Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıyor...
Açıklama, Numan Kurtulmuş Hoca’dan geldi. Tayyip Bey, Sözleşme’den çıkış süreci üzerinde çalışılmasına dâir talimat vermişti.
Bu pespaye sözleşmeyi topluma dayatanların gerekçesi, bu sözleşmenin kadın cinayetlerini, tecavüzleri koruduğu iddiası!
Bu iddia, iki açıdan tutarsız ve saçma: Her şeyden önce, bu sözleşmeden sonra kadın cinayetleri azalmadı; aksine katlanarak tırmandı! Yazıda birazdan açıklayacağım rakamlar ürpertici!
İkincisi de, biz bu ülkede tecavüzlerle, kadın cinayetleriyle, kadına karşı şiddetle ilgili yasa çıkaramayacak kadar âciz miyiz Allah aşkına!
Türk hukukçularına hakaret bu, bence.
Kimseyi kandırmasınlar! Baronik, masonik şebekelerin bu Sözleşme’yi ölümüne savunmaları boşuna değil: Türk toplumunun en güçlü yanı olan aileyi çökertmek! Aile çökünce bu toplumun güdülmesi kolaylaşacaktır!
İstanbul Sözleşmesi’yle hedeflenen şeyin ne olduğunu ve bu noktaya nasıl geldiğimizi gösteren bir yazımı yeniden paylaşmak istiyorum sizlerle.
SAPKIN GREK TOPLUMU TUZLA BUZ OLDU!
Yeni bir toplum tipi icat etmeye çalışıyorlar!
Eşcinsel sapkınlık biçimlerini eksene alan, ailenin karikatürü sapkın bir “aile” tipi uydurmak, bunu yaygınlaştırmak ve bütün dünyaya dayatmak istiyorlar!
Böyle bir sapkınlığa tarih pek tanık olmadı.
Sapkın eşcinsel ilişki biçimleri yalnızca pagan Grek toplumunda yaygın biraz tarihte.
Bu toplum tipi, dünyaya toplum açısından aslâ model olamaz. Düşünsenize, felsefe tavan yapmış, sanat tavan yapmış; sanat da, spor da bir tür ibadet biçimi olarak işlev görmüş, o yüzden kutsanmış... Adına Büyük İskender denen Makedon kökenli eşcinsel kralın hükümranlığı döneminde Mısır’dan Hindistan’a kadar yayılmış bu imparatorluk!
Ama İskender’den sonra paldır kültür çökmüş, yerle bir olmuş!
Felsefe de bitmiş, sanat da. Sokrat’lar, Eflatun’lar, Aristo’lar çıkmamış bir daha!
Antik Yunan toplumunun ve kurumlarının bir anda tuzla buz olmasını, sapkın cinsel ilişkilere bağlıyor önemli düşünürler. Lewis Mumford, bu konu üzerinde çokça kafa yoran, çağımızın cins kafalarından biri meselâ!
Greklerin topyekûn tarihten çekilişi Lût kavminin kaderini andırıyor!
Koskoca uygarlık, düşünce ve sanat geleneği bitiyor; devlet de, toplum da tarihten siliniyor!
SAPKIN BİR EŞCİNSEL TOPLUM TİPİ İCAT ETMEYE ÇALIŞIYORLAR!
Günümüzde sapkın eşcinsel ilişki biçimlerine dayalı bir toplum icat edilmeye çalışılıyor!
Bunun en önemli enstrümanlarından ya da hazırlayıcılarından biri lanet olası İstanbul Sözleşmesi.
Sapkın bir toplum modeli inşa etmeye çalışıyorlar ve bu konuda kilometre taşlarından biri olacak anlaşmanın adını İstanbul Sözleşmesi koyuyorlar!
