
Irak'taki Türkmen varlığı hakkında ve Türkmenler'e uygulanan katliam, saldırı ve
asimilasyonlar hakkında neler söylersiniz?
Irak'taki Türkmen varlığı Türk dünyasının bir varlığıdır.
Buna karşı buradaki Türkmenler'in üzerinde bir tehdit oluyorsa mutlaka Türk
dünyası da tehdit edilebilir. Irak Türkmenleri'nin varlığı Kuzey Irak
bölgelerinde özellikle Telafer, Kerkük, Diyala, Erbil, Tuzhurmatu bu bölgenin
üzerinde dağılmıştır. Ama bu varlık kesinlikle bazı politikalara asimilelere
maruz kalmıştır. Saddam döneminde ve Saddam sonrasında.
Biz yine de Irak Türkmenleri'nin üzerine uygulanan
katliamlar tarih boyudur ki bazıları da
Türk varlığının faturasıdır. 1924'te Ermeni katliamı, 1959'da bazı yasadışı
Kürtler'in yaptığı katliamlar, Saddam dönemindeki katliamlar. Şimdi de bu devam
ediyor, bir kısmı da DEAŞ eliyle. Yani biz Türkmenler Türk varlığının hedefinin
karşısında biz hedef olmuşuz.
Irak'ta yaşayan 2003 yılında Irak'ın işgali sonrası
peşmergeler tarafından Kerkük'te nüfus ve tapu dairelerini yağmalanması ve
Kerkük'ün o günden bu yana demografik yapısının değiştirilmesi ve Irak'ın
işgali sonrasında yapılan yeni anayasada Kerkük'ün statüsü hakkında değerlendirmeniz nedir?
''KERKÜK'ÜN DEMOGRAFİK YAPISINI DEĞİŞTİRDİLER''
2003'ten sonra Irak'ın içinde özellikle Türkmenler'e
uygulanan politikalar demografik yapıyı değiştirdi. Nüfusu Kerkük'ün 850 bin
olan Saddam döneminde 2003'den önce. Şu anda bir milyon altı yüzelli bin.
Sekizyüz elli bin olduğunda yarısı Türkmen,
diğer yarısı Arap ve Kürtlerdi. Şimdi bir milyon altıyüz elli binin
yarısı Kürtler diğer yarısı Türkmen ve Araplardır. Bu bir demografik yapının
değişmesinde maalesef uygulandı. Bu terkedilen meselelerdir, 2003-2004
yıllarında terkedildiler. Irak anayasası maalesef bu hususta ciddi bir şekilde
çözüm bulamadı. Irak'ın işgal sonrası
yapılan anayasada da Kerkük'ün statüsü önceden bir özellik verildi,
Irak'ın geçici anayasasında Kerkük ve Bağdat'a bir özellik verildi. Ama ondan
sonra Irak Anayasası yazıldığında bu özellik kaldırıldı. Çünkü Kürtlerin
baskıları çok güçlü idi. Şiiler de o zaman zafiyet gösterdi. Ama Türkmenlerin
ve Kerkük'ün ne kadar önemli olduğunun farkında olmadılar. Şimdi yeni farkında
oldular. Öyle bakıyorlar ki Irak'ın toprak bütünlüğünü gerçekleştiren biziz.
IŞİD'in Musul'u ele
geçirmesinden sonra Kerkük'ten de çıkan Irak ordusu ile birlikte Kerkük'te
yaşanan bayrak krizi, Kerkük İl Meclisi'nde alınan kararlar ve daha sonrasında
yaşananları ele alır mısınız?
''IŞİD BİR PROJEYDİ''
IŞİD sonrası Kerkük'te 12. Kolordu'nun kalmaması ve
özellikle peşmergenin genişletilerek getirilmesi bu sıradan bir olay değildir.
IŞİD bir projeydi. Bölgeye getirildi. Irak'ın toprak bütünlüğünü tehdit etmek
için. Proje bitti o zaman herkes geldiği yere gönderiyorlar IŞİD'i. Bunun
neticesinde en çok zararlı çıkan kesinlikle Türkmenler olacaktır. Onun için
Irak ordusunun orada kalmaması ve peşmergenin o bölgeye getirilmesi öyle planlı
bir şekilde gerçekleşmişti. Bu hususta yine de Kerkük'te yaşanan bayrak krizi
bunun bir başlangıcı idi. Bugün vilayet meclisinde alınan tek taraflı kararlar
onlara bir fırsat verdi, yeni bir karar aldılar referandum kararı. Mahkemeler,
idare mahkeme yargıç reddetmesine rağmen bayrak krizini yaratan Kerkük valisi
hâlâ ona itaat etmiyor. Ama bu başbakanın görevidir bunun uygulanması ve o
bayrakların indirilmesine Başbakan Haydar İbadi'nin el atması
gerekmektedir.
