BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

19 Eylül 2017 Salı

Kerkük'ün önemi

Peşmergebaşı Barzani'nin referandum oyununun merkezinde Kerkük yer almaktadır. Tarihi, kültürel ve siyasi olarak Kerkük'ün Barzani Peşmergesiyle hiçbir ilgisi ve alakası olmadığı halde, bütün plan, bu kadim Türk yurdu üzerinden yapılmaktadır. Barzani'nin asıl sahipleri olan ABD ve İngiltere referandumun ertelenmesini istemelerinin temel amacı, Kerkük'ü bu kanlı plana dahil edebilmektir. Nitekim, bunu ifşa etmişlerdir. Barzani'ye ertelemenin karşılığı olarak Kerkük teklifi yapılmıştır. Sanki babalarının malını bağışlıyorlar. Bütün dertleri, bütün çabaları ikinci bir İsrail olacak terör devletine, Kerkük'ü dahil etmektir. Barzani'nin bu plana itirazı tamamen kendi durumuyla alakalıdır. Siyasi olarak Kuzey Irak'da hiçbir gücü ve karşılığı olmayan Barzani için bu referandum son ve tek çıkış kapısıdır.Kendisiyle birlikte Irak'ı da, bölgeyi de ateşe sürüklüyor.
TÜRKİYE'NİN FELAKETİ OLUR                         
          Kuzey Irak'da bu referandumun yapılmasına ve buna bağlı olarak bağımsız bir Kürt devleti, daha doğrusu İsrail uydusu bir terör devleti kurulmasına izin vermek, Türkiye'nin felaketi olur. Nihayet bu gerçek fark edilmiş ve harekete geçilmiştir. Keşke en başında sayın Devlet Bahçeli'nin teklifi dikkate alınsa ve bu referandumun bir savaş sebebi sayılacağı ilan edilseydi. Emin olun, bu kalleş peşmergebaşı şimdiye kadar çoktan sinmiş ve geri çekilmiş olurdu. Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakandan gelen açıklamalar önemlidir, ama yeterli değildir. 22 Eylül'de toplanacak Milli Güvenlik Kurulu adres gösterilmiştir. Bu kadar hayati bir meselede zaman kaybetmenin sebebini anlamamakta güçlük çekiyoruz. Toplantıdan Barzani peşmergesinin anlayacağı dilden bir kararın çıkması yüksek beklentimizdir. Böyle bir karar almaya her türlü hakkımız vardır. Tarihten gelen haklarımızın yanında Ankara antlaşmasının da bize böyle bir imkan sağladığı unutulmalıdır. 1926 Tarihli Ankara antlaşmasına göre, Irak toprak bütünlüğünü kaybettiği an, Türkiye'nin Musul ve Kerkük üzerinde hakkı doğuyor.
KERKÜK HER ZAMAN HEDEFTE OLDU
         Bu kanlı planın hedefinde olan Kerkük her yönüyle bir sembol şehirdir. Binlerce yıllık Türk yurdudur. Bizim için hayati önemdedir. Irak petrollerinin yüzde 40'ı bu bölgededir. Bu özellikleriyle son yüz yılda hep hedefte olmuştur. Kahpe bir İngiliz planıyla elimizden alınmış ve bu alçak oyunu bozmak için yapılan bütün hamleler içimizdeki kalleşlerin çıkardığı isyanlarla sonuca ulaşamamıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gözünü arkada bırakan hazin bir geçmişe sahiptir. Kerkük'ün tarih boyunca nüfusun ezici kısmını, özbeöz Türk olan ve bölgede "Türkmen" olarak değerlendirilen kardeşlerimiz oluşturmuştur. Arap, Kürt ve Süryaniler'de bu şehirde yüzlerce yıl hiçbir sorun yaşamadan varlıklarını sürdürmüşlerdir. Irak'ta Baas Partisi'nin 1968 yılında askeri darbe ile hükümeti ele geçirmesinden ve Saddam'ın başa geçmesinden sonra Kerkük'te yoğun şekilde "Araplaştırma" politikaları uygulandı. O zaman da Türkmen kardeşlerimiz büyük kıyama uğradı. Yıldırma ve yok etme gayretlerinin yanı sıra toplu katliamlar yapıldı. Hatta, Baas rejimi 1972 yılında kentin ismini "Temim" olarak değiştirdi. Ardından Irak Petrol Şirketi'nde çalışan Türkmen ve Kürtler görevlerinden uzaklaştırılıp yerlerine dışarıdan getirilen Araplar yerleştirildi.
TÜRKMEN SOYKIRIMI YAPILDI
          Irak'ın 2003 yılında ABD tarafından işgalinin ardından Kerkük yine hedef şehir oldu. Bu işgalin asıl sebebine uygun olarak yine Türkmenler yok sayılırken, planlı biçimde Peşmergebaşı Barzani'nin kontrolündeki Kürtler, Kerkük'e yoğun şekilde yerleştirildiler. Şeytanın diğer oğlu Talabani'de bu kanlı oyunda yer almakta gecikmedi ve şehrin demografik yapısını değiştirmek için akla gelebilecek her türlü kahpelik yapıldı. Nüfus daireleri yakılıp Türkmen tapuları ve kayıtları yok edildi. Sahipsiz kalan ve Türkmen kardeşlerimizin bu kalleşlik karşısındaki feryadını, zamanın hükümeti ne yazık ki yeteri kadar duymadı ve bütün uyarılarımıza rağmen, bu kepazeliğe müdahale edilmedi. O zaman sesimizi yükseltebilseydik, bugün durum çok farklı olurdu.  ABD işgali öncesi 850 bin kişinin yaşadığı Kerkük'ün nüfusu, 2003 sonrası Barzani ve Talabani'nin yaptırdığı gayrimeşru göçle neredeyse ikiye katlandı. Türkmenler yine sistemli bir şekilde soykırıma tabi tutulurken, şehrin mahalle, cadde ve sokak isimleri dahi değiştirildi.             
SURİYE'DE AYNI OYUN
          ABD'nin kanlı planının son aşaması ise IŞİD üzerinden gerçekleşti. Bu kanlı örgütü piyasaya salan ABD, sonra da mücadele maskesiyle Barzani ve Talabani'ye her türlü imkan ve desteği verdi. ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford, Kerkük'de Barzani'yi ziyaret ederek, cüretini daha da arttırdı. Yeri gelmişken bu kanlı planın aynıyla Suriye'yi de hayata geçirildiğini hatırlatalım. Barzani'nin yerinde Salih Müslim, KDP'nin yerinde PYD var. Aynı oyun, aynı kalleşlik, aynı sonuç. Her ikisi de Türk düşmanı, her ikisi de PKK uzantısı, her ikisi de ABD uşağı, her ikisi de İngiliz ajanı, her ikisi de İsrail piyonu.
    YANINIZDAYIZ GARDAŞ

