BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

21 Kasım 2017 Salı

Suud-İsrail işbirliği ve İslam alemi

Tamer Ashraf
İsrail'in Suudi Arabistan'la gizlice görüştüklerini duyurması malumun ilanıdır. İsrail Enerji Bakanı Steinitz'in bu ilanı yapan sözlerindeki asıl çarpıcı bölüm, "Biz birçok Müslüman ve Arap ülkesiyle kısmen gizli bağlantılarımız var ve genellikle bu bağlantıdan utanan biz değiliz. Bu ilişkilerin gizli tutulmasını isteyen karşı taraflar. Bizim için sorun değil ancak karşı tarafın isteğine saygı gösteriyoruz. Bu nedenle gizli tutuyoruz." Cümleleridir.                   
SÖZÜN BİTTİĞİ YER
          Birçok Müslüman ve Arap ülkesi, İsrail'le ilişki kurmaktan utanıyor, ama her türlü işbirliği yapmaktan da geri durmuyor. Bu çok vahim, çok acı bir tablodur ve İslam aleminin neden bu hallerde olduğunun göstergesidir. Dünyada 63 Müslüman veya resmi dini İslam olan ülke var. İslam dinini kabul etmiş insan sayısı, 1 milyar 600 milyon civarındadır. Buna rağmen hala İsrail'den medet umuluyor ve gizli işbirliği ile çözüm aranıyorsa, zaten söylenecek söz kalmamıştır. Bu haldeki bir İslam dünyasının huzur bulması mümkün olmayacağı gibi, kan ve gözyaşı da bitmeyecektir.                            
İBRET VEREN GELİŞMELER
           İşte bu zihniyetin sonucudur ki, İslam coğrafyalardaki huzursuzluk sarmalı azalmak şöyle dursun, devamlı körüklenmekte, giderek artmaktadır.
Özellikle son dönemlerde, Suudi Arabistan'da yaşananlar ibret vericidir.  İran ve Yemen ekseninde izahı mümkün olmayan gelişmeler ortaya çıkıyor. Ülkenin iç meselesi olmaktan çıkmış geniş çaplı operasyonlar, tutuklamalar, cinayetlere tanık oluyoruz. Bölgesel projeler, küresel senaryolar yeni bir alan bulmuştur ve İsrail'den yapılan açıklama, bu kanlı planların sahibini net olarak ortaya koymaktadır. Suudi Arabistan'da yaşananlar Körfez ülkelerini de tedirgin etmektedir.                               
BU NASIL MÜSLÜMANLIK?
Türk milleti olarak bizi asıl ilgilendiren hanedanlar arasındaki kavga değildir. Kimin kral, kimin veliaht olacağı, kimin suçlu, kimlerin suçsuz yere tutulduğu ya da takibe alındığı sadece teferruattır. Sayın Devlet Bahçeli'nin grup konuşmasında belirttiği gibi, "İnancımızın kutsal mabet ve miraslarının bulunduğu Suudi Arabistan'ın küresel oyunlara teşne olması, dünyevi iktidar çatışmalarına kapılması hakikaten de esef vericidir. Ve bizim tarafımızdan yadırganmış, yanlış bulunmuştur. Yüce dinimizin hangi buyruğunda, kutlu Peygamberimizin hangi sözünde bugünkü İslam toplumlarının rezilliğine, ilkelliklerine cevaz vardır? Şüphesiz yoktur, aransa bile bulunamayacaktır. Milyarlarca Müslüman aç ve sefalet içinde kaybolmuşken; bir avuç şeyhin, emirin, kralın, prensin açgözlülüklerini, doymaz kursaklarını, onmaz hırslarını, tedavisiz nefsi hastalıklarını nasıl açıklayacağız? Bu nasıl Müslümanlıktır? Bu nasıl İslam anlayışıdır?"                   
İSLAMIN ILIMLISI OLMAZ
    İslamın ılımlısı, ılımsızı olmaz. Bu bütün Müslümanlara bir iftiradır. Sırf batıya şirin ve sempatik görünmek için Ilımlı İslam dayatmasını dillendirenler, ya kasıtlı biçimde İslam düşmanlığı yapıyorlar veya mukaddes dinimizin içini boşaltmaya uğraşıyorlar. Her ikisini de anlamamız, kabul etmemiz ve onaylamamız asla mümkün değildir. Nitekim, biz bu oyunu daha önce de görmüştük ve çok yakın tanıyoruz. FETÖ denilen ihanet yapılanması yıllarca bu milleti, "dinler arası diyalog ve Ilımlı İslam" diyerek kandırmaya uğraştı ve bunun sonu 15 Temmuz oldu. Şimdi belli ki aynı senaryoya, aklı bir karış havada, yeni yetme prensler taliptir. Ve bunun sonu, yine sayın Bahçeli'nin söylediği gibi bölgesel yok oluştur. Bu yolun sonunda hayır, huzur, diriliş ve toparlanış yoktur. İslam'ın özüne zarar veren, Allah'ın emir ve yasaklarını çiğneyen, çiğnenmesine göz yuman, batıl hedeflerle yana yana gelen anlayışı Müslümanlıkla bir tutmak bu dine yapılabilecek en büyük kötülüktür.                  
İNANDIĞIMIZ GİBİ YAŞAMALIYIZ
İslam dünyasında büyük adaletsizliklerin, haksızlıkların yaşandığını görmek ve kabul etmek zorundayız. Bir yanda israfa batan, ihtiyatsız bir zenginlik içinde yüzen azınlık; diğer yanda yoksulluğun, yokluğun, yozlaşmanın pençesine düşmüş çoğunluğun sürdürülemez bir çelişki olduğunu artık hepimiz görmeliyiz. Geldiğimiz bu aşamada, bunları konuşmaktan daha fazlasını yapmalıyız. İnançlarımızın müşfik ve muazzez sesine, imanımızın kutlu ve kuşatıcı buyruğuna daha çok kulak vermeliyiz. Bu nedenle inandığımız gibi yaşamaktan başka seçeneğimizin olmadığını bilmeliyiz.                  
BÖYLE DEVAM EDEMEZ
İslam alemi böyle devam edemez. İsrail'le işbirliği yapmaktan utananlar, öncelikle bu duruma nasıl düştüklerini iyi düşünmek zorundadırlar.  Siyasi, ekonomik ve ahlaki durgunluğun içine hapsolmuş İslam aleminin yeni bir yükseliş, yeni bir diriliş ruhuyla üzerindeki ölü toprağı atması kaçınılmaz bir zarurettir. Ortadoğu'nun petrol zenginliği ve stratejik ticari avantajlarına rağmen, mesela işsizlikte küresel ortalamanın iki katına ulaşması düşündürücü, bir o kadar da sarsıcıdır. Benzer şekilde ülkemizin durumu da parlak sayılamayacaktır. İslam âleminin büyük bir kesimi yoksullukla savaşıp, sağlık hizmetleri, temiz su ya da düzenli elektriği bulunmayan gecekondu mahallelerine tıkışmışken, küçük ve kaymak bir tabaka yer altı ve yerüstü kaynakları aç gözlülükle sömürmektedir.
google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html