KKTC'nin eski Ankara Büyükelçisi Ahmet Zeki Bulunç' Megali
İdea İstanbul'a kadar uzanan bir projedir. Kıbrıs tabii ki bunun önemli bir
parçasıdır. Kıbrıs'taki uyuşmazlıkların temeli Megali İdea'da yatar. Meseleler
sağlıklı bir şekilde değerlendirildiğinde bu net bir şekilde anlaşılır. Biz
kavramları iyi kullanmalıyız ki sonun da iyi tespit edilsin' değerlendirmesinde
bulundu.
KKTC'nin eski Ankara Büyükelçisi Ahmet Zeki Bulunç,
"Kıbrıs Barış Harekatı, Enosis'e giden süreçte son adımların engellenmesi
ve ağır bir derstir." dedi.
Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi ve Marmara
Üniversitesi Mezun ve Mensupları Derneğince Marmara Üniversitesi Rektörlük
binasında düzenlenen "Kıbrıs Barış
Harekatı'nın 45. yılında Doğu Akdeniz'de Enerji Arama Çalışmaları ve KKTC'nin
Geleceği" paneline katılan KKTC'nin eski Ankara Büyükelçisi Ahmet Zeki
Bulunç, Kıbrıs Barış Harekatı'na giden süreci ve sonrasında gelişen olayları
değerlendirdi.
Barış harekatına giden süreçte Türklerin baskı altında
tutulduğunu, hukuki ve siyasi haklarının ellerinden alındığını ve bu açıdan
harekatın bir mecburiyet haline geldiğini anlatan Bulunç, "Aslında Kıbrıs
sorunu diye bir kavram yok. Uyuşmazlık var. O dönemde Türklerin yaşama hakları
yoktu. Dolaşma hakları yoktu. Bir cemaat gibi ele alınıyorlardı. Kıbrıs Barış
Harekatı'yla birlikte bu sorun ortadan kalktı." diye konuştu.
Bulunç, adada yaşanan sorunların çok denklemli olduğunu,
fakat en temelinin Enosis planı ve Megali İdea olduğunu söyledi.
İSTANBUL'A KADAR UZANAN BİR PROJE
Yunanistan'ın Megali İdea hedefleri doğrultusunda siyaset
izlemesinin adada hiçbir zaman çözümü sağlamayacağını vurgalayan Bulunç,
"Megali İdea İstanbul'a kadar uzanan bir projedir. Kıbrıs tabii ki bunun
önemli bir parçasıdır. Kıbrıs'taki uyuşmazlıkların temeli Megali İdea'da yatar.
Meseleler sağlıklı bir şekilde değerlendirildiğinde bu net bir şekilde
anlaşılır. Biz kavramları iyi kullanmalıyız ki sonun da iyi tespit edilsin.
Enosis sadece adanın Yunanistan'a ilhakı anlamına gelmemektedir. Kendini
Yunanlı sayan herkes bu plan dahilinde Yunanistan'a bağlanacaktır. Bu planın
sonlandırılması bizim için can ve mal güvenliğimiz açısından son derece
önemlidir. KKTC'nin egemenliği temelli bir uzlaşma sağlanması gerekiyor. Olayı
bu şekilde özetlememiz gerekir. " ifadelerini kullandı.
Bulunç konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Rumların 21 Aralık 1963'te Akritas gizli terör örgütü
ve Akritas planı çerçevesinde Türklere karşı başlattığı katliamlar ve Kıbrıs'ı
Yunanistan'a bağlama girişimleriyle Kıbrıs uyuşmazlığı başladı. Bu tarihten
sonra Kıbrıs Türk halkı, aşama aşama siyasi süreci kuvvetlendirmeye çalıştı ve
anayasal boyutu ön planda tutmaya çalıştı. Öncelikle Genel Komite kuruldu.
Bunun kuruluşu bile çok anlamlıdır. Sonrasında 1968 yılında taraflar arası
görüşmeler başladı. Bu sırada Genel Komite'yi, Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi olarak ilan ettik. Daha
sonraki gelişmelerde geçici kavramı da kaldırıldı. Barış Harekatından sonra da
mutabakat sonucunda Kıbrıs'ta iki ayrı otoritenin varlığı kabul edildi ve yeni
bir uzlaşma süreci başladı. Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi kuruldu. Rumların bu
süreçte uzlaşmaz tavırlarını sürdürmeleri ve Türkiye aleyhinde uluslararası
kamuoyunda çalışmalar yapmaları neticesinde KKTC devleti kurulmuştur."
Kıbrıs Barış Harekatı
sonrası sürece de değinen Bulunç, uzlaşmanın sağlanabilmesi için
"egemenlik" temelli bir anlaşmanın mecburi olduğuna işaret ederek
sözlerini şöyle tamamladı:
"KKTC'nin Yeşil Hat'tı yoktur. KKTC'nin egemen
sınırları vardır. Türkiye'de ya da başka bir ülkede nasıl egemen sınır varsa
bizim de öyle sınırlarımız var. Yeşil Hat kavramı Rumların 21 Aralık
hareketiyle Lefkoşa'nın sadece surlar içindeki kesimini ayıran bir çizgiydi.
