BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

17 Temmuz 2018 Salı

SEÇİMLER BİTTİ YENİ SİSTEM GELDİ KABULLENMEK LAZIM

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ

Sistem değişti artık kabullenin 

Tamer Ashraf
Seçimler yapıldı, hükümet kuruldu, meclis başkanını seçti ve çalışmaya başladı, yeni sistem bütün unsurları ile devreye girdi. Ancak, CHP'nin hala yeni sistemi hazmetmekte ve kabullenmekte büyük sıkıntı çektiğini ibretle izliyoruz. Öyle şeyler söylüyor, öyle tavırlar takınıyorlar ki, şaşırıp kalıyoruz. Eski sisteme takılıp kalmışlar ve aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorlar.

MHP NE SÖYLEDİYSE ONU YAPIYOR
          CHP zihniyeti için söyleyeceğimiz şudur: Siz isteseniz de istemeseniz de, millet kararını verdi ve yeni sistem hayata geçti. Artık kabullenin ve buna göre siyaset üretin. Bu her şeyden önce sizin menfaatinize olacaktır. Aksi halde zaten birbirinizle uğraşarak tükettiğiniz enerjinizden geriye kalan çok az kısım da beyhude işlerle heba olup gidecek. Hele hele MHP ile uğraşmayı hiç aklınızdan dahi geçirmeyin, zira bütün söyledikleriniz ve yakıştırmalarınız kendinizi kandırmaktan ve savrulmalarınıza yeni versiyon eklemekten başka bir işe yaramıyor. MHP ne söylediyse onu yapıyor, ne yapıyorsa onu söylüyor. Bu dün böyleydi, bugün böyle, yarın da değişmeyecektir.
İTTİFAK BİR SEÇİM İŞBİRLİĞİ DEĞİL
           CHP'nin sözcüleri MHP için bir şey söylerken şunu unutmasınlar: Cumhur ittifakı bir seçim işbirliği değildir. En başından itibaren bunun böyle olduğu açıklanmıştır ve bir protokole bağlanmıştır. Bu protokolün gereği seçim öncesinde ve seçimler sırasında yapıldığı gibi, bundan sonra da aynen devam edecektir. Ve her iki tarafta buna bağlı kaldıkça, bu durum değişmeyecektir. Hükümetin oluşumunda MHP'nin bakan talep etmemesi de bu çerçevededir, Meclis başkanı seçimi de sayın Binalı Yıldırım'a destek verilmesi de bunun sonucudur. Hükümet icraatları ve meclis çalışmaları sırasında da yine esas alınacak şey bu protokoldür. Özel hesaplar, siyasi beklentiler bir kenara bırakılmıştır ve gelecek beş yıl  içinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesini temin etmek hedeflemiştir.
PROTOKOL
          CHP sözcülerine,  hala fitne peşinde olanlara Cumhur İttifakı Protokolün özellikle bundan sonrasını ilgilendiren kısımlarını bir defa daha hatırlatalım: Bundan sonra MHP'in tavrı ve siyasetiyle ilgili bir şey söylemeden önce bu protokole bakmalarını özellikle tavsiye ederiz.
         Cumhurİttifakı, Türkiye'nin istiklâlini ve istikbâlini her şeyin üstünde tutan bir anlayışla, güçlü ve istikrarlı bir parlamento yapısının oluşturulması ve gelecek beş yıl  içinde Cumhurbaşkanlığı  Hükümet Sisteminin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesini temin etmeyi hedeflemektedir. 
