Gündemi değerlendiren Devlet Bahçeli sert konuştu, "Türkiye’nin kaybettiği ortamda haksız kazanç peşine düşenler, kar hevesine kapılanlar damgalı işbirlikçilerdir, yeri yurdu olmayan vatansızlardır" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli İdlib ve ekonomiye ilişkin, "Hiç kimse kriz çığırtkanlığı, kaos şakşakçılığı yapmamalıdır. İdlib; fokur fokur kaynayan kazana, fitili ateşlenmek üzere olan dinamite dönüşmüştür. Türkiye sınırına milyonlarca Suriyeli sığınmacının yığılması da bir diğer açmaz ve sancılı vakadır. Esad rejiminin aralarında PKK'lılarında olduğu silahlı gruplarla dört farklı noktadan İdlib'e saldırı düzenlemesi mümkün ve muhtemel görülmektedir. Rusya periyodik olarak İdlib'i bombalamakta, ABD ise her türlü ihtimale göre hazırlığını yapmaktadır. İdlib'e yönelik operasyonların Türkiye'nin milli bekasını tehlikeli şekilde yıpratacağı, ağır neticelere davetiye çıkaracağı açıktır, ortadadır. Türkiye'nin yeni bir sığınmacı dalgasına katlanması, hazmetmesi, hatta kabul etmesi eşyanın tabiatına aykırıdır" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MYK-MDK Ortak
Toplantısının ardından yazılı basın açıklaması yaptı.
"MİLLİ GÜVENLİĞİMİZİ TAM KARŞI CEPHEDEN TEHDİT ETMEYE BAŞLAMIŞTIR"
Gündeme ilişkin açıklama yapan Bahçeli, "Ülkemiz
jeopolitik tehditlerin, ekonomik operasyonların, sosyal ve siyasal gerginliklerin
menfi sonuçlarına, müfrit sarsıntılarına maruz kalmaktadır. Karşı karşıya
olduğumuz tablo hakikaten de alarm ve kaygı vericidir. Meşum ve muhasım odaklar
Türkiye'yi kontrol edilebilir, bunun yanı sıra yönetilebilir bir istikrarsızlık
sarmalına sürüklemek, hatta sabitlemek heves ve emelindedir. Bir yanda melun
ekonomik ablukayla mücadele edilirken, diğer yanda sınırlarımızın hemen
dibinde, mücavir alanlarda, kısaca Suriye özelinde malum felaketler tekrar
gözlerini açmış, milli güvenliğimizi tam karşı cepheden tehdit etmeye
başlamıştır" diye konuştu.
Ekonomiye ilişkin Bahçeli şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'nin sosyal dokusunu tahrip, ekonomik bünyesini tarumar etmek için
kollarını sıvayan küresel spekülatörler, harekete geçen siyasi elitler, sipere
yatan sermaye çeteleri her türlü karanlık senaryoyu müştereken sahneye
sürmüşlerdir. Husumet takviye, hıyanet tahkim edilmiş durumdadır. Ekonomik
tetikçilerin suikastları aralıksız devam etmektedir. Ülkemiz aleyhine dolaşıma
sokulan vahim iddialar kimi zaman manşetlerde sergilenmekte, kimi zaman gazete
köşelerinde sahnelenmekte, kimi zaman da uluslararası derecelendirme ve mali
kuruluşların raporlarıyla servis edilmektedir. Enflasyon canavarındaki dikkate
alınması gereken kımıldama, döviz fiyatlarında fren tutmayan tırmanma, dış
finansmana duyulan talep ve günden güne artan ihtiyaç ülkemizin ekonomik
manzarasındaki bozulmayı işaret edecek boyutlardadır. Geldiğimiz bu aşamada
Türkiye'ye ekonomik cehennem yaşatmak isteyen, bu kapsamda siyasal cendereye
sokmayı hedefleyen düşman çevreler tüm hatlarıyla, tüm silahlarıyla, tüm
imkanlarıyla saldırıya geçmişlerdir.
