Aziz milletimizin hür iradesinin tecelli etmesini sağlayan serbest ve âdil seçimler, demokrasinin temel ve vazgeçilmez kurumlarındandır.
Türk milleti, 24 Haziran 2018’de kararlılık içinde sandı- ğa gidecek, engin feraseti ve eşsiz sağduyusu ile iradesini bir kez daha ortaya koyacaktır.
Türk milletinin hakemliğine inancımız tamdır ve sağduyusuna güvenimiz sonsuzdur. Türkiye, 16 Nisan 2017’de yapılan anayasa değişikliği halkoylamasıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçmiştir.
Yeni sistemle birlikte, yürütme yetkisi halkımızın doğrudan seçerek belirleyeceği cumhurbaşkanına, yasama yetkisi ise münhasıran TBMM’ye ait olacaktır. 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti, “kuruluş dönemi” olarak kabul edilebilecek 23 yılın ardından 1946’da çok partili siyasî hayata geçerek yeni bir döneme girmiştir.
Ardından geçen 72 yılın biriktirdiği sorunlara çare arayan Türkiye, “Cumhurbaşkanlığı Hükü- met Sistemi” ile kuruluş ilkelerini güçlendirecek üçüncü dönemine 24 Haziran 2018’de girecektir.
Bu dönem Cumhurbaşkanlığı Hükü- met Sisteminin bütünüyle devreye girerek Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümü olan 2023’te Türkiye’nin lider ülke ve kudretli bir devlet olmasının yolunu açacaktır. Türk milleti 15 Temmuz 2016’da Türk tarihinin en büyük ihanetlerinden birisi ile karşı karşıya kalmıştır.
Türkiye’yi kaosa sokmak, bir iç savaş çıkararak ülkemizi bölmek ve parçalamak isteyenlerin işgal girişimi, aziz Türk milletinin devletine, demokrasisine ve millî iradeye sahip çıkmasıyla engellenmiştir.
Demokrasi ve ülke sevdalısı cesaret timsali vatandaşlarımızın tankların altına yatarak “dur” dediği hain darbe girişimi, Türkiye için her bakımdan olduğu gibi siyasî olarak da bir milat olmuştur.
O tarihten sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı ve olamayacağı açıktır. Nitekim hiçbir siyasî mülahazanın devletin varlığından daha öncelikli ve önemli olmadığı bu süreçte anlaşılmış ve millî menfaatleri önceleyen siyaset anlayışı “Yenikapı Ruhu” ile Türk siyasetindeki hâkimiyetini pekiştirmiş, siyasi sistemin yeniden şekillenmesine giden yol açılmıştır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Cumhuriyet tarihimizdeki en önemli yönetim reformu, şartlara ve gelişmelere cevap veren en dinamik demokratik tercihtir. Çok partili siyaset hayatımızda bu haliyle 16 Nisan Halkoylaması bir milat, hatta demokratik bir misak olmuştur.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, siyasî ve toplumsal uzlaş- manın ön plana çıktığı, millî iradenin doğrudan tecelli ve temerküz ettiği bir yönetim yapısıdır. Güçlü devlet, güçlü yönetim ve demokratik istikrar gayeleri yeni sistemin ana omurgasıdır. Yasama, yürütme ve yargı organlarının kendi içinde bağımsız ve güçlü, denge ve denetleme mekanizmalarının ise daha etkin bir yapıya kavuşması yeni hükümet sisteminin temel özelliğidir.
Bu şekliyle, ülkemiz yönetimde istikrarın tesis, temsilde adaletin temin edileceği bir yönetim sistemine kavuşturulmaktadır. Yeni hükümet sistemi millî bekanın sigortası, husumet ve hı- yanete karşı güvencedir.
Bu sistemle, Türk milletinin köklü devlet geleneğini, tarihî ve kültürel birikimini, millî ve manevî değerlerini çağdaş gelişmelerle buluşturan bir yönetim yapısı tesis edilerek geleceğin güçlü Türkiye’sinin inşa edileceğine inancımız tamdır.
Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye’nin önüne aydınlık ufuklar açarak ülkemizi ve milletimizi güvenli bir geleceğe taşımaya kararlıdır. Türk milletine millî, manevî ve insanî açılardan seslenen; sevgiyi, adaleti, özgürlüğü, barışı ve güven içinde gelişimi amaçlayan
Türk Milliyetçiliği anlayışı, Partimizin sorunlara bakışının ve çözüm önerilerinin temelini oluşturmaktadır. MHP, Türk siyasetinde yerini aldığı günden bu yana şartlar ne olursa olsun “önce ülkem ve milletim” düsturuyla, Türkiye’nin millî varlığına ve tarihî misyonuna sahip çıkmıştır.
Nasıl ki 15 Temmuz sonrası süreçte Türk milletinin varoluş mü- cadelesinde en ön safta yerini almış, siyasî uzlaşının en güzel örne- ğini hayata geçirerek millî sorumluluk anlayışının gereğini yerine getirmişse, bundan sonra da bedeli ne olursa olsun bu uğurda mü- cadele etmeye ve millet varlığına sahip çıkmaya devam edecektir.
Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi, “devlet ebed müddet, millet ebed müddet” ülküsünün, “İ’lâ-yı Kelimetullah” davasının yılmaz, yıkılmaz, ele geçirilmez siyasî burcudur.
“Tek vatan, tek bayrak, tek millet, tek devlet, tek dil” anlayışı- nı hâkim kılma ve yaşatma iradesi; ahlâk, mukaddesat ve Türkiye merkezli yeni bir medeniyet inşa etme hareketi, millî birlik ve kardeşlikte uzlaşmaya açılan siyaset penceresidir.
İnanıyoruz ki tüm gelişmelerin şahidi olan aziz milletimiz izanıyla, irfanıyla ve ferasetiyle bunların ayırdını yapacak ve Milliyetçi Hareket’e hak ettiği güçlü desteği verecektir.
Partimiz, milletimizin maruz kaldığı ekonomik ve sosyal sorunların giderilmesi ve topyekûn kalkınmanın sağlanması için gerek hükümet tasarruflarının denetlenmesi ve değerlendirilmesinde gerekse parlamento faaliyetlerinde şu temel ekonomik, siyasî ve sosyal hedeflere ulaşmayı öngörmektedir:
• Ekonomide toparlanma ve canlanma,
• Devlet ve yönetimde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine uygun onarım ve yeniden yapılanma,
• Karşılıklı güveni esas alan vatandaş odaklı bir yönetim,
• Adaletine inanılan bir yargı sistemi,
• Devlet ve toplum hayatında ahlâk ve kalite,
• Terörün kökünün kazınması,
• Yolsuzluk ve usulsüzlüklerin önüne geçilmesi,
• Temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alındığı ve hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik bir düzenin tesis edilmesi,
• Uluslararası düzeyde saygınlık ve sözü dinlenir olma.
Ülkemizin her yerinde huzur ve güvenin temin edilmesi, vatandaşımızın canından ve malından emin kılınması, birlik ve beraberliğimizin tahkim edilmesi, geleceğimizin teminat altına alınarak ufkumuzun aydınlatılması, insanımızın yaşatılması ve devletimizin ilelebet payidar olması öncelikli hedefimizdir.
Türk milletinin ve bütün insanlığın barış ve mutluluk içinde insanca yaşayacağı bir dünya idealinin Türkiye merkezli yeni bir medeniyet inşasıyla mümkün olabileceğine inanmakta ve bu doğ- rultuda siyaset yapmaktayız. Bu çerçevede, kaos ve kargaşadan ibaret hale gelen küreselleşme sürecinin insanî bir mecraya sokulmasını ve küresel ölçekte bir adalet hareketine dönüşmesini arzu etmekteyiz.
