Siyasette partilerin isim olarak benimsediği bazı kavramlar
iddialı ve idealist, bazıları ise vasati ve kitleseldir.
Yani "orta yolcu"dur.
Geçmişte "Adalet"ten "Anavatan"a,
"Refah"tan "Adalet ve Kalkınma"ya; fazla cüretkar olmayan,
düşmanın dikkatini çekmeyen, dostun da rahatını bozmayan isimlerin idealist
sloganlara nazaran daha iyi iş yaptığının farkına varılması, iddiasız
kavramların cazibesini artırmıştır.
Benim bugüne kadar gördüğüm en iddialı ve idealist parti
ismi "Milliyetçi Hareket Partisi"dir.
Çünkü Milliyetçi kelimesi zaten "dışarıda globale,
içeride feodale kafa tutma"yı ifade ederken yanına bir de
"hareket" eklenmesi parti isminin zihinlerdeki enerjisini
artırmıştır.
Bu iletişimsel tercih, vatan ve millet için "ateşten
gömlek giyme"nin açık bir ifadesidir.
Milliyetçi Hareket, 48 yıl boyunca taşıdığı isme uygun
hareket ederek:
a) Emperyalizmle uzlaşmamış,
b) Global sermayeye pabuç bırakmamış,
c) Anarşi ve teröre taviz vermemiş,
d) Anayasaya, yasalara ve Demokrasiye sadakatten ayrılmamış,
e)- Milli Egemenlik ve Milli Bağımsızlık ilkelerine bağlı
kalmıştır.
Bunun için de bedel ödemiş, şehitler vermiş, darbeler almış,
işkencelere maruz kalmıştır.
Hayatının önemli bir dönemini MHP'nin başarısı için
fedakârlık yaparak geçirmiş Ülkücüler için bu mazinin sorumluluğunu taşımak, bu
şanlı emaneti muhafaza etmek tarihi bir onurdur.
MHP'nin 48 yıllık tarihinde yükünün ağırlaştığı, yoğun
saldırıya maruz kaldığı dönemler vardır.
Bu dönemleri kabaca ifade edersek:
1- 1969 seçimlerinde, "AP'nin oylarını böleceği" endişesi
taşıyan Nur Cemaati, MHP'ye "27 Mayıs ve Türkeş" broşürüyle ve
"Menderes'i Türkeş astırdı" yalanıyla saldırmıştır.
Bu yalan, özellikle kırsal kesimdeki muhafazakar seçmen
üzerinde uzun süre etkili olmuştur.
2- 1970'lerde tüm eylemci kızıl sol fraksiyonlar ve bilhassa
Maocu Aydınlık hareketi, MHP'yi Komünist ihtilalin önündeki en güçlü engel
olduğu gerekçesiyle saldırmışlardır. 12 Eylül 1980'e kadar aralıksız devam eden
bu silahlı saldırılarda MHP'nin ve Ülkücü kuruluşların şehit sayısı, 3.600'ün üzerine
çıkmıştır.
3- 1978'de kurulan PKK bölücülüğün önündeki en büyük engel
olarak gördüğü MHP'yi doğuda siyaset yapamaz hale getirmek için stratejik
saldırılar düzenlemiştir. Bunların en önemlisi, MHP'li Bingöl Belediye Başkanı
Hikmet Tekin'in 12 Ağustos 1979'da annesi ve kardeşiyle birlikte şehit
edilmesidir.
4- 12 Eylül 1980 darbesini yapan Carter'ın "Our
Boys"ları, siyasi partiler arasında en çok MHP'ye saldırmışlardır. Diğer siyasi liderler Zincirbozan askeri
tesislerinde bir veya birkaç ay zorunlu ikamete tabi tutulurken, Alparslan
Türkeş idamla yargılanmış ve 4,5 yıl hapiste tutulmuştur.
5- 80'lerde "Türkeş'siz Türk Milliyetçiliği"
senaryosu resmen devreye sokulmuş; Başbuğ'un en çok güvendiği Devlet Bahçeli
gibi isimler hakkında yalan yanlış haberler yayılarak, Alparslan Türkeş
yalnızlaştırılmaya, MHP tarih sahnesinden silinmeye çalışılmıştır.
6- 90'larda Ülkü Ocaklarından gelen genç kadroların MHP'den
koparılması amacıyla BBP ayrışması körüklenmiş ve desteklenmiştir.
7- Bütün bunlara rağmen Ülkücü disiplin içinde yürütülen
tutarlı politikalarla 1999 seçimlerinden 2. parti olarak çıkan ve iktidarın
güçlü ortağı olan MHP'ye karşı bu kez farklı yıpratma oyunları oynanmış, 57.
Hükümetin zayıf halkası olan DSP'nin altı oyularak MHP bir erken seçime mecbur
bırakılmıştır.
8- 2000'lerde Türkiye Milli Devlete ve Milliyetçiliğe karşı
tarihinin en ağır saldırılarına maruz kalmış, 2002'de esrarengiz bir seçim
aritmetiğiyle MHP baraj altında bırakılmış; fakat Devlet Bahçeli'nin dirayetli
yönetimi sayesinde 2007'de Meclise dönmeyi başarmıştır.
9- 2010 Anayasa referandumunda FETÖ'nün Emniyetten sonra
Yargıyı, Orduyu ve MİT'i ele geçirme operasyonuna karşı Cumhuriyet değerlerine
etkin bir şekilde sahip çıkan MHP, başkanlık divanı seviyesinde yapılan yasa
dışı dinlemelerle kumpasa uğramıştır.
10- Bu saldırılardan da Devlet Bahçeli'nin dik duruşu ve
tavizsiz tutumu sayesinde kurtulmayı başaran MHP'nin beka mücadelesinde
düşmanın hedef tahtasında bu kez sadece Genel Başkan Devlet Bahçeli vardır.
Ülkücü bir dava adamının, örnekleri Hz. Ömer'de, sahabede ve
Horasan erlerinde görülen, dervişane liderliğinde ona kurultay kaybettirecek
bir açık bulamayan düşman, bu kez MHP'yi, parti içi muhalefet vasıtasıyla bölme
planını hayata geçirmiştir.
Ancak 48 yıldır nice kanlı badireler atlatmış olan
MHP'lilerin feraseti ve Ülkücü iradenin bükülmez bileği sayesinde bu saldırı da
atlatılmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi, Emperyalizme ve Yeni Dünya
Düzenine meydan okumanın sembolü olan üç hilalli bayrağının altında, kutlu
ülkülerin yolunda onurla ve gururla ilerlemektedir.
Orta yol tembel talebe için "İyi" bir sonuç gibi
görünse de bizim adımız Ülkücü…
Hedefimiz "Pekiyi"dir.