SADECE HAKİKAT VE GERÇEKLER
![]() |
Tamer Ashraf |
ORSAM Ortadoğu Araştırmacısı Bilgay Duman, "Türkiye ve
İran, Ortadoğu konusunda samimi bir işbirliği geliştirebilirse bölgedeki
sorunların çözümlerine yönelikte çok daha somut adımlar atılabilir. Bölge istikrara
kavuşur"dedi.
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Ortadoğu
Araştırmacısı Bilgay Duman, Irak'ta yaşanan gelişmeler, peşmerge başı
Barzani'nin korsan referandumu ve sonrasında Türkmenlerin durumu, ABD ve
İsrail'in bölgede kurdukları oyunlar ile Irak, İran, Türkiye ve Rusya
ilişkileri üzerine gazetemiz Ortadoğu'ya önemli tesbitlerde bulundu.
SORU1: Amerika'nın 2003 işgali sonrası yaratmaya çalıştığı Irak üzerine
bir perspektif çizer misiniz?
![]() |
ORSAM Ortadoğu Araştırmacısı Bilgay Duman |
CEVAP: Aslında sonuç üzerinden başlamak gerekiyor diye
düşünüyorum. Çünkü belki de bugün Irak'ta yaratılmaya çalışılan şey Amerika'nın
istediğinin tam tersine bir süreç oldu. Çünkü 2003 sonrası dönemde temel
yapılanma içerisinde Amerika'nın aslında bölgede istikrar üretici ve denge
sağlayıcı rolü olacak bir Irak profili çıkartmaya çalıştığını düşünüyorum.
Bugün itibariyle bakıldığında tam tersine bölgede daha fazla sorun üreten bir
Irak var. Yani radikalleşmenin son derece yoğun olduğu sınırlar üzerinde ciddi
bir direnç yaratıldığı baskı yaratıldığı özellikle Amerika'nın politikaları
açısından İran'ın dengelenmesi yönünde bir rol model ortaya çıkacakken tam
tersine İran'ın daha etkin olduğu bir rol model ortaya çıkıyor. Bu anlamda Irak
üzerinde İran'ın etkinliğinin 2003 sonrası süreçte arttığını görüyoruz. Aslında
Amerika'nın işgali ile hep şu konuşuluyor. Yani neden Irak'ta yanında bir İran
gibi devlet varken Şiileri destekledi. Burada benim düşüncem Amerika'nın Iraklı
Şiileri destekleyerek İran karşısında yeni bir güç yeni bir kutup ortaya
çıkartma çabası içerisinde bir politika izlediğini görüyoruz. Tam tersine daha
İran'ın rayına giren etkisi altına giren bir devlet ortaya çıkarttı. Bugün ki
durum itibariyle bakıldığında 2003 sonrası Irak'ın toprak bütünlüğünün
korunması konusunda hala bir tavır içerisinde olduğunu görüyoruz. Ancak bununla
birlikte tabi Amerika'nın istisnai olarak 2003 sonrası dönemde Iraklı Kürtler
üzerinde uygulamış olduğu politikayı sürdürdüğünü söylemek mümkün. Her ne kadar
mevcut durum itibariyle referanduma karşı çıkıldığı gösterilse de bununla ilgili
olarak ben Amerika'nın 2003 sonrası yapmış olduğu yatırımı geri çevirecek bir
hamle yapacağını düşünmüyorum. Şu an itibariyle aslında belki de işler pekte
Amerika'nın da istediği gibi gitmiyor.
SORU2: Irak'taki Türkmenlerin
Varlığını tarihsel bütünsellik boyutuyla ele alır mısınız?
CEVAP: Irakta Türkmenler kalıcı unsurlar ve kurucu unsurlar.
Irak topraklarını bin sene yönetmiş bir milletin devamı Irak'taki Türkmenler.
Bu anlam itibariyle bakıldığında Irak'taki Türkmenlerin asli unsurlardan biri olduklarını
söylemek mümkün. Bugün itibariyle Türkmen coğrafyası belli bir alana odaklanmış
olsa da kuzeyinden güneyine doğusundan batısına hemen hemen her bölgesinde bir
Türkmen varlığına rastlamak mümkün. Bugün Irak'ta en kuzeyde Dohuk'ta da
Türkmenleri de görebilirsiniz en güneyde ki Basra'da da Türkmenleri
görebilirsiniz. Ancak bugün itibariyle yoğunlaştığı alan kuzey batısından güney
doğusuna doğru bir Bağdat'la paralel bir hat üzerinde yaşıyorlar. Daha çok altı
vilayette yoğunlaşmış durumdalar. Musul, Erbil, Kerkük, Selahattin, Diyala ve
Bağdat. Bağdat'ta da yoğun bir Türkmen nüfus var. Kut gibi Basra gibi
vileyatlerde de Türkmenler var. Bugün Türkmenlerin nüfusu tartışıla gelir.