1974'ten sonra bu hat yok oldu ve siyasi sınırlarımız oluştu. Kıbrıs Barış
Harekatı, Enosis'e giden süreçte son adımların engellenmesi ve ağır bir
derstir."
Rumlar'dan Türkiye'ye komik şart!
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs'ta müzakerelerin
yeniden başlaması için Rum yönetiminin, Türkiye'nin Doğu Akdeniz’deki doğalgaz
çalışmalarını durması şartını öne sürdüğünü açıkladı. Kıbrıs Türk tarafının müzakerelerin
başlaması için bir ön şart dile getirmediğini belirten Akıncı, "Ön şart
aslında Rum tarafı koşuyor ve diyor ki, 'Türkiye, bölgede kazı yaptığı sürece
müzakereler başlamaz'' dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum basınına açıklamalar yaptı.
Rum lider Nikos Anastasiadis ile 9 Ağustos'ta yapacağı görüşmeye atıf yapan
Akıncı, "Şu bir gerçek değil mi; bir yandan barış müzakereleri
sürdüreceksiniz diğer yandan Rum tarafının lisans verdiği şirketler kazı
yapacak, Türkiye'nin gemileri kazı yapacak ve arada da büyük bir anlaşmazlık
olacak. Bu anlaşmazlık da devam edecek, savaş gemileri bu platformların
etrafında dört dönecek ve siz de hiç bir şey yokmuş gibi müzakere edeceksiniz.
Bu kolay değil" dedi.
Kıbrıs Rum tarafına doğalgaz konusunda ortak komite önerisi
yaptıklarını hatırlatan Akıncı, "Ondan dolayıdır ki doğalgaz konusunda bir
çıkış yolu bulmamız lazım. Ondan dolayıdır ki ben, tam da bu dönemde, o eski
öneriyi genişleterek ve güncelleyerek ortak komite konusunda yeni bir öneri
sundum. Yani biz 'ön şarttır' demesek de, bu politik iklim bize müsaade edecek
mi daha ileriye gidelim? Ön şart aslında Rum tarafı koşuyor ve diyor ki, 'Türkiye
bölgede kazı yaptığı sürece müzakereler başlamaz'' diye konuştu.
"9 Ağustos’taki gayri resmi liderler buluşmasında
doğalgaz konusunda çıkış yolu bulmak gerektiğini Anastasiadis’e bir kez daha
anlatmaya çalışacağını" kaydeden Akıncı, "Bu konu şimdi müzakerelerin
bir maddesi olmayabilir ama hayatımızın bir maddesi, bölgemizin bir maddesi,
gerginliklerin sorumlusu" dedi.
'SEN KAZARSAN, BEN DE KAZARIM'
Akıncı şöyle devam etti; "Eğer bir taraf, 'ben bunu
seninle konuşmam, ben komite de kurmam, sen bekle, çözümden sonra senin hakkını
ben vereceğim. Ne zaman olacağı belli değil, çözümden sonra. Ama ben şimdiden
bu doğalgazı Afrodit’ten Mısır’a gönderiyorum ve oradan da birkaç sene sonra
gelir almaya başlıyorum. Sen bekle, çözümden sonra' derse, bu şekilde Kıbrıs
Türk tarafı da Türkiye de tatmin olmaz. O zaman ne olur? 'Sen kazıyorsan, ben
de kazarım. Sen araştırma yapıyorsan, ben de yaparım. Gücüm varsa yaparım,
gemim yoktu yapamazdım, şimdi artık gemim var. Ben de hem kendime ait gördüğüm
kıta sahanlığında, hem de Kıbrıslı Türklerin bana yetki verdiği bölgede bu
araştırmayı yaparım' diyor Türkiye. İdeali bu mu? İdeali uzlaşmaktır,
anlaşmaktır. Anlaşabilmenin şartı nedir? Konuşabilmektir. Bir komite kurup, bu
konuları ele almak, birlikte planlamak, birlikte karar vermektir. Onun olmadığı
bir noktada bir tarafın yaptığını, diğer taraf da yapmak zorundadır. Şu anda
olan hadise de budur."
KAPALI MARAŞ UYARISI
Kapalı Maraş'ın açılması konusunda da açıklamalar yapan
Akıncı şöyle devam etti; "Kapalı Maraş'ta ne yapacaksak, Birleşmiş
Milletler (BM) ve uluslararası hukuk içinde olması lazım. BM ile çatışarak,
anlaşmazlığa düşerek herhangi bir adım atılmaması lazımdır. Kıbrıs Türk tarafı
sıkıntıya düşer. Yani orada bu kadar yıldır bir ölü kent var. Ne kadar süre
daha böyle kalacak? Böyle kalmaması lazım. Ama açılış yöntemi bu mu olacak, BM
kararlarına rağmen mi olacak? Ben, Kıbrıslı Türk lider olarak uluslararası hukuk
ve BM çerçevesinde hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum."