         Şimdi son darbe indirilmek istenmektedir. Türkiye bu hazin ve hain gidişi daha fazla seyredemez. Mutlaka harekete geçilmeli ve bu kanlı tezgah bozulmalıdır. Türkmeneli namusumuza, Misak-ı Milli'nin hiç unutmadığımız  çağrı ve sınırlarına emanettir. Daha önce Barzani'den asla dost olmayacağını, olsa olsa yalnızca üzerine basıp geçeceğimiz post olacağını söyleyen Sayın Devlet Bahçeli'nin şu sözlerini hiç kimse unutmamalıdır: "Irak'ın toprak bütünlüğü bozulamayacaktır. Türk devletinin kırmızıçizgileri örtbas edilemeyecektir. Irak Türkmenleri yok sayılamayacaktır. Niyet sahiplerini uyarıyorum, gayri meşru referandum yapılırsa bölgesel ve küresel fay hatları kırılacak, azdan az, çoktan ise çok gidecektir. Ama unutulmasın ki, Kerkük'ün Türklük ruhu gasp edilemeyecek, Türklükle özdeşleşen adını hiçbir alçak emel silemeyecektir. Tarihi Türkmen yurtlarının statüsünü değiştirmek maksadıyla açık veya örtülü hiçbir pazarlık, arayış, çaba, proje kabul edilemeyecektir. 'Gavim gardaş neredesin' diyor Kerkük? Biz de; 'buradayız, yeri ve zamanı gelirse koşa koşa yanınızda oluruz gardaş' diyoruz."
google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html