Demokratik olgunluk ve uzlaşı kültürünün egemen olduğu, dışlayıcı ve ötekileştirici söylem ve üslubun törpülendiği, Türkiye’nin millî ve manevî değerlerinin ortak payda olarak kabul edildiği bir siyaset anlayışının hâkim kılınmasını önemli bulmaktayız.
Demokrasiyi; hukukun üstünlüğünün, insan şeref ve haysiyetinin, fikir, teşebbüs, din ve vicdan özgürlüğünün teminatı olarak kabul etmekte; sosyal ve siyasî ilişkilerde, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işletilmesini asgari bir gereklilik olarak görmekteyiz.
Egemenliğin yegâne sahibinin millet olduğuna, sağlıklı bir demokrasinin tesis edilebilmesinin bireysel hakların geliştirilmesine bağlı bulunduğuna inanmaktayız.
Ekonomik,siyasîvesosyalhayatta,sağlıklıgelişmelerinönünün açılabilmesinin ancak fikri hür, vicdanı hür bireylerin yetişmesine fırsat vermekle mümkün olabileceğini düşünmekteyiz.
Türkiye’nin içinden geçtiği bu süreçte meselelere “siyasî duruş”, “ilke”, “amaç ve hedefte uzlaşma” çerçevesinden bakılmasının mecburiyet haline geldiğini değerlendirmekteyiz. Türkiye’nin ve Türk milletinin geleceğe taşınması için benzer hassasiyetleri paylaşan tüm kesimlerin böyle bir bütünleşme ideali etrafında toplanmasını zorunlu görmekteyiz.
Cumhur İttifakı’nın temel dayanağı da bu anlayışın açık bir tezahürü; 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonraki süreçte oluşturulan ortak millî duruşun, Yenikapı’daki millî diriliş ruhunun ve 16 Nisan 2017 Halkoylamasındaki millî şahlanış şuurunun do- ğal bir sonucu, “2023 Lider Ülke Türkiye” hedefini gerçekleştirme ülküsüdür.
Cumhur İttifakı, Türkiye Cumhuriyeti’nin beka ve birliğini yüksek bir sadakat ve yürekli bir mücadele ruhuyla savunacak, ülkemizin geleceğini millet iradesinden aldığı güçle güvenceye kavuşturacaktır.
Cumhur İttifakı; düşmana karşı millî bekayı esas alan ahlakî ve siyasî uzlaşmanın bir mahsulü, Türk milletinin karar ve iradesidir. İhanete ve Türkiye düşmanlarına karşı dirilen millî ruh, Cumhur İttifakı ile Türkiye’yi ileriye taşıyacaktır.
Cumhur İttifakı, Türkiye’yi hür, demokratik ve müreffeh bir geleceğe kavuşturma azmi, Türk milletinin hainlere, işbirlikçilere, Türkiye’nin hasmı küresel güçlere karşı verdiği millî tepkinin adıdır.
Cumhur İttifakı, dünyaya vurulacak Türk mührünün müjdecisi, millî istiklâlin namusu, millî istikbâlin müdafaa ruhu ve nihayet “Millet Aklı”dır.
Bu çerçevede;
• Vatana, millete, devlete, ezana ve bayrağa sadakate yeminli olanları,
• Devletin ve milletin bekasını düşünenleri,
• Yönetimin hakkaniyetli, adaletli, yetim hakkını koruyan bir anlayışla denetlenmesini bekleyenleri,
• Demokrasinin güçlenmesini, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün egemen olmasını talep edenleri,
• Türkiye’nin milletler camiasında itibarlı ve sözü dinlenir olmasını, devletimizin kudretli kılınmasını arzu edenleri,
• FETÖ, PKK, IŞİDve tüm terör örgütlerine, onların hamilerine, işbirlikçilerine ve Türkiye’ye hasım odaklara hak ettikleri dersi vermek isteyenleri,
• Siyasetin ahlakî ilkelerden uzaklaşmasından ve seviyesizleştirilmesinden rahatsız olanları,
• Namusuyla çalışan, helal lokma için ter döken ve bunun sonucunda emeğinin karşılığını görmeyi bekleyenleri,
• Gelecek nesillere doğal ve beşerî kaynaklarına sahip güçlü ve kalkınmış bir Türkiye bırakma arzusunda olanları,
• Bireysel hakların en geniş anlamda kullanılabildiği, temel hakların güvence altına alındığı, huzur ve refahın arttığı, müreffeh bir Türkiye inşasına katkı vermeye hazır bulunanları,
• Vatan ve millet sevgisi ile Türkiye’nin onurlu ve huzurlu geleceği ortak paydasında aynı duyguları, hassasiyetleri ve endişeleri paylaşanları, Türkiye’nin teminatı olan Milliyetçi Hareket Partisi’ne güç ve omuz vermeye çağırıyorum.
Türk milletinin birlik ve bekasını esas alan, demokrasinin erdemine inanan, “tam bağımsız Türkiye” ve barış içinde bir 9 vatan arzulayan herkesi Milliyetçi Hareket Partisi’nin gücüne güç katmaya davet ediyorum.
İnanıyoruz ki Milliyetçi Hareket Partisi, 24 Haziran 2018’de yapılacak olan Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçiminde milletimizin takdir ve teveccühüne mazhar olacak; Allah’ın izniyle hem Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk turda seçilmesini sağlayacak, hem de Partimizin TBMM’de çoğunluğu elde etmesini ve güçlü bir grup kurmasını temin edecek desteği verecektir.
Aziz milletimiz emin olsun! Milliyetçi Hareket, zifiri karanlıkta doğru yolu gösteren “millî fener”, kararan kalplere “nur”, karanlık emellere “sur”dur.
Sağduyunun ve millî vicdanın sarsılmaz sesi, Türk milliyetçiliğinin yarım asırlık “siyasî çınarı”, “ülkenin geleceği, millî bekanın teminatı”dır.
Bu doğrultuda, “Millî Diriliş Kutlu Yükseliş” adını taşıyan Seçim Beyannamemizi Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümü olan 2023 yılında Türkiye’yi “Lider Ülke” yapma hedefi doğrultusunda Milliyetçi Hareket’in inanç, ilke ve ülküsü olarak aziz milletimizin değerlendirmesine ve onayına sunuyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhur İttifakı’nın seçim zaferi için geceyi gündüze katacaktır. Gayret bizden, destek milletimizden, takdir ve himaye Cenab-ı Hak’tandır.
Sevgi ve saygılarımla,
Devlet BAHÇELİ
YENİ DÖNEMDE “GÜÇLÜ MHP” GÜÇLÜ TÜRKİYE
Milliyetçi Hareket Partisi yarım asra varan siyasî birikiminin yanı sıra, Türkiye’nin fırsat ve tehditlerine yönelik isabetli tespit ve politikaları ile milletimizin refahı ve huzurunun teminatıdır.
Önümüzdeki dönemde de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin öngördüğü çerçevede milletimizin verdiği destek doğrultusunda vatandaşlarımızın beklentilerine uygun olarak politikalarını tatbik edecek, denetim görevini lâyıkıyla yerine getirecektir.
15 Temmuz hain darbe girişiminden sonraki süreçte Partimiz hem demokrasinin güçlenmesi, hem de güçlü hükümet, etkin TBMM’yi esas alan dengeli bir hükümet sisteminin tesisi adına önemli katkılar sağlamıştır.
Bazı mahfillerce “Türk”süz bir anayasanın dillendirildiği ortamda Cumhuriyetin temel nitelikleri ile devletin kuruluş esaslarının düzenlendiği Anayasa’nın ilk dört maddesi, MHP’nin teminatı altında olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerine, insan haklarının teminat altına alınmasına ve Türk devletinin bölünmez bir bütün olarak yaşamasını sağlam teminatlara bağlayan bir yapı- nın esasları oluşturulmuştur.
