BİZLER TÜRKİYE İÇİN VARIZ

Amacımız Bu ülkenin hepimiz için huzurlu ve yaşanabilir olması için yürütülen çabalara katkı sunmak.

Alevisiyle, Kürdüyle; gelenekselcisi, Atatürkçüsüyle; milliyetçisi, solcusuyla… Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.

Bence, hepimiz daha iyi koşullarda yaşamayı hak ediyoruz.Daha onurlu, daha saygın, daha estetik, daha barışçı koşullarda birlikte yaşamak için bilgilendirme paylaşım yapıyoruz…

Günlük Haber Siyasi-Politik Yorum Platformu


Whatsapp ile paylaş

28 Eylül 2017 Perşembe

ABD ile PKK arasındaki derin ilişki

SADECE HAKİKAT VE GERÇEKLER
Tamer Ashraf
Köylünün biri gece eşeğini önüne katmış tarlasından eve dönerken, hikaye bu ya, eşek kör bir kuyuya düşmüş.
Sahibi uğraşmış uğraşmış çıkaramamış. Sonra köylüye haber vermiş. Köylü de hayli uğraşmış ama eşeği bir türlü kuyudan çıkaramamışlar. Aklı evvel bir adam, “üstüne toprak atalım, canlı canlı gömelim” bari eziyet çekmesin” demiş. Bu fikir herkesçe uygun bulunmuş.
Köylü kürekle toprak attıkça eşek de silkinerek o atılan toprağı ayağının altına almış ve gittikçe yükselerek kör kuyudan çıkmış. Bazen insanlar için en umutsuz zamanda bile kör kuyudan çıkmanın bir yolu elbet bulunur. Ortadoğu Müslümanlar için şu an bir kör kuyu mesabesinde. Fakat bu kör kuyudan

YETER Kİ MÜSLÜMANLAR “ÜZERİNDEKİ ÖLÜ TOPRAĞINI” SİLKELEYEBİLSİN..

