BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

28 Temmuz 2017 Cuma

TÜRKMEN MERKEZLİ BÖLGESEL SİYASET ZARURİYETTİR



Son birkaç aydır Irak'ın kuzeyindeki Barzani yapılanmasının Irak'tan ayrılmaya yönelik olarak "bağımsızlık referandumu" kararını alması üzerine oldukça fazla yorum ve değerlendirme yapılır oldu.
Geride bıraktığımız ay bölgesel yönetimde bulunan (İran destekli GORAN hariç) siyasi partiler (Barzani KDP'si ve Talabani KYB'si) 25 Eylül 2017 tarihinde bağımsızlık referandumu yapma kararı aldılar.
Musul'un IŞİD'ten kurtarılmasına yönelik operasyonların son aşamasına gelindiğinin duyurulması ile beraber alınan bu karar, kuşkusuz bölgede yaşananlarla paralellik arz eden bir gündemin takip edildiğini her yönü ile ortaya koyuyor.
Böylesi bir dönemde öncelikle Barzani'nin daha evvelden birkaç kez bağımsızlık referandumu yapma girişiminde bulunduğunu ancak bunu farklı gerekçelerle ve özellikle de ABD'nin baskı ve girişimleriyle ertelediğini belirtmek gerekir.
Fakat aynı ABD, Barzani'nin rüyalarını süsleyen bağımsızlık meselesinde sürekli umut vaat eden tutumundan hiçbir zaman geri kalmadığını belirtmek gerekir.
Barzani'nin en büyük destekçilerinden olan ABD'nin sürekli olarak öne sürdüğü ana gerekçe ise "zamanlamanın müsait olmadığı" yönündeydi.
Aslına bakılırsa şimdi de aynı gerekçe Washington tarafından görünürde sürekli Barzani'ye yeniden ifade ediliyor.
ABD'nin bu çerçevede sunduğu genel gerekçe ise "IŞİD'le mücadeleye odaklanılması" gerektiği yönünde.
Ancak diğer taraftan kapalı kapılar ardında Barzani'ye ne sözler verildiği şu aşamada açığa çıkmış değil.
Trump'ın göreve başlamasından bu yana Jared Kushner ve CENTCOM Komutanı Joseph Votel başta olmak üzere çok sayıda ABD'li üst düzey isim Barzani'yi ziyaret ettiler.
Bir önceki Obama dönemi zamanında ise başkan yardımcısı Joe Biden ise Washington'da Barzani'ye "Merak etme senin de benim de ömrüm bağımsız kürdistanın kurulmasını görmeye yetecektir" mealinde bir mesaj vermişti.
Dolayısıyla böylesine kritik ve hassas bir dönem içerisinde söylemlerden ziyade olan bitenler üzerinden bir okuma ve değerlendirme yapmak çok daha doğru olacaktır.
Öncelikle Barzani'nin aklında olan ve Irak'a dair hedeflediği sınırların, IŞİD'in Suriye'nin ardından Irak'ta varlık göstermesiyle ve özellikle Musul'u alması sonrasında büyük ölçüde elde ettiğini ifade etmek gerekir.
Ayrıca olarak Barzani, IŞİD'le mücadele gerekçesiyle meselenin özündeki sınır genişletme hamlesi için başta ABD olmak üzere çok sayıda Avrupa ülkesinden de önemli sayıda ve seviyede silah desteği gördü.
Bağdat ile ekonomik anlaşmazlık yaşarken ABD'den ciddi anlamda ekonomik yardım almasına ilave olarak, yine Bağdat'tan bağımsız şekilde imzaladığı çok sayıdaki petrol anlaşmasıyla da çok zor durumda olsa da ekonomisini idare etmeye devam etti.
Böylesi bir süreç içerisinde sadece ABD'li ya da Avrupalı enerji devleriyle petrole dayalı anlaşmalar yapmasının yanı sıra son olarak Rus enerji devi Rosneft ile de 20 yıllık bir anlaşma imzaladı.
Anlaşmaya göre Irak'ın kuzeyinden Ruslar tarafından alınacak petrol, Resneft'in Almanya'daki rafinerisine götürülerek burada işletilecek.
Burada meseleyi daha gizemli hale getiren ana konu, Barzani yönetiminin Rosneft ile anlaşma yaptığı gün resmi olarak 25 Eylül'de bağımsızlık referandumu yapılacağını ilan etmesi oldu.
Diğer yandan Barzani'nin ABD ve Rusya haricinde Avrupa'dan da son dönemlerde önemli ziyaretçileri oluyor.
İngiltere Dışişleri Sekreterliği'nin Ortadoğu ve Afrika'dan Sorumlu Bakanı Tobias Martin Ellwood'un Nisan ayında Erbil'e gerçekleştirdiği ziyarette Mesud Barzani ile beraber bir harita üzerinde beraberce değerlendirme yapmaları ise bu ziyareti gizemli olduğu kadar önemli kılan bir mesele haline gelmesini sağlıyor.
Masada bulunan haritaya bakıldığında bazı petrol boru hatlarının harita üzerine işlendiği ve bu harita üzerinde Mesud Barzani'nin, yanında bulunan konuklarına eliyle Irak'ın kuzey batı yakasına doğu bir şeyler anlattığı görülüyor.
