Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.
Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.
Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…
70 Yıllık Müttefikimiz Natoda Ortağımız ABD ne yapmaya
çalışıyor ? Aslında sorunun cevabı belli zaten saklamıyorlar artık gözümüzün
içine baka baka planlarını gerçekleştiriyorlar.İsrail Güvenliği için Suriyede
Yapay bir devlet kurup bölgeyi kontrol altında tutmak için Terörist Bir devlet kurup Bölgeyi İşgal edip yönetmek..
İsrail 2013 yılında
Suriye'nin 3 Parçaya bölünmesini istedi.İlk Başta Fetö'nün kontrolünde olan AKP
hükümeti buna evet dedi ve Tam desdek verdi.Taki 2015 Eylülünde asıl hedefin
Türkiye olduğunu anlayana kadar.
Ama İsrailin Güvenlik planının öncesi vardı,2009 yılında
başlayan çözüm süreci ile Suriye-Irak ve Türkiye topraklarından oluşan yapay
bir Kürt devleti kurmaktı.Bu Şekilde İsrail,Amerika Tüm Orta doğuyu istediği
gibi yönetip sömürecekti. Bunu da Türkiye Üzerinden 40 Yıldır devletin tüm
kılcal damarlarına sızan Fetö İle yapmaya karar verdiler.Akp çözüm sürecinin
nereye gittiğini farketti,Bitmesi gereken terör aksine çok daha fazla
güçlendi,Belediye başkanlıklarını eline geçirdi ve belediye imkanları ile ülkenin
doğu ve güneydoğusunu işgal planını harekete geçirdi.Yollar dahi Pkk'nın
kontrolüne geçti.Bölgede Devlet kalmamaış her noktayı Pkk kontrol eder hale
gelmişti.AKP uyanmış fakat geç kalmıştı.Hatanın telafisi çok ağır oldu.Fetö'nün
Abd'nin ve Pkk'nın hesap etmediği birşey oldu.Bölge halkı devletine sahip
çıktı, Asker-Polis ile karşı karşıkarşıya gelmemiş,İstedikleri ayaklanma
gerçekleşmemişti.1 Yıl gibi bir sürede Bölgeden Pkk sökülüp atılmıştır.
İçeriden karışıklık çıkarıpTürkiye'den Birşey koparamayınca
ABD B planını devreye sokuyor.Kuzey Suriye'de Türkmen ve Arapları Göçe
zorlıyarak İsrail'in kuruluş şekli gibi oldu bitti ile Türkiye Sınırlarında
Terörist Bir devlet kurup Türkiye'yi kontrol etmek.Bunu da zamana yayıp
Türkiye'deki İşbirlikci Fetö ve Hdp-Bdp
eli ile Türkiye'nin Elini kolunu bağlamaya çalışmıştır.
Fakat 7 Haziran 2015 Seçimlerinde Fetö İktardan Daha fazla
pay isteyince AKP ve Fetö yol ayrımına geldi.İktidardan istediğini alamayan
Fetö(ABD) daha radikal ve daha önce denenmiş ve 3. dünya ülkelerinde uygulanan
darbe olayını organize etti.
15 Temmuzda Türk Milleti yeni bir tarih yazdı.Türkiye
Kapıları ABD ve İşbirlikçilerine tamamen kapanmış görünüyor.Bu Arada bu kara
sıkıntı ile boğuşan Türkiye'ye Başta Almanya olmak üzere Tüm Avrupa tüm gücüyle
saldırmakta,Pkk ve Fetö militanlarını ülkesinde misafir etmekte Türkiye
Cumhuriyeti'nin kendini savunmak korumak için aldığı her kararı
eleştirmekte,Tüm gücü ile ABD adına saldırmaktadır.
Türkiye Fırat Kalkanı İle ABD'nin Kuzey Suriye'de kurmak
istediği Terörist devlet projesine darbe vurmuştur.ABD ise Terörist Örgüt İlan
Ettiği PKK ve Uzantısı YPG,PYD'ye 1102 Tır dolusu ağır silah verdi.Suriye'de
Türkiye İle Savaşması için Kendine Terörist Bir ordu kurdu.Asıl Amacı Kürtlere
Kürdistan değil,İsrail için savaşacak,Amerikan çıkarları için bölgede Terör
estirecek Yeni bir İsrail kurmak.
Bir ilginç konuda şudur.ABD'nin Terörist devlet kurmak
istediği bölgede 3,5 Milyon Türkmen, 4,5 Milyon Arap 1,5 Milyon Kürt
Yaşıyor.Kürtlerin Azınlık olduğu bir yerde Kürdistan kurulmayacağını ABD
kendiside itiraf etmiştir.Amaç Kürdistan olamaz bu mümkün değil,Amaç yeni bir
İsrail devleti kurmak.Amerikan çıkarlarına hizmet eden yapay suni bir devlet.
