Yazılanlara paranoya demeden önce Ortadoğu,Osmanlı ve Dünya siyasi tarihi bakımından bilgi sahibi olmanızı dilerim.
Büyük İsrail hayali hayelden öte Siyonizmin Dinsel bir objesi ve Yüzlerce yıllık bir inanışı.
Tarih: 26 Ocak 1699.
Osmanlı kuruluşundan itibaren en ağır koşulları kabul eden
Karlofça Antlaşması'nı imzalamak zorunda kaldı.
Bu antlaşma; Batı'da büyük çapta toprak kaybettiği ilk
antlaşmaydı. Orta Avrupa'daki egemenliği büyük ölçüde sona erdi.
Bu antlaşma; Avrupalıların Türkleri Avrupa'dan atma
umutlarını artırdı.
Osmanlı askeri tarihi hakkında kitaplar yazanların ortak
görüşü şudur:
“Hükümleri açısından tam bir felaket olan Karlofça
Antlaşması bile Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri sistemini
yıkamamıştır.
Önemli eyaletler, hudut savunma hatları ve her şeyden önemlisi tecrübeli askeri kadroların kaybedilmesine rağmen, ordu kendini yeniden yapılandırarak iki asır daha imparatorluğun kalan topraklarını savunabilmiştir.
Kendinden daha güçlü rakipleri değişen dünya koşullarına ayak uyduramayıp yıkılırken, Osmanlı Ordusu varlığını koruyabilmiştir.”
(Osmanlı Askeri Tarihi, M.Uyar-E.J. Erickson)
Önemli eyaletler, hudut savunma hatları ve her şeyden önemlisi tecrübeli askeri kadroların kaybedilmesine rağmen, ordu kendini yeniden yapılandırarak iki asır daha imparatorluğun kalan topraklarını savunabilmiştir.
Kendinden daha güçlü rakipleri değişen dünya koşullarına ayak uyduramayıp yıkılırken, Osmanlı Ordusu varlığını koruyabilmiştir.”
(Osmanlı Askeri Tarihi, M.Uyar-E.J. Erickson)
Ve…
Türk Ordusu daha zorunu Milli Mücadele döneminde gösterdi.
Rusya, Almanya, Avusturya orduları paramparça olup iç savaş yaşarken; askerlerinin terhis edilmesine ve silahlarına işgal otoritelerinin el koymasına rağmen Osmanlı Ordusu, Anadolu'da disiplinini ve kurumsal kimliğini bozmadan Mustafa Kemal önderliğinde emperyalizme karşı büyük mücadeleye başladı.
Rusya, Almanya, Avusturya orduları paramparça olup iç savaş yaşarken; askerlerinin terhis edilmesine ve silahlarına işgal otoritelerinin el koymasına rağmen Osmanlı Ordusu, Anadolu'da disiplinini ve kurumsal kimliğini bozmadan Mustafa Kemal önderliğinde emperyalizme karşı büyük mücadeleye başladı.
Yani…
Arkadaş, bu toprakların yiğit ordusuna güvenmeye devam et;
emperyalizmin maşaları FETÖ, PKK, IŞİD onun bileğini bükemez.
Ne demişti büyük Atatürk:
“Sizin gibi kumandanları, subayları ve erleri olan bir
millet için yâd elleri altında köle olmak mümkün değildir…”
Bu tespit ardından konumuza girebiliriz…
KAYIP ÜLKE!
Sınırımızda ne oluyor?
Yok Cerablus… Yok Afrin… Yok Menbiç…
Yok Suriye Ordusu YPG ile ateşkes antlaşması yaptı.
Yok Türk Ordusu Cerablus'a girdi; askeri operasyona “Fırat
Kalkanı” adı verildi.
Vs. Vs.
Gazetelerde-ekranlarda sürekli hangi bölge kimin kontrolünde
renkli haritalar yayınlanıyor-gösteriliyor. Kafalar sürekli karıştırılıyor.
Ekranlarda bolca uzman var. Ellerindeki çubuklar harita
üzerinde dolaşıp duruyor; bolca stratejilerden bahsediyorlar. Takip etmek
imkansız hale geliyor; örgüt isimleri-yer adları birbirine karışıyor.
Sahi neler oluyor?
Meseleye, mikro-küçük değil, makro-büyük açıdan bakarsak ancak
işin aslını kavrayabiliriz.