Barzani'nin referandum çıkışını, bölgede bir Kürt devleti
hamlesini ve bu hamlede Kerkük'ü de ele geçirme faaliyeti hakkında neler
söyleyeceksiniz?
''TÜRKİYE SESİNİ İYİCE YÜKSELTMELİ''
Barzani'nin ve Kerkük valisinin bayrak krizi ile referandum
krizi öyle sıradan bir olay değildir. Planlı bir şekilde olmuştur. Bölgede
krizi daha fazla artırmaktır. Bir Kürt oluşumunu gerçekleştirmektir. Burada
Türkiye sesini iyice yükseltmeli. Bu meselenin üzerinde ciddi bir şekilde
durulmalıdır. Sadece beyanatla olmaz. Daha fazla adımların atılmasını
bekliyoruz. Sözde referandum gelecekte en çok Türkiye'ye zarar verecektir.
İran'a zarar verecektir, Irak'a; hatta Suudi Arabistan onu bilsin ki Şii
bölgesi Mekke ve Medine'nin karşısında onu bırakabilirler. Bu proje devam
ederse aynısı olur. Irak merkezi hükümeti, uluslararası çevreler, Türkmenleri ihmal ederse, can güvenliğimiz
tehdit edilirse; bizim de başka seçeneklerimiz olacaktır ve bu durumda devreye girer.
Bunun altını çiziyorum.
MHP Lideri Sayın
Devlet Bahçeli'nin Türkmen davası ile ilgili gösterdiği hassasiyet ve milli
bilinç ile ilgili neler söylersiniz?
Sayın Bahçeli'ye biz teşekkür ederiz. Sürekli görüşürüz
kendisi ile. Verdiği destekten de memnuniyetlerimi takdim ederim. Özellikle
sayın Cumhurbaşkanına ve iktidara yaptıkları baskıları takdirle karşılıyorum. Beyanatlarını da
takdirle karşılıyorum. Temennimiz hükümetimiz Sayın Bahçeli'nin söylediklerini
uygulaması lazımdır. Ciddi adımların atılması lazımdır. Sadece beyanatlarla,
bildirilerle bu iş gerçekleşmiyor. Bir Türkmen varlığı tehlikededir, tehdittedir
bunu herkes bilmesi lazım.
Buradan Türkiye'ye ve Türk milletine mesajınız var mı?
''MUKAVEMET RUHU İÇİMİZDE İRADEMİZLE DEVAM EDECEKTİR''
Bizim mesajımız Türk halkına. Ciddi bir şekilde yanımızda
olduğunu görüyoruz. Eğer fiilen bizim üzerimize bir oluşum olursa Türk halkı
mutlaka yanımızda olsunlar. Bu ayıp değil, herkes birbirinden yardım talep
edebilir, herkes birbirinden destek talep edebilir. Irak'ın kuzeyindeki bölgede
Türk varlığını korumak sadece bizim görevimiz olarak görülmemelidir. Herkesin görevidir, Türk dünyasının
görevidir, Türk varlığının, Anadolu'nun, herkesin görevidir. O yüzden hem
iktidara, hem muhalefete, hem Türk halkına önceden buradaki millet Türk
varlığının kimliğinin faturasını biz ödüyoruz. Onu herkesin bilmesi lazımdır,
pişman değiliz ama bu kadarda devam etmek zor olur. Maalesef benim de ahidimde
ben bir cephe başkanı olarak Türkmenlerin can güvenliği için tedbirler alınması
lazımdır. O tedbirler benim için gerçekleşmedi zamanında. Ama işte yine de
direneceğiz, mukavemet ruhu içimizde irademizle devam edecektir.
Yanımızda durana her kim bizimle beraber oldu özellikle bu
hassas durumlarda bize yardımcı olanlara teşekkür iletmekteyim. Ama sadece
bunlar sözde kalmasın. Kuzey Irak yönetimi bölgeyi yavaş yavaş fiile
dönüştürmüş olursa biz de buna fiile karşı fiil yapmamız lazımdır. Ne yazık ki
bu bölgede biz temenni etmeyiz silah konuşsun. Ama bu bölge budur. Burada gücün
varsa, silahın varsa siyasi pozisyonun olur. Aksi takdirde hiçbir şeyin
olmaz."