Kaç konuda rezil ettim. Hala akıllanmadı, hala uslanmadı.
Bir adam aynı konu üzerinde, çeşitli aralıklarla farklı
farklı üç yazı yazar mı?
Bu yazıyor.
O yüzden sık sık diyorum, ben bunun adına çıkan yazıları
kendisinin yazdığına dahi inanmıyorum.
Herhalde yazılarını üç tane farklı adama yazdırıyor.
İçinde "MHP, Devlet Bahçeli, Alparslan Türkeş, Adnan
Oktar, Recep Tayyip Erdoğan, Mansur Yavaş, Melih Gökçek, Meral Akşener,
Fethullah Gülen vb" kelimeleri geçen yazı arşivine bakın. Bir gün (A)
dediğine, başka zaman (B), bir başka zaman (C) demiş.
Çünkü bunun sosyal ve renkli hayatında yazı yazmaya nasıl
vakit bulduğuna dair şüphelerim var.
Yakın arkadaşlarından dinleyin bakalım yazı yazmaya hiç müsait
vakti oluyor mu?
En yakın arkadaşlarının bunun hakkında anlattıklarını kaleme
alsam inanın insan içine çıkamaz.
Ama biz edep diyerek susuyoruz.
Beni ilgilendiren sadece MHP ve MHP Lideri Devlet Bahçeli hakkında yazdığı yalan yüklü yazılar ve attığı iftiralardır.
Zaten bunu muhatap aldığım tek konu da bunlardır.
Acınacak haldeki bu adamın son 13 yılı MHP ve Devlet Bahçeli
takıntısıyla geçti. Ölene kadar da bu takıntısını sürdüreceği anlaşılıyor.
Oysa MHP'nin iktidar ortağı olduğu dönem, MHP Lideri Sayın
Devlet Bahçeli hakkında Türkiye gazetesinde şunları yazıyordu: "Türkeş Bey
sadece Türk milliyetçileri ve hatta milliyetçiliğin önderi değil, aynı zamanda
uzlaşmanın, sağduyunun ve de bütünleşmenin de ifadesi ya da adresiydi. Vefatı
gerçekten ülke açısından büyük bir kayıptır ancak tesellimiz emanetinin ehline
teslimidir.
Türkeş Bey'in Bozkurtları kutsal emaneti layık olana tevdi
etmiş ve başbuğlarının kemiklerini sızlatmamışlar, tersine ruhunu şad etmişlerdir.
Devlet Bahçeli Bey, bugün Merhum Türkeş'in yolunda, izinde
ve ilkelerinde sapmaksızın yürüyor.
Yürümüyor adeta koşuyor.
Evet, bayrağı merhumun işaret ettiği gibi daha yukarılara
taşıyor.
Keşke Türkeş Bey bugünleri görse ve eseriyle övünebilseydi.
Yüce Yaradan'ın rahmeti üstünde olsun Sevgili Türkeş…"
Daha başka neler mi yazıyordu?
"Kuşkusuz temel belirleyici olan da lider Bahçeli'nin
tutumudur. Devlet Bey var olan medya anarşisinde imajını düzgün tutmayı becermiş
ve inandırıcılığı ile karizmasını gölgelememiştir.
"Bir yıllık seyriyle lider olduğunu kanıtlayan Sayın
Bahçeli"
"MHP Lideri Devlet Bahçeli Talebe Cemiyeti Başkanı'ndan
ziyade sorumluluklar yüklenmiş büyük bir ülkenin devlet adamını çağrıştırıyordu"
(Türkiye gazetesi/ 2000)
Başka ne mi yapıyordu?
Yazı içindeki fotoğrafta da gördüğünüz gibi MHP Lideri Sayın
Devlet Bahçeli'nin kullandığı dönemlerde sigarasını yakmak için çakmağı en
hızlı çeken de yine oydu.
Ne zaman Yeniçağ Gazetesi ve Doğu Perinçek'e bulaştı, işte o
andan itibaren bir numaralı MHP ve Devlet Bahçeli düşmanı oldu.
Bu düşmanlığı tatmin etmek için gün geldi küçüldü, gün geldi
çukurlaştı, gün geldi komik duruma düştü, gün geldi dayak yedi, gün geldi rezil
oldu, gün geldi yemediği hakaret kalmadı. Ama bu yolundan dönmedi. Nasıl bir
kuyruk acısı varsa bir türlü dinmiyor.
MHP'ye ve Lideri Devlet Bahçeli'ye yönelik attığı her
iftirada, kalemi ve diliyle yaptığı her saldırıda benden gereken cevabı alıyor.
Benden aldığı cevapları sindiremediği için bana da "Bahçeli'nin
küfürcüsü" diyor. Cevaplarım kalın olduğu için sindiremiyor doğal olarak…
Kaç tane yalanını çürüttüm, kaç tane iftirasını yerle bir
ettim. Ama o, konunun içeriğine cevap veremiyor, ağır gördüğü ifadelerimi
mahkemeye vererek işin kolayına kaçıyordu.