Diğer en önemli bir konu ise Bölgede Tek güçlü ve kontrol
edilmesi zor Türkiye,Durdurulmazsa Orta Doğuda Lider ülke olacak 100 Yıldır
kontrol ettikleri Arap Ülkeleri kontrolden çıkabilirdi.Mısır'da Darbe ile
Amerikan kuklası Sisi iktidara geldi.Aldığı ilk kararlar Filistine zulmetmek
İsrailden yana tavır almak ve İsrail çıkarlarına hizmet etmek oldu.Suudi
arabistanda veliah Prens hapsedildi ve Amerikancı Prens tahta varis oldu.Ürdün
ve Katarın Türkiye İle yakınlaşması ABD'yi tedirgin ediyor.ABD uşağı 4 Arap
Ülkesi Katara sudan bahaneler ve İftiralar ile Ambargo uyguladılar.Türkiye Katara
Sahip çıktı.ABD uşağı Mısır,Suudi Arabistan,BAE,Bahren geri adım atmak zorunda
kaldı.
Anlaşılacağı Üzerine Türkiye Bütün güçler tarafından ortak
saldırıya uğruyor,Amaç Türkiye'yi işgal etmek,işgal edemezse Konrol etmek,Bunu
asıl isteyen İsraildir.Unutmayın ABD süper güç ama ABD'yi Amerikalılar
yönetmiyor,İsrail yönetiyor.Dört Tarafı Müslüman ve Arap ülkeleriyle çevrili
8,5 Milyonluk İsrail nasıl dokunulmaz oluyor.Milyonlarca Müslüman ve Arapları
katlederken neden 1 Arap Ülkesi sesini çıkaramıyor.Zulme ve Teröre tek meydan
Okuyan Ülke Türkiye Müslümanlar içindeki ayrımı fitneyi bitirmeye çalışan
Türkiye Bölgede İsrail çıkarlarına hizmet etmeyen Tek Ülke Türkiye İşte bu
sebebten Hedef Türkiye...........
Şimdi Konumuza Dönelim 11 Madde de ABD Suriyede ne yapmaya
Çalışıyor ?
1
11
ABD Suriye'de ne yapmaya çalışıyor?
Suriye'de Fırat Kalkanı Operasyonu devam ederken, ABD rejim askerlerini bombaladı, Tel Abyad'daki PKK-PYD mevzilerine bayrak çekti, ÖSO'dan bazı grupların ayrılmasına yol açtı. Peki son süreçte ABD'nin yaptığı bu hamleler ne anlama geliyor, Taha Dağlı değerlendirdi.
2
11
ABD Suriye'de ne yapmaya çalışıyor?
ÖSO'DAN AYRILAN GRUPLAR? ABD'nin özel kuvvetlerinin Suriye'de geçtiğimiz Cuma günkü askeri varlığı Özgür Suriye Ordusundaki bazı grupların tepkisine neden oldu. Şu açık ki ABD askerleri bölgedeki PKK-PYD mevzilerini koruyor, DAEŞ karşıtı operasyonları ise TSK ile ÖSO yürütüyor. Özgür Suriye Ordusunun tepkisi buna, çünkü ABD'nin Suriye politikası onlar için inandırıcı değil.
3
11
ABD Suriye'de ne yapmaya çalışıyor?
ÖSO'DAKİ AYRILIKLAR FIRAT KALKANINI ETKİLER Mİ? ÖSO'daki iki ya da üç grubun ABD askeri varlığını protesto için ayrılık kararı alması Fırat Kalkanı Operasyonunu etkilemez çünkü sayıca çok küçük gruplar. Zaten operasyon da başarıyla devam ediyor.
4
11
ABD Suriye'de ne yapmaya çalışıyor?
ABD'YE TEPKİ NEDEN? Özgür Suriye Ordusuna bugüne kadar ABD'den bir çok yerine getirilmeyen sözler verildi, ve artık ABD'nin yalan politikası iyice ayyuka çıktı bu nedenle tepki var. Zira ABD Suriye'de PKK-PYD terör örgütünü destekliyor, ÖSO'yu değil. Özgür ordu burada Fırat Kalkanı operasyonunu tehlikeye atmaya sembolik bir tepki vermiş oldu. Türkiye'nin sözünden çıkma gibi bir durum ise söz konusu değil.
5
11
ABD Suriye'de ne yapmaya çalışıyor?
ABD'NİN REJİM ORDUSUNU BOMBALAMASI? Cumartesi akşamı ABD öncülüğündeki koalisyon uçakları, Deyruzzor kentindeki rejim karargahını bombaladı, 60'dan fazla Suriye askeri öldü. Bu durum Rusya'nın sert tepkisine yol açtı. Konu BM Güvenlik Konseyine taşındı.
6
11
ABD Suriye'de ne yapmaya çalışıyor?
ABD KASTEN Mİ REJİMİ VURDU? Rusya'ya göre ABD bilinçli olarak vurdu. Bölgede DAEŞ teröristleri varken ABD DEAŞ yerine rejim askerlerini bombalıyor, rejimden boşalan bölgeye ise DAEŞ giriyor. ABD ise hata sonucu vurulduğunu söylüyor. Ortadaki sonuç ise DAEŞ'in işine yarıyor.
7
11
ABD Suriye'de ne yapmaya çalışıyor?
HALEP'TEKİ ATEŞKES ETKİLENİR Mİ? Kurban Bayramından itibaren bir ateşkes süreci vardı, ABD'nin hata iddiasıyla rejim karargahını bombalaması Halep'teki ateşkesi olumsuz yönde etkileyebilir.
8
11
ABD Suriye'de ne yapmaya çalışıyor?
