SADECE HAKİKAT VE GERÇEKLER
![]() |
Tamer Ashraf |
“Türk halkı ikinci defa milli mücadeleye hazır olsun.
Ruhlarıyla, akıllarıyla ve varlıklarıyla Anadolu topraklarında bin yıldır
egemenliğini sürdüren devletimizin bekası için, ikinci milli mücadeleye hazır
olsun. İstiklal Marşı’nı bir kez daha çok gür okuyacağımız bir noktaya doğru
gidiyoruz”
"COĞRAFYANIN PARÇALANMASINA YÖNELİK BİR ADIM"
-Irak Bölgesel Kürt Yönetimi tüm baskılara rağmen
referandumu gayrı meşru bir şekilde gerçekleştirdi. Bundan sonraki süreçte bizi
ne bekliyor?
Türk halkı ikinci kez milli mücadeleye hazır olsun.
Ruhlarıyla, akıllarıyla ve varlıklarıyla Anadolu topraklarında bin yıldır
egemenliğini sürdüren devletimizin bekası için ikinci milli mücadeleye hazır
olsun. Gidişatın bir penceresi İstiklal Marşı’nı bir kez daha çok gür
okuyacağımız bir noktaya doğru gidiyoruz. Bu referandum doğrudan coğrafyanın
parçalanmasına yönelik bir adımın ayak sesleridir. Bundan sonraki aşama;
Suriye’nin kuzeyinde oluşturulan PKK üzerinden oluşturulan yapının yine kuzey
Irak Kürt bölgesinde ki modele benzer bir şekilde bir referandum aldatmacasıyla
orada bir fiili durum oluşturulması, bir diğer aşaması ise doğu ve batıyı
birleştirerek Akdeniz’e çıkartıp Anadolu topraklarında birinci Dünya Savaşında
tamamlayamadıklarını emperyalizmin tamamlamak istemesidir. Ancak burada
Türkiye’den önce doğrudan hedef iki ülke var. Türkiye son halkası bunun.
Türkye’nin son halka olmasının ilk sebebi bir kere Türkiye’nin çok güçlü bir
ordusu var. Ayrıca Türk halkının çok yüksek bir duyarlılığı, millet bilinci
var. Dolayısıyla bir devletin ayakta kalabilmesinin şartı önce güçlü ordusu ve
millet bilincidir. Kuzey Irak referandumunun önünü açan 15 Temmuz darbe
kalkışmasıdır.
"ORDUMUZA CİDDİ YARA ALDIRMIŞTIR"
-Neden?
Çünkü FETÖ işbirlikçisi işgal kuvvetleri üzerinden bu
topraklardaki bekamızın en önemli sırrı olan ordumuz zayıflatılmak istenmiştir
ve 15 Temmuz ile beraber, ordumuz ciddi yara aldırılmıştır. Dolayısıyla Kuzey
Irak Kürt Bölgesi’ndeki referandumun önün açılmıştır. Önümüzdeki süreçte içerde
Erdoğan’sızlaştırma operasyonu devam edecek. AK Parti’yi kontrol altında
tutmak, güçsüzleştirmek, Erdoğan’ı kilitlemek ve milleti moralsizleştirmek için
MHP’ye yapılanın bir benzeri AK Parti’ye yapılmak isteniyor. Bir taraftan
ordumuz güçsüzleştirilmek istenirken diğer taraftan milletimiz ve siyasetimiz
güçsüzleştirilmek istenmektedir. Bu projeksiyonda Türkiye son halkadır.
"SON HALKA TÜRKİYE'DİR"
-Diğer halkalar peki kim?
Türkiye son halkadır. İkinci halka İran ‘dır. İran’dan
sonraki halka da Rusya’dır. Küresel sistem 1648 Westphalia sürecinin devamı
olan gelişmelerde, sürecin devam edebilmesi için küresel sisteme doğrudan etki
etme kabiliyeti olan ve medeniyet birikimleri yüksek olan merkezi güçleri
tahkim edilmiş olan üç devletin küresel sistem açısından parçalanması
gerekmektedir. Bu üç devlet Rusya’dır, İran’dır ve Türkiye’dir. Çünkü Mısır’ı
teslim aldılar. Eğer 15 Temmuz’da Türkiye’yi teslim alabilselerdi ki;
Türkiye’de dindar görünüp Türkiye’yi emperyalist güçlere teslim etmek isteyen
içeride yerli ve milli olmayan ama dindar görünen çok siyasetçi var.