Nasıl kurtulacağımızı yazımın sonunda söyleyeyim. Önce barış havarisi kesilen dünyanın jandarması Amerika hakkındaki tespitimi yapayım. Bunun için biraz tarihin derinliklerine gitmede fayda var.
Bilindiği üzere ABD Irak’ı “BARIŞ” operasyonu adı altında işgal etti. İşgal sırasında milyonlarca insan hiç yere öldü. Çok sayıda kadın, çocuk, bebek, sivil hayatını kaybetti. Hapishanelerde yapılan işkencelerin fotoğrafları dünyaya servis edildi. Zevk için adam öldüren ABD askerlerinin itirafları fotoroman oldu. Irak’ta, hayatta kalanlar, işgalcilere ve onları destekleyenlere büyük öfke patlaması yaşadı. Ama olan oldu. İşgalciler askerlerini alıp gidince, ortaya öfkenin doğurduğu terör ve kaos çıktı. Irak’a asla barış gelmedi. Kerbela’dan beri durulmayan Irak, hâlâ kaynatılmaya devam ediyor. Şimdi aynı manzara Suriye’de yaşanıyor. Uluslararası şeytani savaş elbet bir gün bitecek. Ancak öfkeler ve geride bıraktığı, onarılmaz yaralar asla dinmeyecek. Şimdi yanlarına ABD ve Rus uçaklarını alarak bölgede havaya girenler bunu asla unutmamalı. O güvendikleri dağlar bir gün uçaklarına binip gidecekler. Kürtler, Suriye’de Türkiye’nin desteklediği Esad muhaliflerine saldırıyor. O muhalif gruplar içinde büyük çoğunluk Araplar. Onlarda da kendilerini arkadan vuran PKK uzantısı PYD’ye karşı büyük öfke var. Nitekim PYD lideri Salih Müslim önceki gün bir açıklama yaptı ve dedi ki. “Türk birlikleri ya da Suriye’deki muhalif grup müttefikleri gelecekte sorun çıkarabilir ve Kürt bölgelerine saldırabilirler” dedi. Gerçekçi bir konuşmaydı bu. Evet bir gün bölgede mutlaka yalnız kalacaklar. Üstlerinde onlardan koordinat alan ABD ve Rus uçakları olmayacak. Peki bölgeyi nasıl bir sürpriz bekliyor? “Suudi Arabistan, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Pakistan, Bahreyn, Bangladeş, Benin, Türkiye, Çad, Togo, Tunus, Cibuti, Senegal, Sudan, Sierra Leone, Somali, Gabon, Gine, Filistin, Komor Adaları, Katar, Fildişi Sahili, Kuveyt, Lübnan, Libya, Maldivler Cumhuriyeti, Mali, Malezya, Mısır, Fas, Moritanya, Nijer, Nijerya ve Yemen...” Aralık ayında tam 34 İslam ülkesi Riyad’da bir araya gelerek teröre karşı koalisyon oluşturdu. Bu hareketin kıvılcımını Ankara yaktı. Suudi Arabistan, kurulan koalisyonun DAEŞ’e karşı 150 bin kişilik orduyla Suriye’ye girebileceğini söyledi.
ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, Suudi Arabistan’ın açıklamasını memnuniyetle karşıladığını açıkladı. Ruslar bundan hemen rahatsız oldu “3. Dünya savaşı mı çıkarmak istiyorlar” diye tehdit savurdu.
Belli ki, Ankara’nın titizlikle başlattığı ve Osmanlı’yı hatırlatan bu hamle Moskova’nın fena halde canını sıkmışa benziyor. Evet, gelecekte başkalarının da canı sıkılacak. 34 ülkenin yer aldığı listeyi çok dikkatli inceleyin. Büyük çoğunluğu Arap. Kürtler ve Rusya Suriye’de Arap muhalifleri sırtından vuruyor. 150 bin kişilik ordu, DAEŞ’i hallettikten sonra öfke dinecek mi? Şu anda üzerlerinde dolaşan uçakların sahiplerine uşak olan teröristler artık oturup düşünmek zorunda. ABD bugün terörist PYD’yi destekliyor ama 34 ülkeden oluşan “teröre karşı kara ordusu”nu destekliyor. Bugün PYD’yi kullananların yarın satmayacağını kim garanti edebilir? Çünkü Suriye’deki Kürtler adamların umurunda değil. Çıkarları için ölüme gönderiyorlar. Yarın 34 ülkeyle olan çıkarları gündeme gelirse ne olacak? Bir avuç PYD’yi mi tercih edecek? PYD ve onun ağababası PKK bunları çok iyi hesaplamak zorunda. Salih Müslim boşuna, “Gelecekte Arap muhalifler bize saldırabilir” demiyor. Korkusunu açıklıyor. Karşısında işgal edilen bir Irak ve sonra yaşananlar var.
Üstelik Türkiye bölgenin en güçlü ülkesi. Ve Avrupa’dan, ABD’ye kadar tüm dünyanın Ankara’ya hayal bile edilemeyecek kadar ihtiyacı var. Şimdi Cizre’yi karıştırarak kullanılabilirsiniz. Diyarbakır’da yeraltı şehrini kullanarak terör estirebilirsiniz. Ama nereye kadar? Bir milyon askeri, binlerce tankı ve yüzlerce uçağı olan NATO’nun en büyük ikinci ordusu karşısında ne yapabilirsin?
Çoğu Amerikalı 8 bin yabancı askerin PYD’ye katıldığı tespit edildi. Bu gelişmeyle ABD ile PKK arasındaki ilişki belgelendi. ABD teröre destek verip, PKK’nın Suriye kolu PYD’ye silah gönderiyor.
Obama’nın temsilcisi McGurk da Kobani’ye gidip, Polat Can adlı teröristle objektiflere gülümsüyor, iyi mi?. Terör örgütü PKK’nın arkasındaki küresel güç kendisini bu sefer gizleyemedi. ABD ile kanlı örgüt arasındaki kirli bağ, Suriye’de deşifre oldu. Türkiye’nin “PKK ile PYD terör örgütüdür” açıklamalarını dikkate almayan Beyaz Saray, PKK’nın Suriye kolu PYD’ye her türlü desteği verdi. ABD silahları, havadan ve karadan PYD güçlerine gitti. Amerikan yapımı silahlar, PKK aracılığıyla Sur ve Cizre’ye gönderildi. Güvenlik güçlerinin süpürme operasyonlarıyla ele geçirilen silahlar, kirli tezgahı deşifre etti. Ancak ABD, Türkiye’ye rağmen terör estirmekten vazgeçmedi.
Kandil’de eğitilip Türkiye’deki terör saldırılarında bizzat yer alan PKK’lı terörist Can’ın elinden plaket alan McGurk, objektiflere gülümsedi. Ankara’dan tepki gecikmedi. Türkiye, ABD’ye “Tarafını seç” diye rest çekti. ABD’den ise, “PKK ile YPG arasında fark var” cevabı geldi! Gözler PKK’nın Suriye’deki askeri kanadı PYD’ye çevrildi. Keskin nişancı bu askerlerin çoğunun ABD uyruklu ve ABD ordusunda görev almış

kişilerden oluştuğu kaydedildi. Çoğu ABD’li olmak üzere, İngiliz, Fransız ve İsrailli askerlerin, teröristlere silah eğitimi verdiği öğrenildi. Demek ki Amerika’dan Diyarbakır Sur’a PYD üzerinden yol uzanıyor.
google-site-verification: google2afd6f3c8ec4d6d7.html