.
-Afganistan'dan elini çek.
-Devrim Muhafızları, Kudüs gücüne yardımdan vazgeçmeli.
-Vahabi Suudi Arabistan'ı tehditten vazgeç.
-İsrail'i yok etme sevdandan vazgeç
Vay be!
Taleplere bak.
Sanki ABD sudan çıkmış ak kaşık.
Kendilerini dünyanın savunucusu,
Koruyucusu, insan hakkı gözeticisi, nükleer hamisi gibi görüyorlar.
Senin ki benden kara, diye başlayan bir söz var.
İşte o hesap.
ABD bu talepleri niçin yaptı?
Niçin İran'ı tehdit ediyor?
Tabii tarihsel dostu,
Kendi kurduğu terörist devlet İsrail'in güvenliği için.
İran'ın geliştireceği balistik füzeler kendini de vurur korkusu ile.
Talepler bakarsak,
Büyük çoğunluğunun nükleer silah geliştirilmesinin ve
Masum Filistin insanının desteklenmesinden vazgeçilmesi üzerine olduğu görülüyor.
Nükleer silahların yıkıcı gücünü hepimiz biliyoruz.
Nükleer silahların gezegeni tehdit eder hale gelmesinden hepimiz rahatsızız.
Bunlar kaldırılmalı diyoruz.
Taleplerden hareket ederek Stratejik Düşmanımız ABD'ye bazı sorularımız olacak.

Hayal Kurmak Bedava...

24 Haziran'ın ilklerin seçimi olacağını hep söyledik…
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi…
Kabinenin dışarıdan atanması…
Vekil sayısının Altı Yüz'e çıkması…
Gençlerin yönetime katılması…
Milli şuurun Yenikapı ruhuyla yeniden ayağa kalkması…
Buraya kadar her şey normal de, sahada ilginçlikler var.
Siyasi mantıkla bağdaşmayan, siyasal etiğe uymayan kurguların varlığı siyasal iklimi bulutlandırıyor…
Mesela, "4 benzemezler" ittifakı…
Bu ittifakın yüksek seçim kurluna verdiği listelere bakınca, farklı figürlerin ittifak içindeki farklı partilerin birbiri içine yerleştirildiği görülürken, seçilmeleri halinde aynı amaca doğru koşacaklarını gösteriyor.
Peki, amaç ne?
Siyasal rengi, dokusu, deseni tutmayan "Dört benzemez" partiyi bir araya getiren fikir kimin fikridir?
Bu tablonun arkasındaki fikir gölge kimin gölgesidir?
Türkiye seçime kenetlenmişken, ortaya çıkan aday tablosu ve 4 Benzemez ittifakının verdiği mesajlara bakınca bir siyasi poker oynadığı görülüyor.
Fakat anlaşılmayan mesele şu, Dört benzemez ile oynanan siyaset pokeri nasıl kazanılacak?
Bu elbette sadece nafile bir hayal…
Ancak, Yenikapı ruhuyla milli iradenin desteğini alan Cumhur ittifakına karşı oynanan bu siyasal pokerin mucitleri deşifre edilmelidir… 
Kanaatimce "ya tutarsa" temalı ve "blöf eksenli" bir kurgu ile siyasal oyun oynanmaktadır.
Türk milletinin 16 Nisan referandumu ile ortaya koyduğu güçlü sistem içinde kendine alan bulamayan siyasi yapıların panik hali onları böyle bir oyununu içine çekmiştir.
Bu ittifakın ortak kullandığı "parlamenter sisteme geri dönme" sloganı belki de Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi içinde siyasal erime sendromu yaşamalarından kaynaklanıyor.
Bu panik hali Muharrem İnce'nin meydanlardaki vaatlerine de yansıyor.
Ekonomik, sosyal ve siyasal vaatlerine bakınca söylemlerinin yeni olmadığı hatta nostaljik kaldığı görülüyor.
İnce'nin eleştiriler sıralayarak "ver mehteri" siyaseti bence geçmişte kalan bir yöntemdir…

DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN →

Gerçek Düşmanlar: Eyyamcılar!..

