BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ
Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.
Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.
Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…
Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu
Whatsapp ile paylaş
9 Ağustos 2017 Çarşamba
SURİYE'YE YENİ ASKERİ HAREKÂT
Son birkaç aydır Suriye sınırına yapılan yığınaklar git gide artıyor.
Çok sayıda zırhlı aracın, tankların, askeri personelin ve topçu obüslerinin gönderildiği güney sınırımızda gerçekten askeri anlamda olağan dışı bir hareketliliğin olduğu gözlerden kaçmıyor.
Şimdiye kadar Suriye sınırına örülmeye başlanan duvar haricinde böylesine yoğun bir askeri sevkiyatın gözlemlenmesi, sınır hattının emniyetinin sağlanmak istendiğini gösterdiği gibi, Suriye sahasında terör örgütü PKK/PYD'den kaynaklanan tehditlerin "yerinde bertaraf edilmesi" amacına yönelik sürdürülen bazı hazırlıkların olduğunu da gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geride bıraktığımız günlerde söylediği "Fırat Kalkanı Harekâtı ile Suriye'deki terör oluşumu projesinin kalbine soktuğumuz hançeri, yeni hamlelerle genişletmeye kararlıyız. Çok yakında bu konuda yeni ve önemli adımlarımız olacak." sözleri, her bakımdan Türkiye'nin, Suriye'de yeni bir askeri harekâta hazırlandığını işaret etmektedir.
Şimdiye kadar sürdürülen askeri sevkiyatlarla beraber, zaman zaman PKK/PYD terör örgütünün Suriye'deki farklı bölgelerden Türk topraklarına ve Fırat Kalkanı Harekâtı ile temizlenerek terörden arındırılan, böylelikle Suriyelilere güvenli bir yaşam sunulan alana yönelik taciz saldırılarına anında karşılık veriyordu.
Angajman çerçevesinde ele alınabilecek bu konunun, PKK/PYD'nin oluşturduğu terör tehdidinin büyümesi ile beraber Türkiye nazarında artık daha kapsamlı, önleyici ve yok edici bir çerçevede ele alındığı Sayın Cumhurbaşkanının ifadelerinden anlaşılıyor.
Dolayısıyla yakın bir süre içerisinde Suriye'deki PKK/PYD hedeflerinin imhasına yönelik kapsamlı bir askeri harekâtın başlaması kaçınılmaz görünüyor ki, bu yönde atılacak her adım Türkiye açısından yerindedir, meşrudur, gerekli ve hayatidir.
Ancak diğer taraftan harekâtın hangi alana yöneleceği, hangi bölgeyi kapsayacağı ise şu aşamada kesin ve net değildir.
Kimileri şimdiye kadar ısrarla ve bazı haklı gerekçelerle PKK/PYD'nin kontrol ettiği, Hatay'ın doğusunda bulunan Afrin'e yönelik, tıpkı Azez-Cerablus alanında olduğu gibi TSK desteğindeki ÖSO güçleri ile beraber bir kapsamlı harekâtın yapılacağından bahsediyor.
Hatta bir ara bu konu üzerinde yapılan yorumlar oldukça fazla artmış, Temmuz ayı içerisinde Astana'da yapılan Türkiye-Rusya-İran üçlü zirvesinde yeni çatışmasızlık bölgelerin ilanı konusunda arzu edilen ilerlemenin kaydedilememesinin ardındansa basın nazarında öncelikli gündem maddesi olmaktan geri sıralara düşmüştür.
Afrin bölgesini güçlü ihtimal kılan ana konu, İdlip vilayetinde Türkiye ve Rusya'nın kurmak istediği çatışmasızlık bölgesidir.
Şayet TSK, İdlip'te böylesi bir alanın kurulmasına ve hayatta kalmasına öncülük edecekse, doğal olarak bu sahaya ulaşım güzergâhı içerisinde yer alan ve aynı zamanda Türk topraklarını tehdit eden Afrin bölgesini PKK/PYD terör örgütünden temizlemesi mecburi hale gelecektir.
Görünen o ki Rusya da bunun farkında ve bilincindedir.
Yakın zaman öncesine kadar Afrin'de bazı askeri askerlerini konuşlandırmış bulunan Rusya'nın, İdlip'te ilan edilecek çatışmasızlık bölgeleri ve Türkiye'nin Afrin'e yönelik olası bir askeri harekât içerisine girişebileceğine dair haberlerin gelmesiyle, bu askerlerini geri çekmesi izahımıza kanıt sunan bir gelişme olmuştur.
Bütün bunlar bir yana PKK/PYD'den kaynaklanan terör tehdidinin sadece Afrin bölgesinden kaynaklandığını ve bu alanı esas aldığına dair bir algılamanın oluşması ise baştan sona yanlış ve çarpık bir değerlendirme olacaktır.
Mevcut durumda Türkiye için PKK/PYD'nin sınır hattımız boyunca elinde tuttuğu her saha risk alanıdır ve mutlaka bu sahaların tamamı PKK/PYD'li teröristlerden temizlenerek, asıl sahipleri olan Suriyelilere bırakılmalı, ülkemize yönelen terör tehdidi böylelikle yerinde ortadan kaldırılmalıdır.
Bu gerçeği ülkeyi yönetme sorumluluğu taşıyanların görmemesi mümkün değildir.
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın duyurduğu yeni askeri harekatın Afrin dışında diğer bazı alanları kapsaması da muhtemeldir ve gereklidir.
Bu çerçevede Ayn El Arap ve Tel Abyad başta olmak üzere sınır hattımızdaki önemli sahalara ilave olarak Menbiç açısından da bazı sürprizlere herkes açık olmalıdır!
Sincar ve Karaçok dağlarına düzenlenen operasyonları "Bir gece ansızın gelebiliriz" sözü ile duyuran anlayış, anlaşılana göre yeni adımını atmadan önce elbette Suriye sahasında olan bitenlerle beraber, Suriye krizine taraf olmuş ülkelerin hallerini de yakinen takip ediyor…
Suriye'de kontrol ettiği sahalarda sözde yerel seçimler yapacağını duyuran PKK/PYD 'ye karşı Esad rejimi ve destekçilerinin yoğun bir tepki göstermesi, İran desteğindeki Esad güçlerinin ülkenin petrol zengini bölgesi olan Deyr Ez Zor'a yaklaşarak dikkatini ağırlıklı olarak buraya yoğunlaştırmaları, ABD ve Rusya'nın; ABD Kongresi'nin Rusya'ya yönelik yeni bir ekonomik yaptırım kararı almasıyla, ilişkilerinde büyük bir gerginlik yaşamaları, ABD'de özellikle Beyaz Saray'ı ilgilendiren konularda bitmek bilmeyen siyasi krizler ve bozulmaya başlayan siyasi istikrar gibi pek çok konu Suriye sahasında Türkiye'nin atacağı yeni adımını kendi lehimize olacak şekilde kolaylaştırıcı etki yaratıyor.
Dahası beraberinde çok sayıda fırsatı da doğuruyor.
Yeter ki kararlılığımızdan ödün vermeden, doğru bildiğimizi inancımız ölçüsünde yerine getirmekten geri durmayalım.
google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html