Emperlayizmle işbirliği yapan bu kanat kimi zaman ümmetçilik kavramının
arkasına ırkçılığı sıkıştırarak, kimi zaman neoliberalizmin arkasına
işbirlikçilğini saklayarak anadolu topraklarına İstanbul’dan, Ankara’dan,
Erzurum’dan, Diyarbakır’dan bakmak yerine, anadolu topraklarına Amerika’dan,
Londra’dan, Berlin’den bakan ve de tıpkı 1. Dünya Savaşı sürecinde olduğu gibi
mandatel bir akla sahip çok adam var. Bu adamların bir kısmını milliyetçilik
görüntüsü altında, bir kısmı dindarlık altında, bir kısmı da radikallik
şemsiyesi altında görüyoruz. Yıllarca ümmet kavramının arkasında ırkçılılarını
sakladıklarını gördük. Oysa biz ümmet kavramının ırkları aşan ve ırkların
farklılıklarını bir olup, beraber olabilmek için farklılıkların birliği ilkesi
üzerinden akıl üretmek için bir fırsat olduğuna iman etmiş müslümanlarız.Yani
ırki anlamda farklılığımız, ırk üzerinden birbirimizi tasviye etmeyi emretmez.
Irk üzerinden kardeşliğimizi, mümin kimliğimiz, vatandaş kimliğimiz, komşuluk
kimliğimiz, akrabalık kimliğimiz üzerinden birliği emreder. Yıllarca Türkiye’de
bu topraklarda ki Selçuklu’dan, Osmanlı’dan gelen devlet geleneğine karşı
sürekli eleştirel yaklaşan bir takım akılların aslında dillerinin altındaki
baklayı görüyoruz. Dikkat etmeliyiz. Oysa şundan eminiz bu topraklarda
Türklerin aleyhine ne varsa Kürtlerin aleyhinedir. Kürtlerinde aleyhine ne
varsa yine Türklerin aleyhinedir. Bir adım daha ileri gidiyorum; Arapların
aleyhine ne varsa yine kürtlerin aleyhinedir. Arapların lehine ne varsa yine
türklerin lehinedir. O halde biz şunu bilmeliyiz, bu topraklar ümmete aittir.
Emperyalizme ait değildir. Önce Türkler, Kürtler, Araplar şunu bilmeliyiz; “Bu
coğrafya bizimdir.Ve bu coğrafyanın yer altı ve yer üstü zenginlikleri,
kaynakları bizim.” Ne garip değil mi Amerika’nın conisini topraklarında alkışla
karşılayan Irak şimdi ne durumda?
"TÜRKİYE'YE IRAK 2003 SENDROMU HAZIRLANIYOR"
Türkiye’ye 2003 Irak fotoğrafı hazırlanıyor. Bağdat
caddesinin bazı sokaklarında Trump severler afişi asıldı. Yani bir el bu
toprakların lideri Erdoğan’ı sevmekten nasipsizlenirken Trump severlikle
boğulma noktasına gelenlerin Irak 2003 öncesi ve 2003 sonrasına bakmaları
gerekir. Türkiye’ye 2003 Irak sendromu hazırlanmaktadır. Dikkali olmazsak.
Bakın o işgal 1 milyon ıraklıya maloldu. Ve şimdi Barzani kürtleri, mazlum
insanları, kardeşlerimizi bir büyük ateşe atıyor. Sevinen kim Netenyahu.
Sevinen kim, kilometrelerce uzakta Kerküt’ün, Musul’un petrolüne göz dikmiş ve
Çin’i kontrol etmek için buraları askeri üst haline getirmek isteyen güçler.
Oysa bu coğrafya bizim değil mi? Bizim birbirimizden başka dostumuz yok ki.
Eğer Kuzey Irak’ta katliam yapılırsa orada ki benim kürt kardeşlerim koşarak
nereye gelecek? Türkiye’ye gelecek. Bu topraklar hepimizin toprakları. Bakın
İran şu an doğrudan tehdit altında. Tehditin farkına varan İran, bu tehdite
askeri operasyonla karşılık verdiğinde benim mazlum Kürt kardeşim nereye koşup
gelecek. Peki bu sana söyleyen Türkiye’nin sözü yerine inatla bu referandumda ısrar
edişin mantığı nedir? Kimi sevindirmektir? Bu coğrafyayı sevindirmiyorsun. O
zaman bizim bu coğrafyayı sevindirecek işler yapmamız lazım.