Ancak milli asalet, militan adaveti yenecek, üstesinden gelecek, alt
edecek güç ve kudrettedir. Elbette Türkiye'nin yıkımına hizmet eden kim olursa
olsun mahcup ve mağlup olması kaçınılmaz olacaktır. Çünkü tarihin hiçbir
döneminde işgal niyetleri iman ziynetine, irade keyfiyetine üstünlük kuramamış,
bundan sonra da kuramayacaktır. Türkiye ekonomisinin normale dönmesi, denge ve
istikrara kavuşması siyasi temkin ve tedbir, milli dayanışma ve uyanışla
muhakkak sağlanacaktır.
HİÇ KİMSE KRİZ ÇIĞIRTKANLIĞI, KAOS ŞAKŞAKÇILIĞI YAPMAMALIDIR
Milliyetçi Hareket Partisi ülkesine güvenmekte, zor günlerin
aşılacağına can-ı gönülden inanmaktadır. Hiç kimse kriz çığırtkanlığı, kaos
şakşakçılığı yapmamalıdır. Hiç kimse yangından mal kaçırma düşüklüğüne,
karışıklıktan parsa toplama yanlışına ve siyasi rant arayışına tevessül
etmemelidir. Türkiye'nin kaybettiği bir ortamda haksız kazanç peşine düşenler,
kar hevesine kapılanlar damgalı işbirlikçilerdir, esasen yeri ve yurdu olmayan
vatansızlardır."
"İDLİB; FOKUR FOKUR KAYNAYAN KAZANA, FİTİLİ ATEŞLENMEK ÜZERE OLAN DİNAMİTE DÖNÜŞMÜŞTÜR"
Suriye'deki gelişmlere de değinen Bahçeli, "Türkiye
ekonomisindeki sıkıntıların yanında Suriye'nin kuzeybatısındaki askeri
gerginlik, sıcak çatışma ortamı sürekli olarak derinleşmektedir. İdlib; fokur
fokur kaynayan kazana, fitili ateşlenmek üzere olan dinamite dönüşmüştür.
Yapılan açıklama ve yorumlardan anlaşıldığı kadarıyla, İdlib merkezli olası
çatışmaların şimdiye kadar bölgede yaşananların en kanlısı olabileceği
değerlendirilmektedir. Türkiye sınırına milyonlarca Suriyeli sığınmacının
yığılması da bir diğer açmaz ve sancılı vakadır. Esad rejiminin aralarında
PKK'lılarında olduğu silahlı gruplarla dört farklı noktadan İdlib'e saldırı
düzenlemesi mümkün ve muhtemel görülmektedir" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'NİN MİLLİ BEKASINI TEHLİKELİ ŞEKİLDE YIPRATACAĞI, AĞIR NETİCELERE DAVETİYE ÇIKARACAĞI AÇIKTIR"
7 Eylül'de yapılacak Tahran Zirvesi'nin önemine değinen
Bahçeli açıklamasını şöyle sürdürdü: "Rusya periyodik olarak İdlib'i
bombalamakta, ABD ise her türlü ihtimale göre hazırlığını yapmaktadır. İdlib'e
yönelik operasyonların Türkiye'nin milli bekasını tehlikeli şekilde
yıpratacağı, ağır neticelere davetiye çıkaracağı açıktır, ortadadır. Bu nedenle
siyasi ve diplomatik temaslarla, aynı zamanda Astana ruhuna müzahir bir çalışma
ve görüşme trafiğiyle İdlib meselesinin çözüm yolları aralanabilecektir. 7
Eylül 2018'de yapılacak Tahran Zirvesi, bununla birlikte Türkiye, Rusya ve İran
heyetleri arasında 10-11 Eylül 2018 tarihlerinde İsviçre'nin Cenevre kentinde
düzenlecek görüşmeler çok önemlidir, İdlib için kader anına tekabül etmektedir.
