BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

31 Ekim 2018 Çarşamba

HDP Ve İP Aynı Kefeden Hiç Çıkmadı Ki

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ


Milletin yararını, getirip PKK uzantısı bölücü bir partiden gelecek desteğe bağlamak, sözün bittiği yerdir. HDP ile İP’in aynı kefeden hiç çıkmadıklarını, kendi partilileri söylüyor.


Orhan Karataş
İP’in müdiresi aldığı dersten biraz akıllanmış olsa da, MHP’ye saldırılarını sürdürme huyunu bir türlü terk edemiyor. Grup toplantısında güya arkadan dolanarak MHP’yi hedefe koyuyor. Emeklilikte yaşa takılanlar için araştırma komisyonu kurulması için önerge vermişlermiş, ancak bu önerge gelen bir telefonla reddedilmişmiş. Asıl bombayı sonraki cümlesinde patlatıyor: “Milletimizin yararına bir öneri, hangi partiden gelirse gelsin, milletvekillerimiz onay verecek.”


ARAŞTIRMA NEYİ ÇÖZECEK


Milletin yararını, getirip PKK uzantısı bölücü bir partiden gelecek desteğe bağlamak, sözün bittiği yerdir. Öncelikle şunu net olarak ortaya koyalım: Emeklilikte yaşa takılanların sorunu için bir araştırma komisyonu kurulması ipe un sermektir. Sorun belli, çözüm belli. 

Neyin araştırmasını yapacaksınız? Araştırma ile hangi sonucu alacak, kimin derdine derman olacaksınız? Bürokraside kuraldır, çözülmesi istenmeyen meseleler komisyona havale edilir. MHP buna alet olmamıştır. Samimi olarak meseleye çözüm aramaktadır. Kanun teklifini hazırlamış ve Meclis’e sunmuştur. 

Teklifin kanunlaşması için de olması gerekeni yapıp, çoğunluğu elinde bulunduran iktidar partisi ile uzlaşma arıyor. Teklifini geri çekmiş veya vazgeçmiş değildir. Zamanı gelince bu mesele hallolacaktır. Nitekim, sayın Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin bu konuda açıklaması çok nettir.


MHP NE DİYORSA ONU YAPIYOR


Şunu hiç kimse unutmasın: MHP küçük hesaplar uğruna bölücüleri meşru ve makul gösterme tuzağına düşmez. MHP’nin tercihi de, siyaseti de, duruşu da bellidir ve çok nettir. Ne demişse onu yapıyor, ne yapıyorsa onu söylüyor. 

HDP’den milletin yararına bir teklif gelebileceğini düşünmek bile bu millete zulümdür. Bir de ona destek verileceğini peşin olarak ilan etmek İP’in siciline de, anlayışına da, duruşuna da yakışabilir, ama HDP ile MHP’yi hiçbir kuvvet bir araya getiremez. Telefon sataşması yapanlar, önce kendilerine gelen telefonla nerelere savrulduklarının, hangi talimatla tarlada siyaset yaptıklarının hesabını bu millete vermelidirler. İP müdiresi, MHP’ye gönderme yapmadan önce aynaya bakmalıdır.


AYNI KEFEYE GİRMEK BAŞKA NASIL OLUR?


Bir de milliyetçilik nutukları atıyor. Milliyetçilerle PKK’lıları, değil aynı kefeye koymak, aynı cümlede bile kullanmak yanlışını hatırlatması güzel. Türkçülüğü, milliyetçiliği eleştirmenin yanlışlığını ve verilen örneklerin tutarsızlığını her zaman ortaya koyduk. 

Ancak, İP müdiresinin kendi yaptığını, kendi sicilini nereye koyacağız? Hangi partiden gelirse gelsin, oy vereceğini ilan etmek, PKK’lılarla aynı kefeye girmek, bu bölücü partiye açık çek vermek değilse nedir? Fırat Çakıroğlu’yla, onun katilini bir tutmak, ‘İstikamet Kızıl Elma’ diyerek, Afrin yollarına düşen vatan evlatlarıyla, onlara kalleş pusular kuranları aynı kefeye koymak başka türlü nasıl olur? Selahattin Demirtaş’a tahliye istemek bir hukuk ilkesiymiş. Demirtaş, Fırat Çakıroğlu’nun katillerine sahip çıktığı için hapiste değil mi? Kahraman güvenlik güçlerimizin dağlardaki, şehirlerdeki teröristlere yaptığı operasyonları, “Büyük temizlik operasyonuymuş, siz kimsiniz ya? Kimi nereden temizliyorsunuz? Siz, ancak bu memleketin kanalizasyonlarını temizlersiniz.” diyen bu Selahattin Demirtaş değil miydi?


KENDİ PARTİLİLERİ SÖYLÜYOR


HDP ile İP’in aynı kefeden hiç çıkmadıklarını kendi partilileri söylüyor. Yıldıray Çiçek kardeşim daha önce ayrıntılı olarak, İP müdiresinin seçim öncesi HDP’ye nasıl el salladığını ve İP’ten istifa edenlerin gerekçelerini yazdı. 

Kardeşimin hoşgörüsüne sığınarak sadece bir tanesini hatırlatalım: İP Kurucular Kurulu ve Genel İdare Kurulu Üyesi, Genel Başkan Başdanışmanı emekli Tuğgeneral Ali Aydın istifa gerekçesini şu şekilde açıklamıştır: “Ellerinde şehit kanı bulunan HDP’yi ‘Kürt siyasi hareketinin temsilcisi’ olarak nitelendirmesi hem yüce Türk milletini hem de yüce Türk devletine gönülden bağlı kürt kardeşlerimizi derinden yaralamıştır. Ne yazık ki bu talihsiz açıklama da, şahsım gibi terörle mücadeleye yıllarını vermiş birisi adına bardağı taşıran son damla olmuştur.”