Bu adamlar bizden İstanbul’un intikamını almak istiyorlar! Gelecekte kurmak istedikleri sapkın toplum modelini hayata geçirecek sürecin taşıyıcı aktörlerinden biri olan böyle bir sözleşmeye İstanbul Sözleşmesi diyerek, hem İstanbul’un savaşmadan ele geçirilmesi için hem de inşa edilecek sapkın toplum tipinin İstanbul üzerinden inşa edilmesini sağlamak için çırpınıp duruyor, bize inanılmaz bir şekilde meydan okuyor ve hakaret ediyorlar!
İSTANBUL‘UN FETHİNİN İNTİKAMINI ALMAK İSTİYORLAR!
Abartıyor muyum? Aslâ!
Halil İnalcık’ın İstanbul’un fethiyle ilgili bir sözünü hatırlıyorum: “Batılılar, İstanbul’un fethini aslâ unutamıyorlar!”
İstanbul Sözleşmesi’nin anlamına ilişkin yaptığım bu okumaları ve çıkardığım sonuçları hafife almamanızı öneririm.
Adamlar, hiçbir şeyi “laf olsun” diye yapmıyorlar! İstanbul’un fethini unutamayanların, bizden nasıl intikam alacaklarını ve bize nasıl meydan okuyacaklarını biz de unutmayalım.
Bu sözleşme’yle bu toplumun en güçlü yanı ve ruhu olan aileyi çökertmeyi hedefliyorlar.
Aile çökünce toplumun çökeceğini çok iyi biliyorlar! Böylelikle Türkiye’yi savaşmadan içerden teslim alacaklarını düşünüyorlar! İstanbul’un intikamını bu şekilde almak istiyorlar!
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN FATURASI ÇOK AĞIR!
Şiddete, tecavüze maruz kalan, hunharca katledilen kadınların haklarını, İstanbul Sözleşmesi’nden başka bir sözleşmeyle garanti altına almak imkânsız mı? Böyle şey olur mu?
Oysa bu sözleşmenin faturası çok ağır oldu.
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu son iki buçuk yılda tam 746 bin erkeğin evden atıldığını açıkladı. Kanun kapmasında 2017’de 295 bin, 2018’de 358 bin, 2019’da Nisan ayına kadar ise 92 bin erkek evinden atıldı.
Bu rakamlar şaka değil, gerçek! Ailenin nasıl çökmekte olduğunun ürpertici işaret fişekleri!
Ailenin çöktüğü bir toplum ayakta duramaz. Ailenin çöktüğü bir ülke, sağlam adımlarla geleceğe yürüyemez!
Toplum yapısı, dokusu, manevî değerleri güçlü olan toplumları hiç bir güç yıkamaz, hiç bir güç dize getiremez.
İstanbul Sözleşmesi hem toplumun altını oyan bir belâ hem de dünyada ailenin en güçlü olduğu bir toplumun dünyaya aile konusunda öncülük yapmasını imkânsızlaştıracak bir takoz işlevi görüyor!
Artık bu takozdan kurtulmanın zamanı çoktan geldi de, geçiyor bile!
Bunları yazmışım.
Artık bu beladan kurtulacağız.
Rabbime şükrediyorum.
Yusuf Kaplan / Yeni Şafak Gazetesi
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?
İstanbul Sözleşmesi nedir? İstanbul Sözleşmesi'nin maddeleri neler? soruları sık sık gündeme gelen sözleşme ile ilgili detayları merak eden vatandaşlar tarafından soruluyor. Uluslararası bir sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi'nin Mart 2019 itibari ile 46 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalandığı biliniyor. İstanbul Sözleşmesi ile ilgili tüm detaylar ve sözleşmenin maddeleri haberimizde.İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?
Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadele amacıyla, Avrupa Konseyi tarafından 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açılan sözleşmedir.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NİN TÜM MADDELERİ İÇİN TIKLAYIN
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NİN AMACI
- Avrupa Konseyi’nin, kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin bu yeni sözleşmesi, ciddi bir insan hakları ihlali oluşturan bu sorunu en kapsamlı şekilde ele alan bir uluslararası anlaşmadır. Bu tür şiddete sıfır tolerans gösterilmesini hedeflemektedir ve Avrupa ile onun sınırlarını da aşan geniş bir alanda daha güvenli yaşanabilmesini sağlama yolunda önemli bir adımdır.
- Şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması ve şiddet uygulayanların adalete teslim edilmesi, bu sözleşmenin temel taşlarını oluşturmaktadır. Ayrıca, toplumun her ferdini, özellikle de erkekleri ve erkek çocuklarını, tutumlarını değiştirmeye davet ederek, bireylerin vicdanlarını ve düşüncelerini değiştirmeyi amaçlamaktadır. Esas itibariyle, erkeklerle kadınlar arasında daha fazla eşitlik sağlamaya yönelik çağrının yeniden yapılmasıdır; zira, kadınlara yönelik şiddetin kökleri, toplumda erkek ve kadın arasındaki eşitsizliğe dayanmakta ve bir hoşgörü ve inkar kültürünün sonucu olarak sürdürülmektedir.
İSTANBUL SÖZLEŞMENİN DEVLET DÜZEYİNDE TALEPLERİ
Önleme
- Kadınlara yönelik şiddetin kabullenilmesine neden olan tutumların, toplumsal cinsiyet rollerinin ve klişelerin değiştirilmesi;
- Mağdurlar üzerinde çalışan profesyonel kadroların eğitilmesi;
- Farklı şiddet türleri ve bunların travma yaratıcı özellikleri hakkında farkındalık yaratılması;
- Eğitimin her kademesinde, eşitliği ele alan konuların ders müfredatına dahil edilmesi;
- Halka ulaşabilmek için STK’larla, medyayla ve özel sektörle işbirliği yapılması.
Koruma
-Tüm tedbirler içinde, mağdurların ihtiyaçlarına ve güven içinde olmalarına en büyük önemin verilmesinin sağlanması;
- Mağdurlara ve çocuklarına psikolojik ve hukuki danışmanlığın yanı sıra tıbbi yardım da sağlayan özelleşmiş destek hizmetlerinin düzenlenmesi;
- Yeterli sayıda sığınma evinin tahsis edilmesi ve günün her saati kullanılabilecek ücretsiz telefon yardım hatları sağlanması.
Yargılama
- Kadınlara yönelik şiddetin suç sayılmasının ve gerekli cezaların verilmesinin sağlanması;
- Gelenek, töre, din, yada “namus” gerekçelerinin, herhangi bir şiddet eyleminin bahanesi olarak kabul edilmemesinin sağlanması;
- Soruşturma ve yargılama sürecinde mağdurların özel koruma tedbirlerinden yararlanmalarının sağlanması;
- Kolluk kuvvetlerinin yardım isteyenlere anında yardıma gidebilmelerinin ve tehlikeli durumlara yetkinlikle müdahale etmelerinin sağlanması.
Bütüncül politikalar
- Yukarιda belirtilen tüm tedbirlerin kapsamlı ve koordineli politikaların bir parçası olmasının sağlanması ve kadına karşı şiddete karşı bütüncül bir mukabelede bulunulmasının temin edilmesi.
SÖZLEŞME KAPSAMINDAKİ SUÇLAR
Sözleşme taraf devletlere, aşağıda belirtilen davranışlara yönelik cezai veya başka bir hukuki yaptırım öngörmeyi zorunlu kιlmaktadιr:
- ev içi şiddet (fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik)
- taciz amaçlı takip;
- tecavüz dahil, cinsel şiddet;
- cinsel taciz;
- zorla evlendirme;
- kadınların sünnet edilmesi;
- kürtaja zorlama ve kısırlaştırmaya zorlama.
Burada açıkça verilmek istenen mesaj, kadınlara yönelik şiddetin ve ev içi şiddetin özel hayatta saklı kalacak konular olmadığıdır. Aksine, mağdur olan kimse failin eşi, hayat arkadaşı yada ailenin bir ferdi ise, aile içinde işlenen suçların özellikle travma yaratıcı etkisini vurgulamak üzere bu kişinin cezası daha da ağırlaştırılabilir.