İdlib'e yapılacak saldırının geri sayımının devam ettiği, ayrıca 10 Eylül'ün
son gün olarak iddia edildiği bir süreçte, önümüzdeki Tahran Zirvesi ve Cenevre
görüşmeleri tarihi önem ve değerdedir. 2254 Sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına
ilave olarak Soçi Zirvesi Sonuç Bildirgesi, Astana Mutabakatı ve karşılıklı
iyiniyetli tutumlarla Suriye barışı ve ateşkes kararının devamı asgari seviyede
de olsa sağlanabilecektir.
TÜRKİYE'NİN YENİ BİR SIĞINMACI DALGASINA KATLANMASI, EŞYANIN TABİATINA AYKIRIDIR
Bilhassa ifade etmeliyim ki, Türkiye'nin yeni bir sığınmacı
dalgasına katlanması, hazmetmesi, hatta kabul etmesi eşyanın tabiatına
aykırıdır. Bu gerçeğin herkesçe bilinmesi şarttır. Halen Suriyeli
sığınmacılardan kaynaklanan pek çok sorunumuz varken, bunun üstüne yeni
bedellerin ve telafisi çok zor olacak yeni yüklerin ilavesi asla tasvip
etmeyeceğimiz bir hata olacaktır. Parti olarak ülkemizde misafir edilen
Suriyelilerin aşama aşama ülkelerine dönmelerini milli beka ve demografik istikbalimiz
açısından mecburiyet gördüğümüz de bir gerçektir. İç ve dış sorun alanlarının
katlanıp genişlediği bir zamanda, Merkez Yönetim Kurulumuzun ve Merkez Disiplin
Kurulumuzun asil ve yedek üyeleri toplanarak gelişmeleri görüşmüşlerdir.
Ekonomideki son gelişmeler, bölgesel ve küresel ilişki ağlarının seyri,
önümüzdeki Mahalli İdareler Seçimleri kapsamlı şekilde
değerlendirilmiştir."
YEREL SEÇİMDE 4 AŞAMALI STRATEJİK DURUŞ
Partisinin yerel seçim çalışmalarına değinen Bahçeli şu
ifadeleri kullandı: "Partimizin 31 Mart 2019'da yapılacak Mahalli İdareler
Seçimleri'yle ilgili takip edeceği 4 aşamalı stratejik duruşu ele alınmış,
nihai olarak üzerinde tam bir mutabakat sağlanmıştır. Milliyetçi Hareket
Partisi, Mahalli İdareler Seçimlerini milli beka üzerinden okumakta, yeni
hükümet sisteminin doğasına uygun tecelli etmesini samimiyetle temenni
etmektedir. 31 Mart 2019'da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni tartışmaya
açmak için pusuya yatmış olan defolu ve fason siyasi zihniyetlere asla fırsat
verilmemeli, sorumluluk bilinciyle ve işbirliği kanalları açık tutularak
2023'ün Türkiyesi'ne ulaşılmalıdır.
CUMHURUN İRADESİYLE VASIL OLUNACAĞI ASLA HATIR VE HAFIZALARDAN ÇIKARILMAMALIDIR
Anlaşarak, konuşarak, uzlaşarak, kucaklaşarak, milli
meselelerde aynı hizada buluşarak her engelin aşılacağı, her badirenin
geçileceği, parlak ve huzurlu günlere cumhurun iradesiyle vasıl olunacağı asla
hatır ve hafızalardan çıkarılmamalıdır. Unutulmasın ki, 31 Mart 2019'da sadece
belediye başkanı, sadece belediye meclis üyesi, il genel meclis üyesi veya
muhtar seçilmeyecektir. Bunların üstünde ve ötesinde Türkiye'nin geleceği, Türk
milletinin gelecek hedefleri belirlenecek ve bir kez daha tescil
edilecektir."