ABD NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR? ABD son bir haftadaTel Abyad'daki PKK-PYD mevzilerine bayrak çekti, özel kuvvetlerini bölgeye gönderdi ve DAEŞ yerine rejim askerlerini bombaladı. Buradan çıkan sonuçlar önemli, birincisi ÖSO'nun tepkisini çektiler, ayrılan gruplar olmasına yol açtılar. İkincisi ise ateşkes sürecini baltalayan bir hamleye neden oldular.
9
11
ABD Suriye'de ne yapmaya çalışıyor?
ASIL AMAÇLARI NE? Türkiye ile Rusya arasında Suriye üzerinde ciddi bir uzlaşı var ve yol haritası var, ABD bu denklemin dışında kalmamaya hassasiyet gösteriyor ve denklemin bir ucunda PYD terör örgütünü monte etmeye uğraşıyor, bunları yaparken de Suriye krizinin çözümü için değil devamı adına adımlar atıyor. ABD'nin bunları yaparken en büyük amacı Türkiye'nin Suriye'deki hareketlerini kontrol altına alabilmek bu nedenle agresif bir politika izliyor.
10
11
ABD Suriye'de ne yapmaya çalışıyor?
FIRAT KALKANI ABD'NİN TÜM PLANLARINI ALT ÜST ETTİ Türkiye'nin Rusya ile yakınlaşması, Suriye'de ortak paydalarda hareket etmesi ve Fıratk Kalkanı Operasyonu, Türkiye'nin bölgedeki gücünü herkese gösterdi. ABD'nin bugüne kadar 5 buçuk yıldır Suriye'de yürüttüğü iki yüzlü politikayı ise deşifre etti. Türkiye herkese şunu gösterdi mesele DAEŞ ise bu iş halledilebiliyor. Yani ABD'nin buradaki iyi niyeti ciddi şekilde sorgulanmış oldu.
11
11
ABD Suriye'de ne yapmaya çalışıyor?
TÜRKİYE'NİN ABD'YE YANITI NE OLACAK? G20'de gereken yanıt verildi, Fırat Kalkanında da sahadaki mesaj iletildi. Mesele DAEŞ ise bu iş çözülebilir ama işin içinde PYD olmayacak. Şimdi BM genel Kurulu var, Cumhurbaşkanı Erdoğan orada da gereken mesajları verecek. Türkiye'nin DAEŞ ile mücadelesi somut sonuç veriyor, insanlar evlerine dönebiliyorlar, en büyük mesaj bu aslında. ABD için bir samimiyet testi aslında bu. Mesele terörse PYD terör örgütünü desteklemeyi bırakacaklar aksi takdirde sahada bu iş karşılık bulacaktır. Zira Türkiye şu aşamada Suriye konusunda ilk kez bu kadar ciddi, kararlı ve güçlü durumda.
Suriye’nin kuzeyine 8 ayrı askeri üs kuran ABD, bölgeye 195 TIR dolusu savaş malzemesi gönderdi. PKK’nın bölgedeki kolu PYD/YPG’ye ulaştırılan TIR’lar dolusu silahın gönderilme gerekçesi görünürde DAEŞ terör örgütünü bitirmek olsa da meselenin üzerinde durulması gereken can alıcı başka boyutları var.
Öncelikle yıllardır iç savaşın elinde kan ve gözyaşı coğrafyasına dönen Suriye’de, terör örgütü DAEŞ’in ortaya çıkışını ve o günden bugüne varlığını doğru okuyalım. Ortada etrafı İslamî argümanlarla bezeli bir terör örgütünün olması en başta Müslümanlar’a zarar veriyor. Başına buyruk hareket eden ve işgal ettiği bölgeleri demir yumrukla hâkimiyeti altında tutan örgüt bütün dünyaya verdiği fotoğrafı ise tek kelimeyle özetlemek mümkün: vahşet… Çoğu farklı alanlarda iyi eğitim almış kişilerden oluşan örgütün elindeki silahlar ve propagandaya yönelik kullandığı teknolojik imkânlar bugüne kadar karşımıza çıkan her yeni durumda en çok İngiltere olmak üzere başta ABD ve diğer Batı ülkelerini işaret ediyor olması da bir tesadüf değil. Kaldı ki saha araştırması yapan uluslar arası sivil toplum kuruluşları bölgedeki terör örgütlerine silah yardımı yapan batı ülkelerini tek tek kayıt altına da aldı. ABD’nin YPG’ye silah yardımı Bugün bu silah yardımlarının en başta terör örgütü DAEŞ’in varlığını ikame ettiği bir ortamda ABD’nin bir başka terör örgütü PYD/YPG’yi silahlandırması meseleye tuz biber ekmekten öte bir anlam taşımıyor. İyi niyetli olduğunu düşündüren bu adım yine terörün ve terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürüyor. Daha önce yaşananlarla sabit PYD/YPG’ye verilen silahlar bir zaman sonra PKK’nın elinde Türkiye’ye doğrultulduğu gerçeğini de göz ardı etmemek gerekiyor. Zaten Türkiye de bu sebepten ötürü bütün Batı’yı ve dünyayı uyararak “Terörün iyisi kötüsü olmaz, terör terördür” mesajı veriyor.