              Cumhur İttifakı'nın 24 Haziran yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki  ortak adayı, Sayın Recep Tayyip  Erdoğan'dır. Cumhur İttifakı, Sayın RecepTayyip Erdoğan'ın yeni  hükûmet sistemine göre büyük bir seçmen desteği ile Cumhurbaşkanı  seçilmesi için birlikte çalışacak, gayret gösterecektir.
Cumhur İttifakı esasen, 15 Temmuz 2016'da FETÖ'nün teşebbüs ettiği hain darbe ve işgal hareketi sonrasında, Türkiye'nin maruz kaldığı saldırılara karşı yerli ve milli bir duruşun doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Zira 15 Temmuz 2016, ülkemiz için her bakımdan dönüm noktası ve yeni bir başlangıç olmuştur. 7 Ağustos 2016'da Yenikapı'da ortaya çıkan "millî mutabakat", 16 Nisan 2017 Halkoylamasında milletimizin iradesiyle kabul edilen hükümet  değişikliğiyle perçinlenerek "millî şuur'a dönüşmüş, 24 Haziran 2018 seçimleri öncesinde kurulan Cumhur İttifakı'yla da millî bekayı esas alan "ahlâkî ve siyasî uzlaşma" ile somutlaşmıştır.
MİLLİ VE AHLAKI DURUŞ
"Cumhur İttifakı" sadece bir seçim ittifakı olmayıp, Türkiye'ye yönelik iç ve dış kaynaklı hasmane girişimler karşısında,  millî ve ahlâkî bir duruş ve bu çerçevede sürdürülecek tarihi bir birlikteliktir.
              Cumhur İttifakı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma" hedefini yakalama azmi ile milli ve üniter devlet olan Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türk Milletini ilelebet yaşatma iradesidir. Adalet ve Kalkınma Partisi (AK PARTİ) ile MilliyetçiHareket Partisi (MHP), Yenikapı'daki  mili diriliş ruhu ile harekete geçmiş,  devleti ve millet iradesini tahkim eden bir Anayasa değişikliği neticesinde güçlü bir yönetim sistemi getirmiştir.Böylelikle Türkiye yeni bir siyasi sürece girmiştir ve bundan geriye dönüş olmayacaktır.
              Cumhur İttifakı, Türkiye'yi hedef alan saldırılar karşısında parti çıkarları ve günlük siyaset hesapları yapmaksızın ortak bir duruş ortaya koymaya ve Türkiye'yi zayıflatarak uluslar arası operasyonlara açık hale getirmeye yönelik her türlü faaliyetin karşısında yer almaya kararlıdır. Bu kararlılık ve işbirliği ile ittifakımız Türkiye'yi bölgesel güç ve lider ülke yapacak 2023 hedeflerini gerçekleştirmenin yanı sıra, İ'la-yı  Kelimetullah uğruna asırlarca dünya barışının ve adaletinin teminatı, İslam aleminin ve bütün mazlum milletlerin yegane ümidi olan Türkiye'yi küresel bir güç haline getirecek, 2053 ve 2071 vizyonun alt yapısını adım adım inşa edecektir.
         24 Haziran seçimleri, bir taraftan Türkiye'yi hedef alan sistematik saldırılara karşı güçlü bir cevabın verileceği, diğer taraftan da ülkemizin ayağındaki prangaları söküp atarak, bu saldırıları kalıcı olarak bertaraf edecek ve Türkiye'yi parlak bir istikbale taşıyacak yeni hükümet sisteminin tam olarak yürürlüğe girecek seçimlerdir. Cumhur İttifakı'nın yolu açık, Türkiye'nin ufku aydınlıktır.