"CONİ VE HANS'IN TÜRK, KÜRT, ARAP DERDİ YOK"
-Nasıl işler yapmalıyız?
Bir kere kardeşliğimizi diri tutmalıyız. Mesela en zor
zamanında Türkiye seninde, sen Türkiye’nin yanında olmalısın. En zor
durumunlarında Türkiye dışında kim yanlarında olacak bunu görebilmeleri lazım.
Coni mi, Hans mı yanlarında olacak.? Coni’nin ve Hans’ın Türk, Kürt, Arap diye
bir derdi yok. Onların derdi küresel güç mücadelesinde kendi gücünü tahkim
etmek için yakmak ve yıkmak. 1.Dünya savaşından beri milyonlarca müslümanın
kanı aktı. Arakan’da insanlar katlediliyor, hangisinin çıtı çıkıyor? Allah
muhafaza yarın Kuzey Irak’ta katliam yapıldığında ki DAEŞ ve Haşbi Şabi
yaptığında kimin umrunda oldu. Müslüman müslümanı katlediyor resmi çizip
kenardan kahvelerini, viskilerini içip akan müslüman kanını seyrettiler. Bu
coğrafya emperyalizmin değil ümmetindir. Bunu çok iyi bilmeliyiz. Bunu farkettiğimiz
zaman bu toprakların yeraltı ve yer üstü kaynakları refahımız içinde,
kardeşliğimiz içinde, adalet inşası içinde, barışımız içinde yeter. Bizim kimsenin
toprağında gözümüz yok.
"RUSYA KENDİSİNİN HEDEF OLDUĞUNU GÖRMELİ"
Olamaz da… Ama Türkiye’yi yok sayarakta bririlerinin bir şey
yapmazsına da Türkiye izin vermez. O nedenle doğrudan hedef üç ülke var. İran,
Rusya ve Türkiye. Son olarak Rus Generalin öldürülmesi de tamamiyle Türk- Rus
ittifakına zarar vermek içindi. Ve bu Rus generalin öldürülüş biçimi itibariyle
Şam’ın parmağı vardır. Generali öldürerek Tükler ve Rusların bölgede
sağlayacakları çatışmasız güvenli bölgeyi sabote etmek istemişlerdir. Dolasıyla
Rusya’nın Sovyetler sonrası inşa ettiği yapının doğrudan hedef olduğunu
bilmeli. 15 Temmuz ‘un da hedefi Rusya idi. Irak’ta, Suriye’de Daeş
militanlarına biçilen rol bittiğinde Kafkaslara, Orta Asya’ya çıkmayacaklarının
garantisi mi var? Garantisi olmayacağına göre senaryonun Rusya’ya dair yıkılmak
istendiğini Rusya görmeli ve Kuzey Irak’ta yapılan referandum sonrasındaki
sürecin doğrudan kendisinin hedef olduğunu görüp, bilmesi gerekmektedir.
-Referandum sonra Erbil’de fotağraflara yansıyan bir görüntü
vardı. Kutlama yapan halktan bazılarının ellerinde İsrail bayrakları olduğunu
gördük. Barzani’nin bu kadar baskılara rağmen referandumda ısrar edişinin
arkasında İsrail’i kendisine güç olarak aldığını söyleyebilir miyiz?
Sadece İsrail’i değil, Pentagon ve Amerikan Merkez Bankası
arasındaki mücadele de var. Dolayısıyla Pentagon Modern İpek Yolu ve Çin’i
kontrol etmek istiyor. Aslında Amerika’nın Çin’in kontrol etme tezi, doğru bir
tezancak bu tezin işleyiş biçimi yanlış.
"PENTAGON ÇİN'İN KONTROL KABİLİYETİNİ YOK EDİYOR"
-Bunun ne demek olduğunu biraz açar mısınız?
Amerika Pentagon, Ortadoğu coğrafyasını parçalayarak Çin’in
kontrol edilebilme kabiliyetini yok ediyor. Yani bu coğrafya da türkleri,
kürtleri, arapları birbirleriyle çatıştırarak Çin ve Modern İpek Yolu kontrol
edilemez. Oysa dünya 2030 lar da 2050 ler de bir Çin istilasıyla karşı karşıya
gelecek.
-Ekonomik anlamda mı?