ABD’ye ait 10 ayrı üs kuruldu ABD bölgeye taşıdığı tonlarca silahı 10 ayrı noktada terör örgütü PYD/YPG’ye teslim ediyor. Zaten ABD’nin askeri üs kurduğu bu 10 ayrı noktada örgütün işgal ettiği bölgelerde yer alıyor. Terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG, doğuda Haseke, Rakka ilinin kuzeyi ve Halep’in doğusundaki Münbiç ile kuzeybatısındaki Afrin ve Tel Rıfat ilçelerini işgal ediyor. Yani ABD’nin Suriye’de müttefik olarak nitelediği terör örgütü, ülkenin kuzeyindeki Türkiye sınırı boyunca devam eden bir hattın üzerinde duruyor. Hatırlanacağı üzere Ekim 2015’te örgütün kontrolündeki Haseke ilinin kuzeydoğusunda yer alan Rümeylan ilçesinde ve Mart 2016’da Kobani’nin (Ayn el-Arab) güneyindeki Harab Işk köyünde ABD hava üsleri kurmuştu. Rümeylan’daki üs kargo uçaklarının inebileceği büyüklükte ve ABD Nisan 2016’dan bu yana bölgeye yaptığı sevkiyatın bir kısmını buradan hava yoluyla yapıyor. Diğer kısmını ise Irak sınırından karayoluyla… Hava üslerinin dışında ABD’nin Haseke’de 3, Münbiç’te 2 ve Rakka’nın kuzeyinde yine 3 ayrı noktada toplam 8 askeri üssü bulunuyor. Yerel kaynaklara göre üzerine toprak yığılmış düz arazi üzerine kurulu sahra tipi üsler ekseriyeti küçük ve mobilize birliklerin kullandığı operasyonel noktalar. Bunlardan ayrı dönüştürülmesi çok zor olmayan konut alanları ya da fabrikalarla birlikte PYD/YPG’nin kampları operasyonel amaçlar için donatılıyor. Suriye’nin kuzeyindeki belli alanları “girişi yasak bölge” ilan eden ABD kuvvetleri operasyonel noktaların kurulumunu sır gibi saklıyor. Bölgeye sevk edilen silahlar arasında Stryker füze ve tanksavar gibi ağır silahlar da var. Ancak operasyonların gerekçesi haline getirilen terör örgütü DAEŞ’in elinde ne bir uçak ne tank var. ABD’nin bölgedeki hedefi ne?
En basit ifadesiyle ABD ile birlikte topyekûn Batı’nın amacı bölgede söz sahibi olmak ve kurdukları hâkimiyet sayesinde gerek ekonomik gerek siyasi sahada üstünlük elde etmek. Bölgede üstünlük elde etmenin yolunun kara gücünden geçtiğini bilen taraflar bunu terör örgütlerini manivela olarak kullanarak elde etmeye çabalıyor. ABD, AB ve Rusya’nın her biri ayrı terör örgütleri üzerinden adı konulmamış bir savaş veriyor. Bu savaşta ABD’nin seçtiği yol, -her ne kadar Batı’nın gözünde tersi durum söz konusu olsa bile- bir terör örgütü olan PYD/YPG üzerinden bölgede etkili bir kara gücü oluşturmak. Hal böyleyken yani terör örgütleri üzerinden karasal bir güç elde etmede ABD, AB ve Rusya’nın rekabete girdiği bir ortamda terörün bitebileceğine inanmak imkânsız… Sonuç olarak Türkiye bölgedeki terörü bitirme çabasındayken Suriye savaşına dâhil olan küresel güçlerin terör kaygısı sadece kendi sınırları içinde taşıdıklarını söyleyebiliriz. ABD, AB ve Rusya’nın Suriye’de kendi aralarında sürdürdükleri vekâlet savaşları artık gizlenemiyor ve bu güçler orada var olduğu müddetçe de Suriye’de ne DAEŞ ne el-Nusra adlı terör örgütleri temizlenecektir. Ayrıca bir terör örgütünü elde etme yarışına giren Rusya ve ABD, derin stratejileri içinde her ne kadar Türkiye’nin önerilerini görmezden geliyor olsalar dahi, bölgede Türkiye’nin olmadığı bir çözüm mümkün değil. Türkiye dün olduğu gibi bugün de hem Rusya’ya hem de ABD’ye terör örgütleri ile işbirliği yaparak kazanç elde edemeyeceklerini ısrarla anlatıyor. Hemen yanı başında devam eden küresel çatışma ortamında Türkiye haklı olduğu konuların arkasında durarak bağımsız bir siyaset üretmekle başarıya yürüyecektir. Çünkü hiçbir hedefe bir terör örgütü eliyle gidilemeyeceğini hem ABD hem Rusya bir gün öyle veya böyle anlayacaklar...
Suriye'de Fırat Kalkanı Operasyonu devam ederken, ABD rejim askerlerini bombaladı, Tel Abyad'daki PKK-PYD mevzilerine bayrak çekti, ÖSO'dan bazı grupların ayrılmasına yol açtı. Peki son süreçte ABD'nin yaptığı bu hamleler ne anlama geliyor, Taha Dağlı değerlendirdi.
ÖSO'DAN AYRILAN GRUPLAR?
