24 Haziran seçimleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milleti için tarihi bir dönüm noktası olacaktır. Yıkım ve yapım ittifakları karşı karşıyadır. Yıkımcıları yenilgiye uğratmak, Cumhuru yükseltmek bir tercih değil, bu toprakların evladı olan herkesin vatan borcudur. Başarmak zorundayız ve başka bir ihtimali düşünmek bile istemiyoruz.
Sayın Devlet Bahçeli bayram süresince çok veciz konuşmalar
yaptı. Özellikle İstanbul'daki bayramlaşma törenindeki açıklamaları tarihe yön
verecek niteliktedir. Neden başarmak zorunda olduğumuzu gayet net ve kesin bir
dille anlattı. Kalan kısa süreye rağmen, pompalanan yalan ve fitne rüzgarından
etkilenip hala kafası karışık olan varsa, bu konuşmayı tekrar tekrar
okumalıdır. Biz bir özetini vererek kendilerine yardımcı olalım:
AĞIR BEKA SORUNU
Üzerinde
titrediğimiz, varlık nedenimiz olan büyük milletimizin bekasına yönelik
kaygılarımız bizim yol haritamızı oluşturan, kararlarımızı şekillendiren temel
dayanaklardır. Bilinmelidir ki, bunların hiçbirisi günlük siyasetin abartılı
teşhisleri değildir. Yaşanan hayatın içinden çıkartılmış ve tarihin imbiğinden
süzülmüş gerçekleridir. Şayet uyarılarımız hayali, öngörülerimiz anlamsızsa,
sorarım sizlere; Kim, ülkemizde ağır beka sorunu olmadığını iddia edebilir?
Kim, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün
tehdit altında olmadığını söyleyebilir? Kim, emperyalizm caniliğinin Türkiye'yi
teslim alarak tasfiye etmek istemediğini ifade edebilir? Kim, her şeyin güllük
gülistanlık olduğunu ileri sürebilir? Akıl ve vicdan tutulması yaşamayan,
içinde millet sevgisinin kırıntısı kalmış, varlığını menfaat çeteleri ile
ilişkilere mahkum etmemiş, kirli siyaset, kirli ticaret ağına düşmemiş,
milletin birliğine, kardeşliğine inanan, yalanlara, istismarlara kulağını
kapamış her vatandaşımızın vereceği cevap bellidir.
ECDADA NE DİYECEKTİK?
Ülkemiz ve
milletimiz için paylaştığımız her düşünce, öngördüğümüz bütün tespitler, dile
getirdiğimiz ısrarlı uyarılar geçmişten bugüne kazandığımız tecrübenin
sonucudur. Sıradan, günü birlik, öylesine söylenmiş, durumu kurtarmak için
uydurulmuş sözler değildir. 15 Temmuz 2016'da son iki asrın en dehşet verici
işgal girişimiyle karşılaşmadık mı? Az daha vatanımızdan oluyorduk. Az kalsın
iç savaş şartlarına giriyorduk. Söyleyiniz bana, vatanımız elimizden kayıp
gitseydi ne yapacaktık, nereye gidecektik, ecdada ne diyecektik? İstanbul'da
müstevlilerin bayrakları asılsaydı bunu tarihe, bunu şehitlerimize nasıl
anlatacaktık? FETÖ'yle PKK bir ve aynıdır. İkisi de Türk, Türkiye ve din
düşmanıdır. HDP, FETÖ'nün yükselen yıldızıdır. Allah korusun, 15 Temmuz
başarılı olsaydı, PKK doğudan, FETÖ batıdan Türkiye'yi istila etmeyecek miydi?
Esaret altına girmeyecek miydik? Suriyeli mültecilerin durumuna düşmeyecek
miydik? Anadolu karanlığa gömülmeyecek miydi? Ne çabuk unutuldu o meşum ve
melanet gece? FETÖ'cüler Avrupa ülkelerinde, ABD'de el üstünde, rahat ve lüks
hayatın içindedir. Hainler villalara yerleşmişler, ihanetleri
ödüllendirilmiştir.
PENSİLVANYA ACENTELERİ
Meselenin püf
noktası FETÖ ve PKK'nın tez ve hedeflerine müzahir hareket eden siyaset
defolarının bugün meydanlara yüzsüzce çıkmaları, milletimizi kandırmaya
tevessül etmeleridir. CHP'ye bakınız bunu görürsünüz. İP'e dikkat ediniz
aynısına şahit olursunuz. HDP zaten sicili belli terör aparatıdır. Bunların
Cumhurbaşkanı adayları ise adeta hilkat garibesi, felaket tellalı, hıyanet
çığırtkanı, Pensilvanya acenteleridir. Türkiye'nin maruz kaldığı açmaz
yüreklerimizi sızlatmaktadır. HDP tutuklu bir PKK'lıyı Cumhurbaşkanı adayı
olarak çıkarmış, hiç kimseyi şaşırtmamıştır. İnce işçilikle Türkiye'nin altını
oyan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı, terörle mücadelede kahramanlık gösteren bir
komutanımızın apoletlerini sökmeyi vaat ediyor. Kandil, İmralı ve
Pensilvanya'ya el sallıyor. Sözde Kürt sorununu tanıyor. Kırmızıçizgileri olmadığını
anlatıp bisikletle yalan turu atıyor. Beyaz Türk-zenci Türk sözleriyle
bölücülük yapıyor. Bu hadsiz ve seviyesiz sözler büyük bir bühtandır. İncelip
ahlaken kopan bu şahsa diyorum ki, Türk'ün beyazı-zencisi olmaz, tarih boyunca
da olmamıştır. Ya Türksün'dür, ya da değilsindir. Neyin beyazı, neyin zencisi,
her yeriniz simsiyah olmuş farkında değilsiniz. Ne konuştuğunu bilmeyen,
ağzından çıkanı kulağı duymayan İnce'nin freni patlamış, dengesi bozulmuştur.
DEVLETİ YIKTIRMAYIZ
İşte bu tablo
karşısında Cumhur İttifakı Türkiye'nin gelecek umududur. Türkiye'yi tekrar
istikrara, tekrar esenliğe kavuşturmak durumundayız. Kim ne derse desin, kim
nasıl suçlarsa suçlasın; dünden bugüne bir kutsal bir emanet gibi taşıdığımız ülkülerimiz
vardır. Şerefle bağrımıza bastığımız bir bağımsızlığımız, namus gibi
benimsediğimiz inançlarımız, ilkelerimiz ve tarihi haklarımız vardır. Hiç kimse
boşuna uğraşmasın, boşuna vakit harcamasın; vatandan vazgeçmeyiz. Devleti
yıktırmayız, Müslüman Türk olmaktan ayrılmayız. Siyasetimizin merkezinde millet
vardır. Bizler; Bin yılları aşıp kardeşlikle buluşan, Hayatın zorluklarıyla
savaşan, Alın teriyle, göz nuruyla rızkını arayan, Helal kazançta bereket bulan
büyük Türk milletinin sevdalılarıyız. Milliyetçi Hareket Partisi, yalnızca
ülkemizin bir döneminde bir toplumsal ihtiyaca cevap veren herhangi bir siyasi
kurum değildir. Partimiz demokrasinin imkanlarını kullanarak Türk milletinin
yönetimine talip olan büyük bir siyasal hareketin ve milli mücadelenin adıdır.