Hem ekonomik, hem siyasi,hem de askeri anlamda. Bir başka
anlamda da demogratif olarak 1.5 milyara yaklaşan nüfusun olduğu bir ülke. Aynı
ülke 300 milyonun üzerinde 1 milyon üstü gelire sahip bir ülke. Bağımsız silah
üretebilme kabiliyeti olan ve hepsini nüfusla besleyebilen bir ülke dünyanın
her ülkesinde Çin Mahalleri kurarak istila yapmaya kalkarsa ne yapacaksınız?
Önümüzdeki yüzyıllık sürecin en önemli meselesi insanlık için Çin’in kontrol
edilmesi meselesidir. O zaman Amerika Pentagon bölgeyi kristalleştirmekten
vazgeçip, Türkiye’nin liderliğinde islam dünyasının bir ve beraber olması
tezini destekleyip Çin’e karşı Çin’i durduracak en önemli gücün Rusya ve
Türkiye liderliğinde islam dünyası olduğunu bilmelidir. Pentagon bunu yapmak
yerine bölgeki herkesi çatışmalı hale getirip rahat edeceğini
düşünüyor.Türkiye’yi küçültmeye yönelik adımlar yerine, Türkiye’nin güçlülüğü
küresel dengenin inşaasında önemli bir rol olduğunu fark edip coğrafyadaki
herkesin bir olduğu bir güç ortaya çıkmalı ve Çin’in yükselişini böyle
durdurmalıdır. Bunun yerine çatışmalı bir tablo oluşturulmaya çalışılırsa da
bundan en çok Amerika zarar görecektir. Çünkü Türkler tarih boyunca savaçı bir
millet olup, bağımsızlığı söz konusu olduğunda hiçbir zaman bağımsızlığından,
devletin bekasından ödün vermemiştir ve vermeycektir. Bedel öder ama ödediği bedelin
karşısında da devletin bağımsızlığı ve bekası için geri adım atmaz. Bunu herkes
iyi bilmeli. Dolayısıyla bu coğrafyayı bir maceraya sürüklemek yerine bu
coğrafyanın gücü üzerinden dünya sisteminin yeniden şekillenişinde Çin’e karşı
yeni ittifak alanları oluşturmalı.
ABD’nin referandum sürecindeki açıklamaları hiçbirimize de
inandırıcı gelmedi. Orada durumlar nasıldı?
Bir Amerika yok bir kere. Amerika’nın kendi içinde de Trump
yanlızlaşmış bir lider.
"ABD'DE İKİ DERİN DEVLET VAR"
-Bu Amerikan Derin Devleti dedikleri yapıdan kaynaklı olarak
mı?
Amerika’da iki tane derin devlet var. Bir parayı kontrol
eden derin devlet var, bir de askeri gücü kontrol edip ulusal çıkarları
üzerinden hareket eden bir derin devlet var. Trump ikisi arasında sıkışmış
vaziyette dolayısıyla bu iki Amerika arasındaki güç mücadelesinin yansımasıdır
aslında bizim coğrafyamızda da yaşananlar. ABD ‘de ki denklemin nereye
döneceği, dünyadaki gelişmelerin de nereye döneceğini gösterir. Amerika’nın 20
trilyona yakın borcu var. Dolayısıyla borcun alındığı güç merkeziyle, borcu
ödemek zorunda olan güç merkezi arasındaki bu mücadelenin dünyada yansımalarını
yaşıyoruz.
-Türkiye bu mücadelede nerede duruyor?
İşte böyle bir güç mücadelesinde Türkiye çok stratejik bir
güç. Bu denklem Türkiye’siz olmaz. Çok çetin bir yolda olduğumuzu da
vatandaşlarımız bilmeli.
"TRUMP'I TRUMP OLARAK GÖRMEYİN"
-Trump’tan aynı zamanda çok uzun ömürlü değil, yakında gider
diye konuşuluyor. Siz buna katılıyor musunuz?
Hayır katılmıyorum. Önemli olan Trump üzerinden kimlerin ne
iş yaptığıdır. Yani Trump’ın üzerinden ne yapılıyor, ne konuşuluyor ona
bakacaksınız. Trump’ı Trump olarak görmeyin. Trump bir anlamda mikrofon.
Mikrofondan hangi seslerin, hangi cümlelerin çıktığına bakacaksınız.