Ülkemizde siyaset, özellikle devrimci kara propagandanın bulaştığı 70'li yıllardan beri zaten çok temiz yapılan bir iş değildi.
Şimdi bir de internetten trol kültürü bulaştı ve her şey daha da ahlaksızlaştı.
Tüm vatandaşlara olduğu gibi Kürtlere de en samimi yaklaşan parti MHP'dir. Onlara en iyi çözümün "kardeşçe yaşamak" olduğunu, yüksek sesle anlatan bizden başka kimse de yoktur.
Kimisi Kürtleri bir etnik taassuba sevk edip, bu asabiyet üzerinden siyasi rant sağlamayı bir yol olarak tutturmuştur.
Diğerleri de bu asabiyeti kısmen okşayarak Kürt oylarını ucuz popülizmle almaya çalışmıştır.
Bunların macera olduğunu, bu yaklaşımın "açık yara" gibi yabancı sinekleri bölgeye çektiğini bizden başka dürüstçe anlatan olmamıştır.
Herkese Lazım Olan Fikir Namusu
Temel bir mesele olmak üzere ülkemizde bölücü Kürtçülük, yanlış yorumlar üzerine devrimci kurnazlığıyla bina edilmiştir.
Terör zaten baştan sona kurnazlık stratejisidir; cehaleti ve ahlaksızlığı mesken edinmesinin sebebi budur.
Bizim, "bin yıllık kardeşliğe" ısrarla sahip çıkarken, vicdanı terörle karartılmış kurnazların kanlı elini havada bırakmamızın sebebi de bu kurnazlıktır.
Herkesin bizim kadar dürüst olması için siyasetçilerin "fikir namusunu" kuşanması lazımdır.
İşte Bazı "Anayasal" Kurnazlık Örnekleri:
Selahattin Demirtaş, eş başkan olduktan sonra ilk propaganda konuşmasını "Anadil kimliktir, kimlik yaşam, yaşam engellenemez" başlıklı bir panelde yapmıştı.
Panelin açılış konuşmasını yapan İl Başkanı, "Demokratik özerkliği dillendirenler terörist ise, o zaman bu ülkenin Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olan Mustafa Kemal de bölücüdür, teröristtir!..
Çünkü 1921 Anayasasında tüm yetkilerin yerellere devredilmesi, yerellerin de şuralarını kurmasını ve halk tarafından seçilmesini bizzat Mustafa Kemal belirtiyor" şeklinde bir palavra ortaya atmıştı.
Zaman zaman biraz daha okumuş yazmış HDP'liler tarafından dile getirilen bu iddia, eğer Osmanlıca bilmemekten ileri gelen bir cehalet değilse; Atatürk'ü siyasete alet etme hastalığının bölücülere de bulaştığını gösteren kocaman bir yalandır.
Aşağıda 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanununun ilgili maddelerinin tarafımdan yapılmış bir sadeleştirmesi var.
Milli devletin ilk anayasasında tamamen bugünkü "İl Genel Meclislerinin" işleyişi anlatılmakta ve yerel yönetimlerin merkezi hükümete olan kesin bağlılığı vaz edilmektedir.

DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN →

Biz Ülkücüyüz!

Ahmet, başka türlü; Mehmet, başka türlü düşünebilir.
İnsan düşünürken cinnet de geçirebilir. Ama biz şeytanın tuzağına düşmeyiz…
Besmelemiz sağlam, tekbirimiz yürektendir bizim
Biz Ülkücüyüz…
Milletin ruhuna, Türk'ün damarındaki asil kana güveniriz.
"MİLLET AKLI"nın sonunda galip geleceğine inanırız… Çünkü…
Biz Ülkücüyüz…
Biz Türk'ün Tarih'le büyüyen yüreğine, çarıklı erkân-ı harbine, helal tutan bileğine, milletin aklına ve reyine talibiz…
Biz Ülkücüyüz.
Mete'nin "eli ok ve yay tutan kavimleri birleştirdiği" günden beri, biz hep aynı yönde ok atıyoruz!
İstikamet "Kızılelma" çünkü…
Biz Ülkücüyüz…
Bilge Kağan'ı tanıdığımızdan beri, ocağımızı tüttüren Ötüken Ormanından ayrılmayız. Çin'in tatlı diline, Atlantik'in reklamına aldanmayız!..
Biz Ülkücüyüz…
Satuk Buğra Han hutbesinden beri Hoca Ahmet Yesevi hikmetiyle ahlaklanıp; "elimize, dilimize, belimize" sahip oluruz.
Biz Ülkücüyüz…
Malazgirt'in zafer sahrasında, Mevlana'nın huzur sofrasında, Ahilerin helal tartısında hep biz vardık!..
Biz Ülkücüyüz...
Hasan Sabbah hançerini bize salladı. Baycu Noyan mızrağını bize sapladı. Mert dayandı; namert kaçtı… Hain düşmana sırnaştı!..
Biz Ülkücüyüz…

DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN →

Fitne hız kazandı

Seçim günü yaklaştıkça milletten ümidini kesenler çareyi fitne, fesat, yalan ve iftirada arıyor. Cumhur ittifakına, özellik de bu ittifakın MHP kanadına yönelik akıl almaz bir karalama sürece başlatıldı. Yetkili yetkisiz, ilgili ilgisiz eline mikrofon alan, televizyonlarda ahkam kesme imkanı bulan her kim varsa alayı birden MHP'ye vuruyor. Çok iyi biliyorlar ki, MHP var oldukça ne hesaplarını tutturabilmeleri mümkündür, ne de bu surda gedik açmalarına imkan vardır.