Yine bazı yazılarımı mahkemeye verdi ve ilk mahkemeyi
kazandıktan sonra şöyle havasını atıyordu:
Yargı: Bahçeli'nin danışmanı yalancı küfürcü
Ve yargı hükmünü verdi:
Devlet Bahçeli'nin TBMM'deki danışmanının yalan yazdığı,
küfürcü olduğu bir kere daha tescillendi.
Malum Bahçeli'nin Yıldıray Çiçek isimli orta-mektep tahsilli
ergen bir baş danışmanı var.
Aldığı maaşın karşılığı olarak Bahçeli'yi kim eleştirse,
ertesi gün ona söver.
Aylar sonra üst mahkeme olan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi
25. Hukuk Dairesi, avukatım Nizamettin Kocabey'in başvurusunu büyük dikkat ve
titizlikle inceleyip şahsımı haklı buldu.
Aylar önce hava atan Sebo, şimdi "Öyleyken yani 21.
Asliye Hukuk Mahkemesi bu hükmü verirken, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi'nin 25.
Hukuk Dairesi'nin yargıçları beraat deyip davanın Yargıtay'a bile gitmesine
izin vermediler. Söyleyin lütfen, bu tablonun tanımlanması ne olmalıdır?"
diye ağıtlar yakıyor.
Ağıtlar yazdığı yazısında diyor ki : Bırakalım hukuk ve
kanun boyutunu, zerre ahlakı ve vicdanı olan herkes ne olur cevap versin.
Birine, "Rospi çocuğu, şerefsiz, alçak, mikrop, tacizci, müptezel tetikçi,
içkici, kumarbaz, besleme" demek hakaret mi değil mi?
Davaya konu olan "ROSPİ KARAKTERLERE KEMİK
ATIYORUM!" başlıklı yazımda demişim ki: "Rospi çocuğu" diyorum.
Birçok kişi "bana diyor" diyerek sahipleniyor. Bu kadar da meraklısı
var. Bu bir küfür değil karakter tespitidir. İlginç olanı ise adı geçmeyenlerin
"o benim, o benim" diye ortaya atılmasıdır.
Birçok "Rospi çocuğunu" deşifre ettiğim için
bunlar kendilerini de iyi biliyorlar. Doğal olarak alınganlık yapıyorlar.
Bu "Rospi çocuklarından" birisi sağda solda
hakkımda "Orta mektep kaçkını, diplomanı göster, ona ne danışıyorlar"
diye yazıp, konuşuyormuş… "Adı nedir, kim yazıyor, kim böyle
konuşuyor?" diye sordum. Onlarda adını bilmiyoruz ama "Bir rospi
çocuğudur" dediler.
Ve o yazıda yine şöyle devam etmişim:
"Bizim ahlaksızlık diplomamız yok!
Bizim kumarbaz diplomamız yok!
Bizim alkolik diplomamız yok!
Bizim önüne gelene iftira atma diplomamız yok!
Bizim yazılarımızda yalan yazma diplomamız yok!
Bu rospi çocuğunu tanımıyoruz her kimse, belki de sorsanız
bu konuda en yüksek diplomaların sahibidir."
Bunun iftirasını ölçü alarak sosyal medya üzerinden
saldıranlara yönelik genelleme bu cevabı vermiştim. Herkes üzerine düşen payı
almıştır.
İftiracı Önkibar, davayı kazandığında hava atıyorsun da,
davayı kaybettiğinde niye ağıtlar yakıyorsun?
İkisi de mahkeme değil mi?
HSK Üyesi Sayın Hamit Kocabey ve avukat oğlu Nizamettin
Kocabey üzerinden bağ kuruyorsun ve "yargı ele geçirildi" diyorsun,
senin lehine karar veren ilk mahkeme başka bir ülkenin mahkemesi miydi?
Ve Yargı son hükmünü vermiş "Yıldıray Çiçek
haklıdır" demiştir.
Gelelim benim okul durumuma…
Yeni beyin ameliyatı yaklaşmış olan Sebo "orta mektep
kaçkını" cümlesi nedir? Bu cümle olmadan benimle ilgili yazı yazamayacak
kadar mı çapsız adamsın?
Mesela sana "Yıldıray Çiçek orta mektep kaçkını"
cümlesini öğreten, yazdıran onun-bunun çocuğu kimdir?
Bu Rospi çocuğu her kimse "orta mektep kaçkını"
ifadesini sana nasıl anlattı? "Kaçkın" bir yerden kaçan kişiye denir.
Kayseri Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi mezunu iken nasıl "orta mektep
kaçkını" oluyorum.