MHP ne yaptığını bilir



     Yeni sisteme geçilmiş ve yeni bir hükümetle birlikte farklı ve iddialı bir döneme girilmiştir. Milletin beklentileri son derece yüksektir. Sorunların ivedilikle çözümünün önünde artık hiçbir engel kalmamıştır. Yeni sistem ümitleri arttırmıştır, ama ülke ve milletle meselesi olanları da zıvanadan çıkarmıştır. Vazgeçmeyecek ve yeni yollar deneyeceklerdir.
KURTULUŞ SAVAŞI VERİYORUZ
          Hükümetin açıklandığı saatten itibaren dövizin yükselişe geçmesinin makul bir izahı yoktur. Belli ki birileri bizimle oyun oynuyor. İşin kolay olmadığı açıktır. Türkiye bir kurtuluş savaşı veriyor. Ağır ve derin sorunlarız var. Ne baş ağrılarımızdan, ne ayak bağlarımızdan henüz kurtulabilmiş değiliz.  Çok çetin, yoğun, yorucu ve sarsıcı bir dönemden geçiyoruz. 16 yıldır tek başına bir iktidar olmasına rağmen, ülkemiz belini doğrultamamış, huzura kavuşamamış, etrafındaki kuşatmayı yaramamıştır. Tam tersine üzerimizdeki baskı artmış, sis perdesi inmiş, sorunlar büyümüş ve ülkeyi yönetenlerin kendi itiraflarıyla bir beka sorunuyla karşı karşıya gelmiş durumdayız. Bir eleştiri değil tespit yapıyoruz. Neyin doğru olduğunu anlamak için neyin yanlış olduğunu görmek ve kabul etmek gerekiyor.
FİTNE ÇABALARI
          Bu şartlar altında günlük siyasetin labirentlerinde zaman kaybetmek, kısır çekişmelerle oyalanmak yerine, ülkenin biran önce selamete çıkması için çare ve çözüm üretmek, her Türk vatandaşının görevidir. Milliyetçi Hareket Partisi bunu yapmış, sayın Devlet Bahçeli, muhalefet etmek için çok uygun bir zemin olmasına rağmen, "önce ülkem" diyerek, hükümete her konuda yol göstermiş ve yardımcı olmuştur. Bütün sorunların kaynağı olarak gösterilen Parlamenter sistemin değişmesinin yolunu açmış, çok istenen yeni döneme geçişi kolaylaştırmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı hükümetini kurmuş ve yeni sistemin işlemesi için harekete geçmiştir. Buna rağmen bazı çevrelerin hala MHP üzerinden, hükümet üyeliği bahanesiyle bir fitne ve fesat çıkarmaya uğraşması, eğer bir cehalet değilse bu ülkeye ihanettir. MHP ne yaptığını, ne istediğini, nerede duracağını, nerede harekete geçeceğini çok iyi bilir ve bunun için ne kimsenin aklına, ne tavsiyesine ihtiyacı yoktur.
BU ÜLKEYİ KARŞILIKSIZ SEVDİK
             MHP yönetimi adına ahkam kesmek haddimiz değildir. Ancak, aynı düşünceleri, aynı hassasiyetleri taşıyan kalem sahibi insanlar olarak, özellikle kabine üyeliği üzerinden koparılmak istenen fırtına karşısında sessiz kalmamız düşünülemez. MHP'nin siyasi menfaatler üzerinden hesap yaptığını düşünmek dahi büyük bir yanılgıdır. Sayın Bahçeli net biçimde pazarlık içinde olunmadığını söylemiştir. MHP'nin hiç kimseden bir beklentisi, bir çıkar arayışı yoktur ve olmayacaktır. MHP'yi bir türlü anlamayanlar ve anlamak isteyenler şunu unutuyorlar: Ülkücüler ve