NTV-Star TV ortak yayınında soruları yanıtlayan MHP lideri Bahçeli, "Türkiye yepyeni bir sisteme geçiyor. Bu 94 yıllık Cumhuriyet tarihimizde üçüncü evredir" diye konuştu. Türk askerinin Münbiç'te göreve başlamasına da değinen Bahçeli, "Münbiç sorununun diplomasiyle çözümü olumlu, arkası gelmelidir" ifadesini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, NTV-Star TV ortak yayınında Nazlı Çelik'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Nazlı Çelik: Bir
yandan Kandil operasyonu gelirken bir yandan da bugün Münbiç gündeme geldi.
Türk askerleri Amerikan askerleri ile Münbiç’teler.
Devlet Bahçeli:
Öncelikle Star ve NTV televizyonuna teşekkürlerimi sunuyorum. Tabi ülkemizin
gündemi çok ağır. Sorunlar gittikçe derinleşerek geliyor. Fakat son yıllarda
özellikle bölücü terörle, FÖTE ile mücadelede ve Türkiye’yi yakından tehdit
eden komşu ülkelerdeki gelişmeler karşısında bugünkü siyasi iktidar TSK ile
birlikte çok azimli ve karralı bir tavır içine girmişlerdir ve bazı tehditleri
ortadan kaldırmışlardır. Bunlardan birisi Afrin’dir. En son Menbiç bir çıban
başı olarak durmaktaydı. Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle bir askeri
müdahaleye gerek kalmaksızın diplomasi ile olayları takip etmek suretiyle ABD
ile bugüne kadar aykırı bir politika takip eden ABD’yi ikna etmek suretiyle
Münbiç’te Amerikalı askerlelr Türk askerlerinin güvencesini sağlayarak YPG’yi
oradan uzaklaştırmışlardır. Bunlar önümüzdeki günlerde dış politikanın gelişimi
sürecinde temel taşlar olarak tarihe kayıt düşecektir. O bakımdan ben tebrik
ediyorum. Çok hayırlı bir teşebbüstür. Münbiç sorununun diplomasiyle çözümü
olumlu, arkası gelmelidir diye düşünüyorum.
Nazlı Çelik:
Kandil operasyonu sürerken muhalefet adayları zamanlamasını manidar buldular bu
operasyonun ve bir seçim yatırımı olarak değerlendirdiler.
Devlet Bahçeli:
Her biri Cumhurbaşkanlığı adayı olarak toplumun huzuruna çıkan şahsiyetler.
Bazı konular vardır ki bunlar beka meselesidir, milletin temel güvenlik
meselesidir ve önemli bir köklü sorunun çözümünde atılan hayırlı adaımlardır.
Bunları 4 günlük seçimle ilişkilendirerek Türkiye’nin mücadelesinin önünü
kesmeye kalkmak caydırıcı bir vasıfla bazı dış güçlere hoş görünmek, PKK’ya
taviz vermek çok yanlış bir hareketttir. Bu tür davranışların gereği yoktur.
Seçim olsa da olmasa da Kandil’e Türk bayrağı dikilmelidir. Bundan niye
rahatsız oluyorlar. 4 gün daha sabretsinler seçim nasıl olsa olacak. Bunu
Kandil’le ilişklendirerek caydırıcılık görevini üstlenmiş bir takım zumreler
olmaları çok dikkat çekicidir. Milletimiz bunları affetmeyecektir.
Nazlı Çelik: Bir
grup toplantısında erken seçim teklifinizi açıkladınız ve bir tarih verdiniz.
Dönüp baktığımızda yaptığınız çıkışlarla hep kritik bir rol oynadınız. Belki de
ülkenin kaderini tayin eden çıkışlar oldu bunlar hep. Neden bu erken seçime gerek
duydunuz acaba?
Devlet Bahçeli:Erken seçim ihtiyacın ötesinde zaruri hale gelmişti. Onun için Türkiye’nin
bekası, güvenliği, geleceği, açısından bir erken seçim uygulaması bana göre
doğru bir yaklaşım olacağı kanaatini taşıdım. Arkadaşlarımla da bunu paylaştım.