"Üniversite kaçkını" dersen anlarım. Daha öncede
anlattım. 2000 yılında Erciyes Üniversitesi'nde öğrenciyken, bir
"gel" çağrısıyla Ankara'ya Ülkü Ocakları Genel Merkezi'ne geldim.
Gelirken, geride bırakılan aile, okul ve
gelecek kaygısına hiç düşmedik. Ülkü Ocakları Genel Merkezi'nde Ortaöğretim
başkanlığını, Ülkü Ocakları Dergisi, Genç Arkadaş ve Türkü dergilerinin yayın
yönetmenliğini ve Ülkü Ocakları Genel Sekreterliği yaptım. Şimdi de MHP Genel
Merkezi'nde görev yapıyorum. Ankara'da da Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler
bölümünü kazandım. 2. Sınıfta iken son Erciyes Zafer Kurultayı dönüşü ağır
trafik kazası geçirdiğimden dolayı kayıtımı dondurdum. Okul o yüzden bitmedi.
Tüm mesele bu…
Şimdi buna göre "orta mektep kaçkını" ifadesi
nedir Doğu Perinçek'in maaşlı fikir çocuğu?
Yazılarını bilincin kapalı mı yazıyorsun?
Kafa yapan ne içiyor, ne kullanıyorsun? Anlat hele…
Elinde binlerce şehidimizin kanı bulunan teröristbaşı
Öcalan'a çiçek uzatan, 1980 öncesi yayın organlarında Ülkücüleri hedef
gösterip, onları şehit ettiren Doğu Perinçek gibi birinden maaş alıp, yıllardır
MHP ve Devlet Bahçeli'ye saldırmanın, hakaret etmenin nedeni nedir?
Türk medyasında yıllardır sözde "Milliyetçi-Ülkücü"
maskesi takıp, Doğu Perinçek ajanı olarak mı gezdin yoksa?
Sözde bir kitap çıkarıp orada Başbuğ Alparslan Türkeş'ten
için şu iftiraları atan sen değil misin?
- Türkeş'in ABD serüveni sorgulanmaya muhtaçtır.
- Türkeş katıksız bir ihtilalciydi ve pragmatikti.
- Alparslan Türkeş pragmatistti ve uluslararası güç
dengesini biliyordu. Dolayısıyla onun kendini ve gençliği kullandırması
iktidara ulaşma adınaydı. Kuşkusuz bu yapılan asla doğru değildi.
-Türk milliyetçiliğini cephe ideolojisi yapması iyi
olmamıştır.
-Türkeş parayla ilişkisi
iyiydi yani pek severdi.
-Türkeş dava adamı mıydı? Dürüst olmam gerekirse gözü kapalı
olarak öyleydi diyemem. İnancı, ahlakı ve fikirleri vardı ama uğruna canını verecek
bir davası olduğuna inanmam!
- MHP'yi dükkânı gibi görürdü.
- Benden sonra MHP ne olur ya da ülke nereye gider gibi
açıktan görülebilen bir tasası yoktu. Değil lider adaylarını yetiştirmek, yeni
ve iddialı bir kadro kurmak gibi arayışlara hiç girmedi.
- Daha da önemlisi gençliği motive edecek yeni rüzgâr yaratamadı ve MHP milliyetçiliği 90'lı yıllarda tamamen maziyle avunan bir kimliğine büründü. 90'lı yılların MHP'si büyük davaların hareketi değil de Türkeş beyin şeref madalyası kimlikli mütevazı bir dükkânı hüviyetindeydi.
Başbuğ Türkeş'e attığı bu ve benzeri iftiralar, bunun bir
Doğu Perinçek'in fikir çocuğu olduğunu göstermiyor mu?
Türk milliyetçisi, Ülkücü maskesi takan bazı şeref
yoksunları da Başbuğ Türkeş'e bu iftiraları atan bu adamı, sırf MHP Lideri
Sayın Devlet Bahçeli'ye saldırıyor diye referans kabul edip, ona gerçekten bir
yazarmış gibi muamele yapmaktadır. Oysa görüldüğü gibi yazdıklarıyla kime
hizmet ettiği ortadadır.
Doğu Perinçek'in maaşlı tetikçisi, iftiracısı olma dışında
başka bir özelliğini gösterecek kişi var mıdır?
Benim için Sabahaddin Önkibar sıradan bir eğlencedir.
Mahkemelerde benim fikir ve basın özgürlüğünü kullanmamı haklı bulmuş ki,
değmeyin keyfime…
Allah kimseyi ahlak, akıl, fikir, karakter, şeref, haysiyet,
vicdan, namus kaçkını yapmasın… Değil mi Seboooooooooo….
Oğuz Yılmaz şarkısında ne diyordu Seboooooooo :
"Havan sıfıra inmiş
Benzin sararmış solmuş
Hani dünya güzeliydin
Film daha yeni başlıyor Sebooooooo…