milliyetçiler bu ülkeyi ve bu milleti karşılıksız severler ve bu uğurda canlarını ortaya koymaktan çekinmezler. Ödenmiş olan bedeller, göze alabileceklerin bir işareti, küçük bir ölçüsüdür. Her kim olursa olsun, nereden gelirse gelsin, hiç kimse aklımızla alay etmeye, iyi niyetimizi suiistimale, vatan ve millet sevgimizi ölçmeye ve özel hesaplarına alet etmeye kalkışmasın. Hele hele düzeltmek ve ayar vermek gibi haddi aşan şeylere, hiç tevessül dahi etmesin. Bu ülke MHP'siz yönetilemeyeceği gibi, MHP'de ülkeyi yönetme iddiasından hiçbir zaman vazgeçmeyecektir.Kimse bu ulvi görevi, menfaat hesaplarına alet etmesin.
BAHANE KALMADI
            Muhatap bellidir, beklenti açıktır. Bu ülkeyi tek başına 16 sene idare etmek kimseye nasip olmamıştır. Bu kadar zamanı, bu kadar imkanı kullanıp da, olumsuzlukları, yetersizlikleri, yanlışları, ağırlaşan sorunları başka yerlere, başka dönemlere yıkmak ve bahane üretmek artık inandırıcı olmadığı gibi, kamuoyunda bir karşılığı da yoktur. Hiçbir bahane kalmamıştır. Terörü kökünden çözmek, içerisi ve dışarısı fark etmeden dağdaki hainleri indirip yok etmek, Kandil'e Türk bayrağı dikmek fazla uzun sürmemelidir. İçi boş övünmeler bir kenara bırakılmalı ayağı yere basan, dünya ve bölge gerçeklerine uyan, ülke menfaatlerini öne alan, milli bir bir dış politika geliştirmek şart olmuştur.
MİLLİ
            Ekonomimiz her türlü etkiye açık olmaktan mutlaka kurtarılmalıdır. Vazgeçmeyeceklerdir ve ekonomi üzerinden saldırılarını arttırarak sürdüreceklerdir. Ekonominin bozulması ve bir kriz ortamına girilmesi için özel bir çaba gösterildiği açıktır. Çok ama çok dikkatli olmak, isabetli ve hızlı kararlar almak gerekiyor. Neredeyse her 4 dükkandan birisi ya kapalı, ya kiralık veya satılıktır. Başka hiçbir göstergeye gerek kalmadan, sadece bu kadarı, işlerin iyi gitmediğini anlamaya da anlatmaya da fazlasıyla yeterlidir. Borçla, rahtla gidebileceğimiz bir yer kalmamıştır. Topyekün bir seferberlik başlatmak ve milli bir ekonomiye geçmek zorundayız.
BEKA OYUNCAK DEĞİL
           Uzun bir süredir var olan ve seçim öncesinde daha da amansız hale gelen kuşatma devam etmektedir. Milli bekamız içten ve dıştan olmak üzere iki ateş arasındadır. Bu ateşin söndürülmesi, bu ateşi yakanların tamamen silinmesi Türkiye'nin yegane hedefidir. Bu itibarla bekamızın kökünü kurutmak isteyenlerin azı dişini söküp nefeslerini kesmek Milliyetçi Hareket Partisi'nin her şartta destek olacağı milli diriliş ve silkiniş hamlesidir. Beka oyuncak değildir, oyun değildir, şaka değildir, şarlatanların lütfuna, tesadüflerin akıntısına asla bırakılamayacaktır. Nitekim beka Türkiye'dir, Türklüğün yüzyıllar içinde millet varlığı şemsiyesi altındaki maddi ve manevi kazanımlarıdır. İşte bu yüzden, işte bu sebeple, işte bundan dolayı Türklüğün bekası için yapılanlara evet denilmektedir.