ABD'nin özel kuvvetlerinin Suriye'de geçtiğimiz Cuma günkü askeri varlığı Özgür Suriye Ordusundaki bazı grupların tepkisine neden oldu. Şu açık ki ABD askerleri bölgedeki PKK-PYD mevzilerini koruyor, DAEŞ karşıtı operasyonları ise TSK ile ÖSO yürütüyor. Özgür Suriye Ordusunun tepkisi buna, çünkü ABD'nin Suriye politikası onlar için inandırıcı değil. ÖSO'DAKİ AYRILIKLAR FIRAT KALKANINI ETKİLER Mİ?
ÖSO'daki iki ya da üç grubun ABD askeri varlığını protesto için ayrılık kararı alması Fırat Kalkanı Operasyonunu etkilemez çünkü sayıca çok küçük gruplar. Zaten operasyon da başarıyla devam ediyor. ABD'YE TEPKİ NEDEN?
Özgür Suriye Ordusuna bugüne kadar ABD'den bir çok yerine getirilmeyen sözler verildi, ve artık ABD'nin yalan politikası iyice ayyuka çıktı bu nedenle tepki var. Zira ABD Suriye'de PKK-PYD terör örgütünü destekliyor, ÖSO'yu değil. Özgür ordu burada Fırat Kalkanı operasyonunu tehlikeye atmaya sembolik bir tepki vermiş oldu. Türkiye'nin sözünden çıkma gibi bir durum ise söz konusu değil. ABD'NİN REJİM ORDUSUNU BOMBALAMASI?
Cumartesi akşamı ABD öncülüğündeki koalisyon uçakları, Deyruzzor kentindeki rejim karargahını bombaladı, 60'dan fazla Suriye askeri öldü. Bu durum Rusya'nın sert tepkisine yol açtı. Konu BM Güvenlik Konseyine taşındı. ABD KASTEN Mİ REJİMİ VURDU?
Rusya'ya göre ABD bilinçli olarak vurdu. Bölgede DAEŞ teröristleri varken ABD DEAŞ yerine rejim askerlerini bombalıyor, rejimden boşalan bölgeye ise DAEİ giriyor. ABD ise hata sonucu vurulduğunu söylüyor. Ortadaki sonuç ise DAEŞ'in işine yarıyor. HALEP'TEKİ ATEŞKES ETKİLENİR Mİ?
Kurban Bayramından itibaren bir ateşkes süreci vardı, ABD'nin hata iddiasıyla rejim karargahını bombalaması Halep'teki ateşkesi olumsuz yönde etkileyebilir. ABD NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?
ABD son bir haftadaTel Abyad'daki PKK-PYD mevzilerine bayrak çekti, özel kuvvetlerini bölgeye gönderdi ve DAEŞ yerine rejim askerlerini bombaladı. Buradan çıkan sonuçlar önemli, birincisi ÖSO'nun tepkisini çektiler, ayrılan gruplar olmasına yol açtılar. İkincisi ise ateşkes sürecini baltalayan bir hamleye neden oldular. ASIL AMAÇLARI NE?
Türkiye ile Rusya arasında Suriye üzerinde ciddi bir uzlaşı var ve yol haritası var, ABD bu denklemin dışında kalmamaya hassasiyet gösteriyor ve denklemin bir ucunda PYD terör örgütünü monte etmeye uğraşıyor, bunları yaparken de Suriye krizinin çözümü için değil devamı adına adımlar atıyor. ABD'nin bunları yaparken en büyük amacı Türkiye'nin Suriye'deki hareketlerini kontrol altına alabilmek bu nedenle agresif bir politika izliyor. FIRAT KALKANI ABD'NİN TÜM PLANLARINI ALT ÜST ETTİ
Türkiye'nin Rusya ile yakınlaşması, Suriye'de ortak paydalarda hareket etmesi ve Fıratk Kalkanı Operasyonu, Türkiye'nin bölgedeki gücünü herkese gösterdi. ABD'nin bugüne kadar 5 buçuk yıldır Suriye'de yürüttüğü iki yüzlü politikayı ise deşifre etti. Türkiye herkese şunu gösterdi mesele DAEŞ ise bu iş halledilebiliyor. Yani ABD'nin buradaki iyi niyeti ciddi şekilde sorgulanmış oldu. TÜRKİYE'NİN ABD'YE YANITI NE OLACAK?
G20'de gereken yanıt verildi, Fırat Kalkanında da sahadaki mesaj iletildi. Mesele DAEŞ ise bu iş çözülebilir ama işin içinde PYD olmayacak. Şimdi BM genel Kurulu var, Cumhurbaşkanı Erdoğan orada da gereken mesajları verecek. Türkiye'nin DAEŞ ile mücadelesi somut sonuç veriyor, insanlar evlerine dönebiliyorlar, en büyük mesaj bu aslında. ABD için bir samimiyet testi aslında bu. Mesele terörse PYD terör örgütünü desteklemeyi bırakacaklar aksi takdirde sahada bu iş karşılık bulacaktır. Zira Türkiye şu aşamada Suriye konusunda ilk kez bu kadar ciddi, kararlı ve güçlü durumda.
Suriye’nin kuzeyinde Kürt nüfusun varlığını gerekçe göstererek yayılan PYD/PKK’nın hakim olduğu 5 temel bölgeden yalnızca Afrin’deki nüfusun tamamına yakını Kürtlerden oluşuyor. Örgüt, büyük bir Arap nüfusa ise silah zoruyla kendi hakimiyetini dayatıyor.