Yeni bir anayasa değişikliği arkasından halk oylamasıyla anayasa değişikliğinin
milletçe kabulü dikkate alındığında önümüzde üç önemli siyasi olay
bulunmaktaydı. Bunlardan birisi Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kurulması,
31 Mart 2019 tarihinde mahalli idareler seçimleri, üçüncüsü de 3 Kasım 2019’da
Cumhurbaşkanlığı ve meclisin seçimine dayalı bir siyasi faaliyet. Bunları
dikkate aldığımızda Türkiye’nin geçirmiş olduğu süreçler, terörle mücadele,
FETÖ ve kalıntılarıyla sürdürülen mücadele ve çevremizdeki ateş çemberi dikkate
alındığı vakit seçimin erkene alınması ve güçlü bir iktidarın ve güçlü bir
meclisin oluşması ve bazı kararların daha etkin ve verimli şekilde alınmasının
yolunun açılması gerekiyordu. Yerel seçimler nereden bakarsanız bakın 23-24 bin
insanla ilişkili bir seçimdir. 11 partinin yerel seçimlere girme ihtimalini
dikkate aldığınız vakit Türkiye’de neredeyse 200 bine yakın kişinin aktif
siyasetle meşguliyeti söz konusudur. Her partiden insanın bulunduğu çevreden
etkileme ve etkilenme gücünü dikkate aldığınızda Türkiye’deki siyasi
kutuplaşmayı, kaosu, kargaşayı arttırabilecek bir konuma gelebilirdi. O
sebepten bu sistem oturduktan sonda mahalli idareler seçimlerinin yapılması
daha doğru olur düşüncesi ile hareket edilmiştir. 26 Ağustos 2018 tarihinde bir
erken seçimi yapılması düşüncemizi kamuoyuyla paylaşmış olduk.
Nazlı Çelik:
Neden 26 Ağustos efendim?
Devlet Bahçeli:
Bir zaferin devamı, yeni bir sistemin
oturması, onu bir zaferle taçlandırmak, tarihimizdeki hem 1071 hem 26 Ağustos’u
dikkate alarak bir anlam yüklemek için bu yapılmıştı. Bu önerimiz tabi biraz
daha ayrıntılı şekilde düşündükleri takdirde Kurban Bayramı’nın sonuna veya
önüne geliyor o tarihler. 100 bini aşkın bir hacca gitme arzusu taşıyan
milletimizin evlatları var. Onları da dikkate aldığınız takdirde 26’sı belki de
seçimlere katılım oranı açısından bir zafiyet yaratır düşüncesiyle bunun erkene
alınması siyasi iktidar ve sayın Cumhurbaşkanı tarafından değerlendirmelerde
bulunmuşlar. Sonra bizi davet ettiler erken seçim kararımızla ilgili çok yönlü
araştırdıklarını, düşündüklerini fakat bunun belli sebeplere dayalı olarak 24
Haziran’da olmasının yararlı olduklarını ifade ettiler. Ben de, “Bu takdirinizi
saygıyla karşılıyorum, bugün isterseniz hemen kamuoyuna duyurabilirsiniz”
diye...
Nazlı Çelik: Siz
ilk Salı günü yaptığınızda açıklamayı Cumhurbaşkanının haberi var mıydı
efendim?
Devlet Bahçeli:
Hayır haberi yoktu. Daha önceki görüşmeler sırasında seçimlerin ne zaman
yapılması gerektiği konusunda karşılıklı görüş alışverişi oluyor. Zaten
kamuoyunda da bu tartışılıyor. Televizyonlarda 60 günden buyana hiç değişmeyen
bir kadro var. Bunlar Türkiye’nin, dünyanın bütün gelişimini yorumlayan,
takdirini önceden bildiren ve Türkiye’de de zaman zihni kargaşalara sebebiyet
veren bir zümre bu. Bunlar erken seçim olabilir, ittifaklar şöyle olabilir,
ittifaklar bozulabilir, barajı aşıp aşmayacakları şüphelidir, bunlar şöyledir
bunlar böyledirler zaman eritiyorlar. Bunu önlemek lazım. Şimdi 24 Haziran’da
bütün 60 günlük düşünce birikimini beklesinler 25 Haziran’da ne kadar doğru ne
kadar yanlış olduklarını anlasınlar.
Nazlı Çelik:
Bugüne kadar olan sürece baktığınızda iyi ki erken seçim çağrısını yapmışım
diyor musunuz yoksa belki de beklenebilir mi diyorsunuz?
Devlet Bahçeli:
İsabet olduğu kanaatindeyim. Bu kararımızı olgunlukla karşılayan ve
zamanlamasını da tabi devleti yöneten kişiler olarak sahip oldukları bilgiler
ışığında değerlendirerek bizim 26 Ağustos düşüncemizi öne alma ihtiyacını da
saygı ile karşıladık. Zannediyorum 24 Haziran Türkiye için hayırlı bir sonuç
elde edecektir.
Nazlı Çelik:
Acaba ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum aldığınız bu kararda etkisi var
mı?