Yasamanın yürütmeyi daha etkin denetleyebilmesi, yürütmenin gücünün yasamaya verilen yetkilerle sınırlandırılması, denge ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gibi hususlarda önemli katkılar sağlayarak, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin temel niteliğinin ortaya çıkmasına vesile olmuştur.
Bu şekilde, Türkiye’nin siyasî, sosyal ve ekonomik sorunlarının çözümünü kolaylaştıracak, ülkemizin bekasını ve milletimizin refahını temin edecek bir sistem oluşturulmuştur. Yürütmedeki iki başlılık giderilmiş, yasama ve yürütme katı biçimde birbirinden ayrılmış, TBMM’nin yürütmeyi denetleme fonksiyonu etkinleştirilmiştir.
Partimizin TBMM’de etkin konumda olması, bir yandan yü- rütmenin adalet ve hakkaniyet anlayışı içinde denetlenmesini, bir yandan da ekonomik ve sosyal politikalara yön vermesini sağlayacaktır.
Cumhuriyetimizin 100. yılına gittiğimiz süreçte önemli bir kavşak olan 24 Haziran seçimleri, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bütünüyle hayata geçeceği bir seçim olacaktır. Yeni hükümet sisteminin en önemli özelliklerinden olan denge ve denetimin teminatı olmak, bunun için de TBMM’nde etkili bir temsil gücü elde etmek azmimiz, gayretimiz ve aziz milletimizden beklentimizdir. Unutulmamalı ki;
• MHP güçlü ise Türkiye güçlü olacaktır.
• MHP güçlü ise Türkiye güvende kalacaktır.
• MHP güçlü ise milletimiz refah ve huzur bulacaktır.
• MHP güçlü ise vatandaşımızın karnı tok, başı dik olacaktır.
• MHP güçlü ise demokrasi teminat altında olacaktır.
• MHP güçlü ise hak, hukuk ve adalet sağlanacaktır.
• MHP güçlü ise Türk devleti ve milleti istiklal içinde istikbale taşınacaktır.
• MHP güçlü ise milletimiz emin olacaktır.
• MHP güçlü ise “Lider Ülke Türkiye”inşa edilecektir.
Her ne kadar ülkemizin karşı karşıya bulunduğu sosyal, siyasî ve ekonomik meseleler ile jeopolitik riskler bulunsa da; Türkiye’nin hukukun üstünlüğüne dayanan yönetim kültürü ve demokrasi tecrübesi yanında kültürel birikimi, doğal ve beşeri kaynakları ile jeopolitik avantajları ülkemizin gelişmesi ve kalkınması için önemli fırsatlar da sunmaktadır.
16 Nisan 2017’de milletimizin takdiriyle kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin sağlıklı bir şekilde uygulamaya geçmesini Türkiye’nin öncelikli hedefi olarak kabul eden Partimiz, bu sistemin hayata geçmesi halini aynı zamanda ayağındaki prangalardan kurtulmak suretiyle devletimizin bir üst fazda yeniden inşası için bir fırsat olarak değerlendirmektedir.
Aziz milletimizin Milliyetçi Hareket Partisi’nin hiçbir siyasî mü- lahazaya dayanmayan devlet ve millet sevdasını, ülkemizi büyü- tüp dünyada sözü dinlenir bir ülke haline getirecek öngörülerini, program, politika ve stratejilerini takdirle değerlendirdiğinden şüphemiz yoktur. 49 yıllık siyasî hayatında Türkiye’nin ve Türk milletinin bekası, huzur ve güvenliği için hep en ön safta mücadele eden MHP bundan sonraki süreçte de bu kutlu mücadelesini sürdürecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi;
• Türkiye’nin millî varlığına ve tarihî misyonuna sahip çıkmanın ve bütün mazlum milletleri kendi ayakları üzerinde başı dik yaşatacak kutsal bir görevin adıdır. • Ülkemizin kalkınması, milletimizin refah ve huzurunun temin edilmesi için verilen sonsuz emektir.
• Yenilikçiliğe, demokratikleşmeye ve özgürleşmeye, kardeşlik ve barışa açılan siyaset penceresidir.
• Millî duruşun, millete saygının, şühedaya vefanın, vatana, devlete ve mukaddesata sadakatinin eşsiz bir sembolüdür.
ÜLKÜMÜZ: TÜRKİYE MERKEZLİ YENİ BİR MEDENİYET
MHP bölgesel ve küresel, siyasî ve ekonomik gelişmeleri tarihî ve kültürel derinlik içinde, stratejik bir anlayış ve Türkçe bakış açı- sıyla değerlendiren köklü bir partidir.
Sadece bugünü değil geleceğin güçlü Türkiye’sini hayal etmekte, ufkun ötesini hesap etmektedir. Yeni dünya düzeninin şekillendiği günümüzde, Türk milletinin ve bütün insanlığın barış, huzur ve mutluluk içinde insanca yaşayacağı bir dünya ideali, Türkiye merkezli yeni bir medeniyet projesinin hayata geçirilmesiyle gerçekleşebilecektir.
Bu projenin temeli, Türk’ün yüzyıllar boyunca hükmettiği coğrafyalarda tavizsiz uyguladığı hak ve adalet anlayışında kaynağını bulduğu Türk-İslam kültürü olacaktır.
Sahip olduğu imkân ve kabiliyetler ile tarihî, kültürel, beşerî değer ve kaynakları sayesinde Türkiye, Türk ve İslam dünyasının çekim ve cazibe merkezi olabilecektir.
Türk milletinin türedi bir topluluk olmadığı, Türkiye’nin de sadece bir ülkenin adı değil, görkemli bir medeniyetin ve zengin Türk-İslam geleneğinin mirasını barındıran toprakların adı olduğu; ayrıca bu toprakların Batı dışı dünyada yeni buluşma ve uzlaşmalar için bir sembol değeri taşıdığı bir gerçektir.
Bize göre, Türkiye’nin bu güne kadar yaşadığı sorunların temelinde ve ekonomik, sosyal ve siyasî açıdan hak ettiği seviyede bulunmamasında; ana çerçevesi çizilmiş, ayrıntıları üzerinde dü- şünülmüş, devletin ve milletin geleceğe dönük yol haritası olarak müştereken benimsediği bir medeniyet projesinin bulunmaması ve ruh köküne uygun bir yönetim yapısının inşa edilememesi önemli bir sebep olmuştur.
Türk-İslam medeniyetinin temsil ettiği ruhu ve kök değerleri yeni bir başlangıç noktası yapmak, Türkiye’yi içinde bulunduğu kafa karışıklığından ve kısır döngüden çıkaracağı gibi mazlum milletlerin hür ve onurlu bir şekilde yaşamasına ışık tutacak, onlar için bir umut ışığı olacaktır.
Bunu başarmak için, Türk milletinin özünü temsil eden değerlere yönelmesi şarttır. Yaşadığımız sorunlar karşısında Türkiye’nin; neredeyse bir asırdır süregelen ve birçoğunun toplumsal karşılığı olmayan tartışmaları bir kenara bırakması, enerjisini müreffeh ve mutlu bir ülkenin inşası ve yüksek değerlerle donanmış yeni bir medeniyetin oluş- turulması hedeflerine yöneltmesi gereklidir.
Hiç şüphemiz yoktur ki Türk milleti, sahip olduğu engin tarihî tecrübeye ve kültürel derinliğe, demokratik değerlerle teçhiz edilmiş evrensel kazanımları da eklemleyerek, yeniden büyük bir medeniyet yaratma imkân ve kabiliyetine sahiptir.