Dolayısıyla bağımsızlık meselesini gündemine alan Barzani için iki meselenin esas çerçevede değerlendirildiği anlaşılıyor.
Bunlardan ilki kontrol ettiği topraklarda bulunan petrolün çıkarılması ve taşınması, ikincisi ise IŞİD vesilesiyle Irak anayasasında kendisine tanınan Erbil, Duhok ve Süleymaniye eyaletleri haricindeki Musul'a ve Kerkük'e doğru uzanan yeni sahaları da bundan sonrası için kontrol altında tutma ve burayı terk etmeme çabası.
Özellikle ikinci husus zaten Barzani yönetimi tarafından daha önceden duyurulmuş ve peşmergenin IŞİD'ten aldıkları topraklardan çıkmayacakları ilan edilmişti.
Ancak Bağdat yönetiminin bu konudaki tavrı ise Barzani'nin görüşünün tersidir.
İlave olarak Kerkük konusunda da Barzani'nin yoğun bir isteğinin bulunduğu malumdur.
Irak Anayasası'na göre 2007 yılına kadar statüsünün belirlenmesi gereken Kerkük konusunda şuana kadar herhangi bir yasal adımın atılmayışını, şimdiki kaotik dönemin koşullarından yararlanarak, şehrin kontrolünü elinde tutan Talabani'nin KYB'si ile beraber hareket ederek Barzani kendi kontrolü ve sınırlarını altına almaya uğraş vermektedir.
Şimdi daha iyi anlaşılıyor ki daha önce Kerkük İl Meclisi'nin aldığı bir kararla, şehrin resmi dairelerine Barzani yönetiminin kullandığı bayrağın asılması kararı alınması da bu çabaların bir ürünüydü.
Şimdiki dönemde bağımsızlık referandumuna Kerkük ilinin de dahil edileceğinin açıklanması ise bu çabaların nihai noktada varmak istediği genel çerçeveyi gösteriyor.
Sonuç olarak Barzani'nin mevcut koşullarda bağımsızlık referandumunu hayata geçirmesi ihtimal dahilinde olsa da, şuan ki aşamada esas amacı bağımsızlık referandumu yoluyla, IŞİD'ten elde ettiği topraklarla beraber Kerkük'ü kendi sınırları içerisine katmak, bunu Irak başta olmak üzere komşu ülkeler ve dünyanın geri kalanına kabullendirebilmektir.
Çünkü BM bu sözde referanduma gözlemci göndermeyeceğini duyurmuş, öne çıkan çok sayıda ülke ile beraber Türkiye ve İran da bu referandumun kabul edilemez olduğunu resmi ağızlardan ilan etmiştir.
Barzani ile imzalanan petrol anlaşmaları gereğince başta Rusya ve ABD olmak üzere, önde gelen kimi ülkelerin Barzani'nin ifade edilen alanlardaki hakimiyetini genişletmesine yönelik tutumuna dair belirsiz bir tutum takınıyor olmaları bu ihtimali güçlendiren bir etki oluşturmaktadır.
Kadim bir Türk şehri olan Kerkük'ün Barzani yönetiminin kontrolüne girmesi, sonraki aşamalarda Barzani'nin mutlaka elde etmek istediği bağımsızlık için kolaylaştırıcı bir etki yaratacaktır.
Üstelik o zamana kadar ABD'nin Suriye'nin kuzeyinde arzuladığı bir başka yapılanmanın da hayata geçirilmesi hedeflenmektedir.
Nihai aşamada Irak ve Suriye'nin kuzeyinin birleştirilerek bu sahaların birleşiminden bir devlet yaratılmak istendiği açıktır.
Şimdilerde kimi düşünce kuruluşlarının, hali hazırda aktif olmayan Kerkük-Hayfa Petrol Boru Hattı'nı bazı güzergah değişiklikleri yaparak yeniden hayata geçirme çabalarıyla, bu husus beraber düşünüldüğünde zaten esas gaye ortaya çıkmaktadır.
Bu şartlar altında Türkiye mutlak suretle Irak ve Suriye'de aktif bir varlık göstererek, Türkmen merkezli bir yaklaşımı kararlı şekilde ortaya koymalıdır.
Türkiye, Türkmenlerin kendi yaşam alanlarındaki milli varlıklarını koruma konusundaki en büyük destekçileri olduğunu, ülkemizin milli güvenliğinin de aynı konunun üzerinde çakıştığını her çevreye göstermeli, özellikle de ülkeyi yönetme sorumluluğu taşıyanlar bunu iyi anlamalı ve adımlarını buna göre atmalıdır.
Ayrıca komşu ülkeler ile karşılıklı anlayışa dayalı makul bir işbirliği mekanizmasının kurulması gerektiği ortadadır.
Aksi halde bir sonraki adımın hedefinde Türkiye olacaktır.
İsrail bölgede bir Kürt devletinin kurulmasını arzuladığı gibi Suudi Arabistan'ın da son zamanlarda aynı amaç üzerine bazı çalışmalar yürüttüğü gerçeği ise akıllardan çıkarılması gereken ve bölgesel hesaplarda mutlaka dikkate alınması gereken bir durumdur.
google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html