Devlet Bahçeli:
Tabii ekonomik yönden de dikkate alınmıştır bu. Terör yönünden, uluslararası
ilişkiler boyutunda dikkate alınmıştır, toplumsal kargaşa için, kaos için her
şey dikkate alınarak seçimin yapılmasında yarar gördüğümüz kanaati bizde hakim
olmuştur.
Nazlı Çelik: Siz
bu Cumhur İttifakı’nı hangi gereklilikle kuruldu?
Devlet Bahçeli:
Şimdi ittifak konusu geçmişten bu yana siyasi hayatımızın gündeminde olan bir
konu. Fakat meşru ve yasal değil. Yine ittifak çalışmaları örtülü ve gizli
şekilde gerçekleştirme yolu tercih ediliyor fakat kim kiminle kim ne kadar
beraber belli olmuyor. Bunun yasal bir yola girmesinde yarar vardır diye
düşündük. İttifak kurulması ve yasal bir çerçevede ele alınması ülkemiz için daha
hayırlı olacağı düşüncesiyle bu Cumhur ittifakı kavramını toplumla paylaşmaya
gayret gösterdik. Şu anda da gayet isabetli olduğu kanaatindeyim.
Nazlı Çelik: Peki
hangi koşulda bozulur? Terörle mücadele farklı bir boyuta tanışırsa, çözüm
süreci yeniden başlarsa bir ihtimal olarak o zaman Cumhur İttifakı riske girer
mi?
Devlet Bahçeli:
Cumhur İttifakı’nın iki tüzel kişiliği ve kendi dünya görüşüne sahip partilerle
oluştuğunu dikkate aldığınız takdirde her partinin kendisine göre bir önceliği,
hassasiyeti vardır. Onları dikkate aldığımız vakit ben geçmişteki açılım ve
çözüm süreci yaşanarak bugünlere gelindiği için tekrar bunun gündeme taşınması
çok zordur, hele hele terörün belinin kırıldığı, kökten kazındığı bir ortamda
bunu gündeme taşımak, yeniden teröre bir umut bağlamak cesaretlendirmek anlamı
taşır. Çok yanlış olur.
Nazlı Çelik: Kürt
seçmene Cumhur İttifakı ve Milliyetçi Hareket Partisi genel başkanı olarak
vereceğiz mesaj ne olur?
Devlet Bahçeli:
İşte malum televizyonlardaki konuşmacı arkadaşlarımız seçim sürecine girildiği
günden itibaren bazı çok akıllıca, sinsice kavramları arka arkaya koymak
suretiyle Türkiye’deki kaosu, krizi, kargaşayı, kavgayı körükleyen hatalar
işlemişlerdir. Bunlardan bir tanesi de Kürt oylarının eğer Cumhur İttifakı’nda dikkate
alındığında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin oy kaybına uğrayacağını, çünkü
Güneydoğu ve diğer bölgelerde yaşayan Kürt kökenli kardeşlerimizin Milliyetçi
Hareket Partisi’ne destek vermeyecekleri ve dolayısıyla Cumhur İttifakı’na
destek vermeyecekleri şeklinde bir kavramı çok sık işlediler. Buradaki amacın
ne olduğu bence malumdur. Bu insanlar bu anlayışın ne kadar yanlış ve sakat
olduğunu bir gün anlayacaklar ve gereği geldiğinde de hesabını verecekler. PKK
başka şey Kürt kökenli kardeşlerimiz başka şey. Milliyetçi Hareket Partisi
PKK’ya karşıdır. PKK’nın bütün varlığını reddeder ve Türkiye üzerindeki tüm
etkisini sıfırlayarak yok etmek ister. Ama Kürt kökenli kardeşlerimiz bizim
partimizde de var. Teşkilatlarımız var. Toplumun içerisinde önemli şahsiyetler
olarak var. Bunları Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy vermek diyerek ötelemek
bir gruplaşmaya zemin hazırlamak ve PKK’yı sivil hayatta da destek veren bir
zümre ile buluşturma çabalarıdır. Bu hatalıdır, bu ihanettir.
Nazlı Çelik: Size
göre ilk turda bu işin biteceğini mi düşünüyorsunuz yoksa ikinci tura gidecek
midir?