AYRIMIZ GAYRIMIZ YOK

          Fitne ve fesat güruhu, iktidar yanaşması bazı münafıkların da yol vermesiyle birlikte, son günlerde doğrudan Cumhur ittifakını kaşımaya yoğunlaştı. Kürt seçmeni Cumhur ittifakından rahatsızmış ve bu yüzden de AKP'ye kırgınmış. Bu durum seçim sonuçların olumsuz etkileyebilirmiş. AKP bu sıkıntıya açmak için çareler arıyormuş. Çözüm süreci benzeri bir gelişme yeniden gündeme gelebilirmiş. Bu yalanın, bu iftiranın neresinden başlayıp neresini düzeltelim? Her şeyden önce bu ülkenin asil ve eşit vatandaşları olan, bizim Kürt kökenli öz kardeşlerimizin MHP'den rahatsız olduğunu söylemek başlı başına bir alçaklıktır. Sayın Devlet Bahçeli'nin 18 Ocak tarihinde yani bundan yaklaşık 5 ay önce grup toplantısında yaptığı konuşmayı hatırlatarak, hiçbir şartta değişmeyen ve değişmeyecek bir gerçeğin bir defa daha altını çizelim: Kürt kökenli kardeşlerimiz canımız, ciğer paremiz, civan mert kardeşlerimizdir.Ayrımız, gayrımız yoktur, biz Türk milletiyiz. Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine büyük ve ebedi bir aileyiz. Bu aileyi birbirine düşürmek, Türk-Kürt ayrımını kaşımak ve kanatmak kanlı bir cinayet, kara bir cehalettir.

TERÖR BİTME NOKTASINDA

        Bu kadar açık, net ve kesin olmasına rağmen, Kürt kökenli kardeşlerimiz MHP'den niye rahatsız olsunlar? Rahatsız olanlar bölücüler, hainler, katiller, kalleşler ve teröristlerdir ki, onlar zaten rahatsız olmazsa bir sorun var demektir.
Kürt kökenli kardeşlerimizi dürterek, tahrik ederek hem nalına hem de mıhına vurarak bir yere varacaklarını zannedenler, ancak ve ancak kendilerini kandırmış olurlar. MHP'nin varlığı bu ülkenin bölünmez bütünlüğünün teminatıdır. Dolayısı ile birlik ve beraberlikten yana olan herkes MHP'yi bilir, tanır, onaylar ve memnun olur.  MHP'nin söylediklerinin, savunduklarının, tekliflerinin hayat bulması ile birlikte Türkiye'de terör bitme noktasına getirilmiş ve huzur artmıştır. Bundan en çok memnun olan, en çok faydalananda Kürt kökenli kardeşlerimizdir.

'TEK ADAM'DAN İLK HANÇER!

Ah Dersimli Kemal ah…
Partisinin genel başkan seçmediği adamı Cumhurbaşkanı adayı yap…
Anadolu'da şehir şehir gezdir…
Ankara'da İnce'cileri ince ince doğra…
Ne etsin "Gel bakalım Muharrem" Bey…
Paldır küldür mitinglerini kesmiş…
"Sesi kısılmış"mış…
Belli ki Ankara'daki listelerde bir lay lay lom var…
Tüzük kurultayından sonra yeni bir gol yemiş belli ki…
Yeni bir krize hazır olun Y-CHP'de…
Dersimli Kemal "tek adam" olmuş gidiyor…
Gidiyor da, kendi memleketinden aday olmayı bir türlü göze alamıyor…
İzmir'den birinci sıradan…
Kolay lokma yani…
Roman Purçu'dan Beko'ya kadar birinci bölgeden aday yapmış yancılarını…
İkinci Bölgede de Sertel'den Sındıra kadar arkasındalar…
"Tek adam"ın yancıları da İstanbul'da peşpeşe…
İlgezdi'den Tanal'a kadar birinci bölgede…
Tutuklu Berberoğlu'ndan Tanrıkulu'na kadar ikinci bölgede…
Altay'dan Bekaroğlu'na kadar üçüncü bölgede aday yapmış yoldaşlarını…
Ankara'da Bingöl'den Gök'e kadar sıralamış…

DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN → 

google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html