HANGİ BÖLGEDE HANGİ NÜFUS HAKİM
Terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı PYD, 2011’de başlayan iç savaşta ülkenin kuzeydoğusundaki Haseke ilinin merkezi ve Kamışlı’da etkiliydi. Ancak her iki noktada da tam bir hakimiyeti yoktu. Örgüt, 2015 ortalarına doğru Beşşar Esed rejimi ile ortak operasyonlar düzenleyerek, DAEŞ’in bulunduğu Haseke ilinin büyük bölümüne hakim oldu.
AA muhabirlerinin yerel kaynaklardan bölgenin nüfus yapısına ilişkin aldığı bilgilere göre, Haseke ilinin merkezinde Kürtler ve Arapların nüfus yoğunluğu birbirine yakın. İlin kuzeyi ve doğusu Kürt nüfus ağırlıklıyken, batısında ve güneyinde yalnızca Araplar yaşıyor. PYD/PKK, Halep’in kuzeybatısında Türkiye sınırındaki Afrin ilçesinde ise duruma genel olarak hakimdi. Buna karşın örgüt, 2016’nın ilk aylarında Rusya’nın hava desteğiyle ilçe dışına çıkmaya başlayarak, Azez-Cerablus hattına ulaşmak için tamamı Araplardan oluşan bir hatta, Mare ilçesinin güneyine kadar ilerledi.
ARAP PINARI KOBANİ OLDU
Şanlıurfa’nın karşısındaki Kobani (ayn el-arab) ilçesinde zayıf varlığı bulunan örgütün, Tel Abyad’da ve Fırat Nehri’nin batı yakasındaki Münbiç ilçelerinde ise hiçbir varlığı yoktu. Esas adı Ayn el Arap yani Arap Pınarı olan şehrin adı Kobani olarak değiştirildi. Arapların çoğunlukta olduğu bölgeye zorla Kürt nüfusu pompalanmaya başlandı.
DAEŞ, PYD İÇİN BÜYÜK FIRSAT OLDU
İç savaşta 2014’te terör örgütü DAEŞ’in ortaya çıkması, PYD-PKK için tarihi fırsat oldu.
Suriye'nin kuzeyinde Türkiye sınırı boyunca hakimiyet kuşağı oluşturmak ve iki ülkenin coğrafi bağlantısını koparmak isteyen örgüt, yer yer Beşşar Esed rejiminin desteğini, ABD’nin ise kesintisiz güçlü desteğini alarak hızla yayılmaya başladı.
PYD/PKK, DAEŞ ülkenin kuzey kesimlerinden geriletildikçe, Arapların yaşadığı bölgelere de hakim olmaya başladı.
Örgüt, DAEŞ’in ele geçirdiği Kobani ve çevresini geçen yıl ocak ayında, Tel Abyad’ı da haziran ayı ortalarında aldı.
Batı kamouyunda uzun süre gündem olan Kobani’nin merkez ve çevresindeki bazı köyler Kürtlerden oluşuyor. Bunların dışında kalan batı, güney ve doğu kesimlerinde Arap nüfus hakim.
Tel Abyad ise büyük çoğunluğunu köklü Arap aşiretlerinin oluşturduğu, çok sayıda da Türkmen köyünün bulunduğu bir ilçe. İlçede Kürt nüfus yaşamadığı için zor duruma düşen örgüt, bazı küçük Arap gruplara silah ve para yardımında bulunarak yanında tutma yoluna gitti. PYD/PKK, özellikle ilçenin güneyindeki Türkmen köylerini silah zoruyla boşaltarak etnik temizlik yaptı. Örgütün uygulamaları uluslararası insan hakları kuruluşlarının raporlarına da yansıdı. Tel Abyad ve Kobani’yi alarak Fırat Nehri’ne ulaşan örgüt, Afrin’e ulaşmak için nehrin batısına geçmeyi hedefledi. PYD/PKK, geçen mayıs ayından itibaren nehrin batısına geçmeye başlarken tamamına yakını Arap ve Türkmen olan Münbiç ilçesini yoğun ABD hava bombardımanlarıyla 12 Ağustos 2016'da DAEŞ'ten aldı. Örgüt, Suriye genelindeki varlığını, farklı etnik gruplardan bir araya geldiğini iddia ettiği "Suriye Demokratik Güçleri" (SDG) ve "bölgesel askeri meclis" adıyla gizlemeye çalışıyor. PYD/PKK, Kürt nüfusun bulunmadığı bölgelerdeki hakimiyetini sürdürmek için söz konusu paravan yapıların "farklı etnik ve dini grupların ortak iradesi" olduğu propagandasını yapıyor.
Türkmenlerin çoğunlukta olduğu Telafer ilçesi yakınlarında ABD'ye ait askeri bir üssün inşa edildiği bildirildi.
Irak ordusunda görevli Yarbay Mehdi el-Hafacı, yaptığı açıklamada, üssün ABD ile Irak birlikleri arasında geçen hafta Musul'un batısındaki Zemmar bölgesinde yapılan görüşmeler doğrultusunda yapıldığını belirtti. Üssün inşasının yaklaşık yüzde 50'sinin tamamlandığını söyleyen Hafacı, özel danışmanlar başta olmak üzere ABD birliklerinin zırhlı araçlarla üssün kurulduğu bölgede konuşlandığını aktardı.