Devlet Bahçeli:
Şimdi bunu çok yönlü değerlendirmemizde yarar var. Bir defa Adalet ve Kalkınma
Partisi, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine inanmış ve hayata geçirilmesini çok
arzulamaktadır. İkincisi, kendilerinin büyük kurultay süreciyle yaptıkları
çalışmalar vardır. Bütün bunlarla Adalet ve Kalkınma Partisi’nin üst yönetici
kadrosuyla sayın başbakan ve sayın Cumhurbaşkanı Türkiye’ye bugüne kadar siyasi
hayatımızda görülmemiş şekilde açık hava toplantılarıyla düşüncelerini
kamuoyuyla paylaştılar. Bu önemli bir çalışmadır. Onun haricinde yapılmış olan
muhtarlar, STK’larla ilgili çalışmaları da dikkate aldığınızda bugüne kadar
seçimi gerçekleştiremeyecek bir zafiyet içerisinde görülmediği anlaşılıyor.
Milliyetçi Hareket Partisi ise Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini Cumhurİttifakı bünyesi içinde savunan ve bu konuda da üzerine düşen ne varsa yapmaya
çalışan bir siyasi kurum olarak çok sayıda miting yapmadık. Kapalı
toplantılarla meselenin özünü anlatmaya çalıştık. Yüz yüze temaslarla da
kamuoyunda insanlarımıza ulaşma gayreti içinde olduk. Birlikte de miting
yapmadık. Birlikte miting yapma bugünkü zemin içinde çok tartışmalara yol
açabilir. Böyle tartışmalara sebebiyet vermemek lazım. Cumhur İttifakı iki
siyasi partinin tüzel kişiliklerini koruyarak dünya görüşlerini koruyarak
yaptıkları bir amaca yönelik faaliyettir. Bu ilerde gelişebilir, çok daha
birbirlerini tamamlayan hale gelebilir. Ama şimdiki halde sanki Milliyetçi
Hareket Partisi birilerinin söyledi gibi Adalet ve Kalkınma Partisi’nin arka
lastiği, hiçbir şey yapmıyorlar, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin mitinglerinde
boy göstererek değerlendiriyorlar, baraj korkularını bu şekilde yeniyorlar,
şunlar bunlar gibi bizim her şeyi çok yönlü düşünen fakat her düşüncesinde
fitne yatan bir zümre bunu kullanabilir. Şimdi İstanbul’da muhteşem bir miting
yapıldı. Bu mitinge eğer biz konuyu kendi partimiz açısından istismara yönelmiş
olsak çok güzel bir zemin var. Cumhur İttifakı adı altında bizde orada
bulunuruz, milletin huzuruna çıkarız bir miktar da alkış alırız. Ertesi gün,
“Şunlara bak geldiler Adalet ve Kalkınma Partisi’ni yalnız bırakmadılar”
derler. Ama biz bir partinin imkanları, çalışmalarından yararlanarak kendi
geleceğini belirleyecek kadarda alçalmadık. Her koyun kendi bacağından asılsın
ondan sonra Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi hayata geçirildiği vakit daha
yapılacak çok çalışmalarımız var bizim. 24 Haziran’da Cumhurbaşkanlığı hükümet
sistemi milletçe kabul edilirse o zaman sistem bütün unsurlarıyla hayata
geçmesi gerekir. Yürütmeyi oluşturan Cumhurbaşkanı ve hükümeti, yasamayı
oluşturan milletvekilleri ve partiler ve ayrıca bağımsız yargıyı da dikkate
aldığınızda Türkiye yepyeni bir sisteme geçiyor. Bu 94 yıllık Cumhuriyet tarihimizde
üçüncü evredir. Bunun birinci evresi cumhuriyetin kuruluşudur. İkinci evresi
çok partili hayata geçiş dolayısıyla parlamenter sistemin 71 yıldan beri
uygulanmasına sebebiyet veren bir süreçtir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi
yeni bir sistemdir. Türkiye’nin geleceğini belirleyecek 21.yüzyılda lider ülke
olmasına yol açabilecek bir etkenliği, kararlığı, azmi ortaya koyabilecek bir
sistemdir. Bu sistemin hayata geçirilmesi 24 Haziran seçimlerine bağlıdır.
Bunları dikkate aldığımız vakit ben şu an için halkımızla olan temasları da
dikkate alarak herhangi büyük bir hata olmadığı takdirde sistem hayata geçer ve
sayın Cumhurbaşkanı da görevine devam eder.
Nazlı Çelik: B
planına bakarsak eğer Erdoğan’ın karşısında rakip olarak Muharrem İnce’nin mi
Meral Akşener’in mi kalacağını düşünüyorsunuz?