KKTC'den sert uyarı! Hakkımızdan vazgeçmeyiz
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Ekonomi ve Enerji
Bakanı Hasan Taçoy, Türkiye ile birlikte Doğu Akdeniz'de devam eden sondaj
çalışmalarının hız kesmeden süreceğini ifade ederek, "Kimse bizden
haklarımızdan vazgeçmemizi beklemesin" dedi.
KKTC Enerji Bakanı Taçoy, Demirören Haber Ajansı'na özel
açıklamalar yaptı. Doğu Akdeniz'de çalışmalarını sürdüren Fatih ve Yavuz Sondaj
Gemileri ile Barbaros Hayreddin Paşa Sismik Araştırma Gemisi'nin kendilerine
güç verdiğini ifade eden Taçoy, "Bu, son dönemde Türkiye'nin sahada ve masada
güçlü diplomasisinin bir sonucudur" dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Yüksek Askeri
Şura (YAŞ) üyeleri ile birlikte Anıtkabir'e yaptığı ziyarette, Anıtkabir Özel
Defteri'ne yazdıklarına atıf yapan Taçoy, "Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Doğu
Akdeniz'deki durumu ve KKTC'nin hak ve menfaatlerini en üst düzeyde
sahiplendiğini bizlere bir kez daha göstermiştir. Sayın Erdoğan'ın, Anıtkabir
Özel Defteri'ne yazdığı, 'Bu seneki şura toplantımızı, Doğu Akdeniz ve
Suriye'nin kuzeyi başta olmak üzere vatanımızın bekasına, milletimizin
bütünlüğüne, KKTC’nin hak ve menfaatlerine yönelik tehditlerin arttığı dönemde
icra ediyoruz' yönündeki ifadeleri bizlere büyük güç vermektedir. Dünyanın
haksız şekilde izolasyonlarına maruz kalan, Rumların yaşam hakkı tanımamak
noktasında adım attığı dönemlerde, Türkiye'miz her zaman yanımızda yer
almıştır. KKTC'ye yönelik tehditler ve şantajlara da gerekli cevaplar net
şekilde verilmiştir, verilecektir de. Hiçbir yaptırım tehdidi haklı davasından
Türkiye'yi ve Kıbrıslı Türkleri vazgeçiremeyecektir'' diyerek Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür etti.
'OLDUBİTTİYE İZİN VERİLMEYECEK'
Türkiye Cumhuriyeti Enerji Bakanı Fatih Dönmez'in,
"Doğu Akdeniz topyekûn 82 milyonun meselesidir. Bir memleket meselesidir.
Türkiye'nin ve KKTC'nin uluslararası meşru hakları hiçbir zaman pazarlık
meselesi olamaz" açıklamasını da hatırlatan Taçoy, "Sayın Dönmez ile
süreçleri yakından takip ediyoruz. Doğu Akdeniz'de bir oldubittiye izin
verilmeyecektir" dedi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) Kıbrıslı Türklerin
haklarını gasp etme noktasında attıkları adımlardan geri durmadığına işaret
eden Taçoy, "GKRY, Yunanistan, İsrail, Mısır işbirliği ile atılan adımları
yakından izliyoruz. Rumlar, 'Ada'nın tek sahibi’ gibi hareket ediyor. Buna da
yanına aldığı ülkelere destek veriyor. Bu doğru değildir'' dedi.
'KİMSE YANLIŞ HESAP YAPMASIN'
İsrail, Yunanistan ve Mısır'a, 'Kıbrıs'ta Rumların oyununa
gelerek bölgenin en büyük ve güçlü ülkesi Türkiye'yi karşınıza almayın' uyarısında bulunan Bakan
Taçoy, "Türkiye ve Kıbrıs Türk Halkı, bölgedeki haklarından asla
vazgeçmeyecektir. Bizler, Doğu Akdeniz'in bir barış adası olmasını arzuluyoruz.
Gerginliği desteklemiyoruz. Adilce yapılacak paylaşımlarla, gelecek için önemli
adımlar atabiliriz. Kimsenin varlığında da gözümüz yoktur. Yaptığımız ve
yapacağımız, Türkiye ve Kıbrıs Türk halkının hak ve menfaatlerini savunmaktır.
O nedenle, Doğu Akdeniz'de ilgili ülkeler, Rumların oyununa gelerek siyasi
adımlar atmasınlar" şeklinde konuştu.
Bakan Taçoy son olarak da bölgede görev yapan gemilerin,
Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları tarafından yakın koruma çemberi altında
olduğunu kaydederek, "Kimse yanlış
hesap yapmasın" uyarısı yaptı.