Irak'ta 1957 sayımı gerçek anlamıyla son nüfus sayımı. Orada Türkmen nüfusu 567
bin. Bugüne projekte edildiğinde bu nüfus 3/3,5 milyona denk geliyor. Ancak
Türkmenlerin bu nüfus potansiyelini ortaya çıkartamadığını söylemek
mümkün. Hem kendi varlıkları itibariyle
hem de siyasal alana yansıması itibariyle 3/3,5 milyonluk potansiyeli
göremiyoruz. Tarihsel süreç içerisinde Saddam dönemince Araplaşma politikasıyla
birlikte 2003 sonrası Türkmen bölgelerinde bir Kürtleştirme politikası uygulandı. Buda Türkmen kimliğinin
maalesef erozyana uğramasına sebebiyet verdi. Son olarak 2014 sonrası Işidin
varlığı ile birlikte IŞİD'in Türkmen bölgelerinde etkin olmasıyla birlikte
Türkmen nüfus potansiyelinin ciddi bir zarar gördüğünü söyleyebiliriz.
SORU3: Barzani Irak'ın kuzeyinde sözde bir referandum
gerçekleştirdi. Barzani'nin Kerkük ve Referandum
hesabı üzerine değerlendirmeniz nedir?
CEVAP: Aslında Barzani 2013 ten sonra yapılan son
seçimlerden sonra başkanlık süreci iki sene uzatılmış 2015 te başkanlık süresi
sona ermişti. Kendi makamını koruyabilmek için gayri hukuki bir biçimde makamını
korumaya devam etti. Bu aşamada Kürt bölgesinde siyasi bir kriz ortaya çıktı.
Kriz de gittikçe kaybeden bir Barzani olduğunu görüyoruz. Son süreçte KYB'nin
Kerkük üzerinde baskını artırması Kürt iç siyaset içerisinde avantaja
geçebilecek pozisyonda olması Mesut Barzani'yi tedirgin etti. Bu süreçte Kürt
bölgesinde de bir seçim var. Bu seçimlerde kendi tabanını konsolide etmek
istedi. KYB'ye karşı bir pozisyon almak istedi. KYB Kerkük konusunda önemli
adımlar attı. Kerkük'te kürt bayrağının asılması bununla birlikte referandum
konusunda KYB'nin tavır alması Barzani'yi zorladı. Barzani'de kendi pozisyonunu
koruyabilmek için referanduma devam etti. Tabi bu içsel nedenlerle ortaya çıkan
bir sonuç değil. Dış nedenleri de var birincisi güç boşluğu IŞİD'le mücadele
devam ediyor. Irak Merkezi Hükümeti kendi ayakları üzerine tam olarak basabilen
bir hükümet değil. Barzani biraz bunu kullanmak istedi. IŞİD'in Irakta etkin
olması sonrasında Kürtler çok ciddi avantaj sağladılar. IŞİD ile mücadele
üzerinden bir meşruiyet kazandılar. Kendi sınırlarını da genişlettiler. Bu
genişletilen fiili sınırları tam olarak fiili kontrole dönüştürmek istediler.
Batının Kürtler üzerinde desteğini biliyoruz. Suriye savaşının devam etmesi,
Katar krizi, Yemendeki sıkıntıların devam etmesi bu anlamda bölgedeki
istikrarsızlıktan Barzani'nin faydalanmaya çalıştığını düşünüyorum. Son noktada
bir strateji hatası yaptı demek mümkün.
SORU4: Rusya'nın Irak'ta ki gelişmelere ve referandum
sürecine bakışını nasıl okumalıyız.
CEVAP: Rusya doğrudan bir pozisyon almış değil. Çok da fazla
müdahil olmuş değil. Toprak bütünlüğünden yana olduğunu ifade etti. Suriye
özelinde Ankara ve İran ile geliştirmiş olduğu pozisyon önemli. Bunun Irak'ada
yansıyan bir tarafı var. Süreç içerisinde Irak merkezi hükümeti ile yakın
olduğunu görüyoruz İran'ın. IŞİD ile mücadele sürecinde Bağdat'ta ortak
operasyon merkezi kurdular. İran Rusya Suriye ve Irak birlikte. Irak merkezi
hükümetinin yanında yer alır diye düşünüyorum. Bundan sonraki süreçte Türkiye
ve İran'ın daha yakınlaşır bir pozisyon alması ve Bağdat'ın da buna
eklemlenmesi Rusya'nın bu pozisyonunu güçlendirecektir.
SORU5: ABD'nin Referandum sürecindeki hareketlerini ve
İsrail'in pozisyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz.