Türk milletinin başlatacağı yeni bir medeniyet yürüyüşü; manevî iklimini Türk-İslam kaynaklarından, kültürel temellerini ise kadim değerlerimizden alacaktır.
Bu yürüyüş, öncelikle Türkiye’yi kendisine güvenen, kendi gücüyle ayakta duran, başı dik, karnı tok ve özgür insanların yaşadığı onurlu bir ülke hâline getirme yürü- yüşüdür.
Bu yürüyüş, aynı zamanda giderek acımasızlaşan küreselleşme olgusunun insanî bir nitelik kazanmasını, adaletsizliklerin azaltılmasını ve milletler arasındaki dayanışmanın artırılmasını hedefleyen insan merkezli, barışçıl bir yürüyüş olacaktır.
Böylesi bir anlayışa dayanan “Lider Ülke Türkiye” ülküsü, kökleri Türk milletinin tarihi ve kültürel gerçekliklerine dayanan ve geleceği kucaklayan bir yaklaşımın ifadesidir.
Bunu gerçekleştirebilmek ise öncelikle ortak bir millî tavır belirlemek suretiyle bütün millî imkân ve kaynakların bu hedefe yönlendirilerek topyekûn gelişme seferberliğinin başarıya ulaşmasına bağlıdır.
Bu ortak tavrın omurgası devletimizin kuruluş ilkelerinin, Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin, bizi bir millet yapan tarihî ve kültürel mirasımızla birlikte millî ve ahlakî değerlerimizin ortak payda yapılması olacaktır.
Biliyor ve inanıyoruz ki, geride bıraktığımız yüzyılın başında Mustafa Kemal ATATÜRK’ün önderliğinde verdiği millî kurtuluş mücadelesiyle yeniden dirilişe geçen Türkiye, yeni yüzyılda da aynı ruh, azim ve heyecanla harekete geçerek “Lider Ülke Türkiye” ülkü- süne en kısa zamanda ulaşacaktır.
Böyle bir inançla yeni ufuklara koşan Milliyetçi Hareket Partisi’nin meselelere bakışında ve meselelerin çözümü için öngördü- ğü fikir ve eylem plânının temelinde; Türk milletine millî, manevî ve insanî açılardan seslenen; sevgiyi, adaleti, barışı ve güven içinde bir gelişimi amaçlayan Türk Milliyetçiliği anlayışı bulunmaktadır.
İnsan hak ve hürriyetleri, hukukun üstünlüğü ve adalet gibi değerler, Türk Milliyetçiliği’nin ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin temel referanslarıdır. Tarihten geleceğe giden yolculuğun son elli yılına damgasını vurmuş olan Milliyetçi Hareket Partisi, gücünü mukaddesattan, inançlarından, ilkelerinden ve Türk milletinden almakta, Türkiye’nin iyiliğine olmadığına inandığı her hareket karşısında tek ba- şına da olsa sonuna kadar durmaktadır.
Partimiz, Türkiye merkezli ve Türk-İslam kültürüne dayanan bir medeniyet inşa etme ve aziz Türk milletini lâyık olduğu seviyeye yükseltme kararlılığındadır. Şüphesiz ki dünyaya nizam verecek kudrette bir Türkiye’nin inşası, ancak ve ancak Türk-İslam kültüründen feyzini almış, Türklük gurur ve şuuru ile İslam ahlak ve faziletini bir bedende buluşturmuş millî güçlerin eseri olabilecektir.
Türkiye’nin millî menfaatlerine aykırı davranan, milletimizin birlik, beraberlik ve kardeşliğini bozmaya çalışanlarla amansız mücadele ise Partimiz için hayatî önemdedir. Türkiye’nin bu arzusunu gerçekleştirmesi, bütün sosyal kesimlerin tarih, din, kültür ve benzeri ortak değerler ekseninde müş- terek bir anlayış ve dayanışma içinde bulunmalarına, geleceğe birlikte yürüme azim ve kararlılığına sahip olmalarına ve devletin kurumları arasında bu yönde uyum ve anlayış birliğinin bulunmasına bağlıdır.
İnanıyoruz ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin uzlaşmayı zorunlu kılan, güçlü yönetim ve parlamento yapısı ile millî birlik ve dayanışma ruhu içinde kök değerlerimiz esasında Türk milleti kadim ve kutlu yürüyüşünü devam ettirecektir.
GAYEMİZ: DEVLETİN BEKASI, MİLLETİNİN REFAHI
Ülkemizin, 21’inci yüzyılda, bölgesinde barış ve istikrarın teminatı olan, uluslararası ilişkilerde söz ve itibar sahibi güçlü bir ülke konumuna gelmesi için gerekli bütün şartların hazırlanması, Milliyetçi Hareket Partisi’nin stratejik hedefidir.
Bu çerçevede Partimiz 90’lı yıllardan itibaren uzun vadeli stratejisinin bir hedefi olarak topyekûn millî kalkınmayı gerçekleştirerek Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıl dönümü olan 2023’te Türkiye’yi “Lider Ülke” haline getirmeye yönelik program ve politikalar belirlemiş ve uygulamıştır.
MHP’nin varlık sebebi ve şaşmaz gayesi Türklüğün ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekasını temin etmek, Türk milletini lâyık olduğu noktaya taşımaktır.“Önce Ülkem ve Milletim, Sonra Partim” ilkesi çerçevesinde ve demokratik sorumluluk kültürüne sahip bir anlayışla siyaset yapan Milliyetçi Hareket Partisi, milletinden aldığı destek sayesinde azim ve kararlılıkla “Lider Ülke Türkiye”nin inşası- na yönelik gayret sarf etmektedir.
Millî birlik ve bütünlüğünü tesis ederek, kültürel değerleri ve sosyal yapısını güçlendiren, güçlü bir ekonomiye sahip olan toplumlar; küresel düzenin belirleyici aktörleri olabilmekte ve dünya refahından daha fazla pay alabilmektedirler. Siyasî istikrarı sağlanmış, ekonomik ve sosyal açıdan güçlü bir Türkiye’nin de uluslararası ilişkilerde belirleyici rol üstlenmek suretiyle ülke ve dünya barış ve refahına katkı sağlaması mümkün olabilecektir.
Türkiye’nin, sahip olduğu maddî ve manevî değerler ve köklü devlet tecrübesiyle ortaya koyacağı vakur duruş, her zaman itibar görmesini ve sözünün dinlenir olmasını sağlayacaktır. Türkiye; güçlü bir ekonomik yapıya kavuştuğu, modern, caydırıcı, teknoloji kapasitesi yüksek güvenlik gücüne sahip olduğu, adaletle yönetildiği, toplumsal dokusunu sağlamlaştırdığı, kardeşlik ve dayanışma kültürünü geliştirerek imkân ve kabiliyetlerini büyük Türkiye hedefi doğrultusunda seferber ettiği takdirde, bölgesel güç olmanın ötesine geçecek ve küresel bir güç haline gelecektir.
Bunun gerçekleştirilebilmesi ve yeni bir bin yılın yakalanabilmesi ise, geçmiş bin yılların acı ve tatlı tecrübelerini özümseyerek, kalkınma ve demokratikleşme sürecini tamamlamak suretiyle, bü- yük ve köklü devlet geleneğini ve tarihî birikimlerini yeni yüzyılın şartlarında yeniden yorumlamaktan, çağdaş gelişmelerle buluş- turmaktan geçmektedir.
Türkiye’nin jeostratejik konumu, tarihî yükümlülükleri, ekonomik, sosyal ve siyasî menfaatleri, yakın coğrafyasındaki gelişmelere kayıtsız kalınmaması gerektiği gerçeğini ortaya koymaktadır. Türkiye şüphe yok ki kendisini merkeze alıp yakın ve uzak çevresinde yaşanan ekonomik, sosyal ve siyasî gelişmelerde söz sahibi olmalıdır.
