Türkiye'de kahraman olarak şişirilenvatan hainleri
genellikle öldükten sonra kıymete binmişlerdir.
Kel ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur durumu
gibi vatan hainlerini öldükten sonra vatansever ilan eden bir sevecenlik
furyası vardır.
Ahmet Kaya PKK paçavrası altında sanatçılık yapmış,
"Vallahi Apo'yu özledik" türküleri söylemiş,Türkiye'den kaçtıktan
sonra "Arabam şerefsizlerin ülkesinde kaldı." diyerek Türk milletine
küfretmiş ama öldükten sonra nasıl olduysa kahraman ilan edilmiştir…
Bilmukabele Nazım Hikmet de vatan şairidir!
Öyle büyük bir vatanseverdir ki milli mücadele yıllarında 80
yaşındaki nineler mevzilere mermi taşırken o gençliğinin baharında Sovyet
Rusya'ya kaçmış, sığındığı Rusya'dan komünistçe şiirler yazarak vatanı işgalden
kurtarmıştır.
Bir de bu kervanın olmazsa olmazları olan Deniz Gezmiş ve
yoldaşları vardır ki onların hikayesi en acıklı olanıdır.
Olayların silsilesi 2.Dünya Savaşı'ndan sonra Stalin'in
Türkiye'yle olan saldırmazlık anlaşmasını tek taraflı kaldırarak boğazlardan üs
talep etmesi ve Kars, Ardahan şehirlerinin kendisine teslim edilmesini
istemesiyle başlar.
Türk devleti toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığına bıyık
buran tacizci komşusuna "hay hay" dememiş ve soluğu Amerika'nın
başını çektiği Batı Bloğunun yanında almıştır.
Doğru mudur yanlış mıdır, son çare midir, tarihçilerin ve
uluslararası siyasetçilerin konusu olabilir. Fakat bir gerçek varsa,
Türkiye'nin adım adım Amerikan yörüngesine oturması Sovyet Rusya'nın tehditkar
siyasetine karşı güvenlik telaşının neticesi olarak ortaya çıktı.
Alelacele Kore'ye asker gönderilmesindeki telaş,gırla akan
Amerikan yardımları ve NATO'ya kabul için imzalanan anlaşmaların tek gerçek
sebebi Sovyet istilasına karşı alınan önlemlerdi.
Ve zannedilenin aksine memlekete ilk Amerikan yardımları
Demokrat Parti zamanına değil İsmet İnönü'nün CHP iktidarına dayanır. Sol
gelenekten gelenlerin Demokratları Amerikancılıkla eleştirirken İsmet Paşa'ya
toz kondurmamaları kendi tutarsızlıklarıdır.
Neticede ne olmuştur? Türk devleti bağımsızlığını açıkça
tehdit eden güçlü komşusu Rusya'yı frenleyebilmek için hiç düşünmeden kendisini
Amerika ve Batı'nın saflarına atmıştır.
Burada önemli ayrıntılardan birisi şudur ki Türkiye'nin
Sovyet yayılmacılığına karşı bu bloğa katılması tamamen kendi hür iradesiyle
imzaladığı anlaşmalarla gerçekleşmiştir.
Türkiye dış politikası gözle görülür bir Amerikancı çizgiye
tutunsa da mütareke yıllarında olduğu gibi memleket yabancı orduların ve
devletlerin işgal alanı haline gelmemiştir.
Öyleyse 68 Kuşağı denilen devrimci komünist örgütlenmeler
Türkiye'nin bağımsızlığını kime karşı savunmak için ellerine bomba ve silahlar
aldılar?
Türkiye yabancı orduların işgali altındaydı da bu kahraman
yoldaşlarmemleketi bağımsızlığa kavuşturmak için mi Filistin'in Beka
vadilerinde KGB ajanları tarafından eğitilmişti?
Demek asil Rus dostlarımız her şeyi Türkiye'nin hür ve
bağımsız bir ülke olarak büyüyüp gelişmesi ve medeni dünyada hak ettiği konuma
ulaşabilmesi için tertiplemişti!
Türklerin ana vatanı Orta Asya'yı işgal ederek tüm
kaynaklarını sömürmeleri, Kırım Tatarlarını yurtlarından gönderdikleri
sürgünlerde ölüme terk etmeleri, Türkiye'den üs ve toprak talep etmeleritamamen
Türk milletine olan derin dostluklarından kaynaklanmıştı!
Biz Türkler kaba ve inatçı bir millet olduğumuz için
insaniyetçi Sovyet rejiminin uzattığı yardım elini terslemiş ve yurdumuzu
özgürleştirmek isteyen Deniz Gezmiş gibi vatan kahramanlarına kem gözle
bakmıştık…
Keşke Afganistan'ın başına gelenler bizim de kaderimiz
olsaydı değil mi?
Afganistan'da iktidara gelen komünistler iç kargaşayı
engelleyemeyince Sovyet ordularını ülkeye davet etmiş, Sovyetler de fırsattan
istifade ülkeyi özgürleştirmişlerdi! Türkiye'de yapılmak istenen de tam olarak
buydu.
İşin mahiyetine gelecek olursakDeniz Gezmiş ve Türkiye'de
devrim kollayan sol gruplar gerçekten milletperver ve vatansever olsalardı esas
mücadeleyi Sovyet Rusya'ya karşı vermeleri gerekirdi. Çünkü Türkiye'yi
Amerika'yla fazlaca yüz göz eden ilişkilerin ana sebebi Rusya'ydı…
Oysa kızıl yoldaşların tek amaçlarıvardı, o da Amerikan
emperyalizmine karşı Rus emperyalizminin tetikçiliğiydi. Onlara göre Amerika
bağımsızlıkları ipotekleyen işgalci, Rusya ülkeleri özgürleştiren devrimciydi.
O yüzden de 6.Filo'yu kovalarken Boğazdan geçen Sovyet savaş
gemilerine el sallarlardı!
PKK ideolojisini ve yetişmiş eleman açığını "Kürt
halkına özgürlük" ıkınmaları yaşayan banka soyguncusu Deniz Gezmiş ve
kızıl yoldaşlarından almıştır.
Komünist gruplara Beka vadilerinde Rus KGB'si tarafından
verilen sadık köpek eğitimi şimdi Kandil'de, Ayn El Arap'ta Amerikan CİA'sı
tarafından verilmektedir.Sahiplik değişse de köpeklik bakidir. İkisinde de esas
hedef yıldırılmak istenen Türkiye'dir.
Sinema solculuğunun ve vatan hainlerinin sığınağı haline
gelen CHP'nin rüzgarıyla vatan hainlerinden şişme kahramanlarçıkarılmaktadır.
Deniz Gezmiş anti Amerikancılık yaparak kahraman oluyorsa
PKK ve güncel sol ideoloji "ultra Amerikancı" olarak kendilerini
hangi sıfata layık görüyorlar?
Deniz Gezmiş'e namusumuz diyerek sahip çıkan CHP'liler
Amerika tarafından eğitilen PKK'lıların siyasi partisiyleiç içe geçmeyi hangi namus
ölçüsüne sığdırıyor?
Ben asılİmralı'daki hainine zaman kahraman ilanedeceklerini
merak ediyorum.
Onun da ölmesini mi bekliyorlar?