Hafacı, askeri üssün, Telafer'in terör örgütü DEAŞ'tan kurtarılması operasyonları kapsamında hizmet vermesinin beklendiğini ifade etti. "ÜS İNŞASI TELAFER'E DOĞRU İLERLENDİĞİ GÖRÜŞÜNÜ GÜÇLENDİRİYOR" Ninova Operasyonları Komutanlığında görevli Albay Ahmed el-Ceburi ise üssün inşasının, ordu birliklerinin Telafer'e doğru ilerlediğine ilişkin görüşleri güçlendirdiğini belirterek, "İnşa çalışmaları, operasyonda lojistik destek verme olasılığı olan savaş uçakları için pist hazırlığına yoğunlaşmış durumda." dedi. Ceburi, ortak kara kuvvetleri birliklerinden çoğunun Telafer yönünde geniş bir alanda konuşlanmaya başladığını vurgulayarak, 300 tank, 190 zırhlı araç, 100 buldozer, 200 zırhlı mayın temizleme aracı, 500 Hummer marka zırhlı araç ile farklı ekipmanların Telafer'in DEAŞ'tan kurtarılması operasyonunda kullanılacağını sözlerine ekledi. Musul'da DEAŞ'a karşı yürütülen operasyonun 10 Temmuz'da tamamlanmasının ardından ordu birliklerinin Telafer'e yönelik bir kurtarma operasyonu düzenleyeceği ifade edilmişti. Irak Başbakanı Haydar el-İbadi geçen pazar günü operasyon için hazırlıkların tamamlandığını belirtmişti. Terör örgütü DEAŞ, Musul kent merkezinin 63 kilometre batısında yer alan, Türkmenlerin çoğunlukta yaşadığı Telafer'i 16 Haziran 2014'te ele geçirmişti.
Son birkaç aydır Suriye sınırına yapılan yığınaklar git gide artıyor.
Çok sayıda zırhlı aracın, tankların, askeri personelin ve topçu obüslerinin gönderildiği güney sınırımızda gerçekten askeri anlamda olağan dışı bir hareketliliğin olduğu gözlerden kaçmıyor. Şimdiye kadar Suriye sınırına örülmeye başlanan duvar haricinde böylesine yoğun bir askeri sevkiyatın gözlemlenmesi, sınır hattının emniyetinin sağlanmak istendiğini gösterdiği gibi, Suriye sahasında terör örgütü PKK/PYD'den kaynaklanan tehditlerin "yerinde bertaraf edilmesi" amacına yönelik sürdürülen bazı hazırlıkların olduğunu da gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geride bıraktığımız günlerde söylediği "Fırat Kalkanı Harekâtı ile Suriye'deki terör oluşumu projesinin kalbine soktuğumuz hançeri, yeni hamlelerle genişletmeye kararlıyız. Çok yakında bu konuda yeni ve önemli adımlarımız olacak." sözleri, her bakımdan Türkiye'nin, Suriye'de yeni bir askeri harekâta hazırlandığını işaret etmektedir. Şimdiye kadar sürdürülen askeri sevkiyatlarla beraber, zaman zaman PKK/PYD terör örgütünün Suriye'deki farklı bölgelerden Türk topraklarına ve Fırat Kalkanı Harekâtı ile temizlenerek terörden arındırılan, böylelikle Suriyelilere güvenli bir yaşam sunulan alana yönelik taciz saldırılarına anında karşılık veriyordu.
Angajman çerçevesinde ele alınabilecek bu konunun, PKK/PYD'nin oluşturduğu terör tehdidinin büyümesi ile beraber Türkiye nazarında artık daha kapsamlı, önleyici ve yok edici bir çerçevede ele alındığı Sayın Cumhurbaşkanının ifadelerinden anlaşılıyor. Dolayısıyla yakın bir süre içerisinde Suriye'deki PKK/PYD hedeflerinin imhasına yönelik kapsamlı bir askeri harekâtın başlaması kaçınılmaz görünüyor ki, bu yönde atılacak her adım Türkiye açısından yerindedir, meşrudur, gerekli ve hayatidir. Ancak diğer taraftan harekâtın hangi alana yöneleceği, hangi bölgeyi kapsayacağı ise şu aşamada kesin ve net değildir. Kimileri şimdiye kadar ısrarla ve bazı haklı gerekçelerle PKK/PYD'nin kontrol ettiği, Hatay'ın doğusunda bulunan Afrin'e yönelik, tıpkı Azez-Cerablus alanında olduğu gibi TSK desteğindeki ÖSO güçleri ile beraber bir kapsamlı harekâtın yapılacağından bahsediyor. Hatta bir ara bu konu üzerinde yapılan yorumlar oldukça fazla artmış, Temmuz ayı içerisinde Astana'da yapılan Türkiye-Rusya-İran üçlü zirvesinde yeni çatışmasızlık bölgelerin ilanı konusunda arzu edilen ilerlemenin kaydedilememesinin ardındansa basın nazarında öncelikli gündem maddesi olmaktan geri sıralara düşmüştür. Afrin bölgesini güçlü ihtimal kılan ana konu, İdlip vilayetinde Türkiye ve Rusya'nın kurmak istediği çatışmasızlık bölgesidir. Şayet TSK, İdlip'te böylesi bir alanın kurulmasına