Türkiye, asırlardır süren mazlum milletlerin sömürülmesine yönelik oyunları görmezden gelmeyecek, kültür coğrafyasındaki emperyalist emellerin tarihi şark meselesinde olduğu gibi Anadolu’dan Türklüğü çıkarma planlarına tepkisiz kalmayacaktır. Başka bir deyişle Türkiye, başkalarının ortaya koyduğu bölgesel ve küresel projelerin uygulayıcısı değil, kendi özgün projelerinin senaristi, yapımcısı, yönetmeni ve başrol oyuncusu olacaktır.
MHP dün olduğu gibi bugün de yarın da Türkiye’nin ve Türk milletinin bekasının teminatı olacaktır. Partimizin siyasî sahnedeki varlığı, nasıl geçmişte demokratik standartların yükseltilmesine ve uzlaşı kültürünün tesis edilmesine katkı sağladıysa, gelecekte de siyaset kurumunun saygınlığının, demokratik değerlerin ve hukukun üstünlüğünün güvencesi olacaktır .
TEMEL İLKE VE GÖRÜŞLERİMİZ
1)Temel İlkelerimiz
MHP olarak siyaseti, milletin huzur ve refahının teminine yönelik politikaların geliştirilmesinin yolu olarak görmekte, bunun için, devlet hizmetlerinin, vatandaşların beklentilerine uygun nitelikte sunulmasını, kurum ve kurallarının bu anlayışa göre şekillenmesini öngörmekteyiz.
Devlet idaresinde, milletin en iyi şekilde temsil edildiği rejim olan demokrasiyi; hukukun üstünlüğünün, insan hak ve özgürlüklerinin en geniş anlamda teminat altına alındığı bir sistem olarak benimsemekte ve demokrasinin kurumsallaşmasının hayati önemine inanmaktayız.
Demokratik siyasî kültürü, uzlaşma ve sorumluluk ahlakını önde tutan bir anlayışla siyaset yapan Partimiz; bu anlayışın Türk siyasi hayatına hâkim olmasına da öncülük etmeye devam edecektir. Vatandaşların inançlarına saygı duyan, din ve vicdan özgürlü- ğünü esas alan bir laiklik anlayışını, millî birlik ve bütünlüğün gü- vencesi olarak görmekteyiz.
Türk milletinin tarihinden, kültüründen, geleneklerinden ve inanç dünyasından feyiz alarak şekil bulan milliyetçilik anlayışımız; gelenekten geleceğe uzanan çizgide Türk milletinin sahip olduğu millî ve manevî değerlerin varlığını anlamlandırarak sürekli kılmayı ifade etmektedir.
Yaşadığımız topraklarda bin yıllık güçlü devlet yapısının, kültü- rel birikimimizin, basiretsiz ve teslimiyetçi bir anlayış ile tüketilmesi, kirletilmesi, itibarsızlaştırılması ve nihayetinde bölücü unsurlara ve menfaat çetelerinin buyruklarına terk edilmesini asla kabul edilemez görmekteyiz.
Milliyetçilik anlayışımızın manevî temelini oluşturan “yaşa ve yaşat” ilkesi; tarihin imbiğinden süzülüp gelen ve milletimizin hayat kaynağı olan değerlerimizin bütün benliğimizi kuşatacak şekilde yaşamımıza anlam kazandırmasını, yaşanarak zenginleşen ve kurumsallaşan bu değerler hazinesinin gelecek nesillere aktarılmasını ifade etmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi beşerî ilişkilerde sevgi, hoşgörü ve adaleti tesis etmeyi hedef alan bir ahlak anlayışını benimsemektedir. Bu anlayışın, bütün kurum ve kurallarıyla toplumun her kesiminde hâkim kılınması için, yozlaşma eğiliminin önüne geçecek ilke ve standartların hayata geçirilmesini savunmaktayız.
Toplumsal dayanışma ve uzlaşma kültürünün geliştirilmesi suretiyle barış, huzur ve refah içinde topyekûn kalkınmanın gerçekleştirilmesini öngörmekteyiz.
Adalet, liyakat, hakkaniyet ve kurumsallaşmayı sağlamanın önemine, bireysel yeteneklerin ancak kurumsallaşmış bir ortamda üretim ve değere dönüşeceği ve bunun da sadece adil bir toplumda mümkün olduğu gerçeğine inanmaktayız.
Tarih, kültür ve inanç temelinde derinliği olmayan yapay farklılıkların ayrıştırıcılığı yerine, zengin ortak değerlerin bütünleştiriciliğini esas alan bir anlayışla, ekonomik ve sosyal birikimlerimizin ortak hedeflere seferber edilmesini millî birlik ve bütünlüğümü- zün teminatı saymaktayız.
Hukukun üstünlüğünü, demokratik sistem içerisinde düzeni sağlayan bir kanunilikten öte, insanın yüce değerini ve temel haklarını tanımak, kabul etmek ve bunları güvence altına almak şeklinde değerlendirmekteyiz. Hiçbir kişi ya da kurumun hukukun üstünde olamayacağı gerçeğinden hareketle hukuku, Cumhuriyetin temel niteliklerinin ve evrensel değerlerin de güvencesi olarak görmekteyiz.
Sağlıklı bir demokrasinin ancak hoşgörü, dürüstlük, tutarlılık, samimiyet gibi ahlakî değerlerle bezenmiş bir siyasi kültür zemini üzerinde yükselebileceğine inanmakta ve ilkeli, seviyeli ve temiz siyaseti demokrasinin teminatı olarak görmekteyiz.
Toplumun demokrasiye ve devlete olan güven duygusunun zaafa uğramasına neden olan siyasetteki yozlaşmanın önüne ge- çilmesinin; milli, ahlakî ve toplumsal duyarlılığa sahip bir anlayışı hâkim kılmakla mümkün olabileceğini savunmaktayız.
Her insanın dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez temel hak ve özgürlükleri bulunduğuna; bu hakların kullanma yetki ve özgürlüğünün kutsallığına, bunları her türlü istismardan korumanın, teminat altına almanın ve işlerlik kazandırmanın vazgeçilmezliğine inanmaktayız.
Toplumsal huzur ve barışın pekiştirilmesi için gelir dağılımını adaletli ve dengeli bir biçimde gerçekleştirmeyi, toplumun millî duyarlılıklarını yaşatmayı, dayanışma kültürünü geliştirmeyi, bencillik ve vurdumduymazlığa karşı feragat ve fedakârlık gibi güzel hasletleri yüceltmeyi öngörmekteyiz.
Devlet idaresinde güçlü bir yönetim yapısı ile kudretli bir devlet inşasının mümkün olabileceğine inanıyoruz.
Devlet hizmetinde verimlilik ve kaliteyi esas alan bir yönetim kültürünün yerleştirilmesini, halka güveni esas alan ve halkın güvenini kazanmayı hedefleyen şeffaf, katılımcı, hesap verebilir, kollayıcı ve koordine edici bir anlayışın ve bunlara yönelik idarî yöntemlerin hâkim kılınmasını gerekli görüyoruz.
Serbest teşebbüsün esas olduğu, üretimin teşvik edildiği, rekabetçi ve hakkaniyetli bir ekonomi politikasını savunmakta, Türk girişimcisinin dünya ekonomisinde söz sahibi olabilmesi için Türk firma ve markalarının küresel düzeyde rekabet gücü kazanmasına stratejik bir önem atfetmekteyiz.
