BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

4 Ağustos 2019 Pazar

Kıbrıs'taki uyuşmazlığın nedeni Megali İdea hayali

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ


KKTC'nin eski Ankara Büyükelçisi Ahmet Zeki Bulunç' Megali İdea İstanbul'a kadar uzanan bir projedir. Kıbrıs tabii ki bunun önemli bir parçasıdır. Kıbrıs'taki uyuşmazlıkların temeli Megali İdea'da yatar. Meseleler sağlıklı bir şekilde değerlendirildiğinde bu net bir şekilde anlaşılır. Biz kavramları iyi kullanmalıyız ki sonun da iyi tespit edilsin' değerlendirmesinde bulundu.



KKTC'nin eski Ankara Büyükelçisi Ahmet Zeki Bulunç, "Kıbrıs Barış Harekatı, Enosis'e giden süreçte son adımların engellenmesi ve ağır bir derstir." dedi.
Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi ve Marmara Üniversitesi Mezun ve Mensupları Derneğince Marmara Üniversitesi Rektörlük binasında düzenlenen  "Kıbrıs Barış Harekatı'nın 45. yılında Doğu Akdeniz'de Enerji Arama Çalışmaları ve KKTC'nin Geleceği" paneline katılan KKTC'nin eski Ankara Büyükelçisi Ahmet Zeki Bulunç, Kıbrıs Barış Harekatı'na giden süreci ve sonrasında gelişen olayları değerlendirdi.

Barış harekatına giden süreçte Türklerin baskı altında tutulduğunu, hukuki ve siyasi haklarının ellerinden alındığını ve bu açıdan harekatın bir mecburiyet haline geldiğini anlatan Bulunç, "Aslında Kıbrıs sorunu diye bir kavram yok. Uyuşmazlık var. O dönemde Türklerin yaşama hakları yoktu. Dolaşma hakları yoktu. Bir cemaat gibi ele alınıyorlardı. Kıbrıs Barış Harekatı'yla birlikte bu sorun ortadan kalktı." diye konuştu.
Bulunç, adada yaşanan sorunların çok denklemli olduğunu, fakat en temelinin Enosis planı ve Megali İdea olduğunu söyledi.

İSTANBUL'A KADAR UZANAN BİR PROJE


Yunanistan'ın Megali İdea hedefleri doğrultusunda siyaset izlemesinin adada hiçbir zaman çözümü sağlamayacağını vurgalayan Bulunç, "Megali İdea İstanbul'a kadar uzanan bir projedir. Kıbrıs tabii ki bunun önemli bir parçasıdır. Kıbrıs'taki uyuşmazlıkların temeli Megali İdea'da yatar. Meseleler sağlıklı bir şekilde değerlendirildiğinde bu net bir şekilde anlaşılır. Biz kavramları iyi kullanmalıyız ki sonun da iyi tespit edilsin. Enosis sadece adanın Yunanistan'a ilhakı anlamına gelmemektedir. Kendini Yunanlı sayan herkes bu plan dahilinde Yunanistan'a bağlanacaktır. Bu planın sonlandırılması bizim için can ve mal güvenliğimiz açısından son derece önemlidir. KKTC'nin egemenliği temelli bir uzlaşma sağlanması gerekiyor. Olayı bu şekilde özetlememiz gerekir. " ifadelerini kullandı.
Bulunç konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Rumların 21 Aralık 1963'te Akritas gizli terör örgütü ve Akritas planı çerçevesinde Türklere karşı başlattığı katliamlar ve Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlama girişimleriyle Kıbrıs uyuşmazlığı başladı. Bu tarihten sonra Kıbrıs Türk halkı, aşama aşama siyasi süreci kuvvetlendirmeye çalıştı ve anayasal boyutu ön planda tutmaya çalıştı. Öncelikle Genel Komite kuruldu. Bunun kuruluşu bile çok anlamlıdır. Sonrasında 1968 yılında taraflar arası görüşmeler başladı. Bu sırada Genel Komite'yi, Geçici  Kıbrıs Türk Yönetimi olarak ilan ettik. Daha sonraki gelişmelerde geçici kavramı da kaldırıldı. Barış Harekatından sonra da mutabakat sonucunda Kıbrıs'ta iki ayrı otoritenin varlığı kabul edildi ve yeni bir uzlaşma süreci başladı. Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi kuruldu. Rumların bu süreçte uzlaşmaz tavırlarını sürdürmeleri ve Türkiye aleyhinde uluslararası kamuoyunda çalışmalar yapmaları neticesinde KKTC devleti kurulmuştur."
 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası sürece de değinen Bulunç, uzlaşmanın sağlanabilmesi için "egemenlik" temelli bir anlaşmanın mecburi olduğuna işaret ederek sözlerini şöyle tamamladı:
"KKTC'nin Yeşil Hat'tı yoktur. KKTC'nin egemen sınırları vardır. Türkiye'de ya da başka bir ülkede nasıl egemen sınır varsa bizim de öyle sınırlarımız var. Yeşil Hat kavramı Rumların 21 Aralık hareketiyle Lefkoşa'nın sadece surlar içindeki kesimini ayıran bir çizgiydi. 1974'ten sonra bu hat yok oldu ve siyasi sınırlarımız oluştu. Kıbrıs Barış Harekatı, Enosis'e giden süreçte son adımların engellenmesi ve ağır bir derstir."

