![]() |
Tamer Ashraf |
ABD ve İsrail şer ortaklığının Kudüs'te oldu-bitti oluşturma
çabası karşısında İslam aleminin sağlam Mısır'ın özellikle son dönemlerde ABD olan
ilişkileri dikkate alındığında böyle bir sorumluluk üstlenmesi kendisi
açısından çok isabetli olmuştur. Tasarının hazırlanmasına her ne kadar Türkiye
öncülük etmiş olsa da, geçici üye sıfatına sahip Mısır'ın üzerine düşeni
yapmaktan geri kalmaması, darbeden sonra gerilen ilişkiler için yeni bir
dönemin işareti sayılabilir.
duruşunun yansımalarını, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi'ne de net şekilde gördük ve bundan büyük bir
memnuniyet duyduk. ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti kabul ettiği kararın
hukuken geçersiz sayılmasını öngören tasarının, BMGK gündemine Mısır tarafından
getirilmiş olması ayrıca önemlidir.
MAKSAT HASIL OLDU
Güvenlik Konseyi'nin 15 üyesi var. Bunlardan ABD, Rusya, Çin
Halk Cumhuriyeti, İngiltere ve Fransa daimi üyedir ve veto yetkileri var. Bu
üyelerden sadece bir tanesinin vetosu, alınacak kararın geçersiz sayılmasına
yetiyor. Sayın Cumhurbaşkanı zaman zaman "dünya 5'te büyüktür"
diyerek bu tuhaf duruma dikkat çekiyor. Geçici üyelerUruguay, Bolivya,
Etiyopya, İtalya, Japonya, Kazakistan, Senegal, İsveç ve Ukrayna, Mısır'dır. Bu
15 üyenin 14'ünün tasarıya destek vermiş olması çok ama çok önemli bir gelişmedir.
İngiltere gibi ABD ile her zaman yakın olan bir ülke dahi tasarıya kabul oyu
kullanmıştır. ABD'nin beklenen vetosu bir şeyi değiştirmeyecektir. Maksat hasıl
olmuştur ve Kudüs kararında ABD yalnız bırakılmıştır. Nitekim, bu durumun ABD
açısından ne kadar zor olduğu yapılan açıklamalar yansımıştır. Savurdukları
tehditler hiçbir işe yaramayacağı gibi, İsrail dışında ciddiye alan da
olmamıştır. İsrail Başbakanı Netanyahu'nun açıklamaları boş bir çırpınışın
tezahürüdür. Kan ve gözyaşının, terör ve işgalin dünyayı "yeter
artık" noktasına getirdiğinin farkındalar.
BM GENEL KURULU
Güvenlik Konseyi'nden çıkan sonuç, yarın Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu'nda yapılacak olan oylama için büyük bir ümit doğurmuştur. İslamİşbirliği Teşkilatı'na üye olan ülkelere büyük görev düşüyor. İstanbul'da
alınan kararın arkasında durulması ve Teşkilata üye 57 ülkenin blok halinde
hareket edilmesi halinde, işin önemli bir kısmı zaten halledilmiş olacaktır.
BM'nin 196 üyesi var. Güvenlik Konseyi oylamasındaki sonuç dünyanın diğer
ülkelerinin de ABD'nin rezil Kudüs kararını onaylamadığını teyit etmiştir. İİT
üyesi ülkelerin de gayreti ve çabası ile BM Genel Kurulu'nda yeterli çoğunluğu
bulmak kolaylaşacaktır. ABD'nin bazı ülkeleri etkileyebileceği ihtimaline
rağmen Genel Kurul'dan üçte iki çoğunlukla karar çıkarılması kuvvetle
muhtemeldir ve bu çok büyük bir başarı olacaktır. Genel Kurul kararının
bağlayıcılığın olmaması, ABD ve İsrail kan ortaklığının yalnız bırakıldığı ve
dünyanın bu zulmü onaylamadığı gerçeğini değiştirmeyecektir.
İSRAİL DAHA DA AZDI
Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak ilan eden ABD'nin kerameti
kendinden menkul başkanı, hayat boyu peşini bırakmayacak rezil bir karar
vermiştir. Bu karar zulüm ve terörden başka bir sonuç doğurmamıştır. Zaten bir
terör devleti olan İsrail'i daha da azdırmıştır. Sayın Devlet Bahçeli'nin
dediği gibi, ABD Başkanının, tarihin akışını tek başına değiştirmesi mümkün
değildir. Uluslararası anlaşmaları tek başına rafa kaldırması meşru değildir.
İslam'ın mahremini karalamaya, Müslümanların kutsallarını çiğnemeye tevessül
etmesi masumane hiç değildir. ABD, yerkürenin jandarması olamaz. Dünya, ABD ve
İsrail'den ibaret değildir. ABD aklını başına almalıdır. İsrail ise yangına
körükle gitmekten sakınmalı, kaçınmalı, silkinip kendine gelmelidir.
TARAFSIZLIĞINI KAYBETTİ
ABD artık Kudüs
konusunda taraftır ve söyleyecekleri ve yapacakları bir anlam ifade
etmeyecektir. Filistin lideri zaten bunu ilan etmiştir. Köşeye sıkışan ABD'nin
yeni hamleler yapması kaçınılmazdır. Türkiye'ye yönelik düşmanca tavrını daha
da ileri götüreceği şimdiden bellidir.
Özellikle Suudi Arabistan üzerinden bir takım senaryoların hayata geçirilebileceği
anlaşılıyor. Kendi saltanatının derdine düşmüş olan Suudi Krallığı'nın İslam
dünyasının yeni ve ağır sorunu haline gelmiş olması çok acı bir durumdur.
ABD'ye sığınarak ne yapacaklarını, nereye kadar gidebileceklerini biz
sorguluyoruz, ama asıl kendilerinin şapkayı önlerine koyup düşünmeleri
gerekiyor. Müslüman aleminin yeni Lavrens'lere değil, birliğe, huzura ve
gelişmeye ihtiyacı var.
ORHAN KARATAŞ/ KÖŞE YAZILARI / 2017-12-20