Bilgi toplumu altyapısının hızla oluşturulmasını, yapay zekâ, bilgi ve teknoloji üretimi, kullanımı ve ihracını mümkün kılacak politikaların uygulanmasını ve bu yönde toplumsal bilincin geliştirilmesini hedeflemekteyiz.
Dış politikada siyasî eşitlik zemininde; karşılıklılık esası ve millî çıkarların gözetilmesi doğrultusunda, etkin ve saygın devlet anlayışıyla, sosyal, ekonomik ve siyasi ilişkileri zenginleştirmeyi hedeflemekteyiz.
Milliyetçi Hareket Partisi, her insanı mukaddes bir varlık ve emanet olarak kucaklamak ve onların gönlünü, sevgisini ve saygısını kazanmak suretiyle bir gönül seferberliği anlayışı içerisinde hareket etmektedir.
Bu anlayışı, yurt ve dünya barışına katkı sağlayacak vicdani bir sorumluluk olarak da kabul etmekte olan Partimiz, Türkiye’yi geleceğe taşıma ideali için belirlenecek ortak tavrın ve onu gerçekleş- tirme arzusunun tüm gönüllerde yer bulması ile bu hedefe daha hızla ulaşılabileceğine inanmaktadır.
Gücünü milletten alan Partimiz; ülkemize ve vatandaşlarımıza hizmet etmenin, içinde bulunduğumuz bölgede ve dünyada barış, huzur ve kardeşliği hâkim kılmanın ve “Lider Ülke Türkiye” idealini gerçekleştirmenin demokratik düzen içerisinde temel yolunun, siyaset kurumu olduğuna inanmakta ve bu anlayış doğrultusunda siyaset yapmaktadır.
Aziz milletimizin iradesiyle kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile inanıyoruz ki Türkiye, lider ülke ve küresel bir güç olmasını sağlayacak alt yapıyı inşa edecektir.
2) Demokrasi ve İnsan Haklarına İlişkin Temel Görüşlerimiz
Başta yaşama hakkı olmak üzere, insanın dokunulamaz, devredilemez, vazgeçilemez temel hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi devletin başta gelen görevlerinden biri olup bu hak ve özgürlüklerin tanınması ve teminat altına alınması özgürlük, adalet ve barışın temelidir.
Hukukun üstünlüğünün, insan şeref ve haysiyetinin; fikir, te- şebbüs, din ve vicdan özgürlüğünün teminatı olarak demokrasiyi sadece bir siyasî rejim değil, aynı zamanda bir hayat tarzı olarak gören Partimiz, sosyal ve siyasî ilişkilerde, demokrasinin bütün kurum ve kuralları ile işletilmesinin gereğine inanmaktadır.
MHP olarak sağlıklı bir demokrasinin tesis edilebilmesinin, bireysel hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması ile bu hakların en geniş anlamda kullanımının teminini gerekli kıldığını değerlendiriyoruz.
Devletimizin kuruluş ilkelerinin düzenlendiği ilk dört maddesi üzerine inşa edilecek millî ve demokratik yeni bir anayasanın mümkün olabildiğince geniş bir uzlaşmaya dayanmasını, genel sı- nırlama hükümlerinden daha çok genel koruma hükümlerine yer vermesini ve özgürlükleri esas almasını savunmaktayız.
Egemenliğin yegâne sahibinin kayıtsız şartsız millet olduğuna, siyasi iktidarların meşruiyetinin millî iradeye dayandığına, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde millî iradenin hem Türkiye Büyük Millet Meclisi hem de Cumhurbaşkanlığı makamında tecelli ettiğine inanmaktayız.
Partimiz; hangi düşünce ve gerekçeyle olursa olsun demokratik rejime ve parlamentonun anayasal yetkilerine dışarıdan her türlü müdahalenin gayri meşru ve kabul edilemez olduğuna inanmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü hedef almaması, terör ve şiddeti siyasî amaç ve araç olarak görmemesi kaydıyla, her siyasi görüşün partileşerek bu görüşlerini Anayasal çerçevede, demokratik platformlarda açıklama, savunma ve yayma özgürlüğüne sahip olması gerektiğini savunmaktadır.
Siyasî partilerin sadece Türk milleti tarafından ve seçim sandığı yoluyla tasfiye edilebileceğine inanan Milliyetçi Hareket Partisi, terör ve şiddeti siyasî amaç ve araç olarak gören ve destekleyen partiler dışında siyasi partilerin kapatılmasına karşı olup parti kapatma yerine bireysel sorumluluk esasını öngörmektedir.
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Cumhuriyetin temel ilkelerine, millî güvenliğe ve kamu düzenine aykırı olmamak üzere basın, yayın ve diğer iletişim araçları üzerinde kısıtlama konulmaması, bunların sansür edilmemesi ve hür olması gerektiğine inanmaktayız.
Milliyetçi Hareket Partisi, ülkemizde sağlıklı işleyen bir sivil toplum yapısının güçlendirilmesi için, vatandaşların birey olmanın sorumluluğunu taşıyarak içinde yer alacağı sivil oluşumların kamu hizmetlerinin denetimine iştirakini öngörmektedir.
Partimiz, sivil toplum kuruluşlarının ve faaliyetlerinin gelişmesini birey-devlet arasındaki ilişkinin güçlenmesi ve siyasete sivil katılımın artırılması açısından önemsemektedir. Demokratik sistemin varlığını tehdit eden ve devlet kurumlarına olan güveni sarsan ahlakî kirlilik ve yolsuzluklarla kararlı ve etkili mücadele edilmesi “temiz siyaset-temiz yönetim” anlayışımızın gereğidir.
Milliyetçi Hareket Partisi, yolsuzlukla mücadeleyi siyaset anlayışının temel unsurlarından birisi olarak görmektedir. Bu doğ- rultuda, siyasette ve kamu yönetiminde, sivil toplum kuruluşları, medya ve iş dünyasında, sporda ve sanatta toplumsal tüm alanda yaşanan yozlaşma ve yolsuzluklara karşı etik kuralları aktif bir şekilde gündelik hayatımıza sokacak düzenlemelerin aciliyetine inanmaktayız.
Partimiz; her türlü işkence ve eziyet ile insanlık dışı ve aşağılayıcı davranış ve uygulamalara şiddetle karşı olup, herkesin yaşama, maddi ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğuna, her bireyin kişisel özgürlüğü ve güvenliğinin sağlanması ve hayatının güvence altına alınması gerektiğine inanmaktadır.
Millî birlik ve bütünlüğü, kamu yararı ve genel ahlâkı zedelememek kaydıyla, herkesin düşünce ve kanaat, düşünceyi ifade etme ve inandığı gibi yaşama hürriyetine sahip olması düşünce ve kanaat özgürlüğü anlayışımızın esasını oluşturmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağına inanmakta, özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkını temel insan hakkı olarak görmekte ve konut dokunulmazlığının esas olduğu kabulü ile yasalarla belirlenen hallerde usulüne göre alınmış hâkim kararı olmadan kimsenin konutuna girilemeyeceğini temel bir ilke olarak benimsemektedir.
Haberleşme özgürlüğünün temel insan hakkı olduğunu, engellenemeyeceğini ve gizliliğine dokunulamayaca- ğını savunmaktayız. Herkes vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Toplum ve devlet hayatında din ve vicdan özgürlüğünün engellenmemesi, insanların inançları ve ibadetlerinden dolayı kınanmaması, tenkit edilmemesi, hor görülmemesi, hangi gerekçe ile olursa olsun din ve vicdan özgürlüğünün kısıtlanmaması, din ve vicdan özgürlüğü anlayışımızın esasını oluşturmaktadır.