Rumlar'dan Türkiye'ye komik şart!


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs'ta müzakerelerin yeniden başlaması için Rum yönetiminin, Türkiye'nin Doğu Akdeniz’deki doğalgaz çalışmalarını durması şartını öne sürdüğünü açıkladı. Kıbrıs Türk tarafının müzakerelerin başlaması için bir ön şart dile getirmediğini belirten Akıncı, "Ön şart aslında Rum tarafı koşuyor ve diyor ki, 'Türkiye, bölgede kazı yaptığı sürece müzakereler başlamaz'' dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum basınına açıklamalar yaptı. Rum lider Nikos Anastasiadis ile 9 Ağustos'ta yapacağı görüşmeye atıf yapan Akıncı, "Şu bir gerçek değil mi; bir yandan barış müzakereleri sürdüreceksiniz diğer yandan Rum tarafının lisans verdiği şirketler kazı yapacak, Türkiye'nin gemileri kazı yapacak ve arada da büyük bir anlaşmazlık olacak. Bu anlaşmazlık da devam edecek, savaş gemileri bu platformların etrafında dört dönecek ve siz de hiç bir şey yokmuş gibi müzakere edeceksiniz. Bu kolay değil" dedi.
Kıbrıs Rum tarafına doğalgaz konusunda ortak komite önerisi yaptıklarını hatırlatan Akıncı, "Ondan dolayıdır ki doğalgaz konusunda bir çıkış yolu bulmamız lazım. Ondan dolayıdır ki ben, tam da bu dönemde, o eski öneriyi genişleterek ve güncelleyerek ortak komite konusunda yeni bir öneri sundum. Yani biz 'ön şarttır' demesek de, bu politik iklim bize müsaade edecek mi daha ileriye gidelim? Ön şart aslında Rum tarafı koşuyor ve diyor ki, 'Türkiye bölgede kazı yaptığı sürece müzakereler başlamaz'' diye konuştu.
"9 Ağustos’taki gayri resmi liderler buluşmasında doğalgaz konusunda çıkış yolu bulmak gerektiğini Anastasiadis’e bir kez daha anlatmaya çalışacağını" kaydeden Akıncı, "Bu konu şimdi müzakerelerin bir maddesi olmayabilir ama hayatımızın bir maddesi, bölgemizin bir maddesi, gerginliklerin sorumlusu" dedi.

'SEN KAZARSAN, BEN DE KAZARIM'


Akıncı şöyle devam etti; "Eğer bir taraf, 'ben bunu seninle konuşmam, ben komite de kurmam, sen bekle, çözümden sonra senin hakkını ben vereceğim. Ne zaman olacağı belli değil, çözümden sonra. Ama ben şimdiden bu doğalgazı Afrodit’ten Mısır’a gönderiyorum ve oradan da birkaç sene sonra gelir almaya başlıyorum. Sen bekle, çözümden sonra' derse, bu şekilde Kıbrıs Türk tarafı da Türkiye de tatmin olmaz. O zaman ne olur? 'Sen kazıyorsan, ben de kazarım. Sen araştırma yapıyorsan, ben de yaparım. Gücüm varsa yaparım, gemim yoktu yapamazdım, şimdi artık gemim var. Ben de hem kendime ait gördüğüm kıta sahanlığında, hem de Kıbrıslı Türklerin bana yetki verdiği bölgede bu araştırmayı yaparım' diyor Türkiye. İdeali bu mu? İdeali uzlaşmaktır, anlaşmaktır. Anlaşabilmenin şartı nedir? Konuşabilmektir. Bir komite kurup, bu konuları ele almak, birlikte planlamak, birlikte karar vermektir. Onun olmadığı bir noktada bir tarafın yaptığını, diğer taraf da yapmak zorundadır. Şu anda olan hadise de budur."

KAPALI MARAŞ UYARISI


Kapalı Maraş'ın açılması konusunda da açıklamalar yapan Akıncı şöyle devam etti; "Kapalı Maraş'ta ne yapacaksak, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası hukuk içinde olması lazım. BM ile çatışarak, anlaşmazlığa düşerek herhangi bir adım atılmaması lazımdır. Kıbrıs Türk tarafı sıkıntıya düşer. Yani orada bu kadar yıldır bir ölü kent var. Ne kadar süre daha böyle kalacak? Böyle kalmaması lazım. Ama açılış yöntemi bu mu olacak, BM kararlarına rağmen mi olacak? Ben, Kıbrıslı Türk lider olarak uluslararası hukuk ve BM çerçevesinde hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum."

