Hz. İbrahim, oğlu İshak ve torunları Yakup ve Yusuf
Peygamberlerin ve eşlerinin kabirlerinin bulunduğu Halilurrahman İbrahim Camii
ve çevresi zulme tanıklık etmeye devam ediyor.
El-Halil kentinin Eski Şehir bölgesindeki Es-Selayme
Mahallesi'nde yaşayan Filistinliler, İsrail ordusunun dikenli tellerle abluka
altında adeta "açık bir hapishane" hayatı yaşıyor.
Halilurrahman İbrahim Camii'ne giriş sırasında da aynı
işgalci İsrail zulmü devam ediyor. Camiye giriş çıkışlar ancak işgalci
İsrail’in insanlık dışı uygulamalarından geçtikten sonra mümkün olabiliyor.
Camiye ve mahalleye girmek isteyen Müslümanlar demir kafeslerle
çevrelenmiş bir alana sokulduktan sonra turnikeler ve bariyerlerden tek tek
detaylı aramaya tabi tutulduktan sonra içeri alınıyor. Müslümanlar camiye
girmeden önce birkaç elektronik taramadan geçmek zorunda bırakılıyor.
Mirasımız Derneği'nin kutsal mekanları ziyaret için Kudüs'e
götürdüğü gazeteci grubu da El Halil'den işgalci İsrail zulmünden nasibini
alanlardan oldu.
İşgalci İsrail, Müslümanların kişilerin ibadet
özgürlüklerini ve kutsal mekanlarını koruma altına alan uluslararası anlaşmalar
ve kanunları tanımamakta ısrar etmeyi sürdürüyor.
Halilurrahman İbrahim Camisi minberinin Nureddin Mahmud
Zengi tarafından, şamdanlarının II. Abdülhamid Han tarafından konulan ecdad
yadigarı tam dört peygamberlerin kabrini misafir eden kutsal bir mekân...
ZULÜM 1997’DE BAŞLADI
Yahudiler, 1994 yılına kadar belli saatlerde buradaki
Hazreti İbrahim'in kabrini ziyaret edebiliyordu.
1997 yılında el-Halil şehri ardından da Halilurrahman Camii
fiilî olarak ikiye bölündü. Şehir ve caminin ikiye bölünme süreci, 25 Şubat
1994 tarihinde ABD vatandaşı ırkçı Yahudi Barush Goldstien adındaki bir
teröristin Halilurrahman İbrahim Camii’nde gerçekleştirdiği katliam ile
başladı.
Terörist Goldstein, 25 Şubat Cuma günü camide ibadet eden
Müslümanların üzerine ateş açmış ve 29 kişinin ölümüne, 125 Müslümanın da
yaralanmasına sebep olmuştu. Bu saldırının ardından cami ibadete kapatılmış,
saldırının üzerinden yedi ay gibi bir süre geçtikten sonra cami yeniden ibadete
açılmış ancak bu süre zarfında caminin içerisine özel güvenlik sistemleri
yerleştirilmiş; mihraba gözetleme noktaları konulmuş ve cami elektronik kapılarla
bölümlere ayrılmıştı.
İşgalci İsrail yönetimi, bir Yahudi’nin saldırısını
"güvenlik gerekçesi" sayarak caminin yaklaşık üçte ikilik kısmını
Yahudiler için mabede dönüştürmüş oldu. Müslümanlara ise ancak 300 kadar
kişinin ibadet edebileceği bir alan bıraktı.
İşgalci İsrail’in güvenlik güçleri otuz yaşın altındaki
Müslümanlara da zaman zaman camiye girme konusunda kısıtlamalar getiriyor.
İsrail, Müslümanların, Yahudiler için ayrılan kısma
girmesine ise yalnızca, Kadir Gecesi, cuma günleri ve dini bayramlarda izin
veriyor. Yahudiler ise kendileri için ayrılan bölüme hiçbir kısıtlama
olmaksızın girerken, Yahudi bayramlarında ise caminin tamamını dolaşabiliyor.
Müslümanlar Hazreti İbrahim ve Hazreti İshak Aleyhisselamın
kabirlerini zorlu şartlar altında olsa da ziyaret edebiliyor. Caminin hemen
yanındaki Hazreti Yakup ve Yusuf Aleyhisselamın kabirleri ise İsrail’in keyfi
uygulamaları sebebiyle kapalı tutuldukları için ziyaret etmek mümkün olmuyor.
İsrail kontrolündeki El-Halil kentinde bulunan Halilurrahman
İbrahim Camii çevresinde oturan yaklaşık 400 Yahudi yerleşimciyi bin 500 civarında
İsrail askeri koruyor.
İŞGALCİ İSRAİL MAHALLEYİ AÇIK HAPİSHANEYE ÇEVİRDİ
İsrail, El-Halil'de dikenli tellerle çevirdiği Halilurrahman
İbrahim Camisi'nin de içinde bulunduğu Eski Şehir’deki Es-Selayme
Mahallesi'ni "açık bir
hapishaneye" dönüştürdü.
Mahallenin her tarafını gözetleme kuleleri ve kameralarla
donatan İsrail, Es-Selayme Mahallesi'ni diğer mahallelerden tamamen koparmış
durumda... Filistinli aileler ve çocukları, tel örgülerle çevrili mahallelerine
giderken bile birçok kontrol noktasından geçmek zorunda bırakılıyor. İşgalci
İsrail'in uygulamalarından yaşlı, hasta, çocuk, öğrenci günlük yaşamlarında
olumsuz etkileniyor.
Zaman zaman kapılardan giriş çıkışa izin vermeyen işgalci
İsrail yönetimi, keyfi uygulama ve tacizleri ile Filistinli Müslümanları
yıldırıp doğup büyüdükleri evleri terk etmeye zorluyor.