Partimiz herkesin eğitim ve öğrenim hakkına sahip olduğuna ve bu hakkın her ne suretle olursa olsun engellenemeyeceğine, eğitim ve öğretimin devletin gözetim ve denetimi altında yapılması gerektiğine inanmakta ve Türkçe’ den başka bir dilde anadilde eğitim yapılmasını reddetmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi; Cumhuriyetin temel ilkelerine, millî güvenliğe ve kamu düzenine aykırı olmamak şartıyla; örgütlenme, toplantı ve gösteri düzenleme hakkının özüne uygun olarak kullanılmasının esas olduğuna inanmaktadır.
Partimiz kadınlara karşı her türlü fiilî ve hukukî ayrımcılığa ve kadın istismarına karşı durmakta, ailelerinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere çocukların her türlü hak ihlaline ve istismarına karşı korunmasını gerekli görmektedir.
Herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde adil yargılanma hakkına sahip olduğuna, hiçbir eylem ve işlemin yargı denetimi dışında bırakılamayacağına 38 inanmaktayız.
Partimiz herkesin kanun önünde eşitliği ilkesi uyarınca, Anayasa ve kanunlarımızdaki dokunulmazlıkların kaldı- rılmasını, herkesin hak arama özgürlüğüne sahip olmasını gerekli görmektedir.
TOPLUMSAL DAYANIŞMA VE UZLAŞMA
Cumhuriyet tarihinin çeşitli dönemlerinde yapay kutuplaşmalar maalesef toplumsal yarılmalara, millî birlik ve beraberliğin örselenmesine sebep olmuştur.
Küresel oyun kurucuların emperyalist hedefleri çerçevesinde dizayn edilen, zamana ve şartlara göre yöntemi, araçları ve aktörleri değişse de esas hedefi değişmeyen kaos ve çatışma senaryoları devletimize ve milletimize çok şey kaybettirmiştir.
Türkiye’nin kendi kabuğunu yırtabilme ve mazlum milletlere medeniyet yapıcı değerleri ulaştırma gücünü yakalayabilmesi, siyasî, toplumsal ve ekonomik uzlaşının tesis ve temin edilmesini gerekli kılmaktadır.
Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı sorunlar neticesinde, devletimizin kuruluş ilkeleri ve Cumhuriyetimizin temel nitelikleri ile millî ve manevî ortak değerlerimiz üzerinde varılacak bir uzlaşı ihtiyacı giderek artmıştır.
Demokratik bir siyaset ortamının tesisi ve uzlaşı kültürünün siyasette, ekonomide ve toplumsal ilişkilerde hâkim kı- lınmasıyla Türkiye’ye zarar veren kısır tartışmalar sona erdirilecek, Türkiye’nin elini zayıflatan ve Türk milletinin huzur ve refahını azaltan siyasi ve ekonomik operasyonların önüne geçilecektir.
1) Millî Birliğin Temini Milliyetçi Hareket Partisi;
Türk milletinin birliğini ve beraberli- ğini koruyarak, toplumsal huzursuzluk alanlarının cepheleşmeye dönüşmesini önlemeyi ve herkesin inancına saygı duyarak birlikte yaşama ideali etrafında kenetlenip toplumsal sıkıntı ve sorunları çözmeyi amaçlamaktadır.
Bu çerçevede, millî ve manevî değerlerimizin toplumsal çatış- ma konusu yapılmaması, inanç, etnik ve kültür temelli sorunlarınmillî birlik ve bütünlük anlayışıyla çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Farklılıkların öne çıkarılması yerine ortak değerlerin bütünleştiriciliğinde millî bir bakış açısının kamuoyuna yansıtılması; bu kapsamda müşterek değerlerimizin din adamları, eğitimciler, sosyologlar, kanaat önderleri, medya kuruluşları tarafından anlatılması ve işlenmesi sağlanmalıdır.
Çağdaş dünya nimetlerinden bütün vatandaşların hakça yararlandığı bir kalkınma modelinin gerçekleştirilmesi, devletin şefkatinin ülkenin en ücra köşesindeki vatandaş tarafından hissedilmesi, kimsenin aç ve açıkta bırakılmaması, adaletle hükmedilmesi, huzur ve güvenin tam olarak sağlanması devletin aslî görevidir.
Bu kapsamda Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ekonomik büyümeyi, sosyal gelişmeyi ve toplumsal uzlaşmayı sağlayarak millî birlik ve bütünleşmeyi temin edecek “Doğu ve Gü- neydoğu Anadolu Bölgesini Kalkındırma Programı”nın uygulamaya geçirilmesini önemli buluyoruz.
2) Toplumsal Dayanışma ve Uzlaşmanın Önemi
Türkiye Cumhuriyeti birleşme ve kucaklaşma ülküsü etrafında şekillenmiş ve dönemin kadrolarınca millî devlet, millî kimlik, millî dil ve Türk milleti varlığı üzerinde ittifak edilerek yeni devletin dayanakları inşa edilmiştir.
Devletimizin kurucu iradesi Türk Milliyetçiliğine dayanmakta, Partimizin siyasî misyonu olan Türk Milliyetçiliğinin manevî temelini de “yaşa ve yaşat” ilkesi oluşturmaktadır. Ülkemizin küresel rekabette ayakta kalabilmesi için bütün toplumu ve her alanı kapsayan bir zihniyet dönüşümünü gerçekleş- tirmesi gerekmektedir.
Geleceğin birlikte inşası için; yönetim katmanları, toplumsal kesimler, siyasî aktörler ve vatandaşlar arasında ekonomik, sosyal, siyasî alanlarda diyalog ve birliktelik zemininin oluşumuna ihtiyaç vardır.
Bahse konu kesimler arasında bu tür bir uzlaşma kültürü tesis edilemediği müddetçe, ülkemizin çağın meydan okumasına sağlıklı bir cevap vermesi mümkün değildir.
Temel millî ve insanî değerler ile millî ülküler ve hedefler konusunda sağlanacak bir toplumsal uzlaşma, Türkiye’nin hayatî meselelerde görüş birliği içinde olmasını mümkün kılacak ve geleceğe dönük plân ve programların işbirliği içinde uygulamaya konulmasını kolaylaştıracaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi, en geniş boyutta sağlanacak toplumsal uzlaşma ve mutabakat ile Türkiye’nin büyük hedeflere yönelmesini, bütün imkân, kaynak ve kabiliyetlerini “Lider Ülke Türkiye” hedefi doğrultusunda harekete geçirmesini öngörmektedir. 3) Sosyal Uzlaşma Anayasamızda da ifade edildiği üzere, Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes, eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir.
Demokrasinin temeli olan bireylerin eşitliği ilkesi de hiçbir etnik ya da dinî gruba ayrıcalık ya da imtiyaz verilmemesini öngörmektedir. Partimiz, tüm vatandaşlarımızı etnik, mezhebi ya da dinî kökenine bakmadan bir ve eşit görmekte, yapay gerekçelerle farklılıklarının körüklenmesine şiddetle karşı çıkmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi; Cumhuriyetin temel nitelikleri, Türk millî kimliği, demokratik rejim ve temel insan hakları gibi değerleri vaz geçilmez olarak kabul etmekte ve bunların tartışılmasını dahi doğru bulmamaktadır.
Zira Partimiz bu ilke ve değerleri, toplumsal huzur ve refahımızın, birlik ve beraberliğimizin temel yapı taşları olarak görmektedir.
Yerel ve yöresel farklılıkların Türk kültürünün zenginliği içinde ve onun tamamlayıcı renkleri olarak görüldüğü bir anlayış üzerinde sağlanacak genel bir uzlaşmanın, toplumsal barış ve huzur için önemli katkı sağlayacağına şüphe yoktur.