"KÜRDİSTAN KÜRT KARDEŞLERİMİZE VERİLMİŞ BİR
HAVUÇTUR"
-Tekrar Barzani’ye dönelim. Gelen tepkiler sonrasında son
düzlükte şöyle bir açıklama yaptı.”Referandumdan evet çıksa da ertesi gün
bağımsılığımızı ilan edecek değiliz.”Sizce Türkiye’ye rağmen bölgede ciddi
olarak bir Kürdistan devleti kurulabilir mi? Kurulsa da bölgede yaşabilir mi?
Bir kere emperyalizmin Kürdistan diye bir derdi yok.
Emperyalizm kendisi için sömürge bir yapı düşünüyor. Bu coğrafya da bir kontrol
kulesi inşa etmek istiyor. Maalesef Barzani de 20. y.y da kalmış siyasi aklını
21.yy da ki zamana uyduramıyor. Uyduramadığı içinde geri de kalıyor. Oysa ki
dünya bilgi iletişim teknolojileri üzerinden bambaşka bir yere evrilmiş
vaziyette. Barzani Kuzey Irak’ta ki gençlerin ne istediğini anlamıyor. Aynı
şeyi HDP de anlamıyor. Hakkari deki gençleri dağa çıkartırken üzerlerindeki
psikolojik travmanın farkında değiller. Farkında olmadıkları için bu tarz etnik
kimliğe dayalı, bugünü ve yni zamanı anlamayan her akıl kaybetmeye mahkumdur.
Çünkü dünyada kontrol edebilme şansımızın olmadığı ancak yönetebilme şansımızın
olduğu bir yeni durum var. Japonya’daki genç ile Türkiye’deki genç tarz olarak
birbirine benzer hale geldi. New York’taki genç ile Sultanbeyli’deki genç
birbirine tarz olarak benzer hale geldi. Bunu engelleyebilme şansınız yok çünkü
Steve Job insanlığın hayatını akıllı telefonlarla değiştirdi. Saç telinden ince
bir kablo insanlığın birbirine benzemesinin önünü açtı. Bunu durduramazsınız
ama yönetebilmelisiniz. O zaman etnik kimlikler üzerinden üretilmiş bir akıl
ile bunu yapabilmeniz mümkün değil. Bu kimliklerin hepsinin varlıklarını
koruduğu bir adalet hakkı, eşitlik hakkı, hakkaniyet hakkı üretmek
mecburiyetindesiniz. Bunun içinde Barzani ve HDP bunu görmediklerinden dolayı
25 yıl sonra ne ile karşılacaklarının farkında değiller. Bundan dolayı bu
bölgede bir Kürdistan ilan edilirsede bu emperyalizmin kendi kontrollerinde
hareket ettireceği bir Kürdistan olacaktır. Ve bu Kürdistan üzerinden İran’ı,
Türkiye’yi, Rusya’yı, Çin’i, Akdeniz’i kontrol etmek istemektedirler. Bu
Kürdistan ismi Kürt kardeşlerimize verilmiş bir havuçtur. Sopası ise
sömürgeleşmektir. Yani kurulacak bir devlette emperyalizmin adamları Erbil’de
valilik rolü üstlenecek. Kürt kardeşlerimizde zannedecek ki biz Erbil deki
parlamentodan yönetiliyoruz. Biz Erbil’de ilan edilmiş hükümet tarafından
yönetiliyoruz zannedecekler. Ve beraberinde İslamsızlaştırlacaklar. Nasıl,
Baascılık üzerinden Araplar İslamsızlaştırılmaya çalışıldıysa bunu tekrar
edecekler. Bir anlamda Netanyahu üzerinden sevinç gösteri yapmayı da Selahattin
Eyyübi’ye, Mevlana Halid-i Bağdadi’ye, Ahmed-i Hani’ye, Seyyid Taha
hazretlerine ihanet olarak görüyorum. Kürtlerin sağduyusunun buna müsaade
etmeyeceğine inanıyorum. Kürtlerin içerisindeki seyyidlik geleneği buna rıza
göstermeyecektir. Ama empertalizmin böyle bir planı var ve bu plan
işlemektedir. İşleyen kürtlerin planı değil. Kürtlerin bu fotoğrafta özne olma
ihtimali yok. Kürtler bu fotoğrafta nesne. Bundan dolayı hepimizin çok dikkatli
bir dil kullanması gerekiyor. Bu coğrafyada Türkler ve Kürtler Yavuz’un
Çaldıran öncesi ve sonrasında kurduğu ittifakları güncellerse tarihi yeniden biz
yapılandırırız. Eğer güncellemezsek bu coğrafyayı hiç tereddütsüz hepimize
mezar ederler.