O halde, önce şu gerçeğin altını çizelim:
Suriye meselesinde ABD var, Rusya var, İran var, Türkiye
var, Fransa var, İngiltere var, Katar var, Ürdün var, Lübnan var, Suudi Arabistan
var, Irak var, var oğlu var.
Hizbullah var, Hamas var, Müslüman Kardeşler var, El Kaide
var, IŞİD var, Nusra var, PKK var, Barzani bile var.
Kim yok?
Kimin adı, küresel medyada hiç geçmiyor/geçirilmiyor? (Dış
haberler; bu yayın merkezlerinden tercüme edilenlere dayandırıldığı için bizim
medyada da yok!)
Kim bu ülke?..
Suriye'nin komşusu!
Üstelik Suriye ile yıllardır arası bozuk; kimi dönem savaş
bile yaptılar.
Bildiniz, İsrail!..
Yok Cerablus… Yok Afrin… Yok Menbiç… Kafanızı bunlarla
karıştırmayınız!
İsrail'in adı Suriye iç savaşında niye hiç geçmiyor bunu
düşününüz! Örneğin…
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer öncülüğünde Türkiye-Suriye
ilişkileri geliştirilirken İsrail tedirgin olmuştu.
Demek ki Suriye meselesi İsrail için çok önemliydi.
Yani…
Küresel medya merkezleri (örneğin, Suriye Ordusu'nun konumunu uydularıyla tespit edip muhaliflere vermesi gibi faaliyetlerde bulunan) İsrail'i; gözlerden-kulaklardan saklasa da savaşın merkezinde bu ülke var!
Küresel medya merkezleri (örneğin, Suriye Ordusu'nun konumunu uydularıyla tespit edip muhaliflere vermesi gibi faaliyetlerde bulunan) İsrail'i; gözlerden-kulaklardan saklasa da savaşın merkezinde bu ülke var!
Peki… Gelelim can alıcı soruya:
İsrail, Suriye'de neyin peşinde?
İLK AMAÇLARI
Farkındasınız…
Suriye iç savaşını mezhep temelli göstermek istiyorlar;
Alevi, Sünni, Dürzi…
Suriye iç savaşını dinsel temelli göstermek istiyorlar;
Müslüman, Hıristiyan…
Suriye iç savaşını etnik temelli göstermek istiyorlar; Arap,
Kürt, Türkmen…
Yahudi bu işin neresinde?
Yahudi yok mu? Yok! Oysa…
Tevrat/Tekvin'e göre; Yahudilere -vaat edilmiş topraklar-
“Arz-ı Mev'ud” verildi.
Burası…
İsrail, Filistin, Lübnan toprakları ile Ürdün, Mısır ve
Suriye'nin kıyı bölgeleridir! Keza… İsrailoğulları “Kenan Ülkesi” denen bu yerleri
yaklaşık olarak 500 yıl (M.Ö. 1500-M.Ö. 1000 yılları arasında) yönetti.
Siyonist Yahudiler bu bölgeleri tekrar ele geçirme isteklerinden
hiç vazgeçmedi.
İsrail'in Suriye ile bitmez tükenmez savaşının kaynağıdır bu
bilgiler.
Şimdi şu soruları sorabiliriz:
Suriye iç savaşı neden ülkenin kuzeyine sıkıştı kaldı?
İç savaştan önce Suriye'de hiç gücü olmayan ve parçalı
bulunan Kürt örgütlerini kimler, nasıl, neden bir araya getirdi?
PKK-YPG nasıl oldu da Irak ve Suriye ordularını yenen IŞİD'e
karşı ardı ardına zafer kazanıp topraklarını sürekli genişletti?
Ve neden PKK-YPG Akdeniz'e ulaşmayı en büyük davası haline
getirdi?
Tüm bunlara sesini çıkarmaması ve sınırında olanlara müdahalede
bulunmaması için kimler Türkiye'de, sürekli terör eylemi düzenletti; darbe
girişimi planladı?
Soru aslında yanıttır:
İlk hedefleri; “Kürt Yahudi Devleti”ni kurdurmaktır.
Sonraki Aşama Büyük İsraildir!!!!
Yok Cerablus…Yok Afrin….Yok Menbiç….
Diye kafanızı hiç karıştırmayınız.