Bize göre siyaset, daha çok oy almaya odaklı bir yarışma değil, milletimizin bütün fertleri ve devletimizin menfaatini artırmak için sosyal bütünlüğü koruma ve yüceltme çabasıdır. Cumhuriyet ve demokrasinin birbirini tamamlayan iki kavram olduğu, bunları birbirine zıtmış gibi gösteren anlayışların her iki kavramı zedelediği görüşünü taşıyan Partimiz, Cumhuriyetimizin geliştirilerek yaşatılması ve demokratik yapı ve kültürümüzün zenginleştirilmesini zarurî görmektedir.
4) Siyasî Uzlaşma
Siyasetin ahlakî bir temele dayandığı, aşırılıkların törpülendiği, demokratik olgunluk ve uzlaşı kültürünün egemen olduğu, Türkiye’nin millî ve manevî değerlerini ortak payda olarak kabul eden bir siyaset anlayışının hâkim kılınmasını gerekli görüyoruz.
Partimiz, siyasi uzlaşma arayışlarında “önce ülkem ve milletim, sonra partim” anlayışının hâkim olması gerektiğine inanmaktadır.
Bunun gereği olarak da tıkanan ve yıpranan siyasetin önünü açarak devletin kudretini yeniden tesis etmek amacıyla hükümet sistemi değişikliğini öngören anayasa reformuna öncülük etmiştir. Şüphesiz ki 15Temmuz’daki darbe girişimisonrasında oluşan siyasî uzlaşma ve Yenikapı millî diriliş ruhunu canlı tutmak, millî birlik ve beraberliğimizin temini açısından büyük önem taşımaktadır.
Yapıcı olmayan siyasî çekişmelerin sona erdirilmesi, milletimizin refah seviyesine olumsuz yansıyan yapay tartışmaların önüne geçilmesi, devletin güçlü, etkin ve şeffaf hale getirilerek devlet idaresinin ve otoritesinin tahkim edilmesi için siyasî kaygıların bir kenara bırakılması gerektiği açıktır.
Bu ihtiyacın karşılanması için 16 Nisan 2017 Halkoylaması ile aziz milletimizin onayını alan yeni hükümet sisteminin ruhuna uygun bir şekilde siyasette uzlaşı kültürünün pekiştirilmesi bizim için öncelikli bir meseledir.
Partimiz ile Adalet ve Kalkınma Partisi’ni bir araya getiren “Cumhur İttifakı” millî duruşun, siyasî uzlaşmanın, birlikte hareket ederek Lider Ülke Türkiye’yi kurma azim ve kararlılığının vücut bulduğu uzlaşmanın en güzel örneği olmuştur.
5) Ekonomik Uzlaşma
Türkiye’de, ekonomik sorunların çözüme kavuşturulması için ilgili taraf ve aktörlerce bir uzlaşma vasatının oluşturulması zorunludur. Ekonomik kararların alınmasında, politika tercihlerinde meslek kuruluşları aracılığıyla halkın ve çeşitli sosyal kesimlerin görüşlerinin alınması, sorunlara mevcut şartlar içinde akılcı çözümler bulunmasına yardımcı olacaktır.
Ancak böyle bir katılım ve diyalog ortamı içinde bütün sosyal kesimlerin memnuniyeti ve uygulanacak programlara rızası temin edilebilecektir. Ekonomik sorunların aşılmasında çeşitli toplumsal kesimler, siyasî aktörler, yönetim katmanları ve halk arasında güven sorunlarının aşılması, tereddütlerin giderilmesi ve şüphelerin karşılıklı güvene dönüştürülmesi, nimetin ve külfetin hakkaniyet ölçüleri çerçevesinde bölüşülmesi, hiçbir kesimin tahammül gücünü aşacak yük altına sokulmaması, üretime katılanların katkıları ölçüsünde adil pay almalarının sağlanması “ekonomik uzlaşma” kültürünün esasını teşkil etmektedir.
6) Toplumsal Uzlaşmanın Dinamikleri:
Milliyetçilik ve Demokrasi Partimiz; Türk milletinin kardeşlik içinde yeni atılım ve hedeflere hazırlanmasında milliyetçilik ve demokrasiyi birbirinden ayrılamaz kavramlar olarak görmektedir. Bir milletin dayanışma, ilerleme, çağı yakalama gibi hedeflere ulaşmasını sağlayacak en önemli fikrî kuvvetin milliyetçilik olduğuna inanıyoruz.
Demokrasiyi; hukukun üstünlüğünün, insan hak ve özgürlüklerinin en geniş anlamda teminat altına alındığı, devlet idaresinde, milletin en iyi şekilde temsil edildiği bir sistem olarak görmekte ve benimsemekteyiz.
Demokrasinin kurumsallaşmasının hayati önemine inanmakta olan Partimiz, demokratik siyasi kültürün, uzlaşma ve sorumluluk ahlakını önde tutan bir anlayışla Türk siyasi hayatına hâkim olmasına öncülük etmeye devam edecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin hem meselelere bakışında hem de çözüm önerilerinin temelinde; Türk milletine millî, manevî ve insanî açılardan seslenen; sevgiyi, adaleti, özgürlüğü, barışı ve güven içinde bir gelişimi amaçlayan Türk milliyetçiliği anlayışı bulunmaktadır. Partimiz; Türk milletinin barış, huzur ve kardeşlik içinde yeni atılım ve hedeflere hazırlanmasında, milliyetçilik ve demokrasiyi, siyasî ve kültürel çerçevenin iki anahtar kavramı olarak kabul etmektedir.
Milliyetçilik anlayışımız; en başından beri ırkçılık ve ayrımcılığa şiddetle karşı olmuş, kültürel ve toplumsal birlik ve beraberliği huzur ve refah içinde yaşama ülküsünün ön şartı olarak kabul eden uzlaşmacı bir şuurun ifadesi olmuştur.
Milliyetçiliğimiz Türk milleti namıyla tarih boyunca terkip olunan mükemmel millî kimliğin ve kapsayıcı millî kültürden beslenen yapıcı, kaynaştırıcı, uzlaştırıcı ve birleştirici bir millî kuvvet unsuru olmuştur.
Bu itibarla, hem 49 yıllık siyaset tecrübesi ile Milliyetçi Hareket Partisi hem de Türk Milliyetçiliği fikri asla ayrımcı ve dışlayıcı bir nitelik taşımamıştır. İnsanoğlunun keşfettiği en iyi yönetim biçimi olarak temayüz eden demokrasi ise, toplum içindeki farklı düşüncelerin, kardeşlik yaklaşımı ve birbirine saygıyı esas alan bir anlayış içerisinde yaşamasının vazgeçilmez şartıdır.
Bütün toplumsal kesimlerin demokrasiyi sadece siyasî boyutuyla değil, kültürel ve sosyal boyutuyla anlayarak özümsemesi de bu açıdan son derece önemlidir. Bu sebeple Milliyetçi Hareket Partisi, toplumsal dayanışma ve uzlaşma kültürünün geliştirilmesine büyük önem vermektedir.
Bin yıldır kardeşçe yaşadığımız bu ülkede hiçbir sebebin ayrıştıramayacağı kadar kaynaşmış olan aziz Türk milleti; ortak geçmişine, kültürüne, kaderine ve geleceğine sahip çıkacak ve kardeşliğini sonsuza kadar yaşatacak, “Herkes Eşittir Türkiye” diyecektir. Nitekim 15 Temmuz hain kalkışmasına “Dur!” diyen aziz Türk milleti, bekasına yönelik tehditlerin tekrar yeşeremeyeceği yeni bir döneme geçmek istediğini, “Yenikapı Ruhu” ile dosta ve düşmana ilân etmiş, 16 Nisan Halkoylamasıyla da hukukî zemine kavuşturmuştur.