TEK SEÇİMLİK PARTİ


Diğer istifa gerekçelerini de buraya yazmaya kalkışsak, ne zamanımız yeter, ne sayfalarımız alır. Tamamında benzer açıklamalar var. Hiç şüpheniz olmasın, arkası da gelecektir. İP, tek seçimlik partidir. Çözülme başlamıştır ve artarak devam etmektedir. MHP’ye sataşarak, içeride başka, dışarıda başka konuşarak, milliyetçilik oyunları oynayarak siyasi ömrünü uzatmaya çabalaması sonucu değiştirmeyecektir.


Kahpeliğin Böylesi!


“Kahpe içeride oldukça kapı kilit tutmaz” denilmiştir…
Bu topraklar, ne çok kahpe ve hain üretiyor?
İçeriyi temizleseniz dışarıdan geliyor kahpelik, dışarıyı halletseniz içerideki ihanet hortluyor…
Öyle mübarek bir vatan Türkiye…


Mustafa Önder

Anasının üşümesin diye kaç gece kalkıp üstünü örttüğü Mehmetler, pusu yatağı, puşt zulası dağlarda eşkiya avında donarken…
Elin deyyusları zil takıp oynuyor…
Ahlâksızca, karaktersizce, insanlık dışı mesajlar atıyor…



Bir HDPKK’li omurgasız, hem de vekil olup bu asil milletin vergisinden maaşla terörist desteklemiş biri…
Bu mübarek Türk toprağında özgürce yaşayıp biti kanlanan biri…
Şehit olan Mehmetçiğin fotoğrafının altına, “Bu fotoğraf, ‘Kürtleri bitireceğim’ diye Kürtlere savaş açan Saray Rejiminin yenilgi fotoğrafıdır. Kürdistan’a sefer olur ama muzaffer olunmaz! Tek Adam Rejimini tahkim etmek için yoksul halk çocuklarını Kürdistan Dağlarına süren Derin Devlet Koalisyonu dağılmak üzere…” yazacak kadar küstahlaştı!
Bu PKK soysuzluğunu anlarım… “Meşrebi”dir…


Peki bu devletin savcıları nerede?


Bundan iyi “suç delili” mi olur ey adalet, neredesin?
Bu kansızlığı anlarım, bu nesepsizler onun bunun maşasıdır…
Peki “Andımız” için kıyameti koparan İslamcılar, sosyal demokratlar, cüce devler, suya sabuna dokunmayan pisler, İpçiler, Atatürkçüler, Atatürk’ün partisi “dilsiz” CHP’liler…
Neredesiniz? Nerede Kurtulmuşlarınız, Dilipaklarınız, Albayraklarınız, Aktaylarınız, Özdilleriniz, Çölaşanlarınız, Hakanlarınız, Özkökleriniz?
Sizin kaleminiz, kameranız sadece Türk milliyetçilerine, 

vatanperverlere mi yetiyor?

Sizin “varlığınız sadece ‘bölücülüğe’ mi armağan”?
Ve siz ey oy vermeyip memleket dara düşünce her şeyi MHP’den bekleyenler…
Ve siz sudan sebeplerle “benlik davası”na düşüp “millî dava”yı unutan MHP’liler…
Ve siz her fırsatta Türkmen Beyi’ni suçlamak için bahane arayan cüce devler…
Ve siz partisine, liderine rağmen hâlâ olanı biteni kavrayamayan teşkilatlar…

Ve siz MHP’nin “devletin bekası” için verdiği desteğin manasını anlayamamış AKP camiası…
Bu deyyusların attığı bu iğrenç mesajı analiz edemediniz mi hâlâ?
Hâlâ çözemediniz mi, “Cumhur ittifakı”nın gerekliliğini?
Daha kaç Mehmetiniz puşt zulalarında donacak?
Daha kaç Anadolu yiğidinin acısı ocaklara düşecek?
“Memleket” mi, “koltuk” mu, söyleyin hele?
Ve ey Ülkücü Hareket’in sosyal medya meftunları…
Uyanın… Liderinizin yanında dimdik durun…
Ülkücü, bu mübarek toprakların ümididir…
Günlük siyasî entrikaların tuzaklarına düşmeden…
İhtiras ve egonuzun esiri olmadan…
Kalemizdeki Türkmen Beyi’ne odaklan…
Önce vatan, önce devlet, önce millet…
“İkbal için” bölücülerle yan yana gelinemez…
“Aklı hep Türkiye’dir” Bahçeli’nin, ondan vazgeçme, yılma, çözülme!
Önünde müthiş bir “Türk asrı”nın muştuları var…
Zindanlardan, idam sehpalarından geçtin de şu bir avuç soysuzu mu geçemeyeceksin?
Bu topraklar binlerce yıldır Türk’tü, Türk kalacaktır, şüphen mi var?
Onun bunun peydahladığı kahpeleri mutlaka “donduğun” o dağlara gömeceğinden şüphen mi var?
“Acı” dediğine şerbetlenmedik mi, “gözyaşı” dediğini bizden iyi kim bilir, “şehit uğurlamayı” kutlu düğün belleyen biz değil miyiz haldeşim, yoldaşım, Ülküdaşım?
Varsın itler, çakallar ürsün?
Çakalların hükmü Bozkurtlar gelene kadar…
Sabır, metanet, cesaret, inanç örneği ol…
Devlet Beyinin yanında ol…
İstiklâl ve istikbâl bizim!
Bozkurt bakışlı Atatürk’ün armağan ettiği Cumhuriyetimizin 95. yılı kutlu olsun!
google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html