CEVAP: Amerika 2003 sonrası değil 1991 den sonra Irak'ta
Kürt siyasetini destekledi ve bugünkü sürece gelmesinin en büyük aktörü
Amerika. Halen peşmergelerin eğitimi ve silah yardımına devam edeceğini
açıkladı. Amerika bu süreçten geriye gidecek bir Kürt bölgesi istemiyor ve
mevcut durumda referanduma da karşı çıktı. Çünkü bölgesel tepkinin önüne
geçemeyeceğinden çekiniyor olabilir. Barzani her şeye rağmen referandum
ısrarına devam etti. Amerika'nın örtülü bir desteğini almadan yapabileceğini
düşünmüyorum. Amerika ve Barzani bence bölgeyi bir sınır testine tabi tuttular.
Amerika bundan sonraki süreçte de Kürtlerin başlattığı süreci desteklemeye
devam edecektir. Özellikle Trump dönemine bakıldığında Trump'ın seçim
progapandasına bakıldığında dış politikaya ilişkin üç temel konu üzerinde
durduğunu biliyoruz. Bir İsrail'e verilecek destek iki İran karşıtlığı üç Kürt
politikasını desteklenmesi. Önümüzde ki süreçte Amerikan yönetiminin özellikle
İsrail'in burdaki varlığı düşünüldüğünde İsrail'in de varlığı İsrail'in
Kürtlerin bağımsızlığını destekleyici pozisyon alması Trump İsrail ilişkileri
düşünüldüğünde Amerika'nın Kürt bölgesini ve Kürt siyasetini desteklemekten
geri durmayacağını en önemli göstergelerinden bir tanesi. Kürtler ve İsrail ile
ilişkiler bugünle sınırlı değil. Molla Mustafa Barzani'nin İsrail ile iyi
ilişkilere sahip olduğunu biliyoruz. İsrail'in de bölgede kendisine eş
olabilecek alan açabilecek başka bir devlet istediğini biliyoruz. En önemli
bölgelerden biri kürt bölgesi olacak. İsrail bunu yaparken bölgedeki devletin
sınırların değişimini de zorluyor. Bu sınır değişimin zorlarken bölgedeki hakim
güçlerinde etkisini kırmaya çalışıyor diye düşünüyorum. Özellikle Arap
devletlerini parçalayarak bütüncül tepkinin önüne geçmeye çalışıyor. IŞİD
ortaya çıktı, IŞİD'ten sonra bölgede bütün odak noktası başka bir alana kaydı.
İsrail hala Gazze'de ve Batı Şeria'da sürdürmüş olduğu haksız politikalarına
devam ediyor. Bölgede başka unsurların
başka direnç noktalarının başka istikrarsızlık alanlarının çıkması İsrail'in de
daha rahat bir politika izlemesine istediklerini daha rahat yapmasına sebebiyet
veriyor.
SORU6: İran'ın Irak üzerinde ki hesabını ve Referandum sonrası
Türkiye-İran ilişkileri görüşmeler hakkında neler söylersiniz.
CEVAP: İran kendi savunma hattını kendi sınırlarının
ötesinde kurmaya çalışıyor. Bu anlamda başta Irak ve Suriye'de ciddi bir
etkinlik kazanmış durumda. Çünkü kendi içindeki tehditleri kabul ederse kendi
içinde ki ciddi sıkıntıları da ortaya çıkarmış olacak. Biraz daha ön alıcı bir
politika izliyor. İran sadece Şiiliği kullanmıyor bunun yanında bütün unsurları
bütün atları oynamaya çalışıyor. İran'ın sadece bir Şii politikası ürettiğini
söylemek mümkün değil. Hamasa vermiş olduğu destek bir Şii projesi olmadığı
bunun göstergesi. İsrail'e karşı bir denge Suudi Arabistan'a karşı bir denge.
Kendi hareket alanının genişletmeye çalışan bir İran dış politikası görüyoruz.
Tabi Türkiye ile tarihsel bir rekabeti var. Türkiye'ye rağmen bir adım
atamayacağını biliyor. Türkiye'de İran'a rağmen bir adım atması çok mümkün
değil. Şu an kazan kazan durumunda Türkiye ve İran. İran'da bunun farkında
Türkiye ile daha yakın bir diyalog kurarak en azından çıkar olarak ortaya
koyduklarından tamamını almasa bile bir kısmını almaya çalışan bir İran
görüyoruz. Bir araya gelmeleri sadece Türkiye'nin değil bölgesel işbirliğine
katkı sağlayacaktır. Önümüzdeki süreçte işbirliğinin nüvelerini göreceğiz diye
düşünüyorum. Türkiye ve İran, Ortadoğu konusunda samimi bir işbirliği
geliştirebilirse bölgedeki sorunların çözümlerine yönelikte çok daha somut adımlar
atılabilir. Bölge istikrara kavuşabilir.