KKTC'den sert uyarı! Hakkımızdan vazgeçmeyiz


Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy, Türkiye ile birlikte Doğu Akdeniz'de devam eden sondaj çalışmalarının hız kesmeden süreceğini ifade ederek, "Kimse bizden haklarımızdan vazgeçmemizi beklemesin" dedi.
KKTC Enerji Bakanı Taçoy, Demirören Haber Ajansı'na özel açıklamalar yaptı. Doğu Akdeniz'de çalışmalarını sürdüren Fatih ve Yavuz Sondaj Gemileri ile Barbaros Hayreddin Paşa Sismik Araştırma Gemisi'nin kendilerine güç verdiğini ifade eden Taçoy, "Bu, son dönemde Türkiye'nin sahada ve masada güçlü diplomasisinin bir sonucudur" dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyeleri ile birlikte Anıtkabir'e yaptığı ziyarette, Anıtkabir Özel Defteri'ne yazdıklarına atıf yapan Taçoy, "Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Doğu Akdeniz'deki durumu ve KKTC'nin hak ve menfaatlerini en üst düzeyde sahiplendiğini bizlere bir kez daha göstermiştir. Sayın Erdoğan'ın, Anıtkabir Özel Defteri'ne yazdığı, 'Bu seneki şura toplantımızı, Doğu Akdeniz ve Suriye'nin kuzeyi başta olmak üzere vatanımızın bekasına, milletimizin bütünlüğüne, KKTC’nin hak ve menfaatlerine yönelik tehditlerin arttığı dönemde icra ediyoruz' yönündeki ifadeleri bizlere büyük güç vermektedir. Dünyanın haksız şekilde izolasyonlarına maruz kalan, Rumların yaşam hakkı tanımamak noktasında adım attığı dönemlerde, Türkiye'miz her zaman yanımızda yer almıştır. KKTC'ye yönelik tehditler ve şantajlara da gerekli cevaplar net şekilde verilmiştir, verilecektir de. Hiçbir yaptırım tehdidi haklı davasından Türkiye'yi ve Kıbrıslı Türkleri vazgeçiremeyecektir'' diyerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür etti.

 'OLDUBİTTİYE İZİN VERİLMEYECEK'


Türkiye Cumhuriyeti Enerji Bakanı Fatih Dönmez'in, "Doğu Akdeniz topyekûn 82 milyonun meselesidir. Bir memleket meselesidir. Türkiye'nin ve KKTC'nin uluslararası meşru hakları hiçbir zaman pazarlık meselesi olamaz" açıklamasını da hatırlatan Taçoy, "Sayın Dönmez ile süreçleri yakından takip ediyoruz. Doğu Akdeniz'de bir oldubittiye izin verilmeyecektir" dedi. 
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) Kıbrıslı Türklerin haklarını gasp etme noktasında attıkları adımlardan geri durmadığına işaret eden Taçoy, "GKRY, Yunanistan, İsrail, Mısır işbirliği ile atılan adımları yakından izliyoruz. Rumlar, 'Ada'nın tek sahibi’ gibi hareket ediyor. Buna da yanına aldığı ülkelere destek veriyor. Bu doğru değildir'' dedi.

'KİMSE YANLIŞ HESAP YAPMASIN'


İsrail, Yunanistan ve Mısır'a, 'Kıbrıs'ta Rumların oyununa gelerek bölgenin en büyük ve güçlü ülkesi Türkiye'yi  karşınıza almayın' uyarısında bulunan Bakan Taçoy, "Türkiye ve Kıbrıs Türk Halkı, bölgedeki haklarından asla vazgeçmeyecektir. Bizler, Doğu Akdeniz'in bir barış adası olmasını arzuluyoruz. Gerginliği desteklemiyoruz. Adilce yapılacak paylaşımlarla, gelecek için önemli adımlar atabiliriz. Kimsenin varlığında da gözümüz yoktur. Yaptığımız ve yapacağımız, Türkiye ve Kıbrıs Türk halkının hak ve menfaatlerini savunmaktır. O nedenle, Doğu Akdeniz'de ilgili ülkeler, Rumların oyununa gelerek siyasi adımlar atmasınlar" şeklinde konuştu.
Bakan Taçoy son olarak da bölgede görev yapan gemilerin, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları tarafından yakın koruma çemberi altında olduğunu kaydederek,  "Kimse yanlış hesap yapmasın" uyarısı yaptı.


google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html