BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

2 Ekim 2017 Pazartesi

Terör Örgütlerinin sahibi sahaya indi

SADECE HAKİKAT VE GERÇEKLER

Tamer Ashraf
Barzani'nin BOP'un uşağı olduğunu zaten biliyor, söylüyor ve tedbir alınmasını istiyorduk. ABD aslı "Büyük İsrail Projesi" olan bu kanlı yola çıkarken piyonlarını, maşalarını, uşaklarını elbette en başında seçmiş ve görevlerini tevdi etmiştir. Barzani, ta babasından itibaren bu kanlı göreve talip olmuş ve üzerine düşeni yapmak için sırasını beklemiştir. Sinsi ve planlı biçimde yürümüş, kimi zaman sureti haktan görünmüş, kimi zaman ucuz kahramanlıklara soyunmuş, ama hep fırsat kollamıştır.                                     
ARAP BAHARI!
        Aradığı fırsatı kendisi bulamadı ama devreye asıl sahibi olan ABD girdi ve kanlı biçimde yolunu açtı.  Irak'ın işgali tamamen bunun sonucudur. Sahayı ve zemini daha da olgunlaştırmak için Arap baharı ile birlikte kendilerine sorun teşkil edebilecek bütün liderleri devirip, bütün ülkeleri iç savaşa sürüklediler. Defalarca yazdım, bir kez daha hatırlayım. Devrilen liderlerin, parçalanan ülkelerin tamamı İsrail için sorun teşkil eden, Büyük İsrail planına engel olanlardı. Bölgedeki halkların işi fark etmesi ve sorun çıkarması üzerine, devreye b planı sokuldu. DEAŞ denilen vahşi yapı sahaya sürüldü. Oyun kaldığı yerden, "DEAŞ'la mücadele ediyoruz" diyerek sürdürüldü ve hala da bu bahaneyle devam ettiriliyor.                           
GAFLET VE YANILGI
         Barzani, Türkiye'de bir kaymakamla dahi muhatap olabilmek için haftalarca beklerken, kırmızı halılarla karşılanıp devlet başkanı muamelesi görme aşamasına işte böyle geldi, daha doğrusu getirildi. Bütün bunlar olurken bölge halklarının derin uykusu, Türkiye'yi yönetenlerin gafleti elbette işlerini çok kolaylaştırdı. Bu ayrı bir tartışmadır ve yıllarca bunları yazdık, anlattık. Bütün tespitlerimizde, bütün itirazlarımızda, bütün öngörülerimizde haklı çıktık. Keşke yanılsaydık. Biz yanılmadık, ama bugünlere gelinmesinde büyük sorumluluk taşıyanlar, yanıldıklarını, yanıltıldıklarını kabul ediyorlar. Olan bu millete, bu ülkeye oluyor. "Ekonomik fayda elde ettik" gibi akla ziyan savunmaları, hala dinliyoruz. Bunu söyleyenler üç kuruşluk fayda uğruna ülkenin nasıl bir felaketin eşiğine getirildiğinin ya farkında değiller, ya aklımızla alay edecek kadar kendilerini kaybetmiş şekilde bir ihanetin içindedirler.                           
ARTIK YANLIŞ YAPMAYALIM
         Bu referandum ne pahasına olursa olsun yatırılmamalıydı. Hiç olmazsa bundan sonra yanılmayalım, yanlış yapmayalım.Karşımızdaki ihanet cephesi artık kendini gizleme gereği bile duymuyor. Barzani üzerinden BOP'lu oyunun yeni bir aşaması daha tamamlanmak üzeredir. ABD'nin bu referandumun ertelenmesini istemesi tamamen taktik gereğidir. Eğer gerçekten isteselerdi bu referandumu çok rahatlıkla durdururlardı. Kaldı ki, istenilen sadece bir ertelemedir ve çok daha uygun şartlarda yapılması için bu tavır alınmıştır. Ancak, özellikle ABD'nin şımarık çocuğu İsrail'in bu referandumun bizzat içinde yer alması, erteleme talebinin zerre kadar samimiyet taşımadığını zaten belgeliyordu. Şimdi, Barzani ile nasıl kolkola yürüdüklerini ibretle izliyoruz. Türkiye, İran ve Irak Merkezi hükümetinin Barzani'nin daha ileri gitmesini engellemek için harekete geçmesi üzerine, ABD açık şekilde sahaya indi. Peşmergebaşını korumak ve referandum sonuçlarını hayata geçirmek için tıpkı Kuzey Suriye'dekine benzer şekilde bölgeye asker ve silah yığmaya başladı. Kuzey Irak'a asker, silah ve cephane sevkiyatını son 3 günde arttığı,  Mahmur, Zaho, Zemmar, Kerkük ve Kesik bölgelerine asker, cephane ve zırhlı araç sevk edildiği, Harir ve Hevler üslerine füze, helikopter ve insansız hava aracı (İHA) yüklü konteynerler gönderdiği basına yansıdı.                          
İPİNİ TUTANLAR BÖYLE İSTEDİ
         İşte size Barzani'nin bu cüreti nasıl bulduğunun, Türkiye kafa tutmaya nasıl cesaret ettiğinin ispatı. Asıl sahibine güvenerek bu yola çakmış, daha doğrusu ipini tutanlar böyle hareket etmesini istemişlerdir, o da üzerine düşeni yapmıştır. Şimdi, "sen görevini yaptın, gerisini bize bırak" diyorlar. Kuzey Irak'da yaşananlarla Kuzey Suriye'deki gelişmeler paralel yürümektedir ve BOP yolunun iki kritik ayağı aynı anda tamamlanmaktadır. Fırat Kalkanı Harekatı sırasında Münbiç'e ilerleyen Türk askerine karşı PKK/PYD'yi korumak için teröristlerin bulunduğu mevzilere ABD bayrağı çektiler. Sonrasında "DEAŞ'la ortak mücadele sürdürüyoruz" diyerek, bu kanlı teröristlere binlerce TIR silah gönderip ordu kurdurdular. Oysa, gerçekten maksat DEAŞ'la mücadele etmek olsaydı, bunun nasıl yapılacağını ve nasıl sonuç alınacağını Türkiye Fırat Kalkanı Operasyonu ile gösterdi.Daha fazlası için de ABD'ye "ortak hareket edelim" teklifinde bulundu. Şimi aynı kanlı plan Barzani için işliyor.                               
NEYİ BEKLİYORUZ?

         Artık sıranın Türkiye geleceği bellidir. Güney sınırımızda boydan boya bir terör kuşağı oluşmuştur. Bu şartlar altında bizim Kerkük'e sahip çıkmamız ve içerideki terörü bitirmemiz mümkün olmayacaktır. 350 kilometrelik Irak, 600 kilometrelik Suriye sınırından her türlü silah, bomba, terörist kolaylıkla girip çıkacak ve Türkiye çok kanlı bir çatışmanın içinde kendini bulacaktır. Benzer durum İran için de geçerlidir. Dolayısı ile İran'la bu konuda işbirliği yapmak ve bu kirli oyunu her ne pahasına olursa olsun durdurmak bir seçenek değil, bir mecburiyettir. Ertelemeyiz, geç kalamayız, vazgeçemeyiz. Biran önce harekete geçmek zorundayız. Her geçen gün aleyhimize işliyor. Referandum öncesinde müdahale edilseydi, bölge şartları, mevsim şartları çok daha müsaitti. Bugün ABD orada Barzani'yi korumaya almak üzere harekete geçmiştir. Yarın geç olabilir. Neyi bekliyoruz? Daha ne olmasını istiyoruz?  
google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html