Devlet Bahçeli:
Onlara hiç şans tanımıyorum ben. Muharrem İnce bey çok hareketli bir mesajla
toplumun huzuruna çıkıyor. Başka şeyler yaparken sürekli çatışmacı, kavgacı,
üslubu sert ve karşılıklı atışmadan da zevk duyan, atışmalardan kendisine prim
sağlayacağına inanan bir yapıda davranıyor. Her gün yeni bir şey ortaya koyuyor
ve bazılarında da abartıyor. Milletimiz bu tür şeyleri çok sevmez. Şimdi durup
dururken mesela sayın Cumhurbaşkanı kendisine göre bir toplumsal kurum olarak
kıraathane açacağım diyor. Orada çay ile kek. Bunun içerisine dünya kadar şey
ilave ediyor. Bunlarla hem olayı küçültüyor hem bir müesseseyi zedeliyor hem de
toplumu bu konuyla kendisine çekeceğini zannediyor. Şuraya Muharrem İnce’yi
şuraya sütlaca koysanız 18 yaşındaki çocuk hayatında yemediği sütlaca gelir. Bu
da kıraathanede bedavaysa kuyruk olur. Siyaseti böyle seviyesini aşağı çeken
tartışmalardan uzak tutmak lazımdır. Cumhurbaşkanlığı yeni bir sistemdir bu
sistem takip olan kişinin de ağır başlı olması lazımdır. Programlarını çok
yönlü ortaya koyması lazım. Halkla bütünleşmede bir takım bağırtı gürültüyle
birtakım toplantılarla sonuç alacağını zannetmesin. Çünkü toplum bunu geçmişte
hep yaşadı. O bakımdan ben şu an için kanaatim Recep Tayyip Erdoğan rakipsiz
gözüküyor. 16 yıllık icraatının içinde yaptıklarını halkla paylaşıyor,
yapacaklarını paylaşıyor. Şimdi ben bunu söylüyorum ama Recep Tayyip Erdoğan
bey hem Adalet ve Kalkınma Partisi genel başkanı hem başbakan olarak en fazla
eleştiren, sert eleştirilerde bulunan kişilerden birisiyim. Ne söylemişsem
aynısını muhafaza ediyorum altından imzamı da çekmiyorum. Ama 15 Temmuz’dan
sonra çok şey değişmiştir Türkiye’de.
Nazlı Çelik:
Aslında çok ağır eleştirilerde bulundunuz geçmişte gerek Adalet ve Kalkınma
Partisi’ne gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve hatta seçim sürecinde de yeni
Muharrem İnce meydanlarda sizin geçmişte kullandığınız bu kelimeleri de
gösterdi. Ama şimdi baktığınızda bir ortaklık söz konusu.
Devlet Bahçeli:
Geçmişte ne söylemişsem onun arkasında olduğumu söylüyorum. Bir yönetimdeki
aksaklıkları, yanlışlıkları söylemek muhalefetin görevidir. Dün öyle söyledin
diye bugün onları inkar ederek bugünkü Cumhur İttifakı’nda hepimiz kanka olacak
halimiz yok. Onun için olayları doğru anlamak lazım. 15 Temmuz Türkiye’de herkesi
bir araya getirebilecek çok büyük bir darbedir, çok büyük bir işkencedir, çok
büyük bir ihanettir. Bu olaylar karşısında 15 Temmuz’u görüp, 251 şehidimiz 2
bin 194 yaralımız gazimizin olduğu bir dönemde hala kalkıp filan tarihte şunu
söylemiştik filan tarihte bunu söylemiştik diye bir birlerimize husumeti
geliştirmeni bir manası yoktur. Bu devlet adamlığı ile bağdaşmaz bu siyasetle
de bağdaşmaz. Ama dün söylediklerimizi şimdi yanlıştır demiyoruz. O günkü şartlarda
geçerli eleştirilerdir.
Nazlı Çelik: O zaman
15 Temmuz’da sizin için ne değişti de bugünkü Cumhur İttifakı’nı ve bu
birlikteliği ortaya koydu?
Devlet Bahçeli:
15 Temmuz milletimizin beka meselesini korumaya vesile olmuştur. Milli direnç,
karşı duruş. Ayrıca Türkiye’de birçok gerçekleri su yüzüne çıkartmıştır. Ayrıca
bütün bu olaylar karşısında Türkiye’de yeni bir sistemin uygulama ihtiyacı
kendisine hissettirmiştir. Dolayısıyla 15 Temmuz bir milattır. Bundan sonraki
çalışmalarda geçmiştekileri de göz önüne alarak karşılıklı sevgi, saygı, üslup güzelliği
içerisinde hem eleştirilerimizi yağmalıyız hem de birbirilerimize olan güzel projelerde
de destek vermeliyiz.