BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

17 Nisan 2018 Salı

ABD'NİN KİMYASAL SİLAHLA SUÇLAMA SİCİLİ

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ


ABD'NİN KİMYASAL SİLAHLA SUÇLAMA SİCİLİ VE ESAD DİKTATÖRLÜĞÜ


ABD'nin akıl ve ahlaki çöküntü yaşayan ve dünya kamuoyunda çok zor durumda bulunan başkanı Trump'un "Rusya, Suriye'yi hedef alan füzeleri vuracağına söz verdi. Hazırlan Rusya, çünkü geliyorlar. Üstelik güzel ve yeni ve 'akıllılar'! Kendi halkını öldüren ve bundan keyif alan Gazla Öldüren Hayvan ile işbirliği yapmaman gerekiyor" şeklindeki twitinden üç gün sonra ABD,İngiltere ve Fransa koalisyonu Suriye'de daha önceden belirlenen stratejik yerlere 105 füze saldırısı gerçekleştirdi. Bahane ve iddia, Suriye rejiminin masum insanlar üzerinde kimyasal silah kullandığına dair şekillenmiştir. Kimin yaptığı hala tartışılsa da Suriye'de masum insanlara katliam yapıldığı ise tartışmasız bir gerçektir. Esad rejimi kimyasal silah kullandığını kabul etmiyor, Trump ise Esad'ın kullandığını "Gazla Öldüren Hayvan" sıfatını verecek kadar ısrarla ifade ediyor.
ABD'nin "Kimyasal Silah Kullandı" suçlamaları konusunda sicili biliyorsunuz bozuktur. Irak'ta milyonlarca insanın öldürülmesini bu bahane sonrası işgal girişimiyle gerçekleştirmişti. Yıllar sonra ise dönemin ABD Dışişleri Bakanı ColinPowell, Irak'ta Saddam Hüseyin rejiminin elindeki kitle imha silahı stokları bulunduğu konusunu"Benim son bir yılda, son aylarda vardığım sonuç şu. Bu yargıyı (Saddam'ın kitle imha silahı stokları bulundurduğunu) BM'de sunmam için bana verilen istihbarat kusurluydu, yanlıştı. Beni zorlayan, bu istihbaratın kaynağının zayıflığı. Beni sıkan başka bir şey de, istihbarat camiasındaki bazı kişiler, kaynak dediklerinin sadece şüphe olduğunun farkındaydı. Ancak bu, benim tarafımdan bilinmiyordu. Bana öyle geliyor ki, eğer güçlü, önemli, yetkileri artırılmış bir ulusal istihbarat direktörünüz olursa bu tür hatalar yapmazsınız" şeklinde itiraf etmişti. Bazı CIA ajanları da yıllar sonra Saddam'ın elinde kimyasal silah bulanmadığını itiraf etmek durumunda kalmıştı. Yani ABD için bu konuda bir ölçü yoktur. Yıllar sonra çıkıp Suriye'de de kimyasal silah bulunmadığını itiraf etse kimse şaşırmayacaktır.
ABD'nin derdi asla masum insanların öldürülmesi ve yaşatılması noktasındaki hassasiyeti değildir. Sadece Suriye'de etkisini ve otoritesini sürdürme ve dünyaya bunu gösterme dışında hiçbir kaygısı yoktur. Hem on binlerce masumu öldürmüş kanlı terör örgütü PKK'ya silah yardımı yapacak, onlara ordu kurmaya kalkacaksın sonra çıkıp kimyasal silahlar üzerinden masum insan hassasiyet rolü oynayacaksın…
Esad yönetimi diktatörlüğünü göstermiş, masum insanları öldürme konusunda kendini tescillemiştir. Ama ABD ve koalisyon ortaklarının bu konuda söz söylemeye dahi hakkı yoktur. Suriye'de masum insanların öldürülmesinin fitilini ilk ateşleyen zaten ABD'nin bölgedeki hâkimiyet kurma çabası olmuştu. Ahmet Davutoğlu'nun aklına uyan Türkiye, bu konuda çok büyük hatalar yapmıştı. Türkiye bugün o hatalarını ortadan kaldırmak için mücadele vermektedir. Türkiye, kendini tehdit eden ve ABD'nin beslemesi terör örgütü PKK'ya karşı büyük temizlik operasyonu yapmış ve halende bu temizlik devam etmektedir. Türkiye'nin hâkimiyet kurduğu Suriye'nin bazı bölgelerinde şu an huzur hâkimdir. ABD ve koalisyon ortakları Suriye'den elini tamamen çekse Türkiye'nin sağladığı otorite bölgeye daha geniş huzur getirecektir ama ABD'nin bölgeden elini çekmesi mümkün değildir. Her türlü bahaneyle bölgede kanlı mikrop olarak kalmayı sürdürecektir.
"Suriye'den tamamen çekiliyoruz" açıklamasından çok kısa bir süre sonra "Esad kimyasal silah kullandı" diye ortaklarını yanına alarak saldırıya geçmesi, Rusya ve İran'a gözdağı vermeye çalışması elini Suriye'den çekmeyeceğinin ispatıdır.
Trump zaten yaşadığı kişisel problemlerden dolayı ABD kamuoyunda iradesini kaybetmiş durumdadır. ABD'de her kafadan her gün ayrı ayrı ses çıkmaktadır. Bundan sonrada ABD'nin kendi içinde yaşadığı kaos Ortadoğu bölgesine daha çok yansıtılacaktır. Trump'un yaşadığı ahlaki suçlamalar arttıkça Suriye üzerinde gündem odaklanması daha kanlı olabilir. Çünkü ABD'nin şuan cambaza bak oynaması gerektiren günlerine şahit olmaktayız.
Suriye'de kalıcı barışın, huzurun gelmesi için herkesin dünya devletlerinin menfaatsiz, hesapsız ortak akıl olarak birleşmesi lazımdır. Ama Trump gibi birinde kontrol edilir akıl olmayınca, ortak akla etkisi de elbette olumsuz olacaktır.
NATO ve Birleşmiş Milletler, ABD ve koalisyon güçlerinin sinsi, kanlı hesapları için değil, Suriye'de gerçek manada adaletin sağlanması için harekete geçerse masum insanların ölümü engellenmiş olacaktır. Ama ABD'nin ipiyle kuyuya inmek gerçekten hiçbir ülkeyi huzura ve barışa getirmez. Çünkü zaten kendisi bizzat kaos ve kanla beslenmektedir.
"Kimyasal Silah suçlamaları" noktasında ABD'nin yarattığı atmosfere dikkat edeceğimiz gibi, Esad'ın diktatörlüğü konusunda da bir çözüm bulunmalı ve Suriye'ye artık huzur gelmesi sağlanmalıdır.



KÖŞE YAZILARI / 2018-04-17 09:41:27-ORTADOĞU GAZETESİ /YILDIRAY ÇİÇEK

google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html