Bakanlar ve beklentiler

Türk milletinin tarihi kararıyla değişen hükümet sistemi, görkemli törenlerden sonra yapılan bakan atamalarıyla birlikte tam olarak hayata geçmiş oldu. Atanan bakanların kimlikleri, kişilikleri, birikimleri, kariyerleri elbette önemlidir. Hiç birisi hakkında bir önyargımız yoktur. İsabetli seçimler yapılmış olduğunu umuyoruz. Meclisten 4 bakan alınması dikkat çekicidir. Biz sayın Berat Albayrak'ın bakan yapılamasını bekliyorduk ve bunu zaten okuyucularımızla paylaşmıştık. Maliye ve Hazine'nin başına getirilmiş olması, sorumluluğunu çok daha arttırmıştır. Zira, ekonominin çok ciddi bir revizyona ihtiyacı olduğu ve ivedi tedbirler alınması gereği ortadadır. Kabinenin açıklandığı saatte dövizin hareketlenmesi, ne kadar dikkatli olunması gerektiğini de net olarak ortaya koyuyor.
DEVAM EDEN BAKANLAR
          Adalet, İçişleri ve Dışişleri Bakanları değişmemiştir. Bu anlaşılabilir bir durumdur. Hem devlette devamlılık açısından, hem de üstlendikleri görevlerdeki başarıları bakımından, böyle bir yola gidildiği görülüyor. Adalet'in mülkün temeli olduğu dikkate alınırsa, yeni dönemde bu konuda çok mesafe alınması gerektiği kendiliğinden ortaya çıkar. Abdülhamit Gül geçtiğimiz dönemde genel anlamda olumlu intibalar bıraktı. Bakanlığa devam etmesinde bu durumun etkili olduğu anlaşılıyor. İçişleri Bakanlığı çok kritik bir görevdir. Terörle mücadelede artık kesin sonuç almak şart olmuştur. İçeride ve dışarıda yapılması gereken çok şey var. Kandil operasyonunun biran önce ve başarıyla tamamlanması ve terörün kaynağında kurtulması milletin yüksek beklentisidir. Terörün kökünün kurutulması için hayli mesafe alınmıştır, ama aynı kararlılıkla devam edilmesi ve bu katil güruhuna hiçbir şart altında hayat hakkı tanınmayacağının bütün dünyaya gösterilmesinin artık zamanı gelmiştir.
MİLLİ DIŞ POLİTİKA
          Dış ilişkilerimiz bakımından sıkıntılı bir dönem geçirdiğimizi kabul etmek zorundayız. ABD'den AB ülkelerine, yakın komşularımızdan Türk Cumhuriyetlerine kadar her yerde birikmiş ciddi sorunlarımız var. Bunları aşmanın zamanı çoktan gelmiştir. Milli bir duruş şarttır ve meselenin özünü oluşturmaktadır. Özellikle son dönemlerde milli ve yerli olma önemsenmiştir, ciddi mesafe alınmıştır. Bunun devam etmesinin çok isabetli olacağı, meselelere Ankara'dan bakmanın sorunların çözümünü kolaylaştıracağını ve hızlandıracağını düşünüyoruz. Genelkurmay Başkanı'nın Milli Savunma Bakanlığı'na getirilmesi dikkat çekici bir durumdur. Bu seçimi, terörle mücadele kadar, dış destek başta olmak üzere, terörün diğer unsurlarıyla mücadelede de yeni bir döneme girilmesi olarak yorumlamak yanlış olmayacaktı                             
KURULLAR VE OFİSLER
          Meclisten 4 bakan alınması aynı zamanda Adalet ve Kalkınma Partisi'nin meclisteki sandalye sayısının 4 eksilmesi anlamına da geliyor. Bu durum MHP'nin meclisteki sorumluluğunu daha da arttırıyor.  Sonuçta sorumluluk sayın Cumhurbaşkanındadır. Arka arkaya Cumhurbaşkanlığı kararnameleri yayınlanmıştır. Tamamı teşkilatlanmaya yöneliktir.  Oluşturulan kurullar da bakanlıklar kadar önemlidir. Hatta bazı kurulların veya ofislerin çok daha üst görevler yapacağı anlaşılmaktadır. Kimin hangi göreve getirileceği, nasıl bir çalışma sistemi kurulacağı sayın Cumhurbaşkanının bileceği iştir. Asıl önemli olan ve bizi ilgilendiren kısmı, atanan isimlerin üstlendikleri görevdeki başarılarıdır. Ülkemiz çok ciddi sorunlarla karşı karşıyadır ve ivedi olarak bu girdaptan çıkmamız gerekiyor. Sabırla ve olgunlukla sürecin işlemesini bekleyeceğiz. Ümidimiz, beklentimiz ve dileğimiz sistemin doğru kurgulanması, başarılı bir dönem yaşanması, bir an önce düze çıkabileceğimiz bir performans sergilenmesidir. Bu ülkenin menfaatleri bakımından hayati öneme sahip olduğu gibi, yapılan sistem değişikliğinin isabeti açısından da bir ölçü olacaktır.
ANAYASA TARTIŞMASI YOK
          Yeni sistemle birlikte sonu gelmeyen Anayasa tartışmalarının da artık bir sonuca bağlanacağını düşünüyoruz. Anayasa değişikliği istisnasız her dönem gündeme gelmiş, ancak hiçbir zaman gereği yapılamamıştır. 24 Haziran seçimlerinin öncesinde ve sonrasında, ne yeni Anayasa ne de bir değişiklik fikri hiçbir siyasi parti tarafından dillendirilmemiştir. Sadece bu kadarı, yeni sistemin isabetini anlamaya yeterlidir. Artık hükümeti doğrudan millet belirlemektedir. Bu çok önemli ve çok köklü bir değişimdir. Milletin devletine net olarak sahip çıkması, devletin milletinin emrine aracısız girmesidir. Tek adamlık eleştirilerinin ne kadar boş ve temelsiz olduğu uygulamada çok daha net görülecektir.
GÜÇLÜ MECLİS
          Yeni sistemin yürütme erkini elinde bulunduranların bahane üretmek yerine iş yapmasını mecburi hale getirmekle kalmayacağı, aynı zamanda ciddi bir denetim de sağlayacağı kanaatindeyiz. Güçlü bir meclis yapısı ortaya çıkmıştır. İhtiyaç duyulan kanun düzenlemelerinin meclisten geçmesinde bir sorun yaşanmayacaktır. Yeter ki, ülke ve millet menfaatine olsun. MHP denge ve denetleme görevini eksiksiz biçimde yerin getireceğini daha seçim akşamından ilan etmiştir. Her şeyin yolunda gitmesi durumunda 5 yıl sonrasında yine milletin önüne gidilecektir ve yapılanların isabeti işte o zaman çok daha net anlaşılacaktır.

