![]() |
Tamer Ashraf |
HAYAT HARAM EDİLMELİ
Hayatın olağan akışı içinde çocuk ve kadınları doğrudan hedef alan cinsel saldırı, taciz ve cinayetleri durduramıyorsak mutlaka yapılması gereken bir şey eksiktir, mutlaka bir pürüz var demektir. Çocuklarımızı kör kuyularda, şiddet sağanağında, istismar vahşiliğinde bir başlarına bırakamayız, alçaklara, namussuzlara, canilere asla teslim edemeyiz. Sapıklığın yeşerdiği sosyal bünye süratle tedavi edilmelidir. Sapıklara müsamaha asla gösterilmemelidir. Ve de bunlara hayat haram edilmeli, gün yüzü ise ilelebet karanlığa dönüştürülmelidir. Bu selin önüne geçmezsek, bu yangına son vermezsek meçhul akıbetlere sürüklenmemiz kaçınılmazdır. Kim ki, çocukların hakkını, hukukunu inkar ve imha etmeye kalkıyorsa ya anasından doğduğuna pişman edilmeli ya da kurulacak bir darağacında boğazına yağlı urgan dolanmalıdır. Kim olursa olsun, sübyancı şerefsizler iki cihanda da hasmımızdır.
PKK'YA VURGUN ŞEHİTLERE SUSKUNLAR
Ne arıyorsunuz Afrin'de diyenlerle, Afrin'e girmeyin uyarısı yapanlar zihniyet itibariyle hıyanet madalyonun iki yüzü, aynı beşikte ninnisi söylenen iki sütkardeşidir. CHP Parti Meclisi'ne seçilen bir şahsın; "hayatta hiçbir laftan tiksinmedim, şehitler ölmez vatan bölünmezden tiksindiğim kadar" hakaretini ayaklarımın altında çiğniyor ve diyorum ki: Sevseler de sevmeseler de, beğenseler de beğenmeseler de, şehitler ölmez vatan bölünmez. Bayrak inmez, ezan dinmez. Bunlar YPG'ye meftun, PKK'ya vurgun, şehitlere suskundur.
Bunlar FETÖ'ye hayran, milli şuura hasımdır. Ve de bunların Atatürk'le yolları ayrılmış; kimisi Pensilvanya'ya, kimisi Kandil'e, kimisi de PYD/YPG üzerinden Washington'a hızla dümen kırmıştır. Ederi bir dolar olanlar da satılmışlıklarını unutarak bize küstahça, çok kaba bir dille, ağır ifadelerle sataşmaya kalkışmaktadır. Afrin'de olağanüstü bir beka mücadelesi sürerken, cephe gerisinde fitne kuyusu kazmak dalalet, densizlik ve bozgunculuktur. Türk milleti kötü niyet sahiplerini açık bir şekilde görmekte, gerekli notlarını almaktadır. PKK/PYD/YPG hem saldırıp hendek kazmakta, hem de Türkiye'deki uzantılarıyla Zeytin Dalı Harekatı'nı sabote etmeye çalışmaktadır. Ancak bu çırpınışlar beyhudedir. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi oyunu oynarlarsa oynasınlar, Afrin terörden mutlaka arındırılacaktır.
FELAKETE DAVETİYE
ABD'nin tavrı ne olursa olsun terörün Afrin'deki başı ezilecektir. Esad ise yanılıp yenilip Afrin'e girerse, PKK/PYD/YPG ile aynı cepheye düşerse elbette ki sonuçlarına katlanmak durumunda kalacaktır. Afrin, Şam yönetiminin aklına yeni mi gelmiştir? Bu nasıl bir çelişkidir? Bu nasıl bir çarpıklıktır? Türkiye Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygılıdır. Ancak Esad, kendi topraklarından milli bekamıza yönelen terör tehdidiyle başa çıkmak için herhangi bir irade bu zamana kadar göstermiş değildir. Doğrulanmasa da, teyidi yapılmasa da, Esad'ın PKK/PYD'yle birlikte Türkiye'ye karşı Afrin'de açık tavır alması felakete davetiye, Suriye'nin bölünmesine açık çek işlevi görecektir. Suriye yönetiminin, Türk ordusuna işgalci demesi de yalnızca hezeyan ve seviyesizliktir. Kimsenin toprağında gözümüz yoktur. Ama kimsenin de topraklarımızda gözünün olmaması tarihi, hukuki ve ahlaki bir mükellefiyettir. Şayet gözü olan varsa, herkes bilmelidir ki, o gözü çıkarmasını, o göze çomak sokmasını çok iyi bilir, çok da iyi yaparız. Suriye'nin kuzeyi fillen ve uzun bir süredir terör örgütleri tarafından istilaya uğramıştır. Peki Esad neredeydi?
Niye tepkisini göstermedi? Hangi sivil ve masumları bombalıyordu?
ABD TERÖR DEVLETİ KURDURUYOR
Geldiğimiz bu aşamada, ABD'nin Suriye'deki temel hedefinin PKK/PYD terör örgütünü sözde meşru bir yönetim kılıfına sokmak istediği artık sır değildir. PKK/YPG'ye binlerce tır dolusu silah yardımı yapan, bununla da yetinmeyip 550 milyon dolar bütçe ayıran Beyaz Saray yönetimi, öyle anlaşılmaktadır ki, Suriye'nin bölünmesini hedeflemiştir. Bu ülkenin Ortadoğu politikasının ağırlık merkezlerinden birisi PKK/PYD'ye terör devleti kurdurmaktır. Diğer yandan ABD Savunma Bakanı YPG ile PKK'yı birbirinden ayırıp çatıştırma önerisinde bulunmuştur. İtiraf edilen vahim politika, kimin kime tetikçilik yaptığının, kimin kimlerle düşüp kalktığının net bir delili olmuştur. Bu durum ABD'nin devlet ciddiyetinden ne kadar uzaklaştığının açık bir göstergesidir. ABD Savunma Bakanı, PKK ve YPG'nin vasiliğini kabullenmiş, dahası tuzaklarla dolu, asla kabulü olmayan bir ifadenin tarafı haline gelmiştir. ABD madem bu kadar PKK/YPG'ye sözü geçiyor idiyse, yıllardır terör saldırıları karşısında niye sesi çıkmamış, bir iki cılız kınama mesajından öteye neden geçememiştir? Türkiye'ye, terör örgütü PKK/PYD'ye orantılı ve ölçülü karşılık vermesi konusunda tavsiyelerde bulunan NATO Genel Sekreteri bu olan bitene ne diyecektir? NATO, orantısız bir ahlak kaybıyla bize sınır çizmeyi bırakmalı, terör örgütlerine karşı sesini yükseltmeli, safını belirlemelidir.
İTTİFAKA SON ŞEKLİ VERİLDİ
İki partiden belirlenen üç değerli arkadaşımızın katılımıyla oluşan Milli Mutabakat Komisyonu 14 Şubat 2018 Çarşamba günü son toplantısını gerçekleştirmiştir. Toplantılar başarılı, özverili ve samimi bir havada geçmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı'yla geçen Pazar günü yaptığımız oldukça verimli ve yararlı görüşme neticesinde de yapılacak yasal düzenlemelerin son şekli verilmiştir. Ve de hazırlanmış 26 maddelik yasa teklifi TBMM'ne sunulacaktır.