ve hayatta kalmasına öncülük edecekse, doğal olarak bu sahaya ulaşım güzergâhı içerisinde yer alan ve aynı zamanda Türk topraklarını tehdit eden Afrin bölgesini PKK/PYD terör örgütünden temizlemesi mecburi hale gelecektir. Görünen o ki Rusya da bunun farkında ve bilincindedir. Yakın zaman öncesine kadar Afrin'de bazı askeri askerlerini konuşlandırmış bulunan Rusya'nın, İdlip'te ilan edilecek çatışmasızlık bölgeleri ve Türkiye'nin Afrin'e yönelik olası bir askeri harekât içerisine girişebileceğine dair haberlerin gelmesiyle, bu askerlerini geri çekmesi izahımıza kanıt sunan bir gelişme olmuştur. Bütün bunlar bir yana PKK/PYD'den kaynaklanan terör tehdidinin sadece Afrin bölgesinden kaynaklandığını ve bu alanı esas aldığına dair bir algılamanın oluşması ise baştan sona yanlış ve çarpık bir değerlendirme olacaktır. Mevcut durumda Türkiye için PKK/PYD'nin sınır hattımız boyunca elinde tuttuğu her saha risk alanıdır ve mutlaka bu sahaların tamamı PKK/PYD'li teröristlerden temizlenerek, asıl sahipleri olan Suriyelilere bırakılmalı, ülkemize yönelen terör tehdidi böylelikle yerinde ortadan kaldırılmalıdır. Bu gerçeği ülkeyi yönetme sorumluluğu taşıyanların görmemesi mümkün değildir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın duyurduğu yeni askeri harekatın Afrin dışında diğer bazı alanları kapsaması da muhtemeldir ve gereklidir. Bu çerçevede Ayn El Arap ve Tel Abyad başta olmak üzere sınır hattımızdaki önemli sahalara ilave olarak Menbiç açısından da bazı sürprizlere herkes açık olmalıdır!
Sincar ve Karaçok dağlarına düzenlenen operasyonları "Bir gece ansızın gelebiliriz" sözü ile duyuran anlayış, anlaşılana göre yeni adımını atmadan önce elbette Suriye sahasında olan bitenlerle beraber, Suriye krizine taraf olmuş ülkelerin hallerini de yakinen takip ediyor… Suriye'de kontrol ettiği sahalarda sözde yerel seçimler yapacağını duyuran PKK/PYD 'ye karşı Esad rejimi ve destekçilerinin yoğun bir tepki göstermesi, İran desteğindeki Esad güçlerinin ülkenin petrol zengini bölgesi olan Deyr Ez Zor'a yaklaşarak dikkatini ağırlıklı olarak buraya yoğunlaştırmaları, ABD ve Rusya'nın; ABD Kongresi'nin Rusya'ya yönelik yeni bir ekonomik yaptırım kararı almasıyla, ilişkilerinde büyük bir gerginlik yaşamaları, ABD'de özellikle Beyaz Saray'ı ilgilendiren konularda bitmek bilmeyen siyasi krizler ve bozulmaya başlayan siyasi istikrar gibi pek çok konu Suriye sahasında Türkiye'nin atacağı yeni adımını kendi lehimize olacak şekilde kolaylaştırıcı etki yaratıyor. Dahası beraberinde çok sayıda fırsatı da doğuruyor. Yeter ki kararlılığımızdan ödün vermeden, doğru bildiğimizi inancımız ölçüsünde yerine getirmekten geri durmayalım.
Türkiye'de kanlı saldırılar düzenleyen terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD/YPG'ye TIR'larla silah ve mühimmat gönderen Amerika, Irak'taki DEAŞ operayonlarını bahane ederek yeni bir üs kuracak.
IRAK ORDUSU DOĞRULADI
Irak ordusunda görevli Yarbay Mehdi el-Hafacı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üssün ABD ile Irak birlikleri arasında geçen hafta Musul'un batısındaki Zemmar bölgesinde yapılan görüşmeler doğrultusunda yapıldığını belirtti.
ZIRHLI ARAÇLAR, ÖZEL DANIŞMANLAR
Üssün inşasının yaklaşık yüzde 50'sinin tamamlandığını söyleyen Hafacı, özel danışmanlar başta olmak üzere ABD birliklerinin zırhlı araçlarla üssün kurulduğu bölgede konuşlandığını aktardı.
ABD'nin Suriye'deki üsleri
STRATEJİK ÖNEMİ
Terör örgütü DEAŞ'ın elinde bulunan Telafer'in yakınlarına üs kuran Amerika, diğer terör örgütü PKK ile de yan yana gelmiş olacak. PKK'nın yeni Kandil'i olarak gösterilen Sincar, Suriye'ye geçiş için önemli bir nokta olarak gösteriliyor.
ABD'nin yeni üssü, PKK'lı teröristlerin elinde bulundurduğu Sincar'ın yanında.
PKK-AMERİKA KORİDORU
Suriye'deki teröristlerin yanına katılmak isteyenlerin kullandığı güzergah Amerika üssünün kurulmasıyla koridor haline gelecek. Amerikalılar, üssün tamamlanmasıyla teröristlere daha kolay yardım edecek.