CHP’de Güneş Gözükmemektedir



"-Sende CHP'ye amma taktın beyim" diyenler olabilir. Ancak siz HDP'yle bir ilişkiye kalkışsanız bu ortaklığın ne uğruna nereye kadar olduğunu siz sorgulamazsanız sizin yerinize sorgulayanlar bulunur. Siz HDP'lilerlle birlikte yürümeyi göze alan Y-CHP'liler PKK'ya hayat öpücüğü vermiştir. Verdiği nefes ile birlikte beraber nefes alıp verenler çok kötü bir şekilde yakalanmışlardır.
Bu seçimde yaşanılan Millet ittifakının HDP-Y-CHP görünmez ittifakının altyapısını oluşturan dolgu malzemesidir. Teşne olmuşlardır. Adlarıyla büyük milliyetçi olanlar milletvekili seçilmek uğruna yemedikleri herze kalmamıştır. Ve istedikleri olmuş Y-CHP'nin oylarıyla HDP'yi Meclise taşımışlardır. Bu vesile ile yaptıkları hile ile ortalığı fena karıştırmışlardır. Bu karışıklık onları Meclise taşıyan Y-CHP'yi çok kötü bir şekilde sarsmış, adeta eşekten düşmüş karpuza benzetmiştir.
Bu kongre istekleri, muhabbetleri, Meclise HDP'lileri taşımakla övünen Y-CHP yönetiminin sonrasında oluşan muhalefetin kongre isteklerine maruz kalmıştır. İstenilen kongre çığlıkları kesilmeye çalışılmaktadır. İyi de bu tablo daha ne kadar süre ile bu şekilde cereyan edecek HDP'ye dayanak olacak şekilde davranan Y-CHP nereye doğru koşturmaktadır?
Kendisine CHP'ye diye atılan oylarla Y-CHP'ye oy toplayan bu zındıklar Başbuğ Alpaslan Türkeş'in söylediği sözlerden "Milliyetçiliği reddeden bir dincilik anlayışı ve İslamiyete  düşman bir Milliyetçilik anlayışı bize yabancıdır, dışımızdadır" diyerek hareket eden, bu tarz milliyetçileri milliyetçi ve İslam uğruna çalışanlar diyemeyiz.
İnsanların bu tarz bir yapıdan acilen kurtulması gerekmektedir. Ama onlar Eren Erdem'in belirttiği gibi "2bin 920 gündür Genel Başkan olan 9 seçim kaybeden birinin 50 günlük çalışmayla çalışmasıyla CHP'nin mahkum edildiği yüzde 25 barajını aşıp yüzde 30'ları geçen bir siyasal hareketlilik karşısında yapması en erdemli davranış istifa olacaktır. Bu saygın, erdemli bir davranış olarak mutlaka tarihe geçer" diye eleştiri yüklü beyanda bulunmuştur.
Böyle bir Liderin Liderliği tartışılmaktadır. 9 seçimdir kaybeden birinden daha farklı olarak ne beklenmektedir? 10.-11. Seçimlerde mağlubiyetle sonuçlanacak ve böylece bir daha mağlubiyet alınacaktır. Satır arasında özüne düşmanlık taşıyan yapı içinde bulunanların ulaşacakları son nokta asla kabul edemeyeceğimiz bir düşmanlık içinde yeşeren sonuç doğuracaktır.
Tam bu noktada ihanete tenezzül edenler "özerkliği" mal bulmuş mağribi gibi sahiplenir hatta savunurlar. Bu elbette cezasız kalamazdı. Ve kalmadı da Y-CHP alışık olduğu yerde mağlubiyetler kulübünde en baş yerini almıştır.
Buna alışamayıp Y-CHP de hayat arayanlar hayat öpücüğünü HDP'lilerden almıştır. Bu duruma Y-CHP Kılıçdaroğlu'nu korumak için zaten geride olan oy potansiyeli ile Muharrem'in aday olmasına izin vermiş, Türkiye'yi karıştırmak için HDP'yi desteklemiştir. Bu ihanet oyununun sonunda kurultay gözükmektedir ya da parçalı bir Y-CHP gözükmektedir. Onlar için ufukta güneş gözükmemektedir.
Sağlıcakla kalın!

google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html