SADECE HAKİKAT VE GERÇEKLER
![]() |
Tamer Ashraf |
Kuzey Irak'daki Barzani kalleşliği ve Kerkük'ün bir
oldu-bittiye getirilmesine karşı teyakkuza geçmişken, birden bire kendimizi
İdlib sorunun tam ortasında bulduk. Sadece bu kadarı dahi ne kadar zor ve
karmaşık bir coğrafyada yaşadığımızı, çok dikkatli, çok kararlı ve her zaman
çok hazır olmamız gerektiğini gösteriyor. En küçük bir yanlış, bir tereddüt,
bir yetersizlik acı ve çok ağır sonuçlar doğuracaktır.
YANLIŞA TAHAMMÜL KALMADI
Barzani
kalleşliğinin yaşanmasında bizim çok önemli yanlışlarımız oldu. Bu
peşmergebaşının muhatap alınmasından tutun da, o referandumun ne pahasına
olursa olsun yaptırılmasına kadar bir sürü ihmal ve yetersizliğin sonucunu ağır
şekilde ödemek zorunda kalıyoruz. Hiç olmazsa bundan sonra aynı hatalar
tekrarlanmasın diye çırpınıyoruz. Sayın Devlet Bahçeli'nin uyarıları,
tavsiyeleri ve yeri geldiği zaman müdahaleleri hayati bir önem arz etmektedir.
Hükümet etme yetkisini elinde bulunduranlar, eninde sonunda Sayın Bahçeli'nin
söylediklerine gelip, tavsiyelerini dinlemek ve hayata geçirmek durumunda
kalıyorlar.Önemli olan, yanlış yapmadan, bedel ödemeden, daha en başta doğru
tavır alabilmektir. Zira, bölgedeki gelişmeler bıçak sırtında gitmektedir ve
artık en küçük bir yanlışa tahammül kalmamıştır.
HAZMETTİRME DÖNEMİ
Kuzey Irak'da
bir "hazmettirme" dönemine girildiğini ibretle izliyoruz. Bu durum
bizim için sürpriz değildir, böyle olacağını en başından itibaren biliyor ve söylüyorduk.
Irak merkezi hükümeti ve İran'la ortak hareket etmek ve ortak tavır geliştirmek
doğrudur, ancak yeterli değildir. Zira, her ülkenin kendi menfaatleri
doğrultusunda hareket ettiği ve edeceği, bazı durumlarda menfaatlerimizin
ayrışabileceği hiçbir zaman unutulmamalıdır. İran belli garantiler, belli
tedbirler almak kaydıyla farklı bir tavır içine girebilir. Aynı şekilde Irak
Merkezi hükümetinin Türkiye'ye karşı önyargılı olduğunu unutmamak gerekiyor.
Her zaman olduğu gibi, kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorunda kalabiliriz ve
buna hazırlıklı olmalıyız. Özellikle, "diyalog" dedikleri ve aslı
hazmettirme olan süreç karşısında çok dikkatli hareket etmek ve oyuna gelmemek
gerekiyor. Bu konuyu daha sonra ayrıntılı olarak değerlendireceğiz ve şimdilik
bu kadarla yetinip, ivedilik kazanan İdlib melesine dikkat çekmek istiyorum.
İDLİB KUZEY IRAK BAĞLANTISI
İdlib ve buna
bağlı gelişmeler varlığımız ve birliğimiz açısından en az Kuzey Irak'ta
yaşananlar kadar önemlidir. Kaldı ki, birbirinden bağımsız da değildir. Hiç
uzatmadan söyleyelim, İdlib BOP yolunun çok önemli bir kilometre taşı haline
gelmiştir. BOP'un bir ucunda da Türkiye'nin sınırlarını değiştirmenin olduğu
düşünülürse, buranın bizim için ne kadar önemli, ne kadar hayati olduğu
kendiliğinden ortaya çıkar. Şu anda İdlib bölgedeki DEAŞ ve PKK-PYD terör
örgütleri dışında kalan unsurların kontrolündedir. Tahrir el Şam denilen, El
Nusra ve El Kaide karması bir yapı tarafından kontrol edilmektedir. Böyle devam
etmesi DEAŞ'ın yerini alacak yeni terör örgütlerine zemin hazırlanması
bakımından son derece tehlikelidir. Ancak, bu kritik şehrin kim tarafından,
nasıl ve ne zaman temizleneceği ve sonrasında kimin kontrolünde kalacağı çok
hayati önem arz etmektedir. ABD'nin PKK uzantısı PYD ile burayı temizleyip,
sonrasında da bu kanlı örgüte teslim etmek istediği düşünülürse, nasıl kirli
bir oyun oynandığı da kendiliğinden ortaya çıkar. Zira, İdlib'in PYD'nin eline
geçmesi, bizim yaptığımız Fırat Kalkanı Operasyonu'nun iflası olacaktır.
PYD'nin İdlib üzerinden Akdeniz'e inmesi ve Afrin'le birleşip Türkiye'nin güney
sınırlarının tamamen terör örgütüne teslim edilmesi demektir. ABD'nin PYD'ye
verdiği tonlarca silah da dikkate alınırsa, nasıl bir belayla karşı karşıya
kalacağımız daha kolay anlaşılır.
YAPILAN DOĞRUDUR
İdlib'in
Rusya tarafından kontrole alınması durumunda da sonuç değişmeyecektir. Afrin'in
Rusya kontrolünde olduğu unutulmamalıdır. PYD'ye karşı ilgi ve ilişki
bakımından Rusya'nın da ABD'den aşağı kalmadığı ayrı bir gerçektir. Dolayısı
ile buranın kontrolü Rusya'ya da bırakılamaz. Yapılacak şey inisiyatif almak ve
bizim için hayati önemdeki İdlib'e müdahale etmektir. Rusya ve İran'la Astana
görüşmelerinde alınan çatışmasızlık bölgesi oluşturulması kararı son derece
isabetli olmuştur. Şimdi de bunun gereğini yerine getirmek için harekete
geçilmiştir. Alınan karar doğru, yapılan operasyon çok yerindedir. İdlib'in
kontrol edilmesi Fırat Kalkanı Operasyonu'nun çok daha önemli ve anlamlı hale
getirecek ve Türkiye etrafında oluşturulmak istenen terör kuşağını çok önemli
ölçüde kırmış olacaktır. Diğer taraftan, İdlib'in terör örgütlerinin eline
geçmesine bağlı olarak Türkiye'ye başlayacak ve sayıları yüzbinleri bulacağı
anlaşılan yeni ve büyük bir göç dalgasının da önüne geçilecektir.
MHP'DEN TAM DESTEK
İdlib'in
kontrolü çok önemlidir, ama asla yeterli değildir. Menbiç hala PYD'nin
elindedir, Afrin aynı şekilde bu kanlı terör örgütün kontrolündedir. Suriye
sınırımızın 600 kilometresinde PYD cirit atmaktadır. Buna daha fazla müsaade
edemeyiz. Rusya ile anlaşılarak Afrin'in de tehdit merkezi olmaktan çıkarılması
şarttır. Fırat Kalkanı Operasyonu sırasında keşke Menbiç'i de menzilimize
alabilseydik. Şimdi buranın temizlenmesi yeniden gündeme getirilmeli ve gereği
yapılmalıdır. Türkiye'nin güvenliği artık sınırlarımızda değildir.
Sınırlarımızın hemen dibinde oluşan ağır tehditleri yok etmek ve güvenliğimizi
oralardan sağlamak zorundayız. Bunu ihmal edemeyiz ve ertelemeyiz. Hükümet
kararlı olmalı ve geri adım atmamalıdır. Bu konularda MHP'nin ve ülkücülerin
tam desteği her zaman arkasında olacaktır. MHP'nin Ankara'daki muhteşem Kerkük
toplantısı ve Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